• 353
    18 şubat 2018 kasımpaşa galatasaray maçında ilk yarı hiç de fena oynamıyorken ikinci yarıya 4-4-2'yle başlanması -bence- hataydı. hocanın neden böyle bir şey yaptığına anlam veremedim. serdar'ın sakatlandığı ve donk'un bu sebepten stopere çekildiği söyleniyor ama yedeklerde balta, ahmet ve koray varken iyi işleyen diziliş bozulmamalıydı. maçın kaybedilme sebebi elbette sadece bu değil ama selçuk-tolga ikilisinin koca 45 dakika boyunca orta sahayı tutamayacağı, eren'in ve kanatların bunlara yardım etmeyeceği aşikardı.

    4-4-2 üstünden dönen tartışmalar var bir de. kimisi çağ dışı olduğunu söylüyor kimisi hala işler bir sistem olduğunu. iki tarafın da haklı ve haksız olduğu noktalar var.

    evet, eğer forvet hattını konvansiyonel iki santrfordan oluşturursan ve orta sahan kemik gibi değilse 4-4-2 çağ dışıdır. (bizim düştüğümüz durum buydu.) fakat elinde doğru oyuncu grubu varsa 4-4-2 de an az 4-3-3 veya 4-2-3-1 kadar modern bir sistemdir. (aslında şunu söylemem bile zul. elinde oyuncu olmadıktan sonra 4-3-3 de çağ dışıdır ama 4-4-2'ye karşı anlamsız bir öfke var.)

    4-4-2'nin yıllarca tenkit edilmesindeki başlıca sebep, 2 forvetle oynamanın orta sahadan bir adam eksilteceği ve bunun da takım direncini azaltacağı, savunmayı zedeleyeceği üstünedir ki forvet hattında eren-gomis; orta saha göbeğinde de selçuk-tolga kullanılırsa bu fikri savunan adamı haklı çıkarırsın. lakin ki işin aslı öyle değildir.

    4-4-2'yi futbol tarihinde en iyi kullanan, sıfırdan tesis edip simeone, ranieri, benitez, ancelotti gibi hocalara ışık tutan kişi arrigo sacchi'dir. 80'lerin sonunda uygulamaya koyduğu 4-4-2'yle sadece italya'yı değil avrupa'yı da kendisine biat ettiren bir milan yaratmıştır. üstadın başarısını sadece 4-4-2'yle şerh etmek kendisine haksızlık olur aslında. alan savunması, çapraz pres (conte'nin de euro 2016'da uyguladığı), tümleşik bloklar vs. futbol tarihini değiştiren daha birçok icadı vardır reyizin. ofsayt taktiği de bunlardan biridir mesela. milan'a bunu öyle iyi uygulatmıştır ki 1990'da ofsayt kuralında değişikliğe gidilmesinin baş müsebbibinin kendisi olduğu söylenir. 1989'da real'i 5-0 yendikleri maçtan bir ofsayt tuzağı:

    https://www.youtube.com/watch?v=3Dnx16-tEF4

    neyse, sacchi için ayrı bir yazı lazım; 4-4-2'ye dönelim. bir kere böyle bir mastermind'ın savunmayı güdük bırakacak bir sistem kullanmayacağı kesin. hele ki adam adama savunma yapan ve rakibi yakaladığı yerde çiğ çiğ yiyen 5 savunmacıyla maça çıkılan seksenler italya'sında... 4-4-2 istenildiği takdirde çok iyi bir savunma dizilişidir bir kere. benitez'in bunun hakkındaki "4-4-2, var olan en iyi defansif sistemdir." lafzını veya sacchi'nin milan'daki regista'sı ancelotti'nin real'i çalıştırılırken söylediği "4-3-3 takımın ihtiyaç duyduğu dengeyi sağlamaktan uzak ve ileride pres yapmak için de çok uygun değil. amacımız hücum ederken 4-3-3'ü, savunma yaparken 4-4-2'yi kullanmak." sözünü anımsayalım.

    üzerinden neredeyse otuz yıl geçmesi hasebiyle doğal olarak sacchi'nin 4-4-2'sinin mazide kaldığı düşünülebilir, o yüzden atletico ve leicester'a bakalım. aslında sacchi'nin prensiplerinin pek de değişmediğini görelim.

    şimdi şu, sacchi'nin 4-4-2'si: https://i.hizliresim.com/VrrqMr.jpg
    şu, simeone'nin la liga şampiyonu atletico'su: https://i.hizliresim.com/A11RPq.jpg
    bu da premier lig şampiyonu leciester: https://i.hizliresim.com/NZZvRY.jpg

    simeone her ne kadar atletico oyuncusu olarak hatırlanıp hocalığıyla da bunu perçinlese de oyunculuk kariyerinin çoğu italya'da geçmiş biri. avrupa'ya 1990'da pisa'ya transfer olarak adım atıyor. arada sevilla ve atletico yapıp 96'da inter'e transfer olarak tekrar italya'ya dönüyor. (zaten inter'liler kendisini çok sever, kendisi de inter'e karşı boş değildir ve bir gün inter'i çalıştırmanın hayali olduğunu söyler.) 99'da lazio'ya gidiyor, burada 4 yıl oynayıp tekrar atletico ve sonrasında arjantin yaparak emekli oluyor. teknik direktör olarak avrupa'ya açılması da aynı futbolculuğu gibi yine italya üzerinden. 2011'de kariyerinin en önemli bölümü olarak tarif ettiği ve takımı küme düşmekten kurtardığı bir catania macerası var. yani italyan futboluyla son derece haşır neşir bir adam simeone. atletico'da oynattığı futbolu italyan işine benzeten de çoktur. zamanında paulo fonseca atletico'yu "ispanya'da oynayan bir italyan takımı." olarak betimlemişti mesela. ranieri de "leicester'ı atletico modeli üzerinden inşa ettim. onlar bir ispanyol takımı değil, italyan takımı." demişti. trapattoni "simeone'nin kötü futbol oynattığı büyük bir yalan. biz aslında birbirimize benziyoruz. aynı mantaliteyi paylaştığımızı söylersem kabalık etmiş olmam herhalde." diyerek el cholo'ya selam çakmıştı. gattuso'nun da "günümüzde italyan hocalar bize ait elli yıllık defansif anlayışı terk edip başkalarını taklit etmeye çalışıyorlar ama elin mourinho'su ve simeone'si bizim futbolumuzu oynatmıyor mu?" diyerek italyan hocaları topa tuttuğunu hatırlayalım.

    ranieri zaten bilindiği gibi italyan. napoli, fiorentina, parma, juventus, roma, inter, valencia, chelsea, atletico, monaco gibi bir dünya büyük kulüp çalıştırmış olsa da leicester'la olan şampiyonluğunu ve fiorentina günlerini bir kenara bırakırsan kariyerini tanımlamak için kullanılabilecek en iyi sözcük "vasat" olur herhalde.

    biri italyan, öteki italyan tandanslı bu iki hocanın sacchi'nin milan'ının mirasını yaşattığını söylemek mümkün. üç takım arasındaki oyuncu tiplemeleri bile üç aşağı beş yukarı aynı.

    sağlam kaleciler (libero tipi olmalarına gerek yok): galli, courtois, schmeichel
    enerjik bekler (denge açısından biri daha defansif): tassotti, maldini; juanfran, filipe luis; simpson, fuchs
    birisi daha teknik olmak üzere iki canavar stoper: costacurta, baresi; miranda, godin; morgan, huth
    birisi basan (anchor) diğeri dağıtan (regista) iki merkez orta saha: riijkard, ancelotti; gabi, tiago; kante, drinkwater
    birisi akışkan biri teknik ama ikisi de merkeze yardımcı kenarlar: donadoni, colombo; adam turan, koke; mahrez, albrighton
    safkan golcü ve çalışkan-pres yapan-oyun kuran ikincil forvet: van basten, gullit; costa, villa; vardy, okazaki

    yukarıdaki üç takımın yanına bizim 2011-2012 yılında şampiyon olan ve bence 2000 döneminden sonra en baskın futbolu oynayan takımı da ekleyebiliriz. sağlam kaleci: muslera / enerjik bek: eboue / defansif bek: balta / lider-teknik stoper: ujfa / markeci, hamleci stoper: semih / basan orta saha: melo / regista: selçuk / akışkan kenar: emre / teknik kenar: engin / safkan golcü: baros / presçi forvet: elmander

    (tipleme-oyuncu eşleştirmelerine birkaç ekleme-çıkarma yapılabilir elbet ama yukarıdaki kadrolarla birebir mukayese açısından ben böyle tanzim ettim.)

    sistemin oyun prensiplerine gelince çok şey söylenebilir ama iki husus çok önemli:

    1. kanatlar caniggia, overmars tarzı klasik açık veya kanat forvet değil de orta saha özelliklerini haiz adamlar olacak + bu sistemde trequartista olmadığı için yeri geldiğinde oyun kuracaklar, kilit pas atacaklar, ara pas akıtacaklar.

    2. forvetlerden biri pres yapmaktan gocunmayacak. (hatta ikisi birden böyle olursa daha evla: elmander-necati) orta sahayı beşleyecek, top sürecek, bağlantı vazifesi görecek.

    bunlar sağlandıktan sonra 4-4-2'nin işlememesi için bir sebep yok. teoride 2 kişiden oluşan orta saha pratikte 5'lenir ki bu takımın savunmasını taş gibi yapar. leicester 2016 şampiyonu olduğunda ligin en az gol yiyen 4 takımından biriydi. (manu-tottenham: 35 / arsenal - leicester 36.) atletico, 2014'te la liga şampiyonu olduğunda 26 golle ligin en az gol yiyeniydi. aynı şekilde biz 2011-2012 şampiyonu olduğumuzda yediğimiz gol 24'tü ki en az gol yiyen ikinci takım olan fenerbahçe'den 10 gol daha az yemiştik.

    ...

    demek istediğim şu ki dizilişin moderni veya iptidaisi olmaz. 3-5-2 öldü dersin, bir de bakarsın ki juventus şampiyonlar ligi finaline çıkmış; italya, euro 2016'da ispanya'yı ve belçika'yı tokatlıyor. 3-4-3 bitti dersin, chelsea gider bu sistemle premier lig'i kazanır. 4-4-2 çağ dışı dersin atletico la liga'yı, leicester premier lig'i kazanmış.

    mevzu tamamen elindeki kadroyla bağıntılı.

    kadron kalitelidir, 2011-2012'deki gibi dominant bir şekilde süper lig şampiyonu olursun. (biz)
    kadron daha kalitelidir, onca büyükbaş arasından sıyrılıp premier lig şampiyonu olursun. (leicester)
    kadron çok daha iyidir; barça-real ikilisini geçer la liga şampiyonu olur, üstüne iki kez şl'de final oynarsın. (atletico)
    kadron olağanüstüdür, hocan da dahidir; üst üste 2 kez şl'yi kazanır, daha mühimi dünya futbol tarihini değiştirirsin... (milan)

    fakat...

    orta saha özelliklerini haiz forvetin yoksa, kanatların merkeze yardım eden cinsten değil de sıfıra inen cinstense, merkez orta sahalarından biri fizik olarak bitik diğeri teknik olarak eksikse gider kasımpaşa'ya yenilirsin.

    fatih hoca'nın şu oyuncu grubuyla bu diziliş üzerinde daha fazla ısrar etmemesi temennisiyle...
  • 360
    18 şubat 2018 kasımpaşa galatasaray maçında 4-4-2 sistemine dönmemizden ziyade asıl sorun donk'un defansa geçip orta sahada top yapan ileriye topu taşıyan adam olarak tolga'ya kalmamızdır.
    sonuç olarak 4-4-2 sistemini bu maç üzerinden değerlendirirsek hata yapmış oluruz. zira donk'lu fernando'lu kısmen selçuk'lu bi 4-4-2 düzenine ilerleyen maçlarda rakip takımların gomis'e çok fazla önlem almalarından dolayı ihtiyacımız olacaktır.
  • 361
    mevcut kadroda bu dizilim oyunu karşıya yıkmak şöyle dursun ileride kuru kalabalık yapıyor. ihtiyacımız olan "post-elmander" tipi bir forvet eksiğimiz var bu da gomis'i ceza sahasına fokus olmasına engel olan ana etken.

    eren maalesef oyun yapımıza uygun değil ve olamayacak çünkü doldur boşalt oynamayı bilmiyoruz ve yanlardan da yerden oynuyoruz. kornerlerde ön direğe orta kesen bi takımız sbt.

    4-2-3-1 mevcut durumda galatasaray'a en uygun
    diziliş. orta sahada sert, kanatlarda ve ileride teknik kapasitesi yüksek olan oyuncular oynamalı.
  • 363
    2 sayısını oluşturan ikilinin bir tanesinin deli gibi pres yapabilen, kafa toplarına çıkabilen, ortasahada oynatsan pek sırıtmayacak bir oyuncu olması gerekirken diğerinin de pırpır tarzı dediğimiz kanat oyununu da becerebilecek, şut kalitesi yüksek oyuncu olması gereklidir. iki ayni tarz adamla o iş olmaz. gomis sinan olur. gomis soso olabilir. eren sinan olabilir. eren soso olabilir. ama eren gomis olmuyor olamaz da bence.
  • 364
    merkez ikilide ve forvetlerden en azından birinde ciddi çok yönlülük gerektiren diziliş. zaten elimizde böyle oyuncular olursa her dizilişte başarılı oluruz illa 4-4-2 oynamaya gerek yok. ayrıca yabancı sınırı kalktıktan sonra ligin sertleştiğini düşünürsek forvette elmander gibi 3 kişilik oynayan bir oyuncumuz yoksa* her maçta orta sahada domine oluruz. umarım 4-4-2 romantizminin bitmesi için 18 şubat 2018 kasımpaşa galatasaray maçı yeterli olmuştur.
  • 365
    mevcut kadro ile olmayacak diziliş. hepimizin galatasaray ile özleştirdiği taktik aslında. ancak gerçekçi olunduğunda ‘şimdilik’ bu diziliş ile çıkmamız her yönüyle yanlış. hocam da ileriki dönemlerde denemez diye düşünüyorum. her şeyi geçtim, biri daha kaliteli ancak az çok aynı şeyleri yapabilen 2 forvet ile bu diziliş oynanmaz, oynanmamalı.

    4-5-1 dizilişinin farklı yorumlarıyla sahaya çıkmalıyız.
  • 366
    galatasaray kadrosunda uygulanabilirliğine falan girmeyeceğim, o ayrı bir tartışma.

    4-4-2, tamamen ezbere eleştirilen bir diziliş. uzun top, pivot santrafor ve savunma ağırlıklı futbol gibi. malum bir akım tarafından tanrılaştırılan birtakım değerlere zıt düştüğü için sırf. ya da aynı akım tarafından tanrılaştırılan birtakım kişiler sevmediği için. bunun temeline inersek spor denen mevhumun amacına kadar gireriz de, bilahare değineyim onlara.

    sonuçlar ortada. "çağdışı futbol" gibi laflara simeone'nin atleti'si, ranieri'nin leicester'ı, ronaldo öncesi fergie'nin united'ları verdi cevabı defaten. bu dizilişle olmasa da futbol blogosferinin, futbol denen sonsuz deryayı tiki-taka'ya eşitlediği dönemde heynckes'in bayern'i verdi. tanrılaştırılan ve hala futbolun içinde olan nadir insanlardan biri, guardiola, gerçeklerle yüzleşti, hatalarından ders aldı ve buna göre modernize etti futbolunu. bizimkiler hala tiki-taka izliyor youtube'dan.

    futbolun doğasına gireceğim, güzel futbol nedir bunlardan bahsedeceğim yine ama frenliyorum kendimi.
  • 370
    galatasaray'ın 2018-2019 sezonunda kullanabileceği diziliştir.

    iki tane santrfor ile bu oyunu oynayamazsınız bana göre. eren-onyekuru, eren-muğdat, sinan-onyekuru, sinan-muğdat, eren-sinan gibi ikililer maçına göre tercih edilebilir. muğdat, sinan, onyekuru kanat oynayıp gol atabilen oyuncular. onyekuru içlerinde en gole yakın olanı. eupen'de sol kanat forvet olarak oynayıp sezon boyunca play-off'lar dahil 22 gol atmıştı. sinan'ın son vuruşlarının ve şutunun fena olmadığını hepimiz biliyoruz. forvet oynamasını isteyenlerin sayısı da az değil. muğdat izlediğimiz kadarıyla forma aşkıyla mücadele eden ve boş alanlara gitmeyi seven bir futbolcu.

    evet forvet transferi yapılmadı, eksiğiz ancak gerekirse çift forvetli dizilişi de oynarız.
  • 373
    nedense mevcut oyuncu grubuna en uygun olduğunu düşündüğüm sistemdir. 2011-2012 sezonunda ki selçuk-melo ikilisi yerine fernando-ndiaye ikilisi engin baytar yerine emre akbaba ve emre çolak yerinede belhanda ile net bir 4-4-2 orta sahasına sahibiz.
    forvet ise eren banko yanına ise ilk tercih onyekuru ile hiç umulmadık bir oyun oynayabiliriz. eren elmander klasmanında değil ama mücadelesi ve hırsı ile onyekuru gibi hareketli ve teknik bir oyuncuyla birbirlerini tamamlayabilirler.
  • 375
    4-4-2 sistemi kadronuz dar, çok sorumluluk almak istemiyorsanız, idare etmek için sahaya çıkıyorsanız, kademeli oynayarak birbirinizin hatalarını en aza indirmek istiyorsanız uygulamanız gereken en iyi diziliştir. beklerin çok fazla bindirme yamak zorunda değildir, kanatların çok fazla geri gelmek zorunda değildir, presle topu kaparsın, acilen ileriye oynarsın, box to bıx oyuncuya ihtiyaç duymazsın. bu sistemle idare edersin maç da kazanırsın.
    etkili kanat oyuncuların ve sürekli hareket eden forverlerin varsa bu taktiği rahat oynarsın.
    galatasaray’ın mevcut alternatifsizliği ve üretken oyuncu eksikliğiyle acilen dönmemiz gereken diziliş budur.
    zaten terim’in tüm dünya 3-5-2 oynarken inatla oynattığı diziliş de budur.
    dünya’nın en iyi dizilişi midir? hayır ( doğru kadroyla evet ) ancak şu an bize uyan en iyi diziliştir.
    lucescu’nun 2001 yılında uyguladığı oyunu piç edip, rakibin hatalarıyla gol bulduğu 4-4-1-1 sistemine de evrilebilir.
    bu sistemle süper ligde çoğu takımın oynadığı 4-2-3-1 dizilişine karşı ortasaha üstünlüğünü de ele geçirmiş oluruz.
    bu saatten sonra en iyi taktiğimiz oyunu piç etmektir, buna en uygun diziliş de budur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın