• 1
    http://gs11.co/34864

    şu 11le çıkmamız gerken maç. yukarıdaki yorumlara ben de katılıyorum. artık takımlar gomis ve fernando’yu kitlemek için ortayı çok kalabalık tutuyorlar. çok fazla ümitli olmasamda geçen sene yasin takipçiliği sayesinde 10 gol civarı bi sayıya ulaşmıştı. adam kovalama işinide fena yapmıyor. ona bir şans tanınmalı diye düşünüyorum. ayrıca devre arası ilk olarak bir kanat oyuncusu almamız gerekiyor.
  • 2
    http://www.galatasaray.org/...etleri-satista/36848

    biletler satışa çıkmış. 12 bin kombinelinin cezalı olduğu cuma günü oynanacak olan maçta, biletlerin de en ucuzunu 55 tl yapan yönetim ne yapmaya çalışıyor anlamıyorum. yani şu maçın biletini bu haftaya özel 30-35 tl'den başlatın sonraki hafta sonu maçında yine 55 tl.den satarsınız.

    sonra stat boştu diye ağlamak yok!
  • 3
    3 gün kalan maç. feghouli ve ndiaye kırmızı kart cezalısı. onlar dışında sakat veya cezalı oyuncumuz bulunmuyor. 2 haftadır mantarlayan bir takım olarak yeniden çıkışa geçmek adına mutlak kazanmamız gerekiyor. puan kaybı düşüncesini aklımızdan dahi geçirmemeliyiz.

    orta sahada ndiaye'nin yokluğunu çok arayacağımızı sanmıyorum zira zaten topu rakibe verip geride bekleyen bir takıma karşı oynayacağız. bu açıdan feghouli'nin olmaması kötü oldu. ama yine de hücumu zenginleştirme adına başka alternatiflerimiz var.

    bir defa belhanda dönüyor. + olarak rodrigues de yeniden takıma girecektir. dolayısıyla hemen hemen ilk haftalardaki düzene geri dönüş yapacağız; tolga-belhanda-rodrigues 3'lüsünün önünde gomis. bu maç için 3 noktada farklı düşüncem var.

    1. si, stoperde maicon'un partneri bence denayer olmalı. zira bu maçta ilk dakikadan itibaren oyunu rakip sahaya yıkacağız sanırım. bu yüzden geriyi riske edeceğimiz anlarda denayer'in hızına ihtiyaç duyacağız.

    2. si, orta alanda ndiaye'nin alternatifi olarak, selçuk veya tolga* yerine, linnes'i kullanmak gerek diye düşünüyorum. zira linnes hem tolga'ya hem de selçuk'a nazaran dripling yeteneği önde bir futbolcu. ayrıca patlayıcı özelliği de selçuk ve tolga'dan iyi.

    3. olarak ise 2. konuda bahsettiğim linnes'in orta alanda oynaması gerektiğini düşünmemden mütevellit, sol bekte latovlevici'yi kullanmamız lazım diye düşünüyorum. yine oyunu rakip sahaya yıkacağımızı düşünürsek topu daha geniş alanda kullanma adına latovlevici bu tip maçlarda iş görür.

    hasılı şöyle bir 11 ile sonuca gideceğimizi düşünüyorum; https://i.hizliresim.com/o6VP6Q.png

    bir noktaya daha değinmek isterim; maicon ve fernando'ya dikkat etmek lazım. zira kart sınırındalar ve sonraki maç başakşehir'le. bu yüzden özellikle savunmada mümkün mertebe az iş düşmeli fernando'ya. hatta skoru 2'ye 3'e çıkarabilirsek oyundan alınabilir. maicon da aynı şekilde temas anlarında dikkatli olmalı.

    bu arada serdar aziz de kart sınırında. oynarsa o da dikkat etmeli. ama bence serdar'ı, oyunun zaman zaman bizim yarı sahamıza yıkılacağı maçlarda kullanmak daha mantıklı. bu yüzden başakşehir maçında kesinlikle 11'de olmalı ama gençler maçında yedek oturmasında bir sakınca yok.
  • 4
    3 gün kalan maç.

    https://i.ytimg.com/...Fc/maxresdefault.jpg

    https://i.ytimg.com/...XU/maxresdefault.jpg

    http://www.angelfire.com/...ritepe/0001/RMGS.jpg

    https://store.donanimhaber.com/...d476c88d6dd81057.jpg

    http://llcdn.listelist.com/...az-sergen-yalcin.jpg

    https://cdn1.ntv.com.tr/...;v=20100205192905000

    http://www.webaslan.com/...nt_korkmaz_45634.jpg

    (bkz: konsantrasyon)

    https://i.ytimg.com/vi/AVE8hec_CRg/hqdefault.jpg

    bu maç hiç kolay olmayacaktır. bu maçı bize kolay hale getirebilecek tek şey. oyuncularıızın geçen 2 haftadaki olaylara vereceği tepkidir, bu tepki de oyuna kazanma hırsı olarak yansırsa belki ilk haftalardaki gibi bir oyun oynayabiliriz.

    yalnız mesut bakkal'ın bu tür maçlara iyi hazırlandığı da bir gerçek. maçın başında öne geçemezsek çok da kolay bir maç beklemiyorum.

    artık şu tolga'yı sol kanada koyma işini bırakmamız gerekiyor sanırım. rakipler bizi çzömüşken yalnızca tek kanattan hücum yapmak bizi savunulabilir yapıyor.

    bunun yerine 2 tane kanatla ve oynamalı, tolga'yı da fernando'nun yanında orta sahaya çekmeliyiz.

    ------------muslera------------
    mariano--maicon--serdar-lato
    -------fernando--tolga---------
    garry------belhanda------yasin
    --------------gomis-------------

    ilk onbiri ile oynamalıyız. zaten feghouli de yok. üretkenliğimiz düşecektir. bu sebeple gomis'in arkasına 3 tane fuleli oyuncu koyarak gençlerbirliği savunmasının dengesini bozabiliriz. oyunu açabildiğimiz kadar kanatlara açmalıyız. zaten gençlerbirliği takımı muhtemelen orta sahayı çok kalabalık tutacaktır. iş kör dövüşüne dönmeden planımızı buna göre yapalım.

    fernando, maicon ve serdar da bu maçı kart görmeden atlatabilirse başakşehir maçı için çok önemli bir virajı kayıpsız geçmiş oluruz.

    diğer husus ise maçtaki seyirci sayısı olacak. eğer 40 bini bulamazsak ki şu anda görünen tabloda en büyük çekincem de bu, sıkıntı yaşarız.

    tribünlerin hakemi de, gençlerbirliği oyuncusunu da etki altına alması şart.

    ne kadar az olursak o kadar rahat düdük çalarlar.

    bu sebeple kombinesi cezalı olanlar ya da gidemeyecek olanlar da mümkünse bu maçta fazla bir beklenti içine girmeden kombinelerini bedava ya da uygun fiyatlara devretsin. zaten maç cuma maçı. havalar da soğudu. boş bir stat oyuncuların da konsantrasyonunu bozacaktır. üzerimize düşeni yapalım.

    inşallah bu maçı kayıpsız atlatırsak sonrasındaki maçlar için uzun uzun hazırlanma şansımız olacak.

    hedef 21 ve bu yoldan dönmek yok, sen şampiyon olacaksın!
  • 6
    umarım cezalı tribünlerin kombine devirleri ve bilet satışları iyi gidiyordur, hatırlatma mahiyetinde olsun giriş.

    rakiplerin vatoz gibi kuma yatmasına, ortalık süt limanmış gibi davranmalarına aldırış etmeden, alınacak 3 puan yine bombayı kucaklarına bırakmak için gayet yeterli olacaktır. hatta ve hatta sırf bu sebepten ötürü normalde sevmesem de bu maçın cuma olması alınacak galibiyet ile daha da avantajımıza olacaktır.

    içeride oynanacak bu maçta "kontrollü" kelimesinin "k"sini bile işitmek, hissetmek istemiyorum kendi adıma. akın geliştirmekten ciğerleri sönmüş futbolcular görmek istiyorum*. kötü geçen iki hafta sonunda, böyle bir oyun şampiyonluk taarruzumuzun hücum borusu olacak.

    vurduğumuz gol olsun, dönen toplar bizde kalsın, karambol toplar bizim kontra ataklarımızı başlatsın, rüzgar hep arkamızda olsun.

    yürüyedur

    adettendir, ilk 11 önerisini de buraya koyayım:

    http://galatasaray11.com/kadro/basliksiz-34928
  • 7
    maçta cezalı tribünlerin boş kalmaması için kulüp de gerekli çalışmaları yapıyor.

    http://galatasaray.org/...ftarlara-cagri/36860
    http://galatasaray.org/...-nasil-yapilir/36857

    çevrenizde bu durumda olan insanlar varsa tepesine çökün, başının etini yiyin devretsinler biletlerini.

    kulübün bu paylaşımlarını görüp hala devir yapmayan kombine sahiplerini de rüyasında ndiaye kovalasın, tam kaçtım derken karşısına gomis çıksın, onu da atlattım derken maicon gerekeni yapsın.
  • 8
    bu maç ile ilgili teknik taktik konuşmaya bile gerek yok. kimle çıkarsak çıkalım kazanmamız hatta net bir oyun ve skorla kazanmamız lazım. kimse de ''büyük konuşmak'' falan demesin. 2 haftada 5 puan kaybetmişsin ve evinde sonuncu ile oynuyorsun. bundan daha büyük bir fırsat olamaz. tatava yapmadan basıp, deplasmana giden rakiplerin puan kaybetmesini beklemeliyiz. bu maçla ilgili konuşulacak tek taktik fernando'nun dikkatli oynaması, mümkünse rakiple temastan kaçınması lazım. zaten zeki bir oyuncu ve böyle bir hata yapacağını sanmıyorum.

    aha bu da benim kadrom: http://galatasaray11.com/kadro/basliksiz-34943
    linnes yerine lato da olabilir. onun dışında tudor da 3'lü savunma hevesini almış olur.
  • 11
    1 gün kalan maç.

    https://www.peramezat.com/...yeniurun/136/402.JPG

    http://682350.static.karar.com/...x350/16-03/25/s1.jpg

    http://cdn.futbolarena.com/...i_onurlandirdivC.jpg

    bilet devri nasıl yapılır?

    http://www.galatasaray.org/...-nasil-yapilir/36857

    "kulübünü seven biletini devretsin" diyerek başlıyorum.

    (bkz: siz diz çöktüğünüz için onlar büyük görünüyor ayağa kalk)

    arka arkaya gelen 2 puan kaybından sonra bu maç nefes alma ve durulma maçımız olmalı. ndiaye ve feghouli gibi iki önemli eksiğimize rağmen, çıkıp kazanmalı ve milli maç arasına kafamız rahat girmeliyiz.

    eminim ki 22 ekim 2017 galatasaray fenerbahçe maçı seyircisi gibi olmayacaktır bu maç. nevizade'de kendini yorup maça enerjisi kalmayanlar bu maçta cezalı değilse direkt stada geleceğinden ve şehir dışından fotoğraf çekmek için gelenler olmayacağına göre, bu sefer iyi bir tribün performansı bekliyoruz.

    zaten aksi halde maç daha da zor olacaktır.

    http://galatasaray11.com/kadro/basliksiz-34961

    benim istediğim kadro bu. tolga gelsin enerjisini orta sahada kullansın. bu maçta gençlerbirliğinin orta sahayı kalabalık tutacağını düşünürsek oyunu kanatlara açmamız gerekecektir. bu sebeple 2 tane orijinal kanat oyuncusuyla oynamamız daha doğru olacaktır. orta sahada selçuk inan'ın mıy mıy oyununu görmek istemiyorum. gerekirse denayer orta sahaya gelsin ya da sağ beke gelsin, mariano sağ öne geçsin ama selçuk inan oynamasın.

    eğer tudor, selçuk'u kaybetmeyeyim diye bu maça selçuk'la başlarsa yüksek ihtimalle kendisi taraftarı kaybedecek.

    bu maçın telafisi yok. rakiplerimize attığımız farkın böyle bir maçta tüketilmesini kabullenemem ve yıkıcı etkisi çok olur. bu sebeple cuma akşamından alınacak 3 puan ve temiz bir oyun herkesi rahatlatacak, rakiplerimizi de kendi maçları öncesinde tedirgin edecektir.

    (bkz: sezonun en önemli maçı)

    (bkz: hedef 21)

    sen şampiyon olacaksın!
  • 17
    önceki iki hafta oynadığımız maçlar için taktiksel açıdan konuşmayacağımı yazmıştım zira sahada takımımıza karşı oynanan oyunlar, hakemlerin göz göre göre aleyhimize verdiği kararlar dururken eksikleri konuşmanın anlamı yoktu. bu hafta ise herhalde ''üstlerine bu kadar da gitmeyelim'' diye düşünmüş olacaklar ki öyle bariz bir hataya kurban gitmedik.

    ilk yarının ilk on beş dakikalık dilimini sezonun en özel futbollarından birini oynayarak geçirmek, puan kayıplarının ertesinde çok önemliydi. herkes, maçtan önce acaba macaba derken ilk on beş dakikanın ardından galibiyete emin oldu bile. seken hemen her topun bizde kaldığı, hücumda alan dağılımını avrupa seviyesinde yaptığımız bu dakikalar içinde gol bulmak da zaten adaletliydi. muhtemelen ilk on beş dakika içinde bir takımın topla en az oynadığı, topa en az temas ettiği süper lig maçı olarak da tarihe geçmiştir maç, gençlerbirliği takımı özelinde. işte öyle bir baskınlık doğru olan futboldu ki ilk yarının geri kalanında bu doğru futbolu unutarak alışık olmadığımız saçmalıkta bir oyuna geçtik. geride bu kadar gereksiz pas yaptığımız, amaç taşımaksızın öylesine zaman geçirdiğimiz ilk maç oldu. çizgide bindirme yeteneği olmayan denayer'in oynaması ve savunma ile hücum arası bağlantıyı sağlayan ndiaye'nin yokluğu bu durumun en temel nedenleri olsa da kesinlikle bir mazeret olmamalı buna. oyunun bu bölümünü boşu boşuna harcadık diyebiliriz. ha bir de çift forvet oynadığımız, ileride bir adam daha fazla olduğumuz tek maçta bu kadar savunmaya gömülmek, kasıtlı olarak bu kadar geride paslaşmak mantığıma uymadı diyebilirim. takımın ilk yarı yapması gereken şey topu mümkün olduğunca hızlı şekilde hücuma geçirerek o bölgedeki fazlalığımızı makmimum düzeyde kullanmak olmalıydı ve bu gerçekleştirilemedi. hoş bir durum değil bu.

    ikinci yarıdayse ilk yarı yapmamız gereken ama yapmadığımız ne varsa tek tek yaptık. topu eveleyip gevelemeden üçüncü bölgeye taşımamız bile oyuncularımız hiçbir şey yapmasa dahi kendiliğinden pozisyonlara dönüştü. belhanda, gomis, eren ve tolga da ilk beş altı dakikanın kahramanları demeyelim, süper kahramanları oldular. 4-0'dan sonraki oyun da zaten üzerine pek konuşulacak şartlarda değildi. rakip düşmüş, kart sınırında oyuncuların var, enerji tasarrufu yapmak istiyorsun haliyle de tempo düşüyor. sadece, bu dakikalarda alan parselizasyonumuzun bozulmaması gerekir. bir hanya'da biri konya'da futbolcular olmamalı, maçın ilk dakikasından son saniyesine kadar aynı oyun disiplinini koruyabilmemiz lazım. bu konuyu geliştirebilirsek daha da güzel bir futbola evriliriz.

    şimdi, maçta not çok fazla. ilk olarak çift forvetten başlayalım,

    büyük takımlar için en iyi formasyonların çift forvetli formasyonlar olduğunu daha önceden konuşmuştuk. çünkü böylece kapanan takımların dengesi daha kolay bozulmuş olur ve maç içinde daha fazla taktik hamle alanı yaratırsın. tudor hoca da çok iyi bir iş çıkarttı çift forveti deneyerek. bu zaman kadar denememesi hataydı bile denebilir hatta. yine de çok net bir 4-2-3-1 sahaya sürebilecekken 3-5-2, 4-1-3-2 gibi türk futbolunun alışık olmadığı formasyonları oynatma cesareti bile alkışlıktı. peki eren'in varlığı oyuna nasıl etki etti?

    1) gomis ligin başından bu yana ilk kez bu kadar başıboş kaldı. rakip savunma bir periyotta öyle bir afalladı ki eren ve gomis'in hangisi tutacağı konusunda, gomis birkaç kez önünde yayla gibi alanda topla yalnız kaldı.
    bu gomis'in rakiple doğal konumu: https://i.hizliresim.com/YOQqdA.png
    bu da işin içine eren girince dağılan rakip savunma sonrası gomis'in konumu: https://i.hizliresim.com/ByavWD.png

    2) eren ve gomis kafa golü atmasalar dahi duran toplarda müthiş düzeyde fark yarattılar. bir tanesi bile duran topta etkinlik sağlayabiliyorken iki tane canavar oyuncun duran topta bulunması gerçekten rakip savunma için kolay değil ki adamları da tutamadılar zaten. maicon'un golü bunun en net örneği. gençlerbirliği savunması aklını oynattı hangi adamı tutacağım derken. ve bu sadece gençlerbirliği takımında da olmaz, süper lig'te çoğu takım eren ve gomis'e karşı afallar. sapıtır. büyük kozdur bu bizim için. bakınız bir duran top pozisyonumuz. rakip gomis'e iki, eren'e bir oyuncuyu adam adamaya verince maicon boş kalıp golü atıyor: https://i.hizliresim.com/0GRlRL.png

    3) yarattığımız pozisyonların gole dönüşme oranı arttı. özellikle iç saha maçlarında, kapanan takımlara karşı bulunan pozisyonlar kat kat daha önemli olduğundan cidden önemli bir artı.

    4) rakip savunmayla girilen ikili mücadele sayısı ve bizde kalan seken top sayısı arttı.

    belhanda faktörü:

    altı kez adam geçme teşebbüsüyle bu alanda kendisine en yakın oyuncunun iki katı sayıya ulaşmış maçta. bunlardan dört tanesi de başarılı. diğer takımlarla kıyas edecek olursak; giuliano, talisca, sosa, mossoro dörtlüsünden kaçı maç başı dört kez adam geçebiliyor? mesela talisca geçen hafta alanyaspor beşiktaş maçında üç teşebbüste bulunup iki başarılı çalım atabilmiş. giuliano zaten sıfıra sıfır, sosa ve mossoro da asla bu rakamların oyuncuları değiller. peki çok önemli bir konu daha. belhanda bu maçta tam ''19'' kez ikili mücadeleye girdi ve bunların ''10'' tanesini kazandı. sahanın en çok ikili mücadeleye giren ismi, sahanın en çok ikili mücadele kazanan ismi ve bu adam bir ön libero yahut stoper değil, on numara. ha savunmaya bu kadar yardım edip hücumda yokları mı oynadı, tam tersine. asıl işini de hücumda yaptı. iki asist, bir asistin asisti, hazırladığı ona yakın pozisyon... muazzam!

    igor tudor ruhu:

    buna çok yorum yapmayacağım gollerden sonra yapılan başlama vuruşları her şeyi anlatıyor. bir, iki, üç ve dördüncü gollerden sonra başlama vuruşuyla beraber takımın yaptığı tam saha baskı tudor'un oyun felsefesinin en güzel örneği.

    denayer'in oyunumuza negatif etkisi:

    stoperde zaten pozisyon bilgisinden dolayı hatalar yaptığı belli bir şeydi ama sol kenarda da sırıttı. bu sefer defansif anlamda değil hücum bindirmeleri anlamında. yani tabi adamın da yapabileceği bir şey yok sonuçta sol bek değil. bindirme yapamadığından dolayı sol çizgiden hücum etme şansımız olmadı ve sürekli içe dönerek sağ kulvarı denedik. sezon başından bu yana ilk kez sağ-sol kanat dengesizliğimiz bu düzeye çıktı. dediğim gibi buna da en önce denayer'in içe dönen- bindirme yapamayan oyun tarzı neden oldu. tudor hoca'nın bu yanlıştan dönmesi lazım.

    a) bununla beraber önceki üç haftaya göre en güzel değişiklik tekrardan kanatlara açılan bir takım olmamız. anlamsız şekilde konyaspor, fenerbahçe ve trabzon maçlarında ortaya sıkıştığımız devreler geçirmiştik. bugün o yanlıştan da jet hızıyla dönerek özümüze döndük.

    b) hücumdaki tek pas futbolu. galatasaray'ın yakın dönemde hasret kaldığı şeylerden. belli ki çalışılmış, üzerine gidilmiş bu konunun. sezon başından beri de görüyorduk, gençlerbirliği maçında daha da fazla yaptık tek pası. (süper lig'in en ölümcül hücum varyasyonu)

    bir olumsuzluk: savunmadaki pas hızımız düşmeye başladı. en nefret ettiğim şeydir futbolda. pasın hızı düşünce hem rakibin baskı sonucu topa yetişme şansı artar, gereksiz gerilim yaratılır hem de hiç yoktan kendi zamanından çalmış olursun. gerek yok böyle şeylere, zımba gibi yuvarlanması lazım topun, ideali odur. avrupa'da top class takımların paslaşmalarının tıngır mıngır gittiğini göremezsiniz, tak diye gider top. ilk haftalarda ne kadar güzel topa hız kazandırıyorduk ama yavaşladık. etmeyin eylemeyin beyler.

    özel tebrik: serdar aziz

    son olarak,

    bu keyifli maçı bizlere sunan igor tudor ve çalışma ekibine, futbolculara teşekkür ediyorum. hırslı, arzulu galatasaray'ı yıllar sonra bizlere izlettikleri için, kurda kuşa dünya aleme gücümüzü gösterdikleri için, galatasaray şampiyon olacak düşüncesini sonuna kadar herkesin kafasına soktukları için teşekkür ediyorum.

    tam gaz devam, 21. şampiyonluk geliyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın