• 905
    geleceğimizi belirleyecek en önemli karşılaşmaydı bu. yemişim ligi, 5 şampiyonluk öndeyiz zaten ama mevcut koşullarda bize 30 milyon euroluk girdi sağlayabilecek başka bir alternatif yoktu bu maç haricindr. kaybettiğimiz için üzgünüm ama bile bile ladese girdik. geçen sezon bittiğinden beridir bize 6 numara lazımdı. bas bas bağırdım resmen ama doğru düzgün yorumcu bile bu eksikliği dile getirmedi. hatta okan hoca çıktı orta saha ile ilgili gereksiz bir açıklamada bulundu. bir bölgede çok fazla oyuncunun olması bir şeyi değiştirmiyor hocam. bize dönen topları alabilecek, hava toplarında da üstün size’lı bir orta saha lazımdı. yanına önüne istediğin gibi adam koy ama bu eksikliği görmen gerekirdi.

    neyse çok üzgünüm. ergenler gibi şu gitsin bu istifa demem ama geleceğimizi belirleyen en önemli maçımızda bu kadar mahkum oynamak üzdü çok.

    çok üzgünüm.
  • 907
    basit bir şekilde ezim ezim ezildiğimiz maç. rakip takım tabi ki bizim yapamadığımız şeyleri yaparak bizi bu hale getirdi ama bunu o kadar basit göstererek yaptılar ki, insan gerçekten hayret ediyor.

    bütün üzüntü ve sinir patlaması arasında az biraz aklıselim yazayım diyorum. gerçekten bunu yapmak zor.

    180 dakikada iki takım da aynı oyunda ısrar etti. young boys zaten bizim eksiklerimizle örtüşen bir plana sahipti. değişmemesini bir yere kadar anlarım.

    biz değişiklikler yapıyor görünsek de özünde fark yaratacak bir hamle yapamadık. eksiklerimizi kapatamadık, onun yerine eksiklerimizi daha da belirginleştiren hamleler yapıp güçlü sandığımız yerlerimize abanmayı tercih ettik.

    bu maçın ilk dakikalarında yüreğimizi ağzımıza getiren ilk pozisyon oldu. maç bitene kadar da bu pozisyonlar ritmik olarak devam etti. görece iyi olduğumuz işleri de saçma sapan seviyesinde yapabilince kaçınılmaz bir sonuçla, toplam averajla oyunu kıyaslarsak ucuz kurtardık diye şükreder bir halde geldik.

    iki yıl üst üste şampiyonluk, rekor seriler falan derken bütün gün süren sidik yarışında bayağı bir psikolojik üstünlüğümüz vardı. bu krizden çıkana kadar bunun sert geri dönüşleri olacağı kesin.

    ilaveten eylül ayındaki divanda ve ekim ayındaki mali kongrede kılıçlar çekilir gibi. hoca, cenk ergün falan derken iş yönetimi indirmeye kadar gidebilir...

    (bkz: galatasaray'da kaos)
  • 909
    bok gibi oynadığımız maç.
    diğer bok gibi oynadığımız sezon başı maçlar için:

    (bkz: 25 temmuz 2023 zalgiris galatasaray maçı) (bkz: 2 ağustos 2023 galatasaray zalgiris maçı)
    (bkz: 23 ağustos 2023 molde galatasaray maçı)
    (bkz: 29 ağustos 2023 galatasaray molde maçı)

    tak farkı, şans, moral ve motivasyon yanımızdaydı. rüzgar arkamızdaydı. bu maç ve turda ise kaos vardı.

    ben öyle vefasızlığa gelemiyorum arkadaş. beklerim devre arasına kadar. sonra bakarım duruma. ne ya bu kendini dev aynasında görmeler. bütçen yüksek olunca turu altın tepside vermiyorlar. öf.

    ben de kızıyorum hocaya. sahada 3 tane top kapabilen oyuncu ile çıkmış sahaya. gerisi geçirgen ya da yarı geçirgen adamlar vs. falan fişmekan.

    ama bıktım yangından be arkadaş, herkes bol keseden analist olmuş. tam saha pres yapmaya çalışırken çok kötü görünüp görünüp sonrasında çok güzel günler geçirdiğimiz oldu bizim. daha geçen sene, ondan önceki sene…

    kızalım, eleştirelim ama nedir bu teneke bağlamak? taktiğe anlam veremiyorum demeler falan… herkes guardiola anam babam.

    valla sıktı bu kitle ya. hoca zaten fenerbahçe maçına kadar tökezlerse gidecektir. ama dönüp ilk eleştiriyi hocaya, futbolcuya yapmak büyük hatadır. iyi giden düzeni kim bozduysa, suçlu odur. sinerjiyi o bozmuştur!

    yarın öbür gün editler yaparak özürlerle çağırırsınız hocayı ama bulamazsınız.
  • 910
    aslında young boys teknik direktörünün bizi yendiği maç. adam bize karşı elindeki kadroya göre nasıl oynatması gerekiyorsa öyle oynattı takımını. diğer olası rakiplerimize de yol gösterdi.

    young boys teknik direktörünün aldığı maaş nedir acaba?

    galatasaray'ın başına getirsek hepimiz burun kıvırırız kim bu diye. ama adam bir teknik direktör olduğunu gösterdi. takıma bir formasyon verip "haydi aslanlar haydi kaplanlar" deyip oyuncuların inisiyatifine bırakmadı maçı. bir "teknik" direktörün varlığının önemini gösterdi.

    zamanında östersunds fk maçlarında graham potter igor tudor'a teknik direktörlük dersi vermişti. şimdi de bu takımın teknik direktörü okan buruk'a ders verdi. tabi dersi aldığını sanmıyorum okan buruk'un.

    okan buruk da zamanında igor tudor'a laf etmişti yakışmıyor galatasaray'a diye. fıkra bu kadar.
  • 911
    sonucu itibarı ile benim gibi isviçreli sözlük yazarları için ortalık sakinleşene kadar dışarı çıkmama sebebidir. geçen hafta işyerinde, naptı sizinkiler dediler, futbol takip etmiyorum dedim. pek yemediler gibi sanki ama neyse.

    kadıköyde oturup, bir fb-gs maçı sonrası metro ile karşıya geçmek zorunda olduğunu düşünü. her durakta karşına çıkacaklar, eve varana kadar.

    yapımda ve yayında emeği geçenlere selamlarımı iletiyorum.
  • 912
    çok üst düzeyde şansın ve direklerin yardımı, biraz da rakip oyuncuların yetersizliği sebebi ile 0-1 skorla kurtulduğumuz maç.

    beni en çok rahatsız eden, maç boyunca oyun anlayışımızın temeliydi. öncelikle skor bulması gereken taraf biz olmamıza rağmen bunu anladığım kadarı ile kulüpte hiç kimse anlamamış. beraberliğin bize yarayacağına inanmışlar yoksa ilk yarıda rakibi kilitlemeye yönelik oyunumuzu ve stoperlerimiz arasında bitmek bilmeyen sonsuz pas trafiğini başka izah yolu yok.

    yoksa elbette bazen kağıt üstünde zayıf takım güçlü takımı yenebilir. ancak takımda öyle sorunlar var ki bu bir elenme veya mağlubiyet gibi kavramların önüne geçiyor.

    ben çok teknik, taktik anlamam ama ikinci yarıda tempo yapmaya çalışıp beceremediğimiz anlarda sürekli her topu ceza alanına girer gibi olduğumuz anda çizgiye çevirme gibi bir alışkanlığımız var ama bu noktada zaten maçın ilk yarım saati adamları delme ihtimalimiz olmadığını gördük. gördük ve kalan bir saat de aynı şeyi denemeye devam ettik. başarısız bir denemeyi bin kere de denesen bariz bir hata olmadıkça sonuç alamayacaksın. neden anlayış değiştirmiyoruz. hatta en baştan bunu yapamayacağımızı anlayıp ona göre bir anlayışla çıkmıyoruz.

    bir de şey çok zoruma gidiyor. rakipten biri topu alınca koşa koşa kendi ceza sahası önünde bizim ceza sahası önüne kadar geliveriyor. biz topu alınca kendi ceza alanımız önünde 2-3 dakika, orta alanda 2-3 dakika oyalandıktan sonra rakip ceza alanına yaklaşıp duruyoruz. oradan daha içeri nasıl gireceğimize dair planımız asla olmadığı gibi inisiyatif alıp, ver kaç'la, çalımla içeri dalabilecek bir adamımız da yok.

    zaten 15-20 yıldır takık olduğum "yeni transferler diğer takımlarda hemen oynamaya başlar ama galatasaray'da bir 5-6 hafta oynatılmaz" anlayışı ve oynattığımız da süreklilik sağlamaması için devamlı oyundan almamız veya sonradan oyuna sokmamızı anlamıyorum. iyi oynadı kötü oynadı kısmını geçtim, eğer şampiyonlar ligi elemesinde 90 dk oynamayacaklarsa neden 2 adama 30 milyon euro'ya yakın para verdik.

    evet şampiyon takım, rekortmen takım ancak eleştiriler ve uyarılar zaten geçmişe değil hatta bugüne bile değil geleceğe dönük yapılıyordu, hala da öyle yapılıyor. bu mantık, bu anlayış bizi bir fiyaskoya doğru götürüyor. belki bu sene de mevcut kadro ile ligde iyi gideriz, belki avrupa liginde 2-3 maç kazanırız. peki ya gelecek sene? kafa aynı kafa olacak çünkü. her sene geriye gidiyoruz.
  • 913
    rezilliğin tek ama tek sorumlusunun başımızdaki teknik direktörün olduğu maçtır. ekonomik olarak başkan ile beraber borç batağıma sürüklediler. tarihimizin en kötü ekonomisinde oyunculara en fazla maaş verdiğimiz dönemdeyiz ve cl demek bir nebze de olsa rahatlamaktı.
    neyse burada bir haftadır bas bağrıyor herkes orta sahayı sağlam tutmalıyız, geçiş yememeliyiz derken bizimle dalga geçiyordu okan buruk. evet anlamadık senin ne oynattığını, 80’lerden kalma 4-4-2 taktiğini anlayamadık ulu taktisyen. hadi toparlayın şimdi bu rezil yönetim ile beraber ama siz muhtemelen tüy dikersiniz.
  • 914
    sonucunda okan buruk'un istifa etmesi gereken maç.

    - 3-4 fark atması gerekiyormuş gibi çift forvet çıktı, fiziksel olarak üstün rakibe karşı orta sahaya daha çok yük bindirdi.
    - ilk 11 tercihleri yüzünden kenardan oyuna girip maçı değiştirebilme ihtimalini sıfıra indirdi.
    - icardi, toreira, muslera haricinde takımda skora reaksiyon verebilecek oyuncu yoktu. oyuncuları maça motive edemedi.
    - rakiplere üstünlük sağlayamadığı halde inatla orta sahayı 3 değil 2 oyuncuya teslim etti. orta sahaya yardımcı olan ofansif oyuncu sara'yı inatla kaleden uzak oynattı.
    - barış alper'i sağ açık oynattı ama gördüğümüz kadarıyla barış'a bindiren sağbekle beraber oynamayı öğretememiş. jelertten alabileceği verimi düşürdü.
    - orta sahayı göz göre göre kaybetmesine rağmen fizik gücü ile fark yaratabilecek berkan'ı solbek olarak oyuna aldı.
    - maç sonunda sürekli eksik futbolculardan bahsetti. 2 yıldır teknik direktör olarak 50-60 maça çıkacağı sezona yeterli kadro ile başlamamak kendi hatası.

    futbolcuların da sıkıntısı var tabi ama fabrikada problem varsa müdüre hesap sorarsın. hesabı kesilecek adamı zaten müdür belirler.
  • 915
    gerileme dönemimizin başladığı maç olmuştur. bu zamana kadar oynadığımız ve hep kaybedenin bizim olduğumuz karar alıcı maçlara bir yenisi daha eklendi. mental olarak dipteyiz. bu durumun lige de yansıyacağını düşünüyorum. takımı buradan geri döndürmek çok çok zor ve bu teknik ekibin işi. yönetimden zerre umudum yok. bir an önce gitmeleri gerektiğini düşünüyorum.
  • 917
    bu maç özelinde bir bir oyuncu suçlamam. çünkü takım olma namına hocadan bir emare göremedik.
    futboldan hiç anlamayan bir adama de ki bu oyunculardan 11 kişi seç sahaya at, bu kadroyu çıkarırdı. burada körü körüne ve cahilce yapılmış bir plan bile değil plansızlık vardı.
    elindeki hamuru kullansana, neden yırtınıyorsun farklı olmaya.
    muslera
    jelert nelsson metehan köhn
    torreira kaan
    barış sara batşu
    icardi
    ne bağladı elini bu kadro için? aynı sonucu bu kadro da alırdı. ancak 4-5 net pozisyon vermezdin. hadi tutmadı kerem var, mertens var, ziyech var. barış'ı forvete atarsın ne bileyi bir şeyler denersin.
    maçın başında orta sahasız ve çift forvet çıkıp gol arayacağın zaman forveti oyundan almak akıl tutulmasıdır.
    maçın kaybedileceği o kadar belliydi ki her dakika yanlış hamleler geldi.
    ziyech ve köhn çıkarıyorsun jelert ve berkan alıyorsun. ne anladım bu işte? bir yeri onarman için 2 yeri bozuyorsun.sistem yine aynı kalıyor.
    adamlar da tam bir hatayspor gibi oynadı. kapan 9 kişi vur ileri isabetli. oynanması gereken oydu zaten. biz neden bu oyunu bizden büyüklere gösteremiyoruz misal?
    çünkü olur mu hep biz biz biz. iyi tarafından da bakmak lazım. bu kadro ve planlamayla tur atlasak folloş olacaktık.
    hadi bakalım anamızın ligine.
  • 918
    bu maç özelinde hiçbir oyuncu suçlanmamalı. her biri sahada elinden geleni yaptı ve büyük bir hata yapmadan tur için çabaladılar. yok muslera 90'da kırmızı kart görmüş, yok icardi önünde 3 kişi varken gol atamamış, bunları söyleyerek okan buruk ve yönetimin bu maçı normalleştirmelerini sağlayıp bahane üretmelerine yardımcı olmuş oluruz.

    ben bu maç için tüm oyunculardan razıyım. hepsi formaları için sonuna kadar çabaladılar. buna rağmen taktiksel olarak o kadar yetersiz kaldılar ki saçma sapan kayarak müdahaleler, tekmeler attıklarını falan gördük. bu disiplinsizlikle, hocanın soyunma odasını kaybetmesiyle veya mental problemle ilgili değildi. hepsi ellerinden geleni yapmalarına rağmen galatasaray'ın 10'da biri değerindeki bir takıma üstünlük kuramamanın getirdiği sinir ve stresle ilgiliydi.

    tüm bunlara rağmen sevgili hocamız maç sonunda taktik anlayışıyla ilgili hiçbir yorum yapmazken, kaybetmemizi maça çok fazla hazırlanmış olmamıza bağladı*. gerçekten inanılır gibi değil. aynı hoca, taktik anlayışını sorgulayan taraftarlarla önceki gün dalga geçmiş, bu dalga geçişini de savunan birçok taraftar olmuştu. teknik direktörseniz şunu iyi bilmeniz gerekir, taraftarı karşınıza aldığınız zaman başarılı olmanız mümkün değildir. okan buruk bu maçı kaybedebilir, normaldir ancak maç öncesi ve maç sonrası açıklamalarıyla kendisini uçurumdan aşağıya atmıştır.
  • 920
    artık sahada kerem aktürkoğlu, berkan kutlu, kaan ayhan ve kerem demirbay’a çok farklı bakmama sebep olan maç. kaçmadılar, orta sahanın arkasına top atamasınlar diye saklanmadılar. kerem top istedi, berkan 1-0’da bile ileriye taşımaya çalıştı. kerem demirbay 1-0’dan sonra bile top istedi şut çekti. karakter ve aidiyet böyle maçlarda vazgeçmemek ile sınanır. sonuç ve oyun çok kötüydü ama bu adamlar bana aferin dedirtti.
  • 921
    tekrar saymak istemedigim malum maclar sebebiyle, gecen seneden beri mevcut birikmis hayal kirikliklarimiz varken, takimdan ve teknik heyetten bir reaksiyon beklerken, ispat maci beklerken tamamen cokmus oldugumuz mac. hatta bilmiyorum katilan olur mu ama bence en kotu macimiz oldu hepsinden. yani kopenhag ve prag ic saha maclarinda yine de iyi ve ustun oynadik biz. acaip goller kacirdik biz baskilar kurup, onlardan iyi takim oldugumuzu hem hissedip hem de hisettirdigimiz donemler oldu mac icinde. hatta deplasmanlarda da kotu oynadigimizi dusunmuyorum, kopenhag bizi skor avantajiyla da kitlemisti ama dogru oyunu oynamistik biz o gun. prag deplasmani kirmizi kartla bozuldu. fenerbahce macinda bile, bizi sadece bozmustu fenerbahce, kendileri de uretemiyordu ve muslera'nin bireysel hatasi olmasa gol atabilecek gibi durmuyordu.

    young boys'a 180 dakika hic bir varlik gosteremedik bana gore, herhangi bir isvicre taraftarini etkiledigimizi sanmiyorum misal. acik ara en kotu performansti bu. ozellikle ilk yari bittiginde ustumuzden tir gecmis hissiyatina kapildim acik konusayim. bayern, united vs bile bizi bu hale sokmadi gecen sene, acaip bosluklar verdik ve her an gol yiyebilecekmis gibi caresiz izledim maci. malesef mac oncesi umutlu durmaya calissak da kafamizin bir kosesinde duran bir senaryoydu ve sasirtmadi. zaten ilk maci kaybettigimiz eslesmelerde donme oranimiz asiri dusuktu, biz hep boyle bir takimdik, bu da farkli olmadi. mental olarak buralari kaldiramiyoruz, kotuysek kotuyuz, iyiysek iyiyiz.

    soyle bir cirpida gecmise gidiyorum ve bizi avrupa'da eleyen takimlari animsiyorum. hem eslesme hem gruplarda bizim ustumuzde bitiren takimlar olarak. ostersunds, karpaty lviv ve tromso faciaydi. psv, lazio, benfica ve barcelona bize karsi favori olan takimlardi zaten. ama anderlecht, club brugge, rangers, kopenhag, sparta prag ve simdi young boys. bu seviyeye elenmek hayal kirikliginin otesinde artik. top lig takimlarina karsi zaten bir sey bekleyemiyoruz, onun bir alti ulkelere, portekiz, hollanda liglerine karsi da yine favori degiliz eyvallah. ama bir zahmet belcika, isvicre, avusturya, iskocya seviyesiyle de yasamasaydik bunlari. haketmiyoruz desem yalan olur, zira bu ulkeler bile 10 yil oncesinden cok ileri gitti, futbola odaklaniyorlar, sadece futbol dusunuyorlar muhtemelen. biz futbol takimi degil gibiyiz, baska bir savas veriyoruz ulke icinde, futbol bunun bir dali gibi. boyle olunca da lig seviyesinin ustunde ama avrupa'nin orta seviyesinin bile cok altinda bir yere sikisip kaliyoruz.
  • 922
    o kadar rahat kazanacağımızı düşünüyordum ki, inanılmaz yanıldım. tabii nereden bilebilirim ki okan buruk'un fantezi yapıp 4-4-2 deneyeceğini!

    herkesin eleştirilebildiği gibi o da eleştirilebilmeli ki herkes de eleştiriyor zaten. ilk maçta da dedik, bu kadroyu bu orta saha kaldıramıyor. bu maç öncesinde de laf soktu kendince sayın hocamız; oynatmak istediği futbolu anlamamışız! anlayamadık çünkü ortada futbol yok! temel mantığa aykırı bir sistemle maça çıkıyoruz. kadroyu görünce şok oldum zaten, nasıl dersini almadı ilk maçtan diye. geldiğimiz nokta; elenmek.

    önceki maçta da dedim; stoperler geriye kaçarak oynayan stoperler. orta sahadakiler ise ileride baskı yapmayı seven bir ekip. o kısım boş kalıyor, defansif zafiyet. gene forvetler de sürekli orta sahaya gelen karakterde oyuncular değil (bkz: necati ateş) mauro icardi zaman zaman yapıyor ama o da canı sıkıldığı için. orta sahadaki oyuncular top sürerek de alan kat eden insanlar olmadığından, orta saha ile forvet arası da boşluk. ne bu abi? nasıl organize bir atak olabilir? zaten takımın omurgası komple sakat. kanatlara sıra bile gelmedi ki konuşmak da istemiyorum artık. oynanmak istenen sistemi anlamıyormuşuz, buyur; kafadan 30 mn euro'dan olduk tek maçla.

    önümüzdeki maçlara bakalım derdim de bu inadın kırılması lazım. her zaman her şeyi sen en iyi şekilde bilemezsin. imkansız bu. herkes bir şey söylüyorsa bir dinlemek lazım, herkes de her zaman yanılıyor olamaz.
  • 924
    tarihimize koca bir rezillik olarak yazan mücadele. en büyük sorumlusu açık bir farkla okan buruk. inadının bedelini galatasaray ödemiş oldu, milyonlarca euro’dan olduk. 2 maçta da turu zerre haketmedik. bu konuda da en büyük sorumlu hoca ve çok büyük bir çizik yedik artık.

    gücünün kat ve kat altı takımları yenecek taktiği bulmuş olabilir hocamız ancak büyük maçlarda bu taktik işe yaramıyor. bu arada young boys büyük maç evet çünkü sonucunda şampiyonlar ligi var. ancak young boys galatasaray’ın dengi bir takım olmamalı o bütçesiyle.

    neyse gelelim büyük maçlarda işe yaramayan taktiğe. taktik işe yaramadıkça insanın bir şeyleri değiştirmesi gerekiyor. ama hoca her seferinde yine kendi bildiğini okuyup farklı sonuca ulaşmayı umuyor. bu da pek rasyonel bir durum değil ve insan da aynı hatayı 4. yada 5. kere yapmaz, yapmamalı da.

    burada çok ciddi bir sorun var. maalesef hocanın düzelme özelinde bir çabası yok. şu saatten sonra da düzelmesinin bir amacı bizim açımızdan yok. zaten hoca kendi bildiği ve sadık olduğu planla son 2 sezonda 190 puan toplamış durumda. yerel ligde gelen başarısını da rakiplerinin aşırı güçsüz kadrolara sahip olmasına borçlu.

    galatasaray avrupa fatihidir gibi bir cümle söylemeyeceğim, yalan bir ifade bu. avrupa karnemiz süper kupa sonrası ortada, başkasından saklanacak bir durum yok ortada. ancak okan hocanın gösterdiği avrupa performansı yetersizdir ve bu kulübün kurulma amacına aykırıdır.
  • 925
    https://x.com/...IeB1zL46Hkg&s=19

    şu videodaki young boys ataklarının beşte birini biz yapabilsek nasıl da övünürdük ama takımımızla değil mi? o beğenmedigimiz hor gördüğümüz yb takiminin bu ataklarini ayakta alkislarim ben. adamlar resmen tek pas olayinin suyunu cikartmislar ve depar konusunun kitabını yazmislar. leicester city'nin sampiyonluk sezonunu animsatti bana.
    bu video bizdeki tüm eksikleri, defansif ofansif farketmeksizin, anlatan bir çalışma.
    bizde boşa koşan, koşu yoluna top isteyen, ayagina beklemek yerine önündeki koridora top atilmasini isteyen bir tek oyuncu bile yok. yani onyekuru tarzi hiziyla baş döndürüp sersembedecek futbolcumuz yok. tüm oyuncular ayağa alip iki dürtecek de, etrafina bakacak da oyun kuracak. ya icardi en yavaş adam ama bu tek top ve çapraz pasla hat kırmayi da en iyi o biliyor valla.
    ayni anda kerem ve ziyech ile zaten oyunu rakibe direkt hediye ediyorsun. bu maçta solda prime onyekuru ve sağda rashitsa oynasa, merkezde torreira, sara yanı prime melo olsa bambaska seylerden bahsediyor olurduk eminim.
    demek ki eksik neymis? koşucu kanat ve parçalayıcı merkez def orta saha. yani oyuna hız katacak taşlar. gerisini zaten icardi, mertens gibi isimler halledecekti.
App Store'dan indirin Google Play'den alın