• 932
    https://x.com/...IeB1zL46Hkg&s=19

    şu videodaki young boys ataklarının beşte birini biz yapabilsek nasıl da övünürdük ama takımımızla değil mi? o beğenmedigimiz hor gördüğümüz yb takiminin bu ataklarini ayakta alkislarim ben. adamlar resmen tek pas olayinin suyunu cikartmislar ve depar konusunun kitabını yazmislar. leicester city'nin sampiyonluk sezonunu animsatti bana.
    bu video bizdeki tüm eksikleri, defansif ofansif farketmeksizin, anlatan bir çalışma.
    bizde boşa koşan, koşu yoluna top isteyen, ayagina beklemek yerine önündeki koridora top atilmasini isteyen bir tek oyuncu bile yok. yani onyekuru tarzi hiziyla baş döndürüp sersembedecek futbolcumuz yok. tüm oyuncular ayağa alip iki dürtecek de, etrafina bakacak da oyun kuracak. ya icardi en yavaş adam ama bu tek top ve çapraz pasla hat kırmayi da en iyi o biliyor valla.
    ayni anda kerem ve ziyech ile zaten oyunu rakibe direkt hediye ediyorsun. bu maçta solda prime onyekuru ve sağda rashitsa oynasa, merkezde torreira, sara yanı prime melo olsa bambaska seylerden bahsediyor olurduk eminim.
    demek ki eksik neymis? koşucu kanat ve parçalayıcı merkez def orta saha. yani oyuna hız katacak taşlar. gerisini zaten icardi, mertens gibi isimler halledecekti.
  • 933
    maçı izlerken neredeyse tüm ikili mücadeleleri kaybettiğimizi görüp devre arasındaki istatistiğe bakmıştım. ortasahalarımızın toplamı 4/16'ydı, takımın toplamı 13/38'di. maç sonu düzeltilen ilk yarı datasında da ilk yarı toplam ikili mücadele oranımız 15/42, yüzde 36'ya denk geliyor. maç sonunda ise 34/79, %43.

    hava toplarında ilk yarıda 6/21, maç sonunda 16/38.

    biz hangi taktikle çıkarsak çıkalım zaten ikili mücadelelerde bu kadar eziliyorsan, hava toplarında bu kadar eziliyorsan hiçbir şey yapamıyorsun. ilk yarıdaki çaresizliğimiz bu istatistiklerde görülüyor. ikinci yarıda değişikliklerden sonra ikili mücadele oranının da hava topları oranının da %50'nin üstüne çıktığı da görülüyor. doğru 11le çıksak belki bu kadar ezilmezdik.

    burada büyük bir parantez açmak istiyorum. barış alper yılmaz maç boyu 16 ikili mücadeleye girip 10'unu kazanmış. bu olağanüstü bir sayı öncelikle, orana gelmeden daha, 6sını kazanıp 10unu kaybetse bile yine yüksek bir sayı olurdu. tabii maç boyu geri koşmadığı zamanlar oldu, topla gidemediği anlar oldu, topu iyi kullanamadığı anlar oldu, ama 16 defa ikili mücadeleye giren bir oyuncunun yorulması ve daha az verimli olması da bir tık normal. ve tek başına zaten ikili mücadele istatistiğimizi ayakta tutuyor. zaten %43 olan oranımızdan barışı çıkarırsak 24/63 kalıyor, %38.

    böyle bir yüzdeyle ikili mücadeleler kaybedilirse zaten maçı kazanmanın imkanı yok.
  • 937
    hakkında olumlu hatırlanacak hiçbir şey olmayan maç. gözünüzü kapattığınızda elini açıp, bir birine bağıran oyuncular, tek başına yardıran colley, rakibe tekme sallayan muslera görüyorsunuz. bizim adımıza olumlu hiçbir şey yok. taraftarı korkutan da zannediyorum bu. takımın teknik, taktik, mental ne kadar parametre varsa iflas ettiği maç ve ne yazık ki sezonun en önemli maçıydı. tüm bunları görmezden gelip, örtmek için ne diyelim? konsantrasyon eksikliği mi, yoksa yol kazası mı? diliyorum bir daha böyle bir maç yaşamayız.
  • 938
    36 senelik hayatımda beni en çok üzen maç olmuştur.

    bizler cl’ye girelim şöyle para kazanırız böyle oyuncu pazarlarız diyoruz sanki bizim cebimize girecek gibi hesap yapıyoruz efendiler sıfır hazırlıkla sıfır ciddiyetle maça çıkıyor.

    iddaa ediyorum bakmadım ama tüm isviçre ligi takımlarının toplam maaş yükü galatasaray’dan azdır. bizim yerimiz kesinlikle avrupa ligi olmamalıydı.
  • 939
    zannedildiği gibi ya da hocamızın ifade ettiği gibi oyuncularımızda konsantrasyon problemi yoktu. kim şampiyonlar liginde oynamak istemez. bu eşleşme 10 defa oynansa 10'unda da elenirdik.

    geçen sezon bu takımın en fark yaratan fubolcuları boey, sanchez, torreria, barış alper, kerem ve icardi gibi isimlerdi.

    savunma dörtlüsüne bakalım. boey, sanchez, prime apo ve angelino. tek sıkıntı sol bekteydi. boey'in yeri dolmadı. sanchez sakattı, apo formsuz ve cezalı. sol bek bildiğimiz gibi.

    orta sahada toreira 1.90'lık adamların küçük enişte gibi kaldı. yanına lemina gibi bir isim lazım.

    barış alper iyi ama karşısındakiler de az değildi. bir de bu maçta sağ beke çekmek zorunda kaldık. kerem ve icardi de yetersiz kalınca pozaisyona dahi giremedik.

    ben de çok üzüldüm ama gerçekçi olmak gerek. çok sağlam tokat yedik. hak etmedik. daha iyi olmalıyız. gerekli önlemleri almazsak avrupa liginden de grup aşamalarında eleniriz.
  • 940
    rezalet bir kadro tercihi sebebiyle kaybettiğimiz maç. hiiç öyle yönetim cart curt demeyin. çift forvet, eksik orta saha, bu maç için gayet yeterli sağ bekin yedek başlaması, bu sebeple sağ açıkta etkili olan futbolcunu anlamsız şekilde sağ bek oynatıp ondan da mahrum kalman, normalde bu futbolcunun yerine girip iyi işler yapan adamını (ziyech) maçın başında heder etmen ve bu hamleden mahrum kalman, aynı şekilde ikinci forvetini de maçın başında heder edip bu hamleden mahrum kalman, rezalet bir sahaya yayılım vs. vs.. tüm bu hataların sonucunu da maçın henüz başında gördük aslında, biz atak yapamıyorduk ve karşımızdaki b.ktan takım neredeyse kalemize her geldiğinde tehlike oluşturuyordu, işin kötüsü de ara sıra değil sürekli geliyordu sürekli. öyle ayda yılda bir gelen kontra değil, sürekli! ilk yarıda attıkları kornerleri sayamadım, yetişemedim çünkü o kadar çoktu ki!

    ilk yarı böyle geçti, halbuki daha maçın 10. dakikasında büyük hatalarla maça çıktığımız belliydi, akıllı ve insaflı biri en azından 2 değişiklikle hatasından dönerdi ama dönmedi! bakın ciddiyim, galatasaray düşmanı birine “anlamsız bir kadro ve taktik tercihi yap ve şl’den elen” deseler muhtemelen aynısını yapardı. tabii ki okan buruk bu sonucu dileyerek yapmadı bunları, kendisine iftira atamam. tam aksine kendisine yöneltilen orta saha eleştirilerini (ve genel olarak bütün eleştirileri) “ulan nasıl olsa kendi sahamızda zayıf bir takımla oynuyoruz, biz bunları her halükârda yeneriz, bari b.k gibi bir kadro çıkarayım da eleştirenleri g.t edeyim” düşüncesiyle savuşturmak için yaptı. ama sonunda tam tersi oldu, çünkü hem karşıdaki takımı hem de kendi hatalarını fazla küçümsemişti. maçtan sonra da tüm bu olanlardan hiçbir ders almadığını gözümüze gözümüze sokan açıklamalar yaparak, hatalarından ders alacağını ümit eden (ben de dahil) az sayıdaki taraftara “çok beklersiniz aq” dedi.

    özetle bu maçı ve turu kaybetmemizin tek sorumlusu başta okan buruk olmak üzere teknik ekiptir. yönetimin hataları, eksikleri, ihmalleri ve şusu busu ayrı bir konudur. umarım okan buruk toparlanır ve beni g.t eder ancak son derece ümitsizim bu konuda.
App Store'dan indirin Google Play'den alın