• 927
    artık sahada kerem aktürkoğlu, berkan kutlu, kaan ayhan ve kerem demirbay’a çok farklı bakmama sebep olan maç. kaçmadılar, orta sahanın arkasına top atamasınlar diye saklanmadılar. kerem top istedi, berkan 1-0’da bile ileriye taşımaya çalıştı. kerem demirbay 1-0’dan sonra bile top istedi şut çekti. karakter ve aidiyet böyle maçlarda vazgeçmemek ile sınanır. sonuç ve oyun çok kötüydü ama bu adamlar bana aferin dedirtti.
  • 928
    tekrar saymak istemedigim malum maclar sebebiyle, gecen seneden beri mevcut birikmis hayal kirikliklarimiz varken, takimdan ve teknik heyetten bir reaksiyon beklerken, ispat maci beklerken tamamen cokmus oldugumuz mac. hatta bilmiyorum katilan olur mu ama bence en kotu macimiz oldu hepsinden. yani kopenhag ve prag ic saha maclarinda yine de iyi ve ustun oynadik biz. acaip goller kacirdik biz baskilar kurup, onlardan iyi takim oldugumuzu hem hissedip hem de hisettirdigimiz donemler oldu mac icinde. hatta deplasmanlarda da kotu oynadigimizi dusunmuyorum, kopenhag bizi skor avantajiyla da kitlemisti ama dogru oyunu oynamistik biz o gun. prag deplasmani kirmizi kartla bozuldu. fenerbahce macinda bile, bizi sadece bozmustu fenerbahce, kendileri de uretemiyordu ve muslera'nin bireysel hatasi olmasa gol atabilecek gibi durmuyordu.

    young boys'a 180 dakika hic bir varlik gosteremedik bana gore, herhangi bir isvicre taraftarini etkiledigimizi sanmiyorum misal. acik ara en kotu performansti bu. ozellikle ilk yari bittiginde ustumuzden tir gecmis hissiyatina kapildim acik konusayim. bayern, united vs bile bizi bu hale sokmadi gecen sene, acaip bosluklar verdik ve her an gol yiyebilecekmis gibi caresiz izledim maci. malesef mac oncesi umutlu durmaya calissak da kafamizin bir kosesinde duran bir senaryoydu ve sasirtmadi. zaten ilk maci kaybettigimiz eslesmelerde donme oranimiz asiri dusuktu, biz hep boyle bir takimdik, bu da farkli olmadi. mental olarak buralari kaldiramiyoruz, kotuysek kotuyuz, iyiysek iyiyiz.

    soyle bir cirpida gecmise gidiyorum ve bizi avrupa'da eleyen takimlari animsiyorum. hem eslesme hem gruplarda bizim ustumuzde bitiren takimlar olarak. ostersunds, karpaty lviv ve tromso faciaydi. psv, lazio, benfica ve barcelona bize karsi favori olan takimlardi zaten. ama anderlecht, club brugge, rangers, kopenhag, sparta prag ve simdi young boys. bu seviyeye elenmek hayal kirikliginin otesinde artik. top lig takimlarina karsi zaten bir sey bekleyemiyoruz, onun bir alti ulkelere, portekiz, hollanda liglerine karsi da yine favori degiliz eyvallah. ama bir zahmet belcika, isvicre, avusturya, iskocya seviyesiyle de yasamasaydik bunlari. haketmiyoruz desem yalan olur, zira bu ulkeler bile 10 yil oncesinden cok ileri gitti, futbola odaklaniyorlar, sadece futbol dusunuyorlar muhtemelen. biz futbol takimi degil gibiyiz, baska bir savas veriyoruz ulke icinde, futbol bunun bir dali gibi. boyle olunca da lig seviyesinin ustunde ama avrupa'nin orta seviyesinin bile cok altinda bir yere sikisip kaliyoruz.
  • 929
    o kadar rahat kazanacağımızı düşünüyordum ki, inanılmaz yanıldım. tabii nereden bilebilirim ki okan buruk'un fantezi yapıp 4-4-2 deneyeceğini!

    herkesin eleştirilebildiği gibi o da eleştirilebilmeli ki herkes de eleştiriyor zaten. ilk maçta da dedik, bu kadroyu bu orta saha kaldıramıyor. bu maç öncesinde de laf soktu kendince sayın hocamız; oynatmak istediği futbolu anlamamışız! anlayamadık çünkü ortada futbol yok! temel mantığa aykırı bir sistemle maça çıkıyoruz. kadroyu görünce şok oldum zaten, nasıl dersini almadı ilk maçtan diye. geldiğimiz nokta; elenmek.

    önceki maçta da dedim; stoperler geriye kaçarak oynayan stoperler. orta sahadakiler ise ileride baskı yapmayı seven bir ekip. o kısım boş kalıyor, defansif zafiyet. gene forvetler de sürekli orta sahaya gelen karakterde oyuncular değil (bkz: necati ateş) mauro icardi zaman zaman yapıyor ama o da canı sıkıldığı için. orta sahadaki oyuncular top sürerek de alan kat eden insanlar olmadığından, orta saha ile forvet arası da boşluk. ne bu abi? nasıl organize bir atak olabilir? zaten takımın omurgası komple sakat. kanatlara sıra bile gelmedi ki konuşmak da istemiyorum artık. oynanmak istenen sistemi anlamıyormuşuz, buyur; kafadan 30 mn euro'dan olduk tek maçla.

    önümüzdeki maçlara bakalım derdim de bu inadın kırılması lazım. her zaman her şeyi sen en iyi şekilde bilemezsin. imkansız bu. herkes bir şey söylüyorsa bir dinlemek lazım, herkes de her zaman yanılıyor olamaz.
  • 931
    tarihimize koca bir rezillik olarak yazan mücadele. en büyük sorumlusu açık bir farkla okan buruk. inadının bedelini galatasaray ödemiş oldu, milyonlarca euro’dan olduk. 2 maçta da turu zerre haketmedik. bu konuda da en büyük sorumlu hoca ve çok büyük bir çizik yedik artık.

    gücünün kat ve kat altı takımları yenecek taktiği bulmuş olabilir hocamız ancak büyük maçlarda bu taktik işe yaramıyor. bu arada young boys büyük maç evet çünkü sonucunda şampiyonlar ligi var. ancak young boys galatasaray’ın dengi bir takım olmamalı o bütçesiyle.

    neyse gelelim büyük maçlarda işe yaramayan taktiğe. taktik işe yaramadıkça insanın bir şeyleri değiştirmesi gerekiyor. ama hoca her seferinde yine kendi bildiğini okuyup farklı sonuca ulaşmayı umuyor. bu da pek rasyonel bir durum değil ve insan da aynı hatayı 4. yada 5. kere yapmaz, yapmamalı da.

    burada çok ciddi bir sorun var. maalesef hocanın düzelme özelinde bir çabası yok. şu saatten sonra da düzelmesinin bir amacı bizim açımızdan yok. zaten hoca kendi bildiği ve sadık olduğu planla son 2 sezonda 190 puan toplamış durumda. yerel ligde gelen başarısını da rakiplerinin aşırı güçsüz kadrolara sahip olmasına borçlu.

    galatasaray avrupa fatihidir gibi bir cümle söylemeyeceğim, yalan bir ifade bu. avrupa karnemiz süper kupa sonrası ortada, başkasından saklanacak bir durum yok ortada. ancak okan hocanın gösterdiği avrupa performansı yetersizdir ve bu kulübün kurulma amacına aykırıdır.
  • 932
    https://x.com/...IeB1zL46Hkg&s=19

    şu videodaki young boys ataklarının beşte birini biz yapabilsek nasıl da övünürdük ama takımımızla değil mi? o beğenmedigimiz hor gördüğümüz yb takiminin bu ataklarini ayakta alkislarim ben. adamlar resmen tek pas olayinin suyunu cikartmislar ve depar konusunun kitabını yazmislar. leicester city'nin sampiyonluk sezonunu animsatti bana.
    bu video bizdeki tüm eksikleri, defansif ofansif farketmeksizin, anlatan bir çalışma.
    bizde boşa koşan, koşu yoluna top isteyen, ayagina beklemek yerine önündeki koridora top atilmasini isteyen bir tek oyuncu bile yok. yani onyekuru tarzi hiziyla baş döndürüp sersembedecek futbolcumuz yok. tüm oyuncular ayağa alip iki dürtecek de, etrafina bakacak da oyun kuracak. ya icardi en yavaş adam ama bu tek top ve çapraz pasla hat kırmayi da en iyi o biliyor valla.
    ayni anda kerem ve ziyech ile zaten oyunu rakibe direkt hediye ediyorsun. bu maçta solda prime onyekuru ve sağda rashitsa oynasa, merkezde torreira, sara yanı prime melo olsa bambaska seylerden bahsediyor olurduk eminim.
    demek ki eksik neymis? koşucu kanat ve parçalayıcı merkez def orta saha. yani oyuna hız katacak taşlar. gerisini zaten icardi, mertens gibi isimler halledecekti.
  • 933
    maçı izlerken neredeyse tüm ikili mücadeleleri kaybettiğimizi görüp devre arasındaki istatistiğe bakmıştım. ortasahalarımızın toplamı 4/16'ydı, takımın toplamı 13/38'di. maç sonu düzeltilen ilk yarı datasında da ilk yarı toplam ikili mücadele oranımız 15/42, yüzde 36'ya denk geliyor. maç sonunda ise 34/79, %43.

    hava toplarında ilk yarıda 6/21, maç sonunda 16/38.

    biz hangi taktikle çıkarsak çıkalım zaten ikili mücadelelerde bu kadar eziliyorsan, hava toplarında bu kadar eziliyorsan hiçbir şey yapamıyorsun. ilk yarıdaki çaresizliğimiz bu istatistiklerde görülüyor. ikinci yarıda değişikliklerden sonra ikili mücadele oranının da hava topları oranının da %50'nin üstüne çıktığı da görülüyor. doğru 11le çıksak belki bu kadar ezilmezdik.

    burada büyük bir parantez açmak istiyorum. barış alper yılmaz maç boyu 16 ikili mücadeleye girip 10'unu kazanmış. bu olağanüstü bir sayı öncelikle, orana gelmeden daha, 6sını kazanıp 10unu kaybetse bile yine yüksek bir sayı olurdu. tabii maç boyu geri koşmadığı zamanlar oldu, topla gidemediği anlar oldu, topu iyi kullanamadığı anlar oldu, ama 16 defa ikili mücadeleye giren bir oyuncunun yorulması ve daha az verimli olması da bir tık normal. ve tek başına zaten ikili mücadele istatistiğimizi ayakta tutuyor. zaten %43 olan oranımızdan barışı çıkarırsak 24/63 kalıyor, %38.

    böyle bir yüzdeyle ikili mücadeleler kaybedilirse zaten maçı kazanmanın imkanı yok.
  • 937
    hakkında olumlu hatırlanacak hiçbir şey olmayan maç. gözünüzü kapattığınızda elini açıp, bir birine bağıran oyuncular, tek başına yardıran colley, rakibe tekme sallayan muslera görüyorsunuz. bizim adımıza olumlu hiçbir şey yok. taraftarı korkutan da zannediyorum bu. takımın teknik, taktik, mental ne kadar parametre varsa iflas ettiği maç ve ne yazık ki sezonun en önemli maçıydı. tüm bunları görmezden gelip, örtmek için ne diyelim? konsantrasyon eksikliği mi, yoksa yol kazası mı? diliyorum bir daha böyle bir maç yaşamayız.
  • 938
    36 senelik hayatımda beni en çok üzen maç olmuştur.

    bizler cl’ye girelim şöyle para kazanırız böyle oyuncu pazarlarız diyoruz sanki bizim cebimize girecek gibi hesap yapıyoruz efendiler sıfır hazırlıkla sıfır ciddiyetle maça çıkıyor.

    iddaa ediyorum bakmadım ama tüm isviçre ligi takımlarının toplam maaş yükü galatasaray’dan azdır. bizim yerimiz kesinlikle avrupa ligi olmamalıydı.
  • 939
    zannedildiği gibi ya da hocamızın ifade ettiği gibi oyuncularımızda konsantrasyon problemi yoktu. kim şampiyonlar liginde oynamak istemez. bu eşleşme 10 defa oynansa 10'unda da elenirdik.

    geçen sezon bu takımın en fark yaratan fubolcuları boey, sanchez, torreria, barış alper, kerem ve icardi gibi isimlerdi.

    savunma dörtlüsüne bakalım. boey, sanchez, prime apo ve angelino. tek sıkıntı sol bekteydi. boey'in yeri dolmadı. sanchez sakattı, apo formsuz ve cezalı. sol bek bildiğimiz gibi.

    orta sahada toreira 1.90'lık adamların küçük enişte gibi kaldı. yanına lemina gibi bir isim lazım.

    barış alper iyi ama karşısındakiler de az değildi. bir de bu maçta sağ beke çekmek zorunda kaldık. kerem ve icardi de yetersiz kalınca pozaisyona dahi giremedik.

    ben de çok üzüldüm ama gerçekçi olmak gerek. çok sağlam tokat yedik. hak etmedik. daha iyi olmalıyız. gerekli önlemleri almazsak avrupa liginden de grup aşamalarında eleniriz.
  • 940
    rezalet bir kadro tercihi sebebiyle kaybettiğimiz maç. hiiç öyle yönetim cart curt demeyin. çift forvet, eksik orta saha, bu maç için gayet yeterli sağ bekin yedek başlaması, bu sebeple sağ açıkta etkili olan futbolcunu anlamsız şekilde sağ bek oynatıp ondan da mahrum kalman, normalde bu futbolcunun yerine girip iyi işler yapan adamını (ziyech) maçın başında heder etmen ve bu hamleden mahrum kalman, aynı şekilde ikinci forvetini de maçın başında heder edip bu hamleden mahrum kalman, rezalet bir sahaya yayılım vs. vs.. tüm bu hataların sonucunu da maçın henüz başında gördük aslında, biz atak yapamıyorduk ve karşımızdaki b.ktan takım neredeyse kalemize her geldiğinde tehlike oluşturuyordu, işin kötüsü de ara sıra değil sürekli geliyordu sürekli. öyle ayda yılda bir gelen kontra değil, sürekli! ilk yarıda attıkları kornerleri sayamadım, yetişemedim çünkü o kadar çoktu ki!

    ilk yarı böyle geçti, halbuki daha maçın 10. dakikasında büyük hatalarla maça çıktığımız belliydi, akıllı ve insaflı biri en azından 2 değişiklikle hatasından dönerdi ama dönmedi! bakın ciddiyim, galatasaray düşmanı birine “anlamsız bir kadro ve taktik tercihi yap ve şl’den elen” deseler muhtemelen aynısını yapardı. tabii ki okan buruk bu sonucu dileyerek yapmadı bunları, kendisine iftira atamam. tam aksine kendisine yöneltilen orta saha eleştirilerini (ve genel olarak bütün eleştirileri) “ulan nasıl olsa kendi sahamızda zayıf bir takımla oynuyoruz, biz bunları her halükârda yeneriz, bari b.k gibi bir kadro çıkarayım da eleştirenleri g.t edeyim” düşüncesiyle savuşturmak için yaptı. ama sonunda tam tersi oldu, çünkü hem karşıdaki takımı hem de kendi hatalarını fazla küçümsemişti. maçtan sonra da tüm bu olanlardan hiçbir ders almadığını gözümüze gözümüze sokan açıklamalar yaparak, hatalarından ders alacağını ümit eden (ben de dahil) az sayıdaki taraftara “çok beklersiniz aq” dedi.

    özetle bu maçı ve turu kaybetmemizin tek sorumlusu başta okan buruk olmak üzere teknik ekiptir. yönetimin hataları, eksikleri, ihmalleri ve şusu busu ayrı bir konudur. umarım okan buruk toparlanır ve beni g.t eder ancak son derece ümitsizim bu konuda.
  • 941
    bu maçta muslera'nın gördüğü kırmızı kartla ilgili bir itibar saldırısı olduğunu düşünüyorum. tamam kendisini tutup golü atan adama ayağını sallamaması gerekiyordu ve cezayı hak etti. ancak o hareketi çoğu algıcı yerde iddia edildiği gibi elenmeyi sindiremediği için değil golü atan oyuncunun taraftarımıza hareket yaptığını düşündüğü için yaptı. ki ben de öyle düşünüp küfür ettim o oyuncuya. ki hakem de o yüzden kendisine sarı kart gösterdi.

    golden öncesi 2 young boys oyuncusunun tribünleri tahrik etmeye çalışması da muslera'nın o an yüksek tepki vermesine sebep oldu.

    muslera sahada tek tepki veren isimdi ama yanlış tepki verdi. melo gibi tepki verecek birisine ihtiyacı var bu takımın. rakibin iyi oyuncusuna musallat olup onun sinirleri ile akıllıca oynayacak ve dengesini bozacak birine ihtiyacımız var. takımı tam manasıyla silkeleyecek birine ihtiyacımız var.

    edit: ah tabi elbet bir de "teknik" direktöre.
  • 942
    31 ağustos 2024 adana demirspor galatasaray maçı’nda ne oynuyorsak aynısını bu maçta da oynadık. yeminler olsun okan buruk tarafında değişen hiçbir şey yok. şu anki maçla aradaki tek fark young boys takımının uzun boyu yüzünden attığımız uzun topları sürekli alması ve başka oyun planımız olmadığı için bize başka şans bırakmamaları.

    okan buruk bu sezon için çok büyük pişmanlık olacak. kendisi ve bir kesim taraftar anadolu takımlarının vasatlığı karşısında oluşan illüzyona kapılmaları neticesinde takımın koca sezonunu yakacaklar.
  • 943
    tıpkı geçen seneki sparta prag ve kopenhag maçları gibi bize büyük ders veren bir maç oldu. geçen sene santrfor bölgemizde sıkıntı olduğunu fark edip yaptığımız batşuayi takviyesinin de yetmediğini görmüş olduk. o yüzden bir de osimhen’i alıp problemimizi çözdük diye düşünüyorum. doğru teşhis doğru tedavi.

    şaka bir yana osimhen gelsin sorun değil de sorun başka.
  • 946
    beni de çok kırmış olan maç.

    insanoğluyuz, kırılsak da toparlanacak bir dal arıyoruz ama trt'nin sampiyonlar ligi tanıtımında young boys'u görünce içim kan aĝlıyor.

    beşiktaş'tan 5 yemek, içerde şampiyonluk maçında fenere kaybedip işi son maça bırakmak anlık sinir yaratıyor tabi ama onun dışında gram umrumda değil inanın.

    ama avrupa'da hazır takım da ivme kazanmış, fizik gücünü arttırmışken yaşanabilecekleri yaşayamamak, o müziği dinleyememek insanı gerçekten çok üzüyor.

    keşke bir şekilde geçebilseydik turu ah be..
  • 948
    şampiyonalar ligi ön eleme turu diye bir saçmalığın varlığını sorgulamayı bırakıp oynamak zorunda kaldığımız bu tarz ön eleme maçlarını kazanmak istiyorsak öncesinde mutlaka avrupa’nın güçlü takımlarıyla hazırlık maçları yapmalıyız. emirates cup falan. ya da süper lig’de daha fazla derbi ve zor maç yapmalıyız bir şekilde. zor rakiplere alışmadan bu maçlara çıkıyoruz.
  • 949
    bu maçın ilk ayağında ve bu maçta bizi yenen young boys'un bu sezon oynadığı 10 maçta 4 galibiyeti var. ikisi bize karşı, diğeri isviçre kupasında amatör bir takıma karşı, diğeri de yine isviçre kupasında isviçre 3.liginden bir takıma karşı. ligde oynadıkları 6 maçta 3 mağlubiyet 3 beraberlikleri var. bu maç zorluk derecesi yüksek falan değildi. rakip helvadan hallice bir durumdaydı ama özellikle bu maçta çıkardığımız skandal kadronun bedelini ödedik. başakşehir'den, eyüp'ten daha iyi olmayan bir takıma 2 maçta diş geçiremedik.
App Store'dan indirin Google Play'den alın