• 209
    çok oyuncuyla hücum oynamak istiyoruz ve topu kaybedince geride eksik yakalaniyoruz haliyle. bu sadece oyuncuların koşarak özveriyle halledebilecekleri bir şey değil. açıkçası ilk yarıda pek beğenmesem de ikinci yarı yasin koştu, lato' ya yardım etmeye çalıştı keza gary zaten koşuyor. fakat sadece koşmak yetmez. galatasaray' da topu rakipten söküp alabilecek, pas arası yapabilecek oyuncu sayısı az. n' diaye bu yuzden önemliydi. reges de olmayınca sahada bir tek tolga vardi. o da reges gibi pozisyon bilgisiyle atağı başlarken bitirebilecek ya da n' diaye gibi rakibe yapışıp topu alacak biri değil. selçuk zaten bu işleri hiç yapamıyor artık. yasin ve gary de iyi niyetle koşup en fazla alan kapatabilirler. ama o kapatılan alan karşılığında birilerinin de pas arası falan yapabilmesi lazım. takım savunmasındaki en buyik sorun bence şu an bu. topu kolay geri alamiyoruz ve hücumda top kaybedince de rakibi orta sahada pek yavaslatamiyoruz, topu kolayca geri alamiyoruz. yine de ozveriyle koşarak pek eksik yakalanmadık bu maç özelinde
  • 210
    27 ocak 2018 galatasaray osmanlıspor maçını özetlemek gerekirse; kolay kazanabileceğimiz bir maçı zar zor kazandık. bu da bize takımın seviyesinin ne derece yetersiz olduğunu gösteriyor. buna rağmen kaçırdıklarımızı da atabilseydik her şeye rağmen 5-6 gol atabilirdik. 117.72 km koşmuşuz, koşu mesafemizin iyi olduğu söylenebilir. bir tık daha yükseltirsek bunu, harika olur.

    oyuncu ve teknik direktör performanslarını yorumlayacak olursak,

    muslera : 6 / 10
    kendisine pek iş düşmedi, yapması gerekenleri yaptı diyebiliriz. ayağını geliştirmesi gerekiyor, verdiği hatalı pasları, hatalı degajları azaltması gerekiyor. bunun dışında, bugün dikkatliydi, muslera seviyesinde bir kaleci için, hata diyebileceğimiz bir hatası yoktu.

    mariano : 7.5 / 10
    takımın iyilerindendi, geriden çıkışlarda kalitesini gösterdi, rodrigues ile uyumu iyiydi, başarılarının devamını diliyorum.

    maicon : 7 / 10
    fena sayılmayacak bir performans gösterdi, yine de konsantrasyonunu daha da yukarı çekmeli. geriden oyun kurma konusunda başarılıydı, etkili paslar da attı.

    denayer : 7.5 / 10
    geçen haftaya göre çok daha iyiydi, rakibin hızlı hücumcularını denayer'in etkili oyunu ile durdurduk, konsantrasyon eksikliği sebebiyle bazı pas hataları yaptı, konsantrasyonunu daha üst seviyeye çekerse, çok daha üst düzey performanslar gösterebilir. oyunun sıkıştığı bazı anlarda da dribling ile forvete kadar gitmesi de takdire şayan. bütün bunlara ilaveten latovlevici'nin de hatalarını kapattı.

    latovlevici : 3 / 10
    çok kötü, çok kötü, çok kötü. sırf sol ayaklı diye bu kadar kötü oynayan birinin oynamasına tahammül edemiyorum, linnes oynasa daha iyi olur.

    selçuk : 3 / 10
    o da çok kötü. hiç bir şey oynamıyor, savunma zaafiyetinin baş sorumlusu. fatih hoca da bunu gördü ve belhanda'yı, selçuk'un yerine oyuna aldı.

    tolga : 7.5 / 10
    bugünün iyilerindendi, denayer latovlevici'nin hatalarını nasıl kapattıysa, tolga da selçuk'un hatalarını kapattı, ilaveten de hücumu yönlendirdi, etkili paslar attı, sürekliliğini geliştirirse çok daha üst düzey bir oyuncu olacak gibi. kendisine güveniyorum, şampiyon olacaksak bu şampiyonluğun baş mimarlarından biri de tolga olacak gibi.

    yasin : 6 / 10
    çok etkili değildi, sadece ilk golün hazırlanışında katkısı vardı, yasin ile ilgili de çok fazla söylenebilecek bir şey yok. oyundan daha erken alınmalıydı.

    feghouli : 7 / 10
    yaptığı iyi işlere göre mi yorumlayalım, yoksa yapamadıklarına göre mi pek emin olamadım. kaçırdıkları akıl alır gibi değildi, oyun içinde de sahada gezindi, takım savunmasına pek katkı vermedi, ama top ayağındayken çok etkili paslar attı, hücumu başarılı bir şekilde yönlendirdi, ilk golü atıp maçın kilidini açtı, ikinci golün de hazırlayıcısıydı, fatih terim onu sonuna kadar oyunda tutarak haklı çıktı, faydalanmasını bildi, ama yine de feghouli'nin performansını arttırması gerekiyor.

    rodrigues : 7.5 / 10
    iyi oynadı, etkili paslar, etkili ortalar yaptı, hızlı hücumlara katkıda bulundu, ikinci goldeki koşusu ve attığı pas şahaneydi, takımın iyilerindendi, çabuk yorulup son dakikalara doğru oyundan düşmesi ve takım savunmasına yeterince katkı verememesi eksik yönü. oyun içi sürekliliğini arttırıp, takım savunmasına da bir tık daha fazla katkıda bulunursa harika bir oyuncuya evrilir ve belki sezon sonunda o da premier lig'e gidebilir.

    eren: 7.5 / 10
    iyi oynadı, hava toplarını indirmede başarılıydı, takım arkadaşlarına çok iyi servis yaptı, pozisyonlar hazırladı, ilk golün asistini yaptı, ve oyundan çıkana kadar da hücum prese katkı sağladı.

    belhanda : 6.5 / 10
    sonradan oyuna girmesine rağmen fena oynamadı, özellikle selçuk'un yerine oyuna girince aradaki fark daha net belli oluyor, orta sahada savunmaya da katkı yaptı, hücumda da etkili pasları da vardı ama daha iyisini sunabilmeli, 8 milyon euro bonservis ödenen oyuncu daha iyi oynamalı.

    gomis : 7 / 10
    oyuna girdi, golünü attı, işi bitirdi, kısa sürede galibiyete tesir etti, zora girmiş bir oyunda osmanlı'nın fişini çekti ve maçı bitirdi.

    donk : - / -
    puanlama yapılabilecek kadar oyunda süre almadığı için, yorum yok ama fatih terim donk'u daha önce oyuna almalıydı.

    fatih terim : 8.5 / 10
    oyuncu değişiklikleri doğruydu ama geç kaldı, aynı değişiklikleri daha erken yapsaydı, golleri daha erken bulup maçı daha erken bitirebilirdik, yine de fatih hoca'nın konsantrasyonu üst seviyede, takımı iyi hazırladığı ve maça kendisinin de iyi hazırlandığı çok belli. başarılarının devamını diliyoruz hocam.

    bu maç bize bir kez daha gösterdi ki, takımın transfere ihtiyacı var. özellikle sol bek şart. kaliteli, dinamik bir sol bek alınmalı.
    ndiaye gidiyor, kaliteli genç dinamik bir merkez orta saha alınmalı. bir de kanat forvet alınırsa şampiyonluğun birinci favorisi biz oluruz. daha iyi oynamalıyız, ligde osmanlı'dan daha iyi oynayan takımlar da var ve henüz onlarla karşılaşmadık. kaliteli transferler ile takımın eksikliklerini giderip, takımın seviyesini yukarı çekmeliyiz.
  • 212
    önce fernando'nun sonra gomis'in sakatlığı, n'diaye'nin transfer durumu, belhanda'nın psikolojik olarak kendini verememesi, oyuncuların 4 aydır maaşlarının ödenememesi ve yapılması zaruri olan transferlerin yapılamaması nedeniyle cok eksik bir kadroyla oynadığımız müsabaka. bu kadar psikolojik handikapa rağmen 3 puan çok önemliydi. özellikle ligin ikinci yarısında şampiyonluk yolunda bu tarz puanlar çok önemlidir ve takıma olgunluk kazandırır. sezon bitip 21. şampiyonluğun analizini yaparken "bu da çok önemli bir üç puandı" diyeceğimiz maçtır.
  • 213
    takımı hiç beğenmediğim maç oldu. bu kadar zayıf bir takıma karşı bu kadar top kaybı yapılmamalı. pozisyon bulmak güzel ama bu kadar başı kesik tavuk gibi oynamak hoş değil. tabi orta sahada fernando'nun olmayışı baş etken. ndiaye gibi rakibi bozan biri olmayınca da elini kolunu sallaya sallaya geldiler. belhanda'dan da 8 numara olmaz. hoca umarım bunları görmüştür ya da benim akıl edemediğim bir şeyler düşünüyordur.
  • 214
    maçın öncesi, içi, sonrası her şeyi kaos zaten. televizyonda ekrana gelen her insanın suratları beş karış, bir matem havası esiyordu arena'da. abdurrahim albayrak geldi ekrana bir an, adamı görünce fenalaşacak sandım, o derece bir surat ifadesi, gerginlik... fatih terim'e bakıyorsun onda da aynı şeyler, bilmiyorum ancak yolunda gitmeyen şeyler olduğu çok açık.

    ve faydalanamadığımız oyunculardan da faydalanırız diye bizleri düşündüren fatih terim'in eldeki avuçtaki nadir oyunculardan belhanda, gomis, serdar aziz gibilerini de kaybetmesine mi yanalım, sene başından bu yana takımımızın ilk sayılacak vasfı dinamizmin temel taşı ndiaye'nin gitmesine mi yanalım, kendi evimizde üstelik yellow friday'in yarattığı müthiş sinerjinin ardından oynadığımız bir maçta ruhumuza sinen gerginlik ve huzursuzluk ortamına mı yanalım yoksa sahadaki affedersiniz ne idüğü belirsiz, riekerink dönemi futbolundan izler taşıyan yumuşak, dağınık, bol pozisyonlara sebebiyet veren futbola mı yanalım açıkçası bilemiyorum.

    evet, geçen hafta oynadığımız çok çok kötü futbola ''eksikler vardı'' kılıfını rahatlıkla uydurabildik ancak bu haftaki çok çok çok kötü futbola şahsen bir bahane bulamıyorum. ha kadroya baktığımız vakit birçok oyuncu yine yoktu. gomis yoktu, belhanda yoktu, serdar aziz yoktu. ee oynatsaydı hoca da olsalardı... ligin muhtemel gol kralı gomis'i oynatmayacaksak, yine sene başından bu yana ligin en güven veren stoper ikilisi maicon- serdar'ı kullanmayacaksak, elimizde asist krallığına oynayan ve fark edilsin edilmesin takımın direncine ve yaratıcılığına inanılmaz katkıları olan belhanda'yı tercih etmeyeceksek zaten yapılan eleştirilere de en ufak şekilde itiraz edilmemelidir.

    ha bu oyuncular olmaz, yine harika futbol oynarsın, o zaman eleştirenin alnını karışlayalım. ama babam senin sahadaki durumun korkunç, tudor zamanı ligin en dirençli, kondisyonu en iyi takımının oyuncuları sahada her an bayılabilirmiş gibi duruyor. hatlar arası mesafen 20 metre olmuş, takım boyun zaman zaman 80 metreye çıkmış, ligin dibine demir atan sol tarafını neredeyse hiç kullanamayan osmanlıspor takımına kendi sahanda oyun olarak mağlup olmuşsun, her iki kanadından da bozguna uğramışsın. yüzüne bakmadığın belhanda ve gomis'i kurtarıcı diye oyuna almışsın. vay anam vay! pardon ama eleştiri de alırsın.

    neyse efendim, neyse diye diye de bir gün çatlayacağız ama hadi yine neyse.

    3-5. dakikalarda maicon'un sağ çizgiye kadar indiği, soldan da aynı görevi latovlevici'nin üstlendiği bir oyun gördük. bu ikili sağdan soldan enlemesine ortalarla deyim yerindeyse osmanlıspor savunmasını çekiştirdi, dağıttı. bu yapılan doğru bir aksiyondu ve böylece de pozisyonlar bulduk arka arkaya ancak ne yazık ki 10. dakikadan sonra bu doğru oyun profilini sahada göremedik.

    10. dakikada selçuk inan kendi yarı sahamızda topla buluştu. rakip hazırlıksız yakalanmıştı ve ileride de çok oyuncumuz vardı. selçuk'sa önce topu dört saniyede kontrol edip ardından sağına soluna döndü yavaşça. rakibin eksik yakalandığı bu kontratak şansında selçuk inan'ın topu arkadaşına aktarmasıysa en az 8-9 saniye sürdü. haliyle kontratak falan kalmadı. işte bu ve buna benzer birçok pozisyon yaşandı maçta. selçuk, ve hatta tolga belki izleyicilere fark ettirmeden onlarca atağımızı heba ettiler, heba etmelerinin yanında bilhassa da selçuk kaptırdığı toplarla kalemizde sürüyle pozisyona sebep oldu. sonra da ''ndiaye çok da abartılacak bir orta saha değil ya'', ''selçuk ve tolga ile de şampiyon oluruz, aşçı daha önemli ya'' diyoruz. vah benim taraftarıma vah!

    11. dakikada galatasaray tarihinin en absürt olaylarından birine şahit olduk diyebiliriz. rakibin hücum ettiği esnada pozisyon devam ederken latovlevici sol arkasındaki, çizgide bomboş adamı unuttu. evet gerçekten de topu takip edeyim derken birkaç saniye önce yan yana olduğu oyuncuyu unuttu. devamında rakip, yayla gibi alanda duran o boş adama topu atınca lato ''hassktir lan doğru ya burada adam vardı'' bakışı atsa da kalemizde yüzde yüzlük bir pozisyonu vermiş olduk.

    maçın 20. dakikası, topu kaptık daha doğrusu rakip kaptırdı. allah allah nidalarıyla hücuma çıkıyoruz. rakip sahanın sol köşe gönderinde yasin, sağ köşe gönderinin orada rodrigues, stoperler bizim ceza sahamızın civarında, diğer oyuncular karman çorman ve bir anda takım boyu korkunç seviyelere çıktı. hatlar arası bu kadar mesafeyi oyunumuzun kaldıramayacağı gibi, baskımızın verimliliğini de öldürmüş oluyoruz. daha sıkı, hatları yakın tutarak, tamam ip gibi dizilmesek bile bir az biraz düzen içerisinde sahaya yerleşmek hücum etmek, atağa çıkmak mecburiyetindeyiz. bakın mecburiyetindeyiz çünkü yukarıda saydıklarım asgari şeyler. bugün ligin dibindeki osmanlıspor'un takımımızın bu düzensizliği, kopukluğu neticesinde ne pozisyonlar bulduğuna hepimiz şahit olduk. yarın biraz daha kaliteli takımların bize fark atmayacağının garantisi var mı? elbette biz çok kaçırdık, atamadıklarımızı saymaya kalksak herhalde bir on gol falan olurdu, peki ya rakibin atamadıkları? çok uzağa gitmeyelim maçın seksen küsurunca dakikalarında skor 1-0 iken sağ tarafta serdar ile muslera ''karşı karşıya'' kaldı. evet karşı karşıya kaldı arkadaşlar. hani bahsi geçen pozisyonu da korner dönüşü, top yekun hücum ederken filan vermedik ha, on bir kişi kapanırken verdik. hani bilmiyorum durumun vahametini anlatabiliyor muyum.

    biz ne kadar düzensiz kontatağa çıktıysak da osmanlıspor takımı bir o kadar, kendi seviyesine kıyasla çok daha düzenli ve planlı hücuma çıktı. şahsen sırf saydıklarım olmak üzere 5-6 tane dört beş saniyede tehlike oluşturdukları atak saydım. bizimse en hızlı hücumumuz on beş saniyeydi.

    50. dakikada rakibin sol çizgiden yaptığı ortaya tüm savunmacılarımız sadece bakarak karşılık verdi. mariano'su, maicon'u, denayer'i, diğerleri. altı yedi oyuncumuzun arasındaki tek osmanlıspor oyuncusu topa vurmayı başardı ve mucizevi şekilde gol yemeden kurtulduk. bakın say say bitmiyor skandal pozisyonlar...

    1) maçın öncesinde osmanlıspor'un sağ tarafı çok daha fazla sevdiğini ama deplasmanlarda rakibin kendilerini bozmasından dolayı sağdaki etkinliklerinin kaybolduğuna değinmiştim. bugün rakip takım sağ tarafı %42.8'lik oranla kullandı. yani neredeyse hücum aksiyonlarının yarısını bu taraftan gerçekleştirme fırsatını buldular. takımımızsa rakibin uzaydan görülebilen bu özelliği karşısında dersini hiç çalışmayarak onlara ''sağ tarafı mı seviyorsunuz, o halde buyrunuz'' deyip bir tek davul zurnayla eşlik etmediklerini bıraktıklar. anadolu takımlarının bile kilitleyebildiği takıma sayısız pozisyon verdiğimizle kaldık.

    2) parselizasyon sorununu tekrar tekrar söylemeye gerek yok diye düşünüyorum. çok bariz bir sorunumuz var bu konuda ve esasında birçok küçük sorunun da nedeni bu. işin kötüsü, buna dikkat edildiğini bile sanmıyorum.

    3) rakibin merkezi oyun anlayışı karşısında yapılması gereken belhanda, feghouli gibi hızlı yön değiştirebilen oyuncuları kullanıp, oyunu mümkün olduğunca çizgiye taşıyarak ve içe girip savunma arkalarına beklerimizi veya kanatlarımızı kaçırarak dengelerini bozmaktı. nitekim bunu her yaptığımızda rodrigues ve feghouli ile birçok pozisyon bulduk. maçın genelindeyse tamamiyle amaçsız şekilde, kafamıza nasıl eserse öyle yaptık ve beşiktaş'ın yaptığı gibi art arda kanat aksiyonlarıyla rakibi bozguna uğratmak yerine rus ruletinden hallice bir maça sebebiyet verdik.

    4) bakın bir şey daha var ki bana kalırsa rakibin ve takımımızın iyi analiz edilmediğini herkese net şekilde gösterecek bir not. takımımızdaki belki en aklı selim, top tekniği olarak da oyun zekası olarak da en iyi oyuncularımızdan olan mariano 51 kez topla buluşurken takımın belki en tehlikeli oyuncusu, taraftarın büyük kısmının güvenmediği latovlevici ise 80 kez topla buluştu. pas opsiyonu olarak mariano mu daha tercih edilirdir yoksa lato mu? elbette mariano. peki takımımızın ısrarla lato tarafından gitmeye çalışarak hem birçok pas hatası yapmamıza, hem de sağda olsa gole dönüşecek tonla pozisyonun golsüz sonuçlanmasına neden olmasının anlamı var mı? teknik heyetimiz neden mariano'yu aktifleştirecek bir oyun planı çizmiyor? akıl alır gibi değil.

    mariano'nun çok az topla buluşmasını açıklaması için bir bilgi vereyim, takımımızın arena'da 3-2 kazandığı karabükspor maçında mariano tam 86 kez topla buluşmuş. ki mariano'nun 86 kezden fazla topla buluştuğu maçlar da var ilk yarıda.

    5) bu maçta merkez oyuncularımız tolga ciğerci- selçuk inan- feghouli üçlüsünün,

    kaptığı toplam toplam sayısı: 5
    girdiği ikili mücadele sayısı: 19
    kazandığı ikili mücadele sayısı: 14
    uzaklaştırdığı top sayısı: 3
    pas arası: 3

    30 eylül 2017 galatasaray karabükspor maçındaki * merkezimiz fernando- ndiaye- belhanda üçlüsünün,

    kaptığı top sayısı: 5
    girdiği ikili mücadele sayısı: 39
    kazandığı ikili mücadele sayısı: 19 (mücadele etmiyor denilen belhanda bu maçta 14 ikili mücadeleye girip 9'unu kazanıyor.)
    uzaklaştırdığı top sayısı: 3
    pas arası: 2

    arada mücadele gücü olarak dağlar kadar fark var. hadi fernando ve ndiaye mecburiyetten yok ama belhanda yerine ikili mücadele kabiliyeti zayıf feghouli'yi oynatarak zaafımızı hepten körüklüyoruz. orta saha direncimiz olduğu gibi yok oluyor, rakipler merkezi yürüyerek geçiyor. bununla beraber hücuma çıkışlarımız da sos veriyor.

    6) maçta denayer, rakip sahada oyun kurucu 3 pas verirken, maicon oyun kurucu tam 20 pas vermiş. bu noktada da denayer'in serdar aziz'e kıyasla oyun kurmada daha pasif kaldığını görüyoruz. bu arada zannedersem maicon'un da oyun kurma pasında rekora ulaştığı maç oldu.

    7) selçuk inan ileriye uzun mesafeli sadece 7 pas atarken bunların 4'ünde isabet sağlayamamış. geri kalan pasları ya geriye ya da kısa mesafeli paslar. pas yüzdesi de %94.2. heyt koçum be maşallah! pas yüzdesinde dünya markası geri pasını sevdiğim. allah'ın faslısı belhanda da işte top kayıpları falan...

    gollerin değerlendirmesi: 1. gol: bir geçişli pozisyon değil, durağan pozisyondan bulduk golü ki oynadığımız oyundan golü bulma ihtimalimizin en yüksek olduğu pozisyon tipiydi zaten. yasin'in hakkını verelim iyi bir orta keserek eren'e bir opsiyon sundu. eren'in, kendi vurup kaçırsa kimsenin ses etmeyeceği bir pozisyonda asisti düşünmesi de bir ayrı şıktı. önceki hafta gibi, bir paketlenmiş pas trafiğiyle gole ulaştık.

    2. gol: feghouli- rodrigues- gomis üçlüsünün bireysel kalitesiyle skora gittik. gol ihtimali çok zayıf bir pozisyondan rodrigues sayesinde gol çkarttığımızı, maçın genelinde de rodrigues sayesinde birçok pozisyon bulduğumuzu söyleyelim. gomis'in golünden çok yaptığı sevinç hepimizi sevindirdi. tabi ben olsaydım kasığımdan bir tomar para çıkartıp saçardım orta yere ama yine de kendi bilir. *

    ------bireysel değerlendirme:--------

    fernando muslera: yapabileceğinin en iyisini yaptı. iptal edilen gol pozisyonunda neden zıplamadığını hala çözemesem de maçın dönmemesini sağlayan isimlerden biri oldu bizim adımıza. ancak hala oyunu başlatmadaki eksikleri devam ediyor.

    mariano filho: garibim, top atsalar bir şeyler yapacak ama nedendir bilinmez takımda bir latovlevici aşkı cereyan ettiğinden kısıtlı sayıda bulduğu imkanlarda elinden geldiğince kaliteli işler yaptı. rakibin sol tarafını gayet iyi parselleyerek ve birçok pas arası yaparak bölgedeki muhtemel pozisyonları daha başlamadan bitirdi. maç genelinde de takımın aklı selim kalabilen nadir oyuncularındandı.

    maicon: bugün daha savruk olsa da en azından ileriye pas atan, takımını hücuma çıkartabilen bir oyuncu. takımın orta sahalarının atmadığı kadar hücum pası verdi bugün. bununla beraber girdiği 11 hava topunun 10'unu kazanarak da gövde gösterisi yaptı diyebiliriz herhalde.

    denayer: galiba ilk kez tam bir performans verdi. yüz bin kere serdar'ı kendisine tercih edecek olsam da bugün ''çok kötü oynadı'' dersek haksızlık ederiz. takım o kadar kötüydü ki kendisini takımın en iyilerinden bile gösterebiliriz. arkasına kaçırdığı adamların, savunmadaki duruş hatalarımızın birçoğunun da ön liberolarımızın görevlerini yerine getirmemesinden kaynaklandığını, adamın günahının olmadığını söyleyelim.

    latovlevici: bu maçla beraber gözümde artık bitmiştir ne yazık ki. tam oldu olacak derken bu kadar konsantresiz maça çıkan, arkasındaki adamı unutan, rakibe ara pas atan hiçbir oyuncuyu da affetmezdim sanırım. kendisi adına kariyerinin en kötü maçını geçirmiş olması muhtemel. çok iyi niyetli oynamasına ve hücumda çok iyi koşular yapmasına rağmen ne yazık ki bugünden sonrası için kredisi kalmadı gözümde. ha ayrıca kendisini ıslıklayan taraftarlara allah'tan zeka diliyorum. adama yapılanlar ciddi derecede saçmalık. ona kızacağımıza kenarda formda bir linnes varken ''sol bekte sol ayaklı futbolcu oynatırım.'' deyip lato'yu oynatan fatih hoca'ya kızalım. adamın ''hocam ben çok formsuzum beni oynatma linnes'i oynat.'' diyecek hali yok sonuçta.

    selçuk inan: kötüydü. maçın başından çıktığı ana dek kötüydü. al gülüm ver gülüm bir futbolla, hiç riske girmeden, ikili mücadele kazanmadan, savunma arkasına pas atmadan ilk yarıyı bitirdi ve kenara geldi. geçen haftaki otuz dakika ile beraber ''selçuk iyi ya, belhand oynamasa da olur selçuk çok iyi ya'' diyen taraftara benden bir bok olmaz da dedi aynı zamanda.

    tolga ciğerci: bizim takımda en iyilerden biriydi bana kalırsa. ağırlığından dolayı çoğu defansif müdahalede geç kalsa da mücadelen kaçtığını görmedim. patlayıcı güç konusundaki eksiğini bir an önce toparlayararak, bu maçtaki diagonal paslarını da geliştirerek çok daha iyi bir tolga izletecektir hepimize.

    feghouli: mücadele etti, skora katkı yaptı. ancak her ne olursa olsun tıpkı tudor gibi fatih hoca da adamı ortada oynatarak ona büyük zulüm ediyoruz. bence koca sezonu heba feghouli özelinde, saçma tercihlerle. keitavari bir oyuncuyu merkezde kullanmak ilk kimin aklına geldi onu da merak etmiyor değilim.

    yasin öztekin: an an iyi işler yapsa da kötüydü.

    rodrigues: kesinlikle maçın en iyisiydi. her atağımıza imzasını çakması bir yana takımın tel tel dökülen savunmasına da katkı yapan isimlerdendi çoğu maçtaki gibi. işin bir başka boyutu o kadar güzel koşular yapıyor ki takım arkadaşlarına topu atmak kalıyor. çoğu hücum aksiyonumuz rodrigues'in bireysel koşularından doğuyor son zamanlarda.

    eren derdiyok: iyiydi. ancak gomis daima gomis'tir.

    gomis: kasığına bir şeyler sıkışmıştı, sağ olsun golünü atıp çıkarttı orada ne varsa. kendisinin yedek başlatılması faziadır.

    --------puanlama------

    muslera: 9
    mariano: 7
    maicon: 8
    denayer: 8
    latovlevici: ?
    selçuk inan: 4
    tolga ciğerci: 7
    feghouli: 7
    yasin öztekin: 5
    rodrigues: 9
    eren: 8
    gomis: 8
    belhanda: 8

    önümüzde sivasspor(d), antalyaspor, kasımpaşa(d), bursaspor, karabükspor(d), konyaspor ve fenerbahçe(d) maçlarının olduğu yedi haftalık bir fikstür var. bu oyunumuz muhakkak suretle geliştirmeliyiz. daha sıkı, takım boyu ve hatlar arası mesafe kısa, mücadeleci ve hücumcu bir oyun anlayışıyla devam edip fenerbahçe maçına kadarki tüm maçlarımızı kazanmalıyız ki rakiplerimizin birbirleriyle oynayacağı bu süreçte avantaj yakalayabilelim. sonrasında da kadıköy'de, puantaja bağlı olarak ne gerekiyorsa yaparız.

    umut tacirliği yapmadan, eksiklerimizin farkında olarak devam etmemiz lazım. şampiyonluk yolu çok çetin ve burada en ufak hata ağır şekilde cezalandırılacaktır. osmanlıspor gibi kötü takımlara 18 şut çektirerek değil, hem skor hem oyun olarak rakiplerimizi ezerek derbiler periyoduna kendimizi atmalıyız. ancak bu şekilde sorunlarla kaosla dolu takımımızı moralli şekilde oralara taşıyabiliriz.

    fatih hoca'ya güvenimiz sonsuz. sadece daha affedici davranması gerekiyor. önümüzde sürüyle sorun varken yeni sorunlar oluşmasına imkan vermeden gerekirse eldeki sorunları hasır altı ederek sezonu noktalamaya bakalım. sene sonu ne isteniyorsa yapılır.

    şampiyonluk yolunda iyi bir üç puan aldık, sonu şampiyonluk olsun umarım.
    ve bizim takım duy sesimi, lütfen artık kaos yaşatmayın şu camiaya. ağır dozda kaos aldık bu sezon. yeterrr. *
  • 215
    bir şekilde kazandığımız maç. osmanlı yorulana kadar gerçekten çok zorlandık. her oyuncumuz ciddi anlamda beklenilenin altındaydı denayer hariç. 3 puan kritik fazlasıyla ancak son 2 maçtaki belirli dönemler insanı düşündürüyor.

    hocamız terim. sonuna kadar güveniyorum ben. allah bize cezayı kendisi yokken kesti zaten. o sebeple hoca yaa diye giresim yok. galatasaray için en iyi isim o kulübede duruyor. elbet farklı düşündüğümüz konular var ancak hocanın tecrübesi konuyu kapatıyor kendi açımdan.

    sol bek şart, fernando'ya partner şart. tolga orda oynayabilir ancak o da birden sakatlanıp yok oluyor. güvenilir oyuncuya ihtiyacımız var.

    son olarak dönem zor. ödenmeyen paralara rağmen oyuncular çıkıp oynuyor. dursun özbek ve biricik! yönetimine selamlar olsun. oyuncuların iyi niyeti ve fatih hoca orda olmasa çirkin şeyler yaşayabilirdik. kaç yıldır rahat olduğumuz tek bir sezon yok. hep bir sorun. bu sefer ki sorun adeta kardeşimiz: borçlar. galatasaray aysal dönemi dışında hep parasızdı ve bu durum artık adama gına getirtecek durumda. oyunculara ödeme öncelik olmalı elbet ve bu bizze transfersizlik olarak dönebilir. şansa ve yüksek oyuncu performansına çok ihtiyacımız var. bu sebeple oyuncularımız yuhalanmamalı. sene sonuna kadar dar rotasyon ile sonuç almaya çalışacağız. kaldı 15.
  • 216
    bu sezon ilk defa bir maç başlığına totem harici bir entry giriyorum. kamyon devrilmeden söyleyeyim: çok kötü oynuyoruz. osmanlıspor rezil bir takım, biz bu takıma sayısız pozisyon verdik. karşımıza çok daha diri takımlar çıkacak. çıktığında; lafı eveleyip gevelemeden söyleyeyim: yeniliriz. bu savunma anlayışıyla, selçukla, latovleviciyle ve yasinle bizi evire çevire yenerler. futbol şansı hep yanımızda olmaz. takımın büyük kısmı gölge pres yapıyor. yukarda saydığım üçlünün bu takımın ilk onbirinde yeri yok. gereksiz inatlarla linnes'i kenarda oturtup rakibe rakibin kendisinin atamadığı paslar atan latovlevici'yi oynatmaya devam edersek, lato'nun önünde nargileci yasin'i, yanlarında da selçuk reyizi oynatırsak durumumuz vahim. benden söylemesi. herkes bir taktikle bir planla oynuyor, ikinci yarının ilk iki haftasında ben sahada net bir plan ya da taktik görmedim. takım zaten oturmamıştı, şu an yaptığımız iş oturmamış ama iyi sinyaller veren bir takımı sil baştan düzenlemeye çalışmak. başımıza büyük işler açar bu olay. perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. bir an önce kendimizi toparlamalıyız.

    dost acı söyler, kusura bakmayın ama ben şimdiden uyarıyorum.
  • 217
    aslında tutuk ve sıkıntılı bir maç geçirmemize rağmen gayet de farka gidebilecek pozisyonları bulduk. yani sadece rodriguez'in 4 tane gollük içe çevirmesi vardı. bunun dışında ideal ikilimiz fernando ve ndiaye orta sahada oynasaydı her şey çok farklı olurdu. karcemarskas'ın insanüstü performansı rahat bir maç olmasını engelledi. ben istisnai bir zorluk yaşadığımız kanaatindeyim. gomis'in girdiği son 10 dakikada 2 net pozisyon ve 1 gol yakalaması da zaten çoğu şeyi açıklıyor.
  • 218
    fatih terim'in futbolculara ders verme döneminin kapanıp eksiklerden ve hatalardan ders alma döneminin başlamasına vesile olmasını temenni ettiğim maçtır. çok kötü bir oyunla çok kötü bir takım karşısında zorlanarak kazandık. 3-4 net pozisyonu harcadık. ancak onun dışında her an gol yiyebilecek gibi oynadık. osmanlıspor bomboş kaleye golü atsa belki işler farklı olacaktı. onların da çok pozisyonu yok ama osmanlıspor o kadar kötü bir takım ki bu kadar pozisyona girmeleri bile olumsuz bir durum.
  • 219
    işin iktisadi yönünü düşünmeden konuşuyoruz, dolayısıyla her şey eksik kalıyor. abdürrahim albayrak, burak elmas gibi yöneticiler daha bir kere florya'dan görüntü vermediler, bilmiyorum farkında mısınız? sebebi ne olabilir bunun? yönetim, hoca, futbolcular kısacası herkeste bir hızursuzluk var. niye? çok basit, para alamıyorlar! hoca fatih terim olmasa, futbolcuların alacaklarına kendi parası gibi sahip çıkmasa emin olun topçular bu kadar da oynamazlardı.

    4 aydır paraları ödenmeyen futbolcularla ancak bu kadar taktik çalışılabilir. paraları ödenmeyen futbolcular ancak bu kadar motive edilebilir.
  • 221
    maçın ilk entryleri 19:30 baslama saati olarak girilmiş. normalde her maçımızın gününü saatini çok önceden bilirim hatta insanlar bana sorar ama bu hafta bilmiyordum, google'a ya da resmi siteye bakmak yerine buraya baktım keşke doğru bilgi olsaydı en azından doğru bilgiye ulaşınca keşke editlese renkdaşlar bilgiyi. kaçtı maçın yarim saati.

    maça gelince hocamızın onbir tercihi gayet yerinde fernando dönünce takım daha da sağlam olacak.

    lato konusunda ıslıklayan seyircilere kızıyorum ama arkadaş bu nasıl kötü bir performans yahu her topu rakibe atmaya çalışır gibi utanmasam art niyetli diyeceğim sezon sonu gider işallah kızdığımız carole bundan iyi. linnes in ölüsü daha faydalı olur ama hocanın tercihi laf yok.*

    tolga ve rodrigues müthiş formda nazar değmesin, feghouli zaten bizim lige cok fazla biraz kıpırdandığında fark yaratıyor maşallah.

    denayer sevdamı bilen bilir burada küfür yerken büyük oyuncu olacak dedim diye ağzıma ağzıma vurdunuz ulan işallah böyle devam eder, sezon sonu bonservisi alırız şöyle ucuza.

    ndiaye müthiş hayal kırıklığı oldu ne vizyonsuz adammış. teklif yapan city olsa tamam ulan bu takım şampiyon olunca şampiyonlar liginde oynayacaksın allahın stoke city'sinde bok mu var, git de kümede kal orada göt zoruyla.

    haftaya sivas maçını alırsak yine dosta güven düşmana korku salmaya devam ederiz. sadece hava koşulları korkutuyor ulan isveçin bir şehri gibi yer, kazasız atlatalım işallah.

    son söz hocama. ya sen iyiki varsın hocam...
App Store'dan indirin Google Play'den alın