• 51
    yolunda ilerleyen terim - elmas projesindir. galatasaray'ın yarınlarının kurtuluş reçetesi olacaktır.
    mustafa cengiz yönetiminin de hakkını yemeyelim, son dönemde onlar da bu yönde transferler yaptılar.

    bu projede oyuncu almak kadar satmak da olacaktır. bu satışın zamanlamasının önceden planlanabileceğini sanmıyorum. nasıl ki biz transferin son günlerinde transfer yapıyorsak, başkaları da yapacaktır.

    umarım böyle gelişmeler mostafa mohamed ile sınırlı kalmaz. yarın barış alper'lerin, kerem'lerin, morutan'ların, cicaldau'ların, nelson'ların da satışını göreceğiz inşallah.
  • 52
    sadece lafta olan planlamadır. taraftar uyutmasıdır.
    sadece zaman kazanmak için söylenen laf öbeğidir. oyuncular potansiyellidir ama terim'in elinde zayi olma ihtimali yüksektir. planlamanın başarılı olması için hoca değişikliği elzemdir.
    kasımpaşa maçında da görüldüğü gibi hocanın aldığı oyuncular ne sisteme ne de dizilişe uygun değildir.
    bu kadar oyuncu alındı geçmişte ve bu sezon daha stoper bölgesine oyuncu bakılıyor luyindama'ya talip gelse gönderilecek.
    şimdi 6 numara arıyoruz.
    takımın geçen sene yönetimle kriz çıkartan forvet arayışında hocanın istediği mustafa geldi istemediği diagne gönderildi, şimdi tam tersi diagne kalıyor mustafa gidiyor.
    emre akbaba ve şükelası her fırsatta oyuna atılıyor sözleşme imzalanıyor.
    zaten hep söylerim bu takımı 5 senedir terim yönetiyor. bu yapılanma tam bir oyalama taktiğidir.
    bu 5 senede 4 kere takım neredeyse her sene başında tepeden tırnağa değişti. şimdi bu kadar sezon geçti yeni yapılanmaya girdik. eskiden ne kaldı elimizde?
    seneye yine bu gelenler gönderilmeye çalışılır yeni yapılanma lafları ile sezonu açarız.
    takımın bir oyun planı ve dizilişi belli değil ki neye göre adam alıyoruz onu da anlamıyorum.
    bir an önce takımın başına yabancı bir hoca gelmeli ve potansiyel vaat eden bu genç oyuncuları değerlendirmeli, terim ile kaybedecek artık 1 eurosu bile yoktur bu takımın.
  • 53
    mostafa mohamed transferi dahil çok iyi giden yapılanma. falcao ve babel ile yollar ayrılırsa çok daha iyi olacak. güncel formları ve geçen sezonun sonu göz önüne alınırsa bizim forvet rotasyonumuz:

    1. mbaye diagne
    2. halil dervişoğlu
    3. mostafa mohamed

    olarak şekillenecekti. mostafa çok şey vadediyordu. ama takımın 3. forvetinin *iyi bir paraya satılması karalar bağlanacak bir karar değildir. ben de kalmasını isterdim zira forvet hattı halil de gelirse mis gibi olacaktı, gelmezse de kötü olmayacaktı. şimdi halil'in gelmesi şart olduğu gibi bir de mümkünse cüzi bir paraya genç bir target man** de lazım.

    takımın ilk 11'de oynayacak oyuncuları tamamlandı. yedeğe alınacak oyunculara bakıyoruz. mümkünse yerli bir sol bek* ve sağ içte rotasyona girecek bir dinamo da lazım. geçen sezona başladığımız kadro ile karşılaştırılamayacak kadar iyi bir transfer dönemi geçirdik. ufak tefek şeyler hariç kadromuz hazır bence. sadece birbirlerine ve taktiğe uyum sağlamaları lazım. bir kaç haftaya çok daha iyi bir takım izleyeceğiz.
  • 56
    bazısı 3 yılın sonunda süper ligde şampiyon olmak için başlatıldı sanıyor. bazısı 3 yıl sonra şampiyonlar ligi'ni almazsak hesap soracak raddede.

    kimisi takıma 26 yaş üzeri oyuncu adım attığı anda kutsal sözün bozulduğunu ve 3 yıllık planlamanın iptal olduğunu sanıyor. kimisi oyuna sonradan giren 30+ yaşındaki her isimle bu planlamanın mezarı kazıldı diyor.

    50 kişi okuduysam bu konuda, 48 tanesi aşırı net, aşırı somut, aşırı keskin beklentilerle bu planlamaya vuruyor ya da yapılanları biraz gerçek dışı bir optimistlikle yorumluyor.

    3 yıllık planlama bugün kadroda olan feghouli'yle, fransa'ya satılma ihtimali olan mostafa'yla ya da 60. dakikada oyuna giren babel'le alakası olan bir konu değil.

    bugün 16 eylül 2021 galatasaray lazio maçında belki iyi ve dirençli bir futbol oynayarak 10 ya da 20 yıl önce olduğu gibi puan ya da puanlar alacağız. belki de son yıllarda olduğu gibi tekrardan rezil rüsva olacak bir futbol göreceğiz.

    3 yıllık planlama, bu belkileri ortadan kaldırmakla alakalı.

    fatih terim överken çok sık kullanılan argüman: bu takım son 25 yılda fatih terim'le 8 şampiyonluk yaşadı, fatih terim'siz 4 şampiyonluk yaşadı. bu fatih terim adına övünülecek bir durum olsa da aslında galatasaray camiası için sorgulanması gereken bir durum. fatih terim'in gitmesini en şiddetli şekilde savunanlar bile bu takımın sonrasında ne olacağıyla ilgili bir kaygı duyuyordur.

    3 yıllık planlama, bu kaygıların azaltılmasıyla alakalı.

    türk futbolunun son 5 yılda avrupa'daki en büyük başarısı, net şekilde beşiktaş'ın namağlup gruptan çıkması. sonradan bayern'e elenmesine hiçbir şey demem çünkü 3 yıllık değil 40 yıllık plan yapsan bayern günündeyse diş geçiremezsin. o sene müthiş başarı geldi. sonrasında ne oldu? bir sonraki sene malmö ve genk'i tek maç dahi yenemedi beşiktaş. ertesi sene yine uefa grubunda sonuncu oldu. sonraki sene gruplara bile kalamadı. paok'a ve portekiz'de küme düşen rio ave'ye elenerek uefa'ya başlamadan veda etti. bugün ise dortmund'u yener mi gruptan çıkar mı onu konuşuyoruz. aynı takım seneye ne halde olur kimsenin fikri yok.

    3 yıllık planlama, bizim takımda 3 yılın sonunda bu fikrin oluşmasıyla alakalı.

    ünal aysal yönetimi ve fatih terim, 2011 yazında sıfırdan bir takım kurdu ve o takım 1.5 yıl sonra şampiyonlar ligi'nde çeyrek final oynuyordu. ee bak işte mis gibi 1.5 yıllık plan? bugün neden aynısı olmuyor?

    1) aynı takımı kurmanın maliyeti artık senin belini daha fazla büküyor.
    2) küçük rakiplerin daha kısıtlı kaynağını oyuncu keşfetmeye ve yetiştirmeye ayırarak uzun vadede senin önüne geçiyor.
    3) büyük rakiplerin yedekte oturacağı oyuncu için senin iki yıllık transfer bütçeni gözü kapalı verebiliyor.
    4) sen o takımların atıklarını toplayıp 1-2 senelik saman alevi başarılar yakalamayı kovalarken, her taraftan makas açılıyor. artık üçüncü torbadan bile ajax, atalanta, porto gibi takımlar geliyor.

    3 yıllık planlama, artık dilimizde laçka hale gelen bu makas olayını kapatmak için kendi adına üzerine düşen görevi yapmaya başlamakla alakalı.

    senden daha büyük ligin beğenilmeyenlerini toplamak değil, senden daha küçük liglerin en parlak oyuncularını almak yıllardır yapmamız gereken şeydi. 8 milyon kazanan adamı 4-5 milyona getirmek değil, 200-300 bin kazanan adamı 400-500 bine ikna etmek esas mali başarımız olmalıydı. seni son durak olarak değil basamak olarak gören oyuncuları almak, senin kendini de koyduğun yeri gösteriyor. bu futbolun al-sadd'ı, guangzhou'su, inter miami'si olmakla; benfica'sı, leipzig'i, club brugge'ü olmak arasındaki seçimi çoktan yapmamız gerekiyordu.

    3 yıllık planlama bu aşamada çok doğru bir stratejiyle başladı. o iyi oyuncu çıkar, bu maç kazanılır kaybedilir, x maçta yaşlı oyuncu 11 başlar bunlar olabilir. hatta 3 yıl sonunda avrupa'da başarı garanti de değil. 1996-2000 arası galatasaray bugün taraflı tarafsız herkes tarafından övülüyor. 3 kasım 1999 galatasaray milan maçı'nın son dakikasında ceza alanı içinde hakan şükür'e yapılan müdahaleye penaltı verilmese ne olacaktı? bu sonuç, o takımı kötü planlanmış kötü bir futbol takımı mı yapardı? 4 yıllık planın kötü çizildiğini mi gösterirdi? yoksa, ertesi sene aynı takım şampiyonlar ligi'ne katıldığında yine iyi işler yapacağını herkes bilir miydi?

    bu 3 yıllık planlamanın sonunda da avrupa başarısı diye bir garanti olamaz. grubuna psg, bayern düşer, ya da sen 3 yıllık plan yapmışken 20 yıllık plan yapan bi takım çıkar geçemeyebilirsin. ama oynadığın futbolla, tecrübenle, mücadelenle o seviyede olduğunu kanıtlaman lazım. ertesi sene tekrar avrupa'ya gittiğinde ne yapacağını biliyor olman lazım.

    yani 3 yıllık planlama, dördüncü beşinci altıncı yılda da iddialı olmakla alakalı.

    3 yıl boyunca aynı kadroyu koruyamasan da, giden oyuncunun yerini hızlıca dolduracak scouting/oyuncu yetiştirme ağını oluşturmakla alakalı.

    beni son yıllarda galatasaray'a dair en çok heyecanlandıran şey bu oldu. nihayet doğru transfer stratejisine, olması gerekene geçiş yapıldı. tabii bu yapı sadece transfere bağımlı kalmamalı, altyapı hamleleriyle de güçlenmeli. ve tabii ki her ekipte tecrübeye, saha içinde yıllanmış oyun görüşüne de yer olmalı. işte o zaman olabilecek en iyi galatasaray'ı yıllar sonra sahada görebiliriz.

    yarın x avrupa maçında arda oyuna girince 3 yıllık planlama bu mu denecek, ligin ikinci yarısı art arda puan kaybı gelirse aldığımız genç oyuncuların bize atılan kazık olduğu iddia edilecek. o yüzden ben türkiye'de böyle bir planı düzenli şekilde sürdürmenin çok zor olduğunu düşünüyorum. ama her şeye rağmen bu kadar cesur bir gençleştirme hamlesini uzun zamandır yaşamamıştım. bir müddet daha keyfini çıkarmak istiyorum.
  • 57
    sadece lafta olan bir planlamadır. transfer süreci de dahil olmak üzere hocada ve sahada emarelerini ben görmedim.

    daha çok, ekonomik nedenler ve transferde de işlerin yolunda gitmemesinden dolayı birkaç genç oyuncunun transfer edilmesi ve hocanın, bana artık boş gelen her zamankine benzer söylemleri ile böyle bir hava oluştu. oysaki ilk transfer girişimlerimiz olumlu sonuçlansa bugün sağ kanatta morutan ve boey değil; ghezal ve rosier olacaktı.

    orta sahada gedson'u çok istedik ama o da 3 yıllık planın bir parçası sayılmaz. gedson 30 yaşında olup aynı performansı verseydi hoca yine isterdi gedson'u. çünkü hocamız ne yazık ki sorunu kendisinde ve kendi sisteminde değil de oyuncularda görüyor. zaten gedson olmayınca da ilk istenen adam 29 yaşındaki elneny oldu. o olmayınca şimdiki 21 yaşındaki transferimize yönenildi.

    yine bu süreçte 3 yıllık planlamanın bir sonucu olarak genç oyuncular büyük bir plansızlıkla transferin sonuna doğru bir yerlere kiralandılar. orada da bana derli toplu bir plan varmış gibi görünmedi hiçbir şey. oysaki manchester city, bugün hayli sıradan bir futbolcu olan ve sadece 3 milyon euro bonservis ödeyerek aldığı enes ünal'ı bile belçika'da oynayamıyor diyerek devre arasında hollanda'ya gönderdi. yine hatırlarsınız, basında çıkan haberlere göre stoper değil de bek oynatıyoruz diye denayer'i de bize vermek istememişlerdi. oysaki biz yunus akgün'ü sezon başından beri isteyen adana demirspor'a transferin son günlerinde yolladık. çocuk belki kampı orada yapsaydı direkt 11 çıkacaktı.

    victor, boey, morutan, cica transferleri beni çok mutlu etmekle beraber eğer ghezal ve roiser olsaydı zaten bu dörtlüden ikisi olmayacaktı. yani plandan ziyade eğrisi doğrusuna denk gelme transferleri oldu.

    kadroda babel, feghoul, diagne gibi adamlar varken hocaya niye bunları kullanıyorsun da gençlere şans vermiyorsun diye sitem edemem. bu adamlar kadronun parçasıysa ve paraları da öyle ya da böyle ödenmek zorundaysa elbette kullanılabilir. ve elbette tecrübeleriyle genç oyunculara çok şey de katabilirler. ancak saha ve saha dışındaki bazı tavırlarıyla gençlere bırakın olumlu örnek olmayı, olumsuz örnek olabilecek bu adamlardaki ısrarı da ben yine 3 yıllık planla bağdaştıramıyorum. böyle bir planlama ve akabindeki sabır beklentisi victor gibi, cica gibi, boey gibi oyuncular için elbette olabilir ama bu saydığım isimler sahada takımın tecrübelilerinden çok daha olgun duruyor ve çok daha az hata yapıyorlar. hal buyken ben bu adamlardaki ısrarı da planlama ile bağdaştıramıyorum.

    zaten fenerbahçe'de transferde bize yakın yaşlarda oyuncular aldı. crespo 24, burak 21, min kim 24, rossi 23, berisha 23 yaşında.
  • 58
    https://mobile.twitter.com/.../1438176872962170881

    babel gibi bir “game changer” eşliğinde yaptığımız muazzam planlama. hocamızın babel’e bağladığı umutları gördükten sonra açıkçası beni bu hikayeye kimse inandıramaz. öncesinde de inanmıyordum ama en azından acaba diyordum. artık onu da demiyorum. yok arkadaşlar böyle bir şey. türkiye’deki yapısal sorunlar düzelmedikten sonra hiçbir kişi, kurum ve kuruluş uzun vadeli planlara bel bağlayamaz. her şey ortada, görüyorsunuz!
  • 59
    2021-2022 sezonu başında genç oyuncular transfer edilince bambaşka bir yola girdik zannedenlerin harikalar yaratacağını sandıkları planlama.

    şu ana kadar yapılan sadece bir takımı gençleştirme politikasıdır. eğer planlama sadece takımı gençleştirme üzerine kurulu ise, evet başarılı olacak bir planlamadır.

    peki ya takımın oynadığı futbol? sahadaki hali? mücadelesi? futbolcuların gelişimi? bunlarda bir değişim olacak mı? eğer bir takımı yeniden yapılandırıyorsanız her aşamasıyla ilgilenmeniz lazım. ben bu sözde yapılanmada kadronun gençleşmesi dışında hiçbir şey beklemiyorum çünkü diğerlerini yapılabilecek olsaydı son 4 yıl içinde hep geriye gitmek yerine ışık vaat edecek bir şeyler gösterilirdi.
  • 61
    ortada her zaman bir plan vardır ama uygulanması kararlılık ve liderlik gerektirir.

    bizim yolumuz ilk defa doğru bir yol. ve bunun sonucunu olumlu görüp görmeyeceğimizi tamamen teknik heyet ve oyuncuların uyumu belirleyecek.

    bunun dışında şu an ne desek boş. evet daha tecrübeliler alınsa belki bu isimler gelmemiş olacaktı.

    ama futbolu da bu şekilde yorumlayamayız. galatasaray 1996’da meksika sınırından dönen hagi’yi ikna etmese belki şu an bir avrupa kupası yoktu. bu işler bazen de biraz şans ve denk gelmedir.

    belki de şu kadro başarı için bir hagi daha bekliyordur ve o isimi, doğru zamanda doğru maliyetle alacak yapının var olduğunu bilmek daha güven verici.

    yoksa yüzyıllık planlama yap istersen, gerisi laf olur.
  • 62
    burak elmas - fatih terim ve scout ekibimiz işbirliğinde harika bir şekilde devam eden planlamadır.
    hatta bana göre 3 yıllık planlama dediğimiz transfer politikamızı değiştirme harekatı mustafa cengiz yönetimi ile başlamıştır. marcao, luyindama, mostafa mohamed, taylan antalyalı, kerem aktürkoğlu tranferleri tamamen bu planlamaya yönelik hamlelerdir. keza falcao'nun gönderilmesini de eklemek lazım.

    fatih terim düşmanlarının anlamakta zorlanmaları normal bir durum. gerçekçi bir değerlendirme yapabilmek için; bardağın dolu tarafından bakmak lazım.
  • 63
    sanırım biraz yanlış anlıyoruz. ve aslında hiç de yanlış anlamıyoruz. çünkü bu yapılanmanın ne olduğunu bilmiyoruz. ortada fatih terim'in söylediği birkaç söylem var, icraate geçmiş bazı transferler var.

    peki ama bu 3 yıllık planlama dediğimiz şey ne? kimse açıkladı mı? söz gelimi... bu yapılanmanın vizyonu nedir? misyonu nedir? yol haritası nedir? amacı nedir? nedeni nedir? hedefi nedir?

    biliyor mu kimse? hayır. elimizde sadece söylenmiş sözlerden ve yapılmış hareketlerden çıkarımlarımız var. ve bu çıkarımlar, doğası gereği kişiye özgü. bu yüzden aslında hem yanlış anlıyoruz hem de yanlış anlamıyoruz. çünkü ortada yanlış anlamayı işaret edecek somut bir argüman yok. onun yerine başkasının çıkarımları var.

    ortada bir yapılanma olup olmadığını, sözde veya özde olduğunu iddia edebilir ya da bunları iddia edenlere "o iş öyle değil" diyebilirsiniz. bu iki tarafı da yanlış yapmaz.

    dediğim gibi ortada elle tutulur bir veri yok. birkaç açıklama doğrultusunda sadece 1 transfer döneminde yapılmış birkaç transfer var. ee? bundan ne çıkarabilirsiniz. olumlu veya olumsuz anlamda. yapılanma yok diyebilir veya diyemeyebilirsiniz. yapılanma var diyebilir veya diyemeyebilirsiniz.

    buradaki belirsizliği gidermenin iki yolu var gibi:
    1. şeffaflıkla bu projenin her yönüyle açıklanması. (kısa vadede durum anlaşılır.)
    2. 3 yıllık bu süreçte atılacak adımların takibi. (uzun vadeye yayılır.)

    şu anda biz ikinci yoldan ilerliyoruz. şu anda ise içinde bulunduğumuz sürecin bir yapılanma olup olmadığını söylemek erken bana kalırsa.

    diyelim yapılan transferler ışığında, fatih terim ufak söylemlerinden yola çıkarak yine fatih terim'in aklındakileri okuma yoluna girerek bu sürecin uzun soluklu bir yapılanma olduğunu kabul ettik.

    yine hocanın söylemlerine kulak verelim mesela. hatırlarsanız hoca, mostafa mohammed hakkında ilk geldiği halinden eser yok minvalinde bir söylemde bulunmuştu. eğer bu transfer üzerinden yapılan bir yapılanmaysa ve transfer ettiğimiz futbolcuların gelişimlerine bir katkımız olmayacaksa ve hatta geriye gitmelerine neden olacaksak bu nasıl bir yapılanma? evet. genç ve potansiyelli oyuncular alıyoruz. peki ama o iş burada kalacaksa ne olacak bu yapılanmanın hali?

    transfer edilen oyuncuların, kendi oyuncularınızın, akademi oyuncularınız gelişimi konusunda nasıl bir yapılanmanız var mesela? mostafa mohammed üzerindeki örneğe bakacaksak böyle bir şey yok. ama olabilir de... çünkü tek oyuncu için yapılan söylem üzerinden yapıyorum bu çıkarımı.

    bu bir yapılanmaysa şu anki haliyle eksik bir yapılanma. antrenör ve eğitmen departmanı konusunda...

    hatırlatalım.

    bu (şimdilik muallakta) yapılanmanın temel taşlarından biri, emre utkucan'ın başında olduğu scout departmanı olarak görünüyor. biraz geriye gidersek o scout departmanının yapılanmasına öncülük eden de yine fatih terim'di. emre utkucan'ı getirmesinden ve onun üzerinden scout departmanının yapılanmasından önce galatasaray'da yine bir scout ekibi vardı. hatta emre utkucan gelmezden evvel cüneyt tanman'ın sorumluluğundaydı. fakat kişilere bağlıydı. şimdilerde kurumsal bir hafızası olan bir departman olduğunu söyleyebiliyoruz.

    yani fatih terim'in var böyle şeyleri. gelgelelim sıkıntı şurada. hoca öyle bir gereksinimimiz olduğuna inanmıyor. yine hocanın daha birkaç hafta önce yardımcı antrenörler konusunda, "bizim öyle bir sorunumuz yok" minvalindeki söyleminden çıkarıyorum bunu. burada olayın yardımcılar üzerinden gitmesi de sıkıntılı aslında. evet. galatasaray'da yardımcı antrenör sorunu olmayabilir. ama çok belli ki bir antrenör departmanı sorunu var. belki de bu ikisini birbirinden ayırmak gerekiyordur. çünkü öyle olmazsa hocayı zinhar ikna edemeyeceğiz.

    yapılanmanın bir başka ayağı ise altyapıdır. akademiden bahsetmiyorum. stadyum, antrenman sahaları, ekipmanlar, teknoloji, insan kaynağı, iletişim...

    peki bunların hangileri hakkında elle tutulur bir proje kapsamı duydunuz, okudunuz?

    evet. iletişim konusunda söylenen birkaç kelam var. evet insan kaynağı üzerinde yapılan birkaç transfer var. (gerçi insan kaynağı dediğim gibi futbolcu üzerinde kalacaksa sıkıntı büyük.) başka kulüplerle yapılan bazı anlaşmalar var.

    bunların hepsini zaten yapıyorduk. bu kısa süreç içinde yapılanlar neredeyse hiçbir şey anlatmaz. ama hiçbir şey anlatmıyor da değil.

    özet geçeceksek: ortada fol yok yumurta yok. hele durun daha ne içtik?

    son: (bkz: jupp derwall)
  • 65
    taraftarın da sabırlı ve olgun bir yapıya dönüşmesini gerektiren planlama.

    16 eylül 2021 galatasaray lazio maçı esnasında kerem ile ilgili yazılanlara tekrar bir bakalım. genel tema çok fazla top kaybı yaptığı üzerine. sonra fatih hocanın konuyla ilgili söylediklerine bakalım. aşağı yukarı şöyle dedi; eğer biz keremden daha garanti oynamasını istersek bu kez onun çalım, dribbling, defans arkasına koşu gibi becerilerinin de kısıtlanmasına sebep olabiliriz. onun kaybettiği topları kafasında bir sorun haline getirmesini istemiyorum. zaman içinde kaybetmemeyi de öğrenecek.

    hoca, gelişmekte olan bir oyuncu olarak keremin artı ve eksilerini olduğu gibi kabullenmiş takıma koyuyor, devamlılık göstermesi için çaba sarfediyor. altını çizeyim ısrarla pas oyunu oynatmak isteyen fatih terim, çok pas hatası yapan genç oyuncusu için, ondan garanti oynamasını isteyemeyiz diyor. peki taraftar ne diyor; ya kerem çok top kaybetti.

    aynı oyunla dünkü maçı kaybetsek bugün hem hoca hem de kerem yerden yere vuruluyordu. çünkü ne yazık ki taraftarın önemli bir kısmı hala skor odaklı. gelişime, ilerlemeye sabır gösteremiyor. bu toplum olarak genetiğimizde var. sadece futbolda değil her hiçbir alanda uzun vadeli sistem kuramıyoruz.

    yönetim ve hoca 3 yıllık yapılanma söylemiyle elini taşın altına sokmuştur. özellikle hoca şampiyonluk olmadan geçen iki yılın ardından kendisi için riskli ama takımın geleceğini kurtaracak bir tercih yaptı. yoksa genç oyunculara harcanan parayı günü kurtaracak tecrübeli oyunculara verirlerdi. ghezzala filan gösterilen ilginin sadece fiyat yükseltme politikası olduğunu düşünüyorum. yoksa hocanın ilk tercihi olsa yönetim bjkden çok daha fazlasını verip mutlaka alırdı.
  • 66
    şampiyonluğun ortalama +1 milyar tl fark ettiği ve tüm büyüklerin bankalara teslim olduğu bir iklimde tamamen profesyonelce kurgulanması gereken süreç. bu 3 yılda şampiyonluk çıkartılamazsa bir sonraki süreç 10 yıllık kalkınma planı olur. avrupa ligi'nde bu sezon şu kadar para kazandık, şu transflerin maaşı çıktı ekibi 3 yıllık planlama uğruna muhtemel rakibe kaptırılacak milyar liralık geliri görmezden gelemez, gelmemeli.
  • 67
    2021-2022 sezonuna temmuz ayında başladık. sezonu bu kadar erken açmamıza rağmen halen daha rakiplerimizin gerisindeyiz.

    3 yıllık planlama dahilinde bu sezon toplam 23-24 milyon euro bonservis ödedik. hiç öyle rastgele oyuncu transfer etmedik çünkü hepsi hocanın istediği oyuncular.

    buna rağmen ligde ilk 5 maçta tam 7 puan kaybettik. tamam ligin daha henüz başları ama 2-0 öne geçip de berabere bitirdiğimiz 2 maç var. berbat oynayıp yenildiğimiz 1 maç var. son dakikada attığımız golle galip geldiğimiz bir maç var. düşünün ya, henüz daha ligin başındayız ama galibiyeti bile zar zor alıyoruz, skoru tutamıyoruz vs...

    4 yıldır bu takımda olan fatih terim'in, halen daha 3 yıllık planlama istemesi aklımızla alay etmekten başka bir şey değildir. tamam güzel düşünülmüş ama 4 yıldır neredeydiniz? ya hadi tamam şimdi aklınıza geldi diyelim; e bari 2-3 ayda taraftarı umutlandıracak skorlar alalım artık. 2-0 öne geçtiğimizde bile tırnaklarımızı yiyeceksek ne anladım ben bu yapılanmadan? taş gibi bir takım olmak için yıllarca beklerim sıkıntı yok ama gelen her oyuncunun geriye gittiği takımımızdan da artık bir şey beklemiyorum. yapılanma yapılanma ayağına geçen sezon hoca her yerde mohammed'in ismini dile getirdi. aradan 6-7 ay geçti, adam apar topar marsilya'ya gitmek istedi. neden? çünkü 34'lük babel'den dolayı oyuna girmiyor. girse bile maksimum 5 dakika oynuyor. e hal böyleyken neden kalsın? sadece o da değil, genç genç diyoruz ama oyuna sonradan girenlere baktığımız zaman arda, babel, feghouli, ömer gibi isimler giriyor. yahu bu ne zıtlıktır arkadaş? morutan çıkıyor feghouli giriyor. kerem veya halil çıkıyor babel giriyor. neden? çünkü maçı çevirmek için... cidden anlamıyorum artık.

    madem 3 yıllık planlama yapıyoruz ve ona göre oyuncu aldık; o zaman sistemin de planlamasını yapmamız gerekiyor. hiçliğin sistem olduğu bu noktada, bazı şeyleri değiştirmemiz için en azından bir sistemle maça çıkmalıyız ki planlamaya inanalım.
  • 69
    2-0 öne geçtiği maçları oyuncu değişiklikleri ile 2-2ye bağlayan.
    0-0 giden maçı da müthiş dokunuşları ile 1-0 veren ve utanmadan “topu içeri sokamadık” *savunması yapan hoca ile olmayacağı açık.

    topu içeri sokup 2 farkla öne geçtiğinde de olmadı ki hoca? o zaman da devreyi yemeden bitemedik diye ağladın, bu otomatik bahane üretim makinasına karşı ne dense boş.
  • 71
    türkiye liginin gerçeklerine uygun yapılması gereken planlamadır.

    genç adamların yanına maalesef rakiplerimizdeki gibi “kaşar” ve “papaz” futbolcular monte edilmediği, hala babel, feghouli gibi gamsız, ne kadar iyi niyetli olursa olsun ömer bayram gibi aşırı yetersiz oyuncuları “kurtarıcı” olarak gören bir düzende kimse planlamadan bahsetmesin. üç tane scout transferiyle planlama olmaz, her şeyi abarttığımız gibi bunu da çok abarttık. her şey ortada, bu takım seneye falan da şampiyon olacak bir takım değil maalesef. bu takım “winner” bir takım değil. fatih terim’in en büyük destekçilerinden, kendine adına en umutsuz zamanlarda atmosferi yaşamak için maça giden biri olarak bunları yazıyorum. ben bu hale geldim, eminim benim gibi binlerce taraftar var.
  • 72
    takımın geleceği için taraftardan başlaması gereken planlama. önce taraftar profilimizi değiştirmeliyiz, gerisi kendiliğinden gelecektir. beyefendiler para verip de ömer bayram, feghouli, babel izlemek istemiyormuş. adamlar necip izliyorlarıd senelerdir üstüne kenan karaman, mehmet topal, gökhan töre falan geldi daha bi kere ıslıkladıklarını görmedik. ıslıkladıklarında da takımı toplu olarak ıslıklıyorlar aklınızı başınıza alın diye bizim gibi bireysek olarak sahadaki bir futbolcularını ayağına her top gittiğinde ıslıklamıyorlar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın