2012-13 Türkiye Süper Lig 9.Hafta Maçı
19:00 Türk Telekom Arena
3 - 0
  • 61
    biz artık emekli taraftarız, küçük maçlara gitmiyoruz. son iki maçı canlı izledikten sonra, mantel ve fizik olarak yorgun düştüm. kendimi rotasyona aldım, 2 adet kombine kart olmasına, yapacak hiç bir işim olmamasına rağmen maça gidecek dermanı bulamadım kendimde. kılıf aramanın bir başka versiyonu. galatasaray yine kazanamasaydı, kim bilir neler diyecektim? ama değil, tabelaya bakmam, ben hatice'den yanayım, netice pek umurumda olmaz.

    2 puana, moral bozukluğuna mal olan saha zemini, bir kaç gün içiinde maç oynanır hale getirilmiş. artık bir daha ne zaman yağmur yağar, ve o yağmurlu gecede ne zaman galatasaray maçına denk gelir, israfil'in işi. biz kendi işimize bakalım, uzaktan sbenzimiz soluk izlediğimiz bir galatasaray maçı klasiği yazmaya çalışalım. amrabat hariç yabancı bütçesinin tamamı savunmadan yana kullanılmış. bu konuda çok can sıktığım için tekrarlamayalım. sol açık aldığımız yabancıyı bile sol bek oynatır hale geldik. gol yemediğimize göre hocamızın deyimiyle, '' resultante importante'' diyelim. demek ki neymiş, çok iyi bir oyuncu gurubu planlaması yapılmış. galatasaray mali tablosunun hemen hemen tamamı kaleci ve beklere ayrılmış. niçin? gol yememek için. seyrettik, her kayseri akını kaleye gol pozisyonu olarak gelişiyordu. benim mi gözlerime perde indi? bir maçı mucizevi bir şekilde gol yemeden bitirdik. ne bir yorum dinledim, ne bir yorum okudum. yazıyı gönderdikten sonra bakacağım millete maç nasıl görünmüş.

    beşiktaş'ın bile deplasmanda yendiği bir haftada, çantada keklik bir kıytırık takım vardı karşımızda. böyle dandik maçlarda cezalı, hasta, kılı dönmüş, zehirlenmiş banko futbolcu varsa hiç üzülmem. biri mutlaka yerlerine oynar. bakarsın as ve pahalı futbolcu yerine oynayan önemsiz, ucuz futbolcu öyle bir oyun oynar ki, takımın oyun kalitesi bir kaç kademe artar. yekta'yı bu gözle izledim. kris için fazla bir şey söylemeye gerek yok. adam senelerdir üst düzey top oynamış, onun iyi oynaması haber değeri taşımaz.kris kötü oynarsa saldırıya uğrar. ancak yekta önemli bir futbolcu bu açıdan. oynayacağı futbol merak konusu. hatta kader maçı bile sayılabilir. çok tehlikeli bir maça çıktı aslında. kötü oynasa kendisini kasımpaşa'ya bile geri almazlar. bu stres altında bence çok iyi bir maç çıkardı. dikine pasları yerindeydi. tipik, balta ön liberolar gibi topu verdikten sonra durmayıp, oyuna katkıda bulundu. belki bu yüzden usta, ustalığını konuşturup ince saza bu maç itibariyle başladı.

    galatasaray, kötü oynama hakkını bu kez ikinci yarıya sakladı. belli ki, yediğimiz balık gollerin kabusunu tekrar görmek istemediler. maçın başlamasıyla beraber, tabelaya koştular. galatasaray 3-0 olana kadar rahat etmek yok taraftara. bu maç, taraftarı metroya erken yolladılar. 80. dakikada maçı kopartmış girdiler ve arena'yı erken tahliye ettiler. golcüler birer atış yaptılar. umut bulut'un, burak'ı düşündüğü kadar, burak'da umut'u düşünse takım çok daha fazla gol atar. galatasaray tarihinin en şanssız futbolcusu hamit, bu maç ta bir bazuka gönderdi kaleye. biraz şansı olsa çu ana kadar en az 5 muhteşem gol atmış olmanın formuyla oynuyor olacaktı. ne yazık ki, açık kolla kesilen topuna kolpa büyük hakemimiz cüneyt çakır, devam dedi. en kolay penaltı çalan hakemimiz, muhtemelen pozisyonu görmedi, görse çalardı. avantaj kuralı cüneyt çakır için işlemiyor. hakem iyi olsa çok daha gollü ve güzel bir maç izleyebilirdik.

    kaleci muslera'nın ayağının rotu kaymış bu sene. vurduğu bütün toplar taca veya rakibe gitti. topu elle oyuna sokmayı unuttu. hayatını topu oyuna elle sokarak kazanan tafferel'in talebesinin böyle gelişi güzel oyuna top sokmasını kaldıramıyorum. gol yemediği bir maçta eleştiriyorum. bir bildikleri vardır demekten başka bir şey gelmiyor aklıma. maçın akıl yönünden, bana göre en önemli pozisyonunu aktarayım şimdi. emre çolak oyuna girdi. sağ taraftan atılan korneri nedense selçuk kullanmıyor. bence, sağ taraftan selçuk'un kullandığı kornerler, soldakinden çok daha tehlikeli olur. dışarı doru açılan topa, gerilerden çok daha rahat kafa vurma şansı vardır. neyse fatih hocamızın prens'i topu paslaşarak kullandı. paslaşma imkanının en az olan oyuncusu sabri'ye verdi. her ikisinde de futbol aklı sıfır olduğundan, topu sabri'ye verdiğinde olduğu yerde kaldı. sabri'nin kafatasında beyin çok az olduğundan, ofsayttaki emre çolak'a topu aktardı. koskoca galatasaray'ın senede bir kaç milyon dolar alan iki oyuncusunun bu aptalca performansı, umarım hocanın gözünden kaçmıştır. devam etsinler, bir sonraki maç tekrarlasınlar. bakarsın bu sefer galatasaray maçın son dakikalarına oyunu garantilemiş olarak girmez de, böyle pozisyonlara ihtiyacı olur. benden uyarması, ben futboldan anlamam.

    yugoslav futbolunun gelmiş geçmiş en büyük futbolcularından prosineçki, gelir gelmez fazla sallamış. kağıt üzerinde galatasaray'ı favori gösterenlere gider yapmış. sahada avantajın kayserispor'da olduğunu söylemiş. çabuk öğrenmiştir, kötüyüz, kötü oynuyoruz dediysek, kötü bile oynayamayacak olan takımlar durumdan vazife çıkarmasın. cevher yere düşmekle kıymetini kaybetmez. galatasaray'ın ölüsü, kayserispor'un oynadığı ligte, son maçın son saniyesine şampiyonluk şansıyla girer. hele ki bu ligte oynayacağı takım kayserispor'sa, yenmek için ekstra bir oyun oynamasına gerek yoktur. biz takımı kayseri'ye 8 atamadığı için değil, eleştirirsek acıyıp durduğu için eleştiririz.

    nikbinlik için çok erken, oyun olarak üstüne koyan bir ivmeyle bir sonraki maçı bitirmemiz lazım. usta, tamam, hamit'in bir füze golüne ihtiyacı var, pitbull'u yekta korkusu sardı. sabri reis az da olsa sağ tarafta oynamaya başladı. elmander'in sakatlığı, umut ve burak'ı rahatlattı. riera icadı, hakan balta'yı seçeneksizlikten kurtardı. bir sonraki maçını çok dikkatli izleyeceğim. belki canlı izlerim, görüşürüz.
  • 63
    maç öncesi rakibin kim olduğuna bakmaya gerek duymadan "karşılıklı gol var" bahsi oynanabilecek bir takım haline gelmişti galatasaray. yiyor da atıyor da oh banko maç sana. diziliş:
    ---------------muslera--------------
    ------eboue---cris---------dani-----riera-------
    ----------yekta---------xelçuk----------
    --hamit---------------------------amrabat-----
    -----burak---- umut--------

    imparator felsefesinden vazgeçmemiş ve oyuncularına olan güvenini yitirmemiş olduğunu sahaya sürdüğü 11 ile göstermişti. orta sahanın ortasında melo'nun yokluğunda yekta'nın o bölgeyi doldurması benim için sürprizdi. rakibin ofansif bi ortasaha dizilişi olmadığından dolayı çolak'ı ortasahanın ortasında ya da hamit'i ortada çolak'ı kanatta bekliyordum. ama işte "imparator" kolay olunmuyor. geçen sene bir kayseri maçında kaybettiği yekta'yı bu sene tekrar bir kayseri maçında kazanıyor!

    maçın daha ilk dakikalarında yekta'nın ara pasında topu ağlara gönderiyor burak fakat karar ofsayt. yekta'nın maç eksikliği burak'a verdiği ara pasta hemen ortaya çıkıyor zira pasın ayaktan çıkıştaki zamanlaması çok kötü. takım oldukça istekli başlıyor ve çok geçmeden hamit'in "elmander yok diye hava toplarında etkisiz kalıcaz mı sandınız lan yoksa!" dercesine açtığı ortayı umut iki stoperin arasından yükselip ağlara gönderiyor 1-0.

    tam "oh be abi golü de erken bulduk bu akşam rahat bi maç izliycez" derken riera'nın saçma pas hatası ve kaleciyle karşı karşıya kalan rakip oyuncuya cris'in müdahalesi. işin garip yanı o top cris'e çarpıp kaleye girmedi ya la. anlaşılan cluj maçındaki yağmur geç de olsa cenabetliği almış üstümüzden. akabinde bir duran top, xelçuk'un ortasında kafayı vuran cris ve 2-0.

    aradan çok zaman geçmeden xelçuk yine sahneye çıkıyor ve burak kaleciyle karşı karşıya topu ağlara gönderiyor 3-0. burada da dikkati çeken asıl konu futbol kariyeri bencillik içinde geçen, hep kral olmaya çalışan, en çok alkışı kendinde isteyen burak golden sonra tribünlere "beni değil onu (xelçuk) alkışlayın" hareketi yapıyor. bu çok büyük bi hareket burak için. arena'daki son galibiyetimiz olan akhisar maçında sercan'a attırdığı golden sonraki aldığı takdirleri yine bir arena galibiyetinde hatırlatıyor bizlere.

    dakika 37 maç 3-0 tribünlerde "imparator fatih terim" sesleri ve maç orda bitiyor desek yeri.

    maçtan notlar:
    * önceliğim xelçuk ve yekta. abi siz nerelerdeydiniz haftalardır allasen? xelçuk'un formsuzluğunun en büyük nedeninin melo'nun performansı olduğunu bugün çok net olarak gördü herkes. ilk yarının en çok koşan ismiydi yekta. önümüzdeki hafta ilk 11deki yerini de garantiledi aslanım.
    * gençlerbirliği ve cluj maçlarını yedek kulübesinde tamamlayan eboue reyiz çabuk toparladı ve rahat bir nefes almamızı sağladı.
    *son galibiyetimiz 23 eylüldü. 1 aydan fazla vakit geçti özlemiştik!
    * penaltımızı vermemiş bile olsa maçı yöneten adam cüneyt çakır'sa arkana yaslanıp huzurla izliyebiliyosun aga. çalmıyosa görmediğinden çalmıyo en azından. arkada başka hesaplar, eyyamlar, soyunma odasında tehditler, telefonlar yok. ha ama ne olursa olsun bi fırat aydunus değil.
    * bu çocuk nası sabri'nin çocuğu olur biri gelsin açıklasın!

    * son sözüm kaptanlık pazubandına. formanın önü reklam. arkası reklam. kolları reklam. şortun reklam. abi yeter reklam da bi yere kadar. kaptanlık pazubandında reklam mı olur! arma olur arma!
  • 65
    önemli bir galibiyet alınmıs mactır, yanlıs anlasılmasın dısardakilerin dedigi şeyler veya eleştirileri için degil . bir spor yazarının eleştirileri için falan da değil veya fenerbahce veya beşiktaşlı taraftarın söyledigi şeyler için de degil, asıl önemli olan takımı içeriden fethetmeye çalısan ve hepimizin arasında dolastıgı kişiler için önemli galibiyet. maçın öncesinde birkaç oyuncumuzu değerlendirmek istiyorum ki bunun basında yekta geliyor, harika bir futbol oynadı bravo sana cocuk. defansif olarak geriye gelip top almak istemesi ve selcugun bu sırada ileride birşeyler yapabilmesi, orta sahadaki o mücadelesi ,topu hiçbir zaman mücadele etmeksizin bırakmaması yekta için pozitif şeyler . eger daha fazla çalısırsa fatih terim ona formayı her zaman verecektir. hamit ile devam etmek gerek, son zamanlardaki en derli toplu hamit altıntop'u izledik, bakın güzel demiyorum direk cünkü güzel oynamasının yanında gerçekten az hata ile oynadı ve umuta yaptıgı asist ile ve mac içerisindeki defansif ve ofansif katkıları ile takıma katkı sağladı.

    maç içersinde altını çizmek istedigim bir nokta var ki umarım fatih terim bunu görür. bu takım cok fazla pozisyon veriyor ve defansta cok fazla hata yapıyor. allahtan kayserispor cok beceriksizdi yoksa bize 2 den aşşagı gol atmazlardı. cris-dany ikilisi birbirine hiç uyum sağlayamamıs. bukadar anlasamamalarına ragmen ikisi de birbirinin hatalarını kapattı bu da ilginç bir nokta ancak defansta inanılmaz top kaybediliyor.

    forvet bölümüne gelirsek işin açıkcası umut ilk geldiginde daha fazla pres yapan bir oyuncuydu fakat bu özelligini amrabat'a vermiş gibi görünüyor. amrabat koşarken ben yoruluyorum aslan yürekli adam. arkasından 8 milyon yüro diyenler biraz olsun rahatlıyorlardır umarım. cok güzel oynuyor topu ileri tasıyabilen nadir oyuncularımızdan amrabat ve geriye gelip top almayı cok seviyor. burak yılmaz ise cok atıyor ama cok kacırıyor ve yine topu hep ben kullanayım diyor 10 kişinin topu kendine attıgını sanıyor ama iyi niyetli oyuncu seviyorum burak'ı hatta bu sözlükteki en cok sevenlerden birisiyim. inanılmaz bir bitiriciligi var ancak topu vurmak yerine bize yakısan tipte , biraz oyunu ileri yıkmaya calısmak için çalısmak gerek cünkü herzaman kendin kullanamazsın. fenerbahce'de sow'u biraz izlemesi gerekiyor. ancak burak için önemli olan bir sey var ki dakika bilmem kaç oldugunda takım arkadasının hatasını düzeltmek için 50 metre koşması o eforu göstermesi inanılmaz bir olay. arkasında durulması gerekiyor.

    son olarak fatih terim'e birşeyler söylemek istiyorum. büyüksün hocam, ne galibiyet aldıgın için ve oyuncuları iyi motive ettigin için ne riera gibi bir adamdan sol bek yaptıgın için ne yekta'yı o sakatlıktan tekrar kurtarıp tekrar takıma adapte ettigin için ne hamiti tekrar toparladıgın için değil.. sen büyüksün cünkü bu seneki en kötü dönemimizde cluj macının sonunda dimdik çıkıp oyuncularını savundugun için büyüksün. sana , hasan şaş'a ve ümit davala'ya çok teşekkürler.
  • 68
    galatasaray – kayserispor : 3-0 galibiyet güzel şey

    dandik gazeteci ağzıyla söylersek, net bir galibiyet. 5 maç olmuş galatasaray kazanamayalı, 2010-11 sezonundan beri bu kadar sıkıntı yaşamamıştık. lig maçlarındaki kazanamamak dert değil de, şampiyonlar liginde kazanamamak kötü.

    kayserispor normalde her zaman zorluk çıkaran, dirençli, iyi bir takım olmuştu. ancak bu sene durumları pek parlak değil. o değil de, yazmayı bilen, toptan anlamayan dilolar gibi cümleler yazıyorum, allah yazının sonunu hayretsin.

    galatasaray’dan puan alan takımların ortak bir özelliği var. ölümüne kapalı savunma. ve olabilecek en basit golleri kolayca atmaları ya da jeneriklik goller atmaları. çünkü normalde galatasaray gibi bir takıma kapanıyorsan çok kolay gol de atamaman lazım. ama ordu, cluj, braga, gençlerbirliği o kadar kolay goller attılar ki. gençlerbirliği hariç hiç biri, takımı tehdit edecek kontralara çıkamamışlardı.

    hafta içi saha faciasından sonra zeminin düzeldiğini gördük. kayserispor da top oynamaya, puan alacaksa da top oynayarak almaya gelmiş. futbol zevki ve galatasaray açısından iyi, futbolun gerçekleri ve kayseri açısından kötü.
    böyle oynayan her takımı galatasaray yener. manu maçı bile buna örnektir, kaybetmemize rağmen. özetle kayseri tam da bizim arayıp da bulamadığımız tipten bir takımdı, tam zamanında geldiler asy arenaya.

    orta sahada pas yapan, ille kendi ceza sahasında kapanmayan bir takım olunca burak yılmaz, hamit, selçuk, amrabat kendi oyunlarını oynama fırsatı buldular. sahanın her yerinde savunma direnci düşük, yumuşak bir takım bulunca uzun zamandır ilk 11 oynamayan yekta bile çok iş yaptı. karışmasın; saydığım futbolcuların hepsi zaten kalitelerini kanıtlamış oyuncular ama kayseri’nin yumuşaklığının da bunda payı olduğunu göz ardı etmemek gerek.

    yazıyı kısa tutma niyetindeyim. kısa kısa notlar vereyim.

    • ilk golün pasını hamit’in vermesi güzel. hamit orta kesmedi, umut’un kafasına pas verdi.
    • burak yılmaz önceki maçlara göre çok daha arzuluydu.
    • selçuk inan, orta sahada savunma rolünü yekta ile paylaşınca hücuma çok daha büyük katkı verebildi. selçuk deyince eklemem farz, bir kayseri kontratağında orta sahadan attığı deparı görmeniz gerekirdi, tv’de görmeniz zor. kademe sebebiyle boş kalan sağ bekin kademesine öyle bir koştu ki, topu bilen zeki adam budur işte. sistemine uymadığını söyleyen avcı sanırım bu tip detayları bir türlü çözemiyor. milli takım hocası olacak adamım.
    • cris gol attı. bir pozisyon önce top kel kafasından kaymıştı, ikincide golü buldu. artık bizimde kafayla gol atan stoperimiz var demek istiyorum. elalemin stoperleri çatır çatır gol atıyor yıllardır. en son ne zaman stoperimiz gol attı acaba.
    • kayserispor’un yandan kullandığı duran toplarda neden ters ayaklı adam kullanmadığını anlayamadım. prosinecki benim kuşağın topçularından, bizim zamanımızda ters ayak diye bir şey yoktu, orada mı kaldı acaba prosinecki.
    • cüneyt çakır’ın galatasaray maçlarında gözüne neden perde iniyor araştırılsın. bu konuda “görmeden almam” , “aklımı seveyim aklımı” diyen metin şentürk’ten yardım alınsın.
    • taraftarın işler iyi giderken takımın yanında, işler kötü giderken karşısında olmasını nasıl çözeceğiz bilmiyorum. ama şurası bir gerçek ki, bu milletimize ait genetik bir özellik. milletin çocukluğuna inmedikten sonra çözülecek gibi görünmüyor.
    • asy arenadaki maçlarda futbolculardan fazla yorulmamıza bir çare bulunsun.

    bayramlık yazı bu kadar yeter. iyi bayramlar.

    *
App Store'dan indirin Google Play'den alın