307
yalçın küçük, odtü'de öğrenci lideriyken devamlı eylem yaparlarmış. okulun kantinini de satılmış adında biri işletirmiş. bir gün rektörlüğe karşı yürüyüş planlanmış, başta yalçın hoca ''satılmış rektör, satılmış rektör'' sloganlarıyla yürüyüşe geçmişler.kantinin önünden geçerken kantinci satılmış öne fırlamış, yalçın hoca'ya yalvarmış eylemi durdurun diye.''ben rektörlük yapamam''
bir tane satılmış yüreği taşıyan var mı ? lan içinizde satılmış, satılık galatasaray vatan'ı hainleri. ben anlamam, ben yapamam, şebeke beni buralara getirdi, dayanamıyorum, galatasaray taraftarı dışarıda gördüğünde hepimize sövüyor, deyip, defolup gidecek olan lan. neyimizi sınıyorsunuz, dua edin kravatlı eşkıyalar, tribünleri kuranlar yaşlandı, pes etti, çekilip gittiler. yeni gelen nesil de maçlara maç başladıktan 5 dakika sonra gelip, 5 dakika kala maçtan gidiyor. isteseler tribünden gelen güçlerini kullansalar, sizi florya'da bile gezdirmezler, ama hepsi başka dertlerin sahibi yapıldı. çoğu maç bile seyretmiyor, seyretse gole sevinmiyor, yenilse küfür bile edemeyecek kadar mayıştırıldılar.
biz kaynar suya atılan kurbağalardık, atılır atılmaz sıçrar kurtulurduk. şimdiki taraftarın kazanını ılık ateşte ısıttılar, yoldaş genç kurbağalar, drogba'ları, elmander'i seyrederek ılık suda yüzdüler, yavaş yavaş ateşi harlandırdılar. şimdi kaynadı su, kurbağaların sıçramaya dermanı yok.
küçük takım hocası oynattığı oyuna bakmaz, aldığı 3 puanı sayar, bu yüzden o 3 puanı kim almış, ömrünü 1 hafta daha kim uzatmışsa aynı takımla sahaya çıkar. şebeke'nin as adamı selçuk için, yenen takımı değiştirdi sayılmaz. cipsi o gelene kadar idare etti, ağası dönünce de kenarda zurna çaldırdılar. it gibi biliyorlar 25 milyon taraftarın her birinin düşüncesini, selçuk döndüyse, sözleşmesinde yedek bırakılamaz, bırakılması teklif bile edilemez yazıyorsa bilal'in beklemesi lazım. büyük futbol düşünürü hamza, bilal'i uzaktan şut atar kilidi açar diye oynatıyorum açıklaması yapmış. gene lütfetmiş, size ne lan? ben istediğimi oynatırım, patron benim dememiş. neyse ki köre atıp topalı vurmuş, ilahların himmetiyle, sneijder'in vurduğu değil de bilal'in vurduğu girmiş, tam isabet kaydetmiş. kilidi açmış- ne demekse- cengiz han'a karşı savaşıyor sanki. devreyi de unutulmaz, vazgeçemediği lanet olası 1-0 önde kapamış. ikinci yarı, açılmış kilitten içeri sızmalar beklemez mi? kafa tasında beyin olan yaratık. beklemez, brekisefal kafa sandığımızdan başka işlere çalışmaya başlıyor. hazır turan ellerde, alman'ı, hollanda'lıyı, portekizli'yi maçın sonlarında nasıl oyundan çıkarır, bu maçı 1-0 nasıl bitiririm diye düşünüyor. o sırada kazaklar şampiyonlar liginde ilk golü atıp tarih sayfası açmak istiyor, saldırıyor. canlı bahis şirketleri hamza'ya ana avrat söverek bize yardım etseler de takımı bir türlü öne çıkaramıyor. maçtan sonra galibiyeti koruma iç güdüsü demiş, kime? arsenal maçında 10 kişi kalmış, 120 dakika savaşmış, son topu kullanan takımın büyük taraftarı'na.
sen podolski'yi çıkarıp, oyuna korkudan cipsi'yi alırsan, canına minnet, bilal'in, selçuk'un, hakan balta'nın, muslera'nın. yatıyoruz arkadaşlar, yüce gök yardımcımız olsun. şansla alınan şeyler şanssızlıkla kaybedilir. kazaklar'ın 2 golünü de kendimiz attık, şanssızlık deyip geçiştirilebilir tarafımdan, doğrudur, kazanılan 3 kupa maçını da kapsarsa tabi ki.
semih kaya 3-4 sene önce akbil'le antrenmanlara gelirdi, maaşı da 5 bin tl idi. neştere kafa atardı. önce pantolon diktiler, şalvar gibi bol, cepleri de büyük biçtiler. içine dolarları doldurdular, şimdi kaybedecek çok şeyi var, zengin oldu. şebekeye biat etti, direnişten vazgeçti. atılan şutlara götünü dönüyor. ne gerek var, kötü futbolcu olman galatasaray'da oynamana engel değil. burak'a, selçuk'a yakın ol, aldığın topu, muslera'ya geri ver, 10 sene idare et. hamza gitse bile yerine gelecek olan da aynı tekerin kestiğidir nasılsa.( yaşlı, köyde yaşayanlar bilir, kağnı tekeri öküzün bokunun üstünden geçince bok ikiye ayrılır, her iki tarafın da bileşimi aynıdır). sen ya istifa et asimo, ben kantinci satılmış'ım de memleketin de güzel yerde, dön köyüne balık tut ızgara yap. ya da gel bizim ilçeye tekrar geri, kartalspor senin göz ağrın, balıkçılar anana avradına küfür etsinler.
beraberlik golünü yediğimizde mutlaka duymuştur, içinizde hamza'ya küfür etmeden, vakurlukla maçı seyretmeye devam eden var mıydı? korkudan sinan gümüş'ü soktu. çok daha kolay maçlarda yavaş yavaş oynatarak sokuyorum diyen kafa, gir beni kurtar diye sahaya iteledi. gölü attığında çıkan ses, gol sesi değil hamza bu gol bir tarafına girsin diye atılan naralardı. artık gol sesleri böyle çıkıyor.
kesin bilgi; sabri'nin aldığı para 3 e taksim ediliyor. 1/3 ü zift medyasındaki galatasaray maymunlarına gidiyor. misal maçtan önce hasan şaş konuşmuyor, kusuyor. burak'ın oynamaması dezavantaj diyor, meğer oynarsa penaltı aldırabilir, faul kazandırabilirmiş. demek ki bunlar hakemi kandır talimatı veriyorlarmış. sabri'yi övüyor ki haklı! sabri 3, denayer 1 asistle oynuyor. hak sabri'nin, 1/3 ten de hak edişi var. 1/3, hoca, yönetici dediğimiz kravatlı eşkiya payı. 1 dakika oyuna girdi, 15.000 yuro muhasebeden çıktı, bu sabah hesaplara yatmıştır. 1/3 de sabri'nin karısına lombarcini, ferrrari satan galericilerin payı. son model arabaları parlatmaya başlamışlardır bile.
hiç bir şeye yanmıyorum da, yarın antrenmana sabri'nin kırmızı ferrari'yle gelecek olmasına yanarım. bu yangın, bu kin beni yer bitirir.
umut bulut maçtan önce ısınıyordu, biri top atıyor o stop ediyor, sonra ayağının içiyle pas veriyordu. maç seyretmeye giderken bahçede çocuklar top oynuyordu. 57 yaşındayım 5 dakika onlarla oynadım, daha estetik stop yapmadıysam namerdim. 2 metre eninde 100 metre boyunda bir alan düşünün, kenarları elektrikli çite kaplı. başlangıcına umut bulut ve sadece top koyun, 100 metreyi çarpılmadan kat etsin daha beter namerdim. futbol topunun ırz düşmanıdır. bilerek yapılıyorsa top yapım mühendislerine bilim ve topun ahlakı açısından binlerce teşekkür. pakistan'lı top fabrikaları top siboplarını olabildiğince küçük imal ediyorlar.
bir açıklaması vardır elbet, maç seyretmeyi bıraktık hesap soruyoruz. sabri'yi, olcan'ı, burak'ı selçuk'u neden oynatıyorsun, yasin'i, sinan'ı, podolski'yi neden oynatmıyorsun. bizim bildiğimizin dışında daha naif taraftarları tatmin edecek bir savunma vereceksin. başarısız oldum, istifa ediyorum denekle de kurtulamazsın. kirlettiğiniz futbolun hesabını hepiniz birlikte ödeyeceksiniz.
yol yakın galatasaray taraftarı, 1 kaç maç sonra derenin ortasında olacağız, atı değiştirsek bile boğulup gebereceğiz. son çağrıyı yapıyorum. alt yapısı türkiye'de bir takımda geçmiş, fatih terim'le şu ya da bu şekilde muhatap olmuş bütün türk futbolcular kadro dışı bırakılacak. kömürlü, toprak bir sahada antrenman yapmaya mecbur bırakılacak. dayanamayan üstüne para vererek kaçacak, hamza'nın florya'ya girişi bile yasaklanacak.
aksi takdirde bundan sonraki maç yazıları, kes kopyala yapıştır şeklinde yayınlanacaktır.
şebeke'yle, galatasaraylılığımın olanca kiniyle, tek başıma da kalsam savaşacağıma inanınız.
bir tane satılmış yüreği taşıyan var mı ? lan içinizde satılmış, satılık galatasaray vatan'ı hainleri. ben anlamam, ben yapamam, şebeke beni buralara getirdi, dayanamıyorum, galatasaray taraftarı dışarıda gördüğünde hepimize sövüyor, deyip, defolup gidecek olan lan. neyimizi sınıyorsunuz, dua edin kravatlı eşkıyalar, tribünleri kuranlar yaşlandı, pes etti, çekilip gittiler. yeni gelen nesil de maçlara maç başladıktan 5 dakika sonra gelip, 5 dakika kala maçtan gidiyor. isteseler tribünden gelen güçlerini kullansalar, sizi florya'da bile gezdirmezler, ama hepsi başka dertlerin sahibi yapıldı. çoğu maç bile seyretmiyor, seyretse gole sevinmiyor, yenilse küfür bile edemeyecek kadar mayıştırıldılar.
biz kaynar suya atılan kurbağalardık, atılır atılmaz sıçrar kurtulurduk. şimdiki taraftarın kazanını ılık ateşte ısıttılar, yoldaş genç kurbağalar, drogba'ları, elmander'i seyrederek ılık suda yüzdüler, yavaş yavaş ateşi harlandırdılar. şimdi kaynadı su, kurbağaların sıçramaya dermanı yok.
küçük takım hocası oynattığı oyuna bakmaz, aldığı 3 puanı sayar, bu yüzden o 3 puanı kim almış, ömrünü 1 hafta daha kim uzatmışsa aynı takımla sahaya çıkar. şebeke'nin as adamı selçuk için, yenen takımı değiştirdi sayılmaz. cipsi o gelene kadar idare etti, ağası dönünce de kenarda zurna çaldırdılar. it gibi biliyorlar 25 milyon taraftarın her birinin düşüncesini, selçuk döndüyse, sözleşmesinde yedek bırakılamaz, bırakılması teklif bile edilemez yazıyorsa bilal'in beklemesi lazım. büyük futbol düşünürü hamza, bilal'i uzaktan şut atar kilidi açar diye oynatıyorum açıklaması yapmış. gene lütfetmiş, size ne lan? ben istediğimi oynatırım, patron benim dememiş. neyse ki köre atıp topalı vurmuş, ilahların himmetiyle, sneijder'in vurduğu değil de bilal'in vurduğu girmiş, tam isabet kaydetmiş. kilidi açmış- ne demekse- cengiz han'a karşı savaşıyor sanki. devreyi de unutulmaz, vazgeçemediği lanet olası 1-0 önde kapamış. ikinci yarı, açılmış kilitten içeri sızmalar beklemez mi? kafa tasında beyin olan yaratık. beklemez, brekisefal kafa sandığımızdan başka işlere çalışmaya başlıyor. hazır turan ellerde, alman'ı, hollanda'lıyı, portekizli'yi maçın sonlarında nasıl oyundan çıkarır, bu maçı 1-0 nasıl bitiririm diye düşünüyor. o sırada kazaklar şampiyonlar liginde ilk golü atıp tarih sayfası açmak istiyor, saldırıyor. canlı bahis şirketleri hamza'ya ana avrat söverek bize yardım etseler de takımı bir türlü öne çıkaramıyor. maçtan sonra galibiyeti koruma iç güdüsü demiş, kime? arsenal maçında 10 kişi kalmış, 120 dakika savaşmış, son topu kullanan takımın büyük taraftarı'na.
sen podolski'yi çıkarıp, oyuna korkudan cipsi'yi alırsan, canına minnet, bilal'in, selçuk'un, hakan balta'nın, muslera'nın. yatıyoruz arkadaşlar, yüce gök yardımcımız olsun. şansla alınan şeyler şanssızlıkla kaybedilir. kazaklar'ın 2 golünü de kendimiz attık, şanssızlık deyip geçiştirilebilir tarafımdan, doğrudur, kazanılan 3 kupa maçını da kapsarsa tabi ki.
semih kaya 3-4 sene önce akbil'le antrenmanlara gelirdi, maaşı da 5 bin tl idi. neştere kafa atardı. önce pantolon diktiler, şalvar gibi bol, cepleri de büyük biçtiler. içine dolarları doldurdular, şimdi kaybedecek çok şeyi var, zengin oldu. şebekeye biat etti, direnişten vazgeçti. atılan şutlara götünü dönüyor. ne gerek var, kötü futbolcu olman galatasaray'da oynamana engel değil. burak'a, selçuk'a yakın ol, aldığın topu, muslera'ya geri ver, 10 sene idare et. hamza gitse bile yerine gelecek olan da aynı tekerin kestiğidir nasılsa.( yaşlı, köyde yaşayanlar bilir, kağnı tekeri öküzün bokunun üstünden geçince bok ikiye ayrılır, her iki tarafın da bileşimi aynıdır). sen ya istifa et asimo, ben kantinci satılmış'ım de memleketin de güzel yerde, dön köyüne balık tut ızgara yap. ya da gel bizim ilçeye tekrar geri, kartalspor senin göz ağrın, balıkçılar anana avradına küfür etsinler.
beraberlik golünü yediğimizde mutlaka duymuştur, içinizde hamza'ya küfür etmeden, vakurlukla maçı seyretmeye devam eden var mıydı? korkudan sinan gümüş'ü soktu. çok daha kolay maçlarda yavaş yavaş oynatarak sokuyorum diyen kafa, gir beni kurtar diye sahaya iteledi. gölü attığında çıkan ses, gol sesi değil hamza bu gol bir tarafına girsin diye atılan naralardı. artık gol sesleri böyle çıkıyor.
kesin bilgi; sabri'nin aldığı para 3 e taksim ediliyor. 1/3 ü zift medyasındaki galatasaray maymunlarına gidiyor. misal maçtan önce hasan şaş konuşmuyor, kusuyor. burak'ın oynamaması dezavantaj diyor, meğer oynarsa penaltı aldırabilir, faul kazandırabilirmiş. demek ki bunlar hakemi kandır talimatı veriyorlarmış. sabri'yi övüyor ki haklı! sabri 3, denayer 1 asistle oynuyor. hak sabri'nin, 1/3 ten de hak edişi var. 1/3, hoca, yönetici dediğimiz kravatlı eşkiya payı. 1 dakika oyuna girdi, 15.000 yuro muhasebeden çıktı, bu sabah hesaplara yatmıştır. 1/3 de sabri'nin karısına lombarcini, ferrrari satan galericilerin payı. son model arabaları parlatmaya başlamışlardır bile.
hiç bir şeye yanmıyorum da, yarın antrenmana sabri'nin kırmızı ferrari'yle gelecek olmasına yanarım. bu yangın, bu kin beni yer bitirir.
umut bulut maçtan önce ısınıyordu, biri top atıyor o stop ediyor, sonra ayağının içiyle pas veriyordu. maç seyretmeye giderken bahçede çocuklar top oynuyordu. 57 yaşındayım 5 dakika onlarla oynadım, daha estetik stop yapmadıysam namerdim. 2 metre eninde 100 metre boyunda bir alan düşünün, kenarları elektrikli çite kaplı. başlangıcına umut bulut ve sadece top koyun, 100 metreyi çarpılmadan kat etsin daha beter namerdim. futbol topunun ırz düşmanıdır. bilerek yapılıyorsa top yapım mühendislerine bilim ve topun ahlakı açısından binlerce teşekkür. pakistan'lı top fabrikaları top siboplarını olabildiğince küçük imal ediyorlar.
bir açıklaması vardır elbet, maç seyretmeyi bıraktık hesap soruyoruz. sabri'yi, olcan'ı, burak'ı selçuk'u neden oynatıyorsun, yasin'i, sinan'ı, podolski'yi neden oynatmıyorsun. bizim bildiğimizin dışında daha naif taraftarları tatmin edecek bir savunma vereceksin. başarısız oldum, istifa ediyorum denekle de kurtulamazsın. kirlettiğiniz futbolun hesabını hepiniz birlikte ödeyeceksiniz.
yol yakın galatasaray taraftarı, 1 kaç maç sonra derenin ortasında olacağız, atı değiştirsek bile boğulup gebereceğiz. son çağrıyı yapıyorum. alt yapısı türkiye'de bir takımda geçmiş, fatih terim'le şu ya da bu şekilde muhatap olmuş bütün türk futbolcular kadro dışı bırakılacak. kömürlü, toprak bir sahada antrenman yapmaya mecbur bırakılacak. dayanamayan üstüne para vererek kaçacak, hamza'nın florya'ya girişi bile yasaklanacak.
aksi takdirde bundan sonraki maç yazıları, kes kopyala yapıştır şeklinde yayınlanacaktır.
şebeke'yle, galatasaraylılığımın olanca kiniyle, tek başıma da kalsam savaşacağıma inanınız.