28 temmuz 2011 galatasaray liverpool maçı

• 324

  üçüncü fatih terim döneminin gayrı resmi açılışı olan maç.
  
  sadece 2 ay önce ayakları sürüyerek stada giden galatasaray taraftarı güzel oyun ve 3 golle mutlu mesut ayrılmıştı staddan.
  
  şike olayı sonrası fenerbahçe'nin küme düşme ihtimali ile birlikte mükemmel bir moral-motivasyon-mutluluk pompalamıştı arena'ya...
  
  (bkz: tarihte bugün)
• 319

  galatasaray taraftarının, bir daha asla unutamayacağı bir adamla tanıştığı maçtır.
  
  https://images.performgroup.com/...uality=90&w=1280
• 325

  hazırlık maçı bile olsa 3 atan takım ve 3 yiyen takımın 9 yıl sonra bulundukları konumları karşılaştırdığımda üzen maç. keşke daha çok imkan sunan bir ligin ve bir ülkenin takımı olsaydık, keşke son 9 yılda yaptığımız korkunç planlama hatalarını yapmasaydık.
• 328

  bir hafta once resmi transferi duyurulan felipe melo’nun kırk yıllık galatasaraylı gibi oynayıp, muhteşem futboluyla hepimizi etkilediği maç. yeni transfer için uyum sorunu bahanesi öne sürülürse aklıma hep melo ve bu maç gelir. kaliteli topçu kendini hemen belli ediyor.
• 323

  2011-2012 sezonu sonunda yaşayacağımız şampiyonluğun fragmanı niteliğinde bir maçtı.
  bir hazırlık maçıydı, dakika 90'dı, 3-0 öndeydik ve takım hala pres yapıyordu.
• 326

  benim için asy arena'nın açılış maçıdır.
• 317

  “kavga daha büyük, idealler zaten büyük, galatasaray tek büyük.” ve “nerede kalmıştık pankartları açılan karşılaşma.
  
  http://gss.gs/41k.jpeg
• 322

  an itibarıyla aspor ekranlarında verilmektedir bu maç.
  
  yalnız nasıl bastırıyoruz nasıl bastırıyoruz inanılmaz. ne kadro varmış bizim takımda. ujfalusi, sakatlanmadan önceki baroş, melo, genç selçuk, arda, elmander reis...
  
  an itibarıyla baroşun güzel golüyle 1-0 önde götürüyoruz maçı.
• 157

  maça gidemiyorum, gitmek isterdim.
  
  liverpool ingiltere'nin bana göre en büyük kulübü, taraftarın takıma olan bağlılığından ötürü de bize fazlasıyla benzeyen bir kulüp. maç ile ilgili olarak savaş nidaları eşliğinde yorum yapan yazarları anlamak çok güç, kendilerine calm down diyorum, sakinleş yani. bu bir dostluk maçı, bunu unutmamak gerek. avrupa kupası maçı olsa atmosfer çok daha farklı olacaktı. bunu hatırlamaya gerek yok.
  
  karşılaşacağımız takım liverpool değil de inter, milan, dortmund falan olsaydı şu an hakim olan hava olmayacaktı. liverpool gerçekten farklı bir takım. duruşu, kültürü var ve istanbul onlar için de özel olduğu için karşılaşmanın önemi büyüyor.
  
  gelelim neredeyse liverpool'a nefretini kusarcasına maçın havasına girmeye çalışan taraftar kitlesine; arkadaşım takımı herkes özledi, imparator'a herkes hoşgeldin demek istiyor. bunun için biletler satıldı zaten, stadyumu bunun için dolduracağız. fakat bu bir dostluk maçı ve ingiltere başta olmak üzere birçok kişi de takip edecek karşılaşmayı. sakın ola ki liverpool sahaya çıktığında yuhalama, bunu yapma lütfen. futbol, farklı kültürlerin, uzak diyarların biraraya geldiği bir oyunsa ve galatasaray da türkiye'nin avrupa'ya açılan çağdaş kapısı ise rakibe saygı duymak, onları en iyi biçimde ağırlamak, karşılamak, sahaya çıktıklarında alkışlamak bizim büyüklüğümüzden bir şey götürmez, aksine kazandırır. bunun bilincinde olmasını istiyorum maça giden her taraftarın.
  
  gece en güzel şekilde başlasın ve alacağımız bir galibiyetle liverpool'u karşılayacağımız gibi alkışlar ile uğurlayalım.
• 321

  o sezonun nasıl geçeceğinin habercisi olan maçtı. uzun bir aradan sonra ilk defa bir avrupa takımını çaresiz bırakmıştık. liverpool çok da it iyi değildi ama sonuçta premier lig takımı. bizse, canavar gibi takımdık. o takım çok başkaydı be abi.
• 331

  kabus gibi gecen sezondan* sonra feci halde gaza getiren hazırlık maçı. bir de keşke arda turan beyefendinin bizdeki son maçı olarak kalsaydı.
• 320

  arena'da izlediğim ilk maçtı. son yılların baştan sona en keyifli sezonlarından birisi olmuştu devamı.
• 333

  türk telekom arenada canlı izlediğim maç. melo’yu izlerken büyülenmiştim. elmandan harika bir gol atmıştı.
• 261

  galatasarayımızın bize aylar-yıllar sonra büyük futbol keyfi yaşattığı maçtır. golleri de oldukça güzeldir. hepsinin ayaklarına sağlık diyorum, sağolsunlar. bununla beraber allahın bildiğini kuldan saklamayıp liverpool'un ciddi eksik olduğunu ve bu maça hazırlık karşılaşması gözüyle bakıp özellikle başlarda pek sıkmadığını vurgulamak istiyorum. amacım asla galatasarayımızın bize yaşattığı bu güzel geceye gölge düşürmek değil sadece daha sezon başlamadan büyük hayallere kapılmamızı bir nebze de olsa önlemektir.
• 330

  yeni takımın taraftar ile bütünleşmesi açısından güzel bir hazırlık maçı olmuştu. bir benzerini bu sene de organize etmek lazım transferler geldikten sonra.
• 265

  (bkz: pool koleksiyonu)
• 156

  bu mac icin cikarilan bir tarafi galatasaray diger tarafi liverpool olan atkimla dogu tribun 416 blok da tokat atmak yumruk atmak isteyen yamyamlari bekleyegim mac.
• 286

  maçın full halini indiregandi : http://www.football-leagues.net/...howthread.php?t=6505
• 178

  maça gidecek taraftara çağrımdır. fenerbahçe yi yok sayın.
• 244

  ya golu gectim de,aslinda gecemedim; golu hazirlayan o 1 dk suren akil almaz pres var ya, o prestir bu yuzu gulduren, iste aslan bu dedirten, of ulan of!
• 308

  johan elmander'in galatasaray formasıyla ilk golünü attığı maç.
  
  tomas ujfalusi'nin 2 asist yaptığı, milan baros'un 2 gol attığı, güzel günlerin habercisi, sağlam bir rakibe karşı kazanılmış olan maç.
  
  ayrıca felipe melo'nun 4 numarayla sahaya çıktığı maç. sezon başlayınca 10 numaraya geçmişti daha sonra.
  
  https://www.youtube.com/watch?v=dG2q6A3OmYU
  
  (bkz: tarihte bugün)
• 334

  bugün youtube'da özetini izlediğim maç. beni tekrar o yıllara götürdü. biraz futbol dışı bir yazı olacak ama duygularımı da paylaşmak istiyorum. hayatın ne kadar çabuk geçtiğini ve bir o kadar da değişken olduğunu hatırlattı bana.
  
  maçı yazlıkta izlemiştik arkadaşımla. 2000'lerin başından itibaren yazlıkta olduğumuzda hazırlık maçları ve ligin ilk maçlarını izliyorduk birlikte. ikimiz de üniversitede ilk yıllarımızı bitirmişiz. yazlık dediğim yer erikli. bilen bilir edirne keşan'a bağlı bir sahil kasabası. o dönemler hala çok gelişmemişti, hala da aynı bence. tabi şimdi çok kalabalık. maç izleyecek pek fazla yer de yoktu. derme çatma bir restaurantta izliyorduk, her golde davul zurna müziği çalıyordu. maç gece 00:0'dan önce bitmezse ertesi günkü gazetenin taşra baskısına yetişmiyordu. ama hayat o zamanlar daha ucuz. her şey daha zevkli. maç izlemek de inanılmaz bir tat veriyor bize. izliyoruz, yorum yapıyoruz. sosyal medya yok. ertesi günün gazete başlığı ne olur diye iddiaya giriyoruz. ki bir keresinde arkadaşım tutturdu. sanıyorum 2008 yazıydı. feldkamp'lı yılın ilk maçlarından birinde volkan yaman frikikten atmıştı. arkadaşım dedi ki "volkan patladı aslan kükredi" ertesi gün fanatik ya da fotomaç gazetesi başlığı oydu.
  neyse konuya dönelim. ikimiz de önceki yılın ezikliğini hissediyoruz. ama çok da heyecanlıyız. cimbom oyuna bir başladı inanamıyoruz. felipe melo'ya o zamanlar altın bidon diye önyargılıyız. ama adam oynuyor yani. hatta bir ara sakatlandı, biz ah vah olur mu, adam sakat işte o yüzden bizde falan diyoruz. neyse ki devam ediyor oyuna. ujfaluji'ye üçün biri lakabı takılmış forlan,reyes,ujfaluji üçlüsünden tek yapabildiğimiz transfer diye. bir de o zaman ujfa imzaya parmak arası terlikle gelmişti, takığız ona da o yüzden. adam bir de sağ bek oynarken iki asist yaptı ve liverpool 'un sağ tarafını otoban yaptı. elmander'i fatih hoca bülent tulun transfer etti diye pek tutmuyordu ve şans da vermeyecek gibi gözüküyordu, oyuna girdi mükemmel gol attı. biz tabi keyiften tüm akşam o maçı konuştuk. yetmedi kumsala gidip kokoreç eşliğinde konuşmaya devam ettik. melo'ya hayran iki kişiydik artık. birlikte izlediğimiz son maç olduğunu bilmeden birbirimize tekrar özetliyorduk maçı. gözlerimiz parlıyordu. bu takım şov yapar diyorduk. yaptı da. hatta 10 yıla da damga vurdu. ama 10 yılda ülkede de her şey her şart değişti.
  
  şimdi dönüp o maçı tekrar izleyince hem duygulandım hem hüzünlendim. o maçtan da önceki yılları düşündüm. artık o kadar dertsiz tasasız değiliz. iş güç derken 2-3 yılda bir denk gelirsek muhabbet edebiliyoruz arkadaşımla ancak. hakikaten hem biz hem ülke daha mutluydu. kendi adıma her şeyden çooook umutluydum. benim hayallerim çok büyüktü. şimdi ne cimbom öyle zevk veriyor ne ülkede yüzler gülüyor. çok çalıştık, iş güç sahibiyiz, iyi de yaşıyoruz ama bazen yetmiyor, bazı farkındalıklar insanın yakasını bırakmıyor. birbirine tahammülü kalmayan ve zihnen gittikçe gerileyen bir toplumda yaşamak, daimi bir huzursuzluğun içinde nefes alırken, her solukta hüzün çektiriyor insanın içine.
• 165

  çok da detaylı okumadım ama sanırım bu maçla ilgili liverpool sempatizanı galatasaray taraftarlarının maçın dostluk maçı olması nedeniyle de iki takıma da sevgi gösterisi yönünde düşünceleri var. haydi bakalım bir kez daha anlatalım genç yaşlı galatasaraylı dostlarımıza aklımızdaki, gönlümüzdeki galatasaray'ın ne olduğunu:
  
  galatasaray takımı hazırlık maçı, resmi maç, kupa maçı, lig maçı, turnuva maçı, şov maçı, halı saha maçı, plaj futbolu maçı, dokuz aylık, minyatür kale, japon kale dinlemez. bu takımın tek bir hedefi vardır: kazanmak. bu maçların her birinin aynı değere sahip olmasının nedeni takımın/kulübün kazanma alışkanlığını yitirmemesini sağlamaktır ve futbolcuların aralarındaki bağı güçlendirmektir. beraber oynadıkları her maç, değişik tecrübeler edinecekler, beraber takım olma yolunda yol kat edecekler, kazandıkları her maç moralleri, kendilerine ve takım arkadaşlarına güvenleri artacak.
  
  eğer sen tribünde rakibin formasını giyersen, rakibin tezahüratını yaparsan sahadaki futbolcu da bu işler böyle der, idare eder şekilde geçinir gider. sonuçta dostluk maçı di mi? ne diye kasacak adam? bi de sakatlanır falan, oynayamaz priminden vs. olur... şov dünyası bu zaten, bak seyirci de gelmiş, bi iki hareket, fazla hırsa, kasmaya da gerek yok...
  
  bence bir de dostluk maçı dahi olsa galatasaray dışındaki formaların yeri (milli takım forması dışında) deplasman tribünüdür. abartı bulanlar olabilir, farklı fikirler olabilir, saygılıyız. ama liverpool formasıyla ağzında tezahüratıyla maçı izleyen arkadaşlar iki gün sonra galatasaraylı futbolcular sahaya çıkarken fenerli futbolculara "tekrar" sarılınca, ellerini sıkıca, maç sırasında omuzlarını sıvazlayınca laf etmeye hakkınız olmayacak bunu bilesiniz. ne var sonuçta ölüm kalım meselesi mi bu savaş mı?! saha dışında can ciğer arkadaş bunlar.
  
  diyeceğim o ki: gevşemeyin gevşetmeyin. bu bir hazırlık maçıdır, takım olma yolunda bir adımdır. siz tribünde taş gibi durursanız, sahadakiler cevap vermeye çalışırlar. siz kafanıza göre takılırsanız, onlar da takılırlar.
  
  "cimbom'la kimse başa çıkamaz, liverpool ibnesi kolla kendini..."
• 134

  anlamadığım ve büyük ihtimallede anlayamayacağım bir şekilde ve yoğunlukta liverpool fanatiklerini ortaya çıkaran karşılaşma. hatta utanmasalar hepimiz liverpool'uz diyecekler. yapmayın etmeyin. biz galatasaraylıyız, biz galatasarayız. başka bir takım, başka bir aşk yok bizim için. olmadı, olmayacak, zaten olmamalıdırda. bazı arkadaşlar içimizdeki irlandalılar benzetmesini yapmışlar. ben bir adım daha öteye götürüyorum. ya sevin ya terk edin..
• 136

  ortalıktaki liverpool coşkusunu görünce, kendi kendime diyorum ki allahtan real madrid ya da barcelona gelmiyor...
  
  bu nedir arkadaş, bu kadar sempati duyuyorsan sahaya çıkınca alkış tut bi' güzel, sonrasında takımını destekle...
  
  galatasaray'ın stadında, galatasaray'ın maçında, başka bir takım için tezahürat yapmak, başka takımın şarkısını söylemek de ne ola? lütfen ama... bir sinerji yaratalım, coşalım, coşturalım...