2004-05 Türkiye Süper Lig 26.Hafta Maçı
19:00 Kayseri Atatürk Stadyumu
2 - 2
  • 10
    maç sonunda kayseri seyircisi hırsız hagi diye bağırmıştı. eve gidene kadar ağlamıştım sanırım. o sezon şampiyonluk yolunda aldığımız en büyük darbeydi. hasan şaş gözlerimin önünde aslan gibi kükrüyordu. gökhan ünal gibi deplasmanlara bile fazla maliyet sebebiyle götürülmeyen bir kalası forvet olarak ülke pazarına sunmuştuk. hikmet karaman sezon sonu prim olarak getirilen çuval için "altını da kontrol edin" demiş ve takımdan kovulmuştu.
  • 1
    türk futboluna gökhan ünal ismini kazandıran turkiye super ligi 2004 2005 sezonu 26. hafta karşılaşması. maçtan önce o meşhur "hırsız" vakası yaşanmış, cep telefonunu bir an bulamayan hagi'nin taraftarlarımıza sarfettiği söz adeta kaybedilecek puanların habercisi olmuştu. ligin zirvesindeki galatasaray şampiyonluk, zor günler geçiren kayserispor ise kümede kalmak için maçtan "puan veya puanlar" almak zorunda idi. meşhur 100. yıl formasıyla çıktığımız ilk maç özelliğini de taşıyan bu karşılaşma nisan ayında denize girmeye hazırlanan biz kıbrıslıların ezberini bozacak şekilde lapa lapa yağan kar altında oynanmıştı. iki takımın da şiddetle puana ihtiyaç duyduğu maçın 79 dakikası golsüz geçilmiş; bu dakikada atak yönüne göre soldan yapılan ortaya arka direkte boş kalan gökhan ünal allah ne verdiyse abanarak topu üst filelere çakmış, golden sonra da sevincini köşe gönderini sökerek yaşamıştı. 81'de hakan şükür, 84'te de hasan kabze'nin golleriyle üç puanı aldık derken 90+2'de gökhan ünal yine sahneye çıkmış; kornerden gelen topa yükselerek yaklaşık 10 kişinin arasında kafayı vurarak şampiyonluk yolunda çok önemli 2 puanı kayseri'de bırakmamıza sebep olmuştu.
  • 9
    "en çok üzen maçlar" listesinde kafaya oynayacak kadar acı veren maç. o golü yedikten sonra yine hüngür hüngür ağlayarak eve gitmiştim. kahvedeki dumanın etkisiyle de gözlerim baya kızarmıştı. annem de birinden dayak yedim zannetmiş. rahmetli dedem de gülüyordu "oğlum, bu kadar üzme kendini olur o kadar." diye teselli etti. o zaman galatasaray'a dair elimde olan tek eşyam atkımdı. hep onunla dolaşır, maçlara falan giderdim. bu maçtan sonra atkıyı dolaba attım "ben galatasaray'ı bıraktım artık ilgilenmeyeceğim." dedim. atkıyla birlikte galatasaraylılık'ımı da dolaba kapattığımı zannettim. az önce gülen dedem birden ciddileşti ve "şimdi olmadı bak. başarılıyken oh ne ala, şimdi kötü mü oldu galatasaray. sen galatasaraylı olamamışsın daha." dedi. daha da sinirlendim, ağladım. maç sonucunu sindirememişken daha, bir de"ben gerçekten galatasaraylı değil miyim ?"düşüncesiyle karşı karşıyaydım. çocuk beynimle neler düşünür olmuştum. ah ulan galatasaray ağır bir sevdasın hakikaten.

    sonraki hafta yine atkımla beraber maçtaydım...
  • 13
    ilk 79 dakikası golsüz geçen, ardından 5 dakikada 3 golün atıldığı, uzatmalarda yediğimiz golle 2-2 berabere biten maç. bu maç sonrası fenerle fark 4'e çıkmıştı, sonraki hafta içeride trabzon'a da yenilince bir anda 7 puan olmuştu fark.
    79' gökhan ünal 1-0
    81' hakan şükür 1-1
    84' hasan kabze 1-2
    90' gökhan ünal 2-2

    tabi şampiyonluğu burada değil, içeride yenildiğimiz trabzon ve gençlerbirliği maçlarında bırakmıştık. o maçları yensek 33. haftadaki fener maçına beraberlik yetecek şekilde biz çıkacaktık, fener değil.

    kısmet değilmiş.
  • 7
    galatasarayın son 10 yıldaki en trajik maçlarından biridir.takım yetersizdi ama ümitsiz bir şekilde -biraz hagi sinerjisiyle- şampiyon olmak için çırpınıyorduk.maçı trt 2'nin sağ üst köşesinden takip ediyordum, o dönemler maçın bitiminden birkaç dakika önce ekrandaki skor kapanırdı.ben de sevinçle maçı son dakikalarda çevirdik diye kapattım televizyonu.babam kahveden geldiğinde skoru söyleyince inanmadım şaka mı sorusundan sonra yüzüne baktığımda yıkılmıştım.gökhan ünal hırbosunu bu yüzden hiç sevemedim.ertesi hafta trabzon,fener balı-luciano-sakaryaspor derken sezon sonu kayserili topçuların küme düşmeme sevincini izleyip küfür ediyordum.çocukluk travmalarımdan ve akla geldikçe can sıkan maçlardan biridir.
  • 2
    yanlış hatırlamıyorsam maçtan önce fenerbahçe'yle olan puan farkımız ikiydi. kayseri ise küme düşme potasındaydı. hikmet karaman kurtarıcı olarak kayserispor'un başına geçmiş kayserispor çıkış arıyordu. o sezon şampiyonluğa dair hep bir ışık bekledim, ve o ışık hasan kabze'nin mükemmel golünden sonra doğmuştu adeta. golden sonra şampiyonluğu getiren gol demiştim o gol için. maç öyle bitse eminim ki sezon sonu şampiyonluğu biz göğüsleyecektik. uzatmalarda gökhan attı ve maç 2-2 bitti. gerilen sinirler, telefon olayı ve ertesi hafta sami yen'de trabzonspor mağlubiyeti şampiyonluğun karşı kıyıya gitmesine neden oldu.

    telefon hagi'nin paltosunda, yüzüncü yılda şampiyonluk kayseri'de kaldı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın