2015-16 UEFA Şampiyonlar Ligi C Grubu 2.Hafta Maçı
19:00
2 - 2
  • 301
    bu maç için yenilmek yada puan kaybetmek bir şey değil. seviyesi ne olursa olsun, rakibin o gün çok iyidir sen kötüsündür kaybedersin ya da berabere kalırsın. ben bunun için üzülsem de hocaya ya da futbolcuya kızmam. ancak dün farklı bir durum vardı. rakibin adı ya da gücünü dikkate almadan konuşuyorum, ben utandım. galatasaray, dünya 'nın hiçbir takımına karşı bu kadar mahkum oynamamalı. rakip astana 'da olsa real madrid 'de olsa böyle bir oyun tarzı yok.

    maçın taktiksel olarak anlatılacak çok hikayesi var aslında ama hiç değinmeyeceğim. sadece bu kadar gömülmenin, hiç pas yapmamanın, her topu umut bulut 'a şişirmenin izahı yok. hamza hocayı çoğu zaman eleştirdim ancak hiç kızmamıştım. bu maç çok sinirlendim. bizim bile gördüklerimizi sen göremediysen, ha gördünde uygulayamadıysan şapkanı önüne alıp bir düşüneceksin. keza futbolcularda öyle.

    sayın galatasaray teknik direktörü ve futbolcuları; bizi üzebilirsiniz, kötü maçlar kaybedebilirsiniz, şampiyon olamayıp kupa alamayabilirsiniz. ancak bizi utandırmaya hakkınız yok.
  • 302
    hh'nin maçın kadrosu ile başlayan akıl tutulması astana'nın rezalet bir takım olmasından kaynaklı oyuncularımız biraz diri iken idare edilebildi. birde belki koca sene 1 tane uzaktan sutla gol atabilecek bilal'in golünün hh'nin saçma sapan bilal'in uzaktan şutları argümanının haklı çıkmasını sağlarcasına oyunu zor bela idare edebildiğimiz dönemde gelmesi de şansın daniskası.

    formu yerlerde sürünen semih ve umut'u, yorulacağı %100 olan bilal'i ve yasin'i ilk 11'de başlatmasına ek olarak senenin başından beri vazgeçmediği ikili dirençsiz orta saha düzenini* burada da devam ettirmesi çok şeyleri ortaya çıkartıyor.

    kendisinin birşeyler kanıtlama çabasıyla saçma sapan filozofluklar yaptığını, adaletsizliğini, bilgisizliğini, inadını, içinde tutmak için kıçını yırttığı faşistliğini kabak gibi ortaya sermektedir.

    hh'nin akıl tutulmasının 2. perdesi ise maçın 50. dakikasından itibaren başladı, tabi kendisi alt seviye bir futbol seyircisi olduğundan aslında tehlike yaşadığımızın farkına 3-4 net gol pozisyonunu kalemizde görmemizden itibaren vardı.

    rezalet bir maç başlangıcı ve zar zor idare edilen 45 dakikanın sonunda bile oyunu yerinde değişikliklerle lehimize çevirebilirdi.

    semih denayer yer değişikliği, denayer'in orta ikili performansına daha çok ihtiyacımız vardı ki oraya geçmek kendisinin hem maçı daha diri götürmesini hemde ortadan gelen baskının daha rahat kontrol edilebilmesini sağlayacağı yüksek ihtimaldi.

    ikinci müdahale de yasin veya umut'un yerine jose, bilal'in yerine de chedjou'nun girip 3'lü ortasaha düzenine geçmek ve pas sayısını arttırmak olacaktı. bu haldeyken astana bize bir tane bile atak yapamazdı hepsi duvara çarpar dönerdi. takım biraz tempo düşüklüğünden istifade soluklanırdı ve 65-70 gibi de yasin/umut* veya podolski'yi çıkartıp sinan'ı oyuna alıp 2. golü arardın.

    ama sen ne yaptın tehlike çanları çalmaya başladığı andan itibaren 15 dakika maçı seyrettin sonra doğru olan ama yarım kalmış bir müdahale ile sadece jose'yi sokup geçiştirdin.

    daha sonra 80'e kadar bekleyip dirençli durması gereken orta sahayı eksilttin forvet soktun sonra da 1,5 dakika kala sabri sana dedi ki hocam bizim pirim yalan olmasın haaa dur lan dedin hemen soktun oyuna.

    akıl tutulmasının ikinci perdesinden ortaya çıkan da şunlardır, türklerin içerisinde bile adam kayıran biri olduğu, oyunu okumaktan bir haber olduğu ve ezbere işler peşinde koştuğudur.

    sözlük öyle böyle dolu değilim bizim başımıza böyle spor insanları nasıl geliyor ben anlayamıyorum. biz böyle insanları haketmiyoruz yazık oluyor hevesimize, içimizde hissettiklerimize ve bu hislerle elimizden geldiğince verdiğimiz desteğe.

    edit : imla
  • 306
    ''umut savunma yapıyor'' savunma yapıyor da ne oluyor? bırak umut' un yerine oynayan adamın savunma yapmamasını, umut' un yerine hiç kimse oynamasa ve galatasaray sahaya 10 kişi çıksa yine en fazla bu kadar mahkum oynar, en fazla bu kadar pozisyon verir.

    2 haftadır selçuk isimli yan pas uzmanı sahada yoktu ve takımın orta sahası ileri oynamaya başlamıştı topu. biz jose iyi de bilal' in yerine daha tempolu güçlü bir adam lazım derken, adalet adaletoğlu jose' yi kesip prensi selçuk' a yer açtı.

    sahadan ilk çıkardığı adam hep podolski. ulan yasin ne oynadı? en azından podolski sahada olduğu sürece bir şut tehdisi var(hani denge dengeoğlu' nun bilal' i oynatma sebebi şut tehdidiymiş ya), ayrıca umut' u kenara aldığında santrafor oynayabilecek tek adam podolski. gerçi umut' un yerine denayer' i koy umut' tan daha iyi forvet oynar o ayrı. ama umut' un çıkmayacağı baştan belli. neden? çünkü koşuyor.

    futbol bu mu abi? bu kadar basit mi? koşmak mı sadece futbol? topun peşinden koşan köpek gibi oradan oraya koşmalı mı sadece galatasaray futbolcusu? hagi mi takım savunmasına daha yardımcıydı sneijder mi? e peki ama galatasaray hagi ve jardel(jardel koşmuyormuş ya hani, ama umut koşuyor) ile şampiyonlar liginde nasıl gruptan(üstelik de 2 grup sistemi vardı o sene) çıktı o zaman. üstelik de astana gibi bir takım yoktu o grupta? hagi ve jardel' i çok koşturarak mı yendi galatasaray milan' ı, psg' yi?

    galatasaray' ın topu rakipten nasıl alacağına dair hiçbir planı yok. şimdi herkes kızıyor semih' e, bazısı hakan balta' ya... hadi diyelim ki semih yerine t. silva, hakan yerine kompany vardı ve biz dün gol yemeden 0-2 kazandık maçı. memnun olacak mıydınız? yahu astana bir daha hiçbir takıma bu akdar pozisyon bulamaz, oyuna böyle hükmedemez. tek kale maç oldu 2. yarıda. bir tane doğru düzgün atak yapamadık. ikinci yarıda astana' nın gol atamayacağını düşünen tek bir galatasaray taraftarı var myıdı dün gece hamza' dan başka. ben bu adamın adının sonuna hoca filan ekleyemem bu saatten sonra kusura bakmayın.

    ben hep hocanın ne yapmaya çalıştığının anlaşılması gerektiği, bunun yorumlanması gerektiğini savundum ama dün 2 senedir top oynamayan, yan pastan başka bir bok yapmayan selçuk' un, 2 haftadır maç oynamamış olan selçuk' un, jose yerine tercih edilmesini ben asla anlayamam. bu haksızlıktır, emek hırsızlığıdır. jose dün sahada olamyı en çok hak eden 3 oyuncudan biriydi galatasaray' da.

    semih kötü müydü? evet ama vallahi kızmıyorum ona. umut' a da maçın heyecanıyla ettiğim küfürler haricinde kızmıyorum, selçuk' a da kızmıyorum. ya bu adamlar bu, ne verecekleri zaten belli hala neden ısrar ediyorsun ki? ya dün kadroyu gören herkes ama herkes itiraz etti, delirdi. kimisi bilal niye var dedi, kimisi selçuk niye var dedi, kimisi umut niye var dedi ama 2 3 tane hamza fanboyu hariç herkes ama herkes jose nasıl olmaz lan dedi. mesele bilal' in ya da selçuk' un oynaması değil, jose' nin oynamamsı. mesele podolski' nin, sneijder' in, muslera' nın çıkması değil dakika 90' da sabri' nin oyuna girmesi.

    hamza hamzaoğlu' nun antrenörlük bilgisine de adam yönetimine de adaletine de artık zerre kadar inancım yok benim. yahu astana gibi bir takıma karşı oyunun kontrolü nasıl ele alınamaz, her şeye rağmen 2-1 önde geçildikten sonra skor nasıl korunamaz ve en önemlisi bunlar bir maça özel olsa anlaşılır ama sezon başından beri aynı skıntılara neden en ufak bir çözüm bulunamaz ya da çözüm bulunması için bir şey denenemez...?
  • 307
    yalçın küçük, odtü'de öğrenci lideriyken devamlı eylem yaparlarmış. okulun kantinini de satılmış adında biri işletirmiş. bir gün rektörlüğe karşı yürüyüş planlanmış, başta yalçın hoca ''satılmış rektör, satılmış rektör'' sloganlarıyla yürüyüşe geçmişler.kantinin önünden geçerken kantinci satılmış öne fırlamış, yalçın hoca'ya yalvarmış eylemi durdurun diye.''ben rektörlük yapamam''

    bir tane satılmış yüreği taşıyan var mı ? lan içinizde satılmış, satılık galatasaray vatan'ı hainleri. ben anlamam, ben yapamam, şebeke beni buralara getirdi, dayanamıyorum, galatasaray taraftarı dışarıda gördüğünde hepimize sövüyor, deyip, defolup gidecek olan lan. neyimizi sınıyorsunuz, dua edin kravatlı eşkıyalar, tribünleri kuranlar yaşlandı, pes etti, çekilip gittiler. yeni gelen nesil de maçlara maç başladıktan 5 dakika sonra gelip, 5 dakika kala maçtan gidiyor. isteseler tribünden gelen güçlerini kullansalar, sizi florya'da bile gezdirmezler, ama hepsi başka dertlerin sahibi yapıldı. çoğu maç bile seyretmiyor, seyretse gole sevinmiyor, yenilse küfür bile edemeyecek kadar mayıştırıldılar.

    biz kaynar suya atılan kurbağalardık, atılır atılmaz sıçrar kurtulurduk. şimdiki taraftarın kazanını ılık ateşte ısıttılar, yoldaş genç kurbağalar, drogba'ları, elmander'i seyrederek ılık suda yüzdüler, yavaş yavaş ateşi harlandırdılar. şimdi kaynadı su, kurbağaların sıçramaya dermanı yok.

    küçük takım hocası oynattığı oyuna bakmaz, aldığı 3 puanı sayar, bu yüzden o 3 puanı kim almış, ömrünü 1 hafta daha kim uzatmışsa aynı takımla sahaya çıkar. şebeke'nin as adamı selçuk için, yenen takımı değiştirdi sayılmaz. cipsi o gelene kadar idare etti, ağası dönünce de kenarda zurna çaldırdılar. it gibi biliyorlar 25 milyon taraftarın her birinin düşüncesini, selçuk döndüyse, sözleşmesinde yedek bırakılamaz, bırakılması teklif bile edilemez yazıyorsa bilal'in beklemesi lazım. büyük futbol düşünürü hamza, bilal'i uzaktan şut atar kilidi açar diye oynatıyorum açıklaması yapmış. gene lütfetmiş, size ne lan? ben istediğimi oynatırım, patron benim dememiş. neyse ki köre atıp topalı vurmuş, ilahların himmetiyle, sneijder'in vurduğu değil de bilal'in vurduğu girmiş, tam isabet kaydetmiş. kilidi açmış- ne demekse- cengiz han'a karşı savaşıyor sanki. devreyi de unutulmaz, vazgeçemediği lanet olası 1-0 önde kapamış. ikinci yarı, açılmış kilitten içeri sızmalar beklemez mi? kafa tasında beyin olan yaratık. beklemez, brekisefal kafa sandığımızdan başka işlere çalışmaya başlıyor. hazır turan ellerde, alman'ı, hollanda'lıyı, portekizli'yi maçın sonlarında nasıl oyundan çıkarır, bu maçı 1-0 nasıl bitiririm diye düşünüyor. o sırada kazaklar şampiyonlar liginde ilk golü atıp tarih sayfası açmak istiyor, saldırıyor. canlı bahis şirketleri hamza'ya ana avrat söverek bize yardım etseler de takımı bir türlü öne çıkaramıyor. maçtan sonra galibiyeti koruma iç güdüsü demiş, kime? arsenal maçında 10 kişi kalmış, 120 dakika savaşmış, son topu kullanan takımın büyük taraftarı'na.

    sen podolski'yi çıkarıp, oyuna korkudan cipsi'yi alırsan, canına minnet, bilal'in, selçuk'un, hakan balta'nın, muslera'nın. yatıyoruz arkadaşlar, yüce gök yardımcımız olsun. şansla alınan şeyler şanssızlıkla kaybedilir. kazaklar'ın 2 golünü de kendimiz attık, şanssızlık deyip geçiştirilebilir tarafımdan, doğrudur, kazanılan 3 kupa maçını da kapsarsa tabi ki.

    semih kaya 3-4 sene önce akbil'le antrenmanlara gelirdi, maaşı da 5 bin tl idi. neştere kafa atardı. önce pantolon diktiler, şalvar gibi bol, cepleri de büyük biçtiler. içine dolarları doldurdular, şimdi kaybedecek çok şeyi var, zengin oldu. şebekeye biat etti, direnişten vazgeçti. atılan şutlara götünü dönüyor. ne gerek var, kötü futbolcu olman galatasaray'da oynamana engel değil. burak'a, selçuk'a yakın ol, aldığın topu, muslera'ya geri ver, 10 sene idare et. hamza gitse bile yerine gelecek olan da aynı tekerin kestiğidir nasılsa.( yaşlı, köyde yaşayanlar bilir, kağnı tekeri öküzün bokunun üstünden geçince bok ikiye ayrılır, her iki tarafın da bileşimi aynıdır). sen ya istifa et asimo, ben kantinci satılmış'ım de memleketin de güzel yerde, dön köyüne balık tut ızgara yap. ya da gel bizim ilçeye tekrar geri, kartalspor senin göz ağrın, balıkçılar anana avradına küfür etsinler.

    beraberlik golünü yediğimizde mutlaka duymuştur, içinizde hamza'ya küfür etmeden, vakurlukla maçı seyretmeye devam eden var mıydı? korkudan sinan gümüş'ü soktu. çok daha kolay maçlarda yavaş yavaş oynatarak sokuyorum diyen kafa, gir beni kurtar diye sahaya iteledi. gölü attığında çıkan ses, gol sesi değil hamza bu gol bir tarafına girsin diye atılan naralardı. artık gol sesleri böyle çıkıyor.

    kesin bilgi; sabri'nin aldığı para 3 e taksim ediliyor. 1/3 ü zift medyasındaki galatasaray maymunlarına gidiyor. misal maçtan önce hasan şaş konuşmuyor, kusuyor. burak'ın oynamaması dezavantaj diyor, meğer oynarsa penaltı aldırabilir, faul kazandırabilirmiş. demek ki bunlar hakemi kandır talimatı veriyorlarmış. sabri'yi övüyor ki haklı! sabri 3, denayer 1 asistle oynuyor. hak sabri'nin, 1/3 ten de hak edişi var. 1/3, hoca, yönetici dediğimiz kravatlı eşkiya payı. 1 dakika oyuna girdi, 15.000 yuro muhasebeden çıktı, bu sabah hesaplara yatmıştır. 1/3 de sabri'nin karısına lombarcini, ferrrari satan galericilerin payı. son model arabaları parlatmaya başlamışlardır bile.

    hiç bir şeye yanmıyorum da, yarın antrenmana sabri'nin kırmızı ferrari'yle gelecek olmasına yanarım. bu yangın, bu kin beni yer bitirir.

    umut bulut maçtan önce ısınıyordu, biri top atıyor o stop ediyor, sonra ayağının içiyle pas veriyordu. maç seyretmeye giderken bahçede çocuklar top oynuyordu. 57 yaşındayım 5 dakika onlarla oynadım, daha estetik stop yapmadıysam namerdim. 2 metre eninde 100 metre boyunda bir alan düşünün, kenarları elektrikli çite kaplı. başlangıcına umut bulut ve sadece top koyun, 100 metreyi çarpılmadan kat etsin daha beter namerdim. futbol topunun ırz düşmanıdır. bilerek yapılıyorsa top yapım mühendislerine bilim ve topun ahlakı açısından binlerce teşekkür. pakistan'lı top fabrikaları top siboplarını olabildiğince küçük imal ediyorlar.

    bir açıklaması vardır elbet, maç seyretmeyi bıraktık hesap soruyoruz. sabri'yi, olcan'ı, burak'ı selçuk'u neden oynatıyorsun, yasin'i, sinan'ı, podolski'yi neden oynatmıyorsun. bizim bildiğimizin dışında daha naif taraftarları tatmin edecek bir savunma vereceksin. başarısız oldum, istifa ediyorum denekle de kurtulamazsın. kirlettiğiniz futbolun hesabını hepiniz birlikte ödeyeceksiniz.

    yol yakın galatasaray taraftarı, 1 kaç maç sonra derenin ortasında olacağız, atı değiştirsek bile boğulup gebereceğiz. son çağrıyı yapıyorum. alt yapısı türkiye'de bir takımda geçmiş, fatih terim'le şu ya da bu şekilde muhatap olmuş bütün türk futbolcular kadro dışı bırakılacak. kömürlü, toprak bir sahada antrenman yapmaya mecbur bırakılacak. dayanamayan üstüne para vererek kaçacak, hamza'nın florya'ya girişi bile yasaklanacak.

    aksi takdirde bundan sonraki maç yazıları, kes kopyala yapıştır şeklinde yayınlanacaktır.

    şebeke'yle, galatasaraylılığımın olanca kiniyle, tek başıma da kalsam savaşacağıma inanınız.
  • 310
    bu maçı berabere bitirme ile galip gelmemiz arasında gruptaki sıralama açısından hiç bir fark olmadığını düşünüyorum. zira bu yönetim anlayışı, bu kadro yapısı, bu teknik ekip ve bu oyuncu grubuyla bizim atletico madrid ve benfica'yı geçme şansımız içim acıyarak söylüyorum % 0.
    dünkü maçta da astana'ya yenilmeyerek en azından 3.lük için büyük avantaj yakaladık. astana'yı kendi evimizde yeneceğimizden emin olamadığım için 3.lük için bile garanti diyemiyorum.

    tahmin ediyorum bu düşüncelerimi birçok taraftarımız paylaşıyordur. zaten bu maçı kazanamamak değil acı olan; üstümüze çöken bu umutsuzluk bulutu. dünkü maçı kazansaydık da bu fikirlerimiz değişmezdi. tabi ki galip geldiğimiz için sevinirdik ama takımın geleceği ile ilgili endişelerimiz ve korkularımız geçmeyecekti. büyük galatasaray taraftarı öyle bir kaç skorla kanmaz.

    bu tabloyu ortaya çıkaran yönetim ve teknik ekibe helal olsun diyorum. koca bir camiayı bu hale getirmek de öyle kolay bir iş değildir. ama az kaldı. bu büyük taraftar yakında arena'yı size dar edecektir. ben de tüm sesimle ve gücümle o dar edenler içinde olacağım.
  • 311
    hamza hoca sezon başından beri yönetime kendini hep siper etti. basında transfer için kimin adı geçtiyse 'bütçemizi aşar veya dengelerimizi bozar' gibi milletin sinir sistemini bozacak cevaplarla geçiştirdi. durum öyle bir hale geldi ki, taraftar bile ilk defa harcanan paranın peşine düştü. sabri'ye verilen zamma tepki gösterdi. jose ve carole transferlerini maliyetlerinden dolayı alkışladı. dün geceye dönersek; son dakikada 1 milyon euro uçtu. az buz değil 3.5 milyon tl. amatör bir şubemizin yıllık bütçesinden fazla. sadece bu kadar mı, oynanan rezil futboldan dolayı bir sürü topçuya! da ilaveten maç başı parası ödeyeceğiz. o da yaklaşık 150.000 euro. sadece sabri oynadığı 2 dakika için 15.000 euro kazndı ki, saniyesi 125 euro ya geliyor. oynanan futbolun sıkıntısı, alınan sonucun üzüntüsü bir tarafa şu kaybolan paralar yok mu... içimiz yanıyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın