• 47
    galatasaray'ın ve fatih terim'in kamuoyunun gazına gelip tüm tekniğini, taktiğini, dizilişini bozduğu maç. biraz şeyh uçmaz müridleri uçurur mentalitesi gereği, biraz da zamanla uzayan mesafeler hesabı aktarıla aktarıla gerçeğinden epey sapıldı bu maçın.

    galatasaray'ın dört sene üst üste şampiyon olurken artık makineleşmiş bir ideal 11'i ve dizilişi vardı. kalede taffarel, sağ bek capone, kale önünde bülent korkmaz gheorghe popescu ikilisi, sol bekte hakan ünsal ya da ergün penbe oynardı. orta sahada süper bücüler olarak anılan okan-emre-suat ve kumandan hagi yer alırdı. önde ise hakan şükür arif erdem ikilisi yer alırdı. kağıt üzerinde 4-4-2 olarak görünse de beklerin hücuma katılmasıyla 2-5-1-2 hatta 2-3-2-1-2 gibi değişik formasyonlara doğru şekil değişip top rakibe geçtiğinde 4-4-2'ye hatta 4-3-1-2'ye evrilirdi.

    bu maç öncesi hem bizim camiada, hem de basında büyük bir hezimet beklentisi vardı. türk futbol tarihinin kağıt üzerinde en başarılı kulüp takımıyla çok çok formsuz durumda bir fenerbahçe karşı karşıya geliyordu. bir yanda ligde dördüncü şampiyonluğa giden veuefa kupasında yarı finale çıkmış galatasaray, diğer tarafta pendik faciası yaşayan fenerbahçe. üstelik o sezon üçüncü mü dördüncü mü hocasını değiştirmiş, ayak kırılmasından dönmeye çalışan uche ve artık 39 yaşındaki engin ipekoğlu hariç bir tane yedek oyuncusu yok. hatta ve hatta serkan özsoy o maçta 90 dakika oynamış fenerbahçe'de, bugün kaç fenerbahçeli hatırlar kendisini büyük soru işareti...

    tüm bu ahval ve şerait altında galatasaray artık makine olmuş taktiğini bozarak çıktı maça. sol bekte okan buruk, sağ bekte arka direk capone ve kalenin önünde büyük kaptan bülent korkmaz. orta sahada emre ve suat, önlerinde hagi ve sergen. ileri uçta ise arif ve hakan ikilisi vardı. bu manyak deneme sayesinde iyi oyuncuları sahaya atmanın tek başına iyi bir oyun için sebep olmadığını bu maçta acı bir şekilde öğrenmiş oldu hem galatasaraylılar hem de fatih terim...

    yıllar sonra internette ulaşılabilen 5-6 dakikalık özetlerinde bile bir sürü galatasaray pozisyonu, cılız bir tayfun korkut şutu ve malum gol yer alır hep. taffarel'in maç boyu yere yatmadığı efsanesi nesilden nesile aktarılır mesela. ancak galatasaray'ın oynadığı futbolun, her ne kadar bir sürü pozisyon bulsa da kendi standartlarının çok altında olduğunu belirtmek gerekir. beklerden hücum katkısı alamayan, orta sahada artık makineleşen o presi yapamayan, hücum geçişlerinde rakibi boğamayan galatasaray bulduğu pozisyonları tamamen sahadaki ayakların bireysel becerileriyle bulmuştur.

    buna kamuoyundan gelen baskının verdiği sabırsızlık da eklenince durum daha da sıkıntılı bir hal almıştır galatasaray adına. 30-35 metreden zorlama şutlar, gelen ortalara artistik vuruşlar derken en son ceza sahasında 8 kişinin arasından topa vurmaya çalışmalara kadar iş düşmüştür ne yazık ki. fenerbahçe de maç öncesi yorumların verdiği motivasyona ek olarak dakikalar geçtikçe gelmeyen golün ve galatasaray'ın da beklenenden zayıf kalmasının verdiği dirençle iyiden iyiye maçı kilitlemeyi başarmıştır.

    "kaleleri saymak zor olur pota koyalım" laflarıyla çıktığı sahada 82. dakikayı 1-0 önde geçmeyi başaran fenerbahçe son 10 dakikada iyice paniklemiş ve kontrolünü kaybetmiş galatasaray karşısında varını yoğunu ortaya koyup skoru korumayı başararak bu tarihi galibiyeti almıştır. aynı fenerbahçe yine turhan sofuoğlu yönetiminde 33. haftadaki 14 mayıs 2000 beşiktaş fenerbahçe maçını da kazanıp "derbileri kazanalım da sezon kimin umrunda" geleneğinin temellerini sağlamlaştırırken galatasaray'ın da uefa finaline lig şampiyonu olarak çıkmasını sağlamıştır.

    fatih terim hocam bu acı tecrübeden sonra taktik ve diziliş konusunda ciddi bir disiplin sahibi olmuştur. 6 kasım 2002 fenerbahçe galatasaray maçında dizilişi bozuporta sahaya 1-2 takviye yaparak maçı 2 ya da 3'te durdurma şansı varken dahi bu disiplininden şaşmamıştır. taktiğin bozulduğu bir derbi kaybedilmiş, taktiğin bozulmadığı bir diğer derbi ise tarihi hezimete ilerlemiştir.

    bir de golden sonra oluşan sessizlikte eski açık'taki fenerbahçe taraftarının(u: ki ali sami yen'deki eski açığı son haline kıyasla ev sahibine ayrılan yer kadar yer ayırılırdı o zaman) "sallasana sallasana mendilini fatih terim kurtarsana p*çlerini" tezahüratı bütün stadı inletmiş, tribünler yaşanan dumur sonrası cevap verememiştir.

    daha sonraları fenerbahçe taraftarı üçüncü ve dördüncü fatih terim döneminde kadıköy'de oynanan derbilerde "ya nasip" diyerek bu tezahüratı ara ara böğürmüş ancak gele gele başkanım bizi bu fatih terim hegemonyasından kurtarın noktasına gelebilmiştir...
  • 53
    fatih terim'in şov yapalım derken makine düzenindeki takımın dizilimini tamamen bozduğu, kadro tercihinde hiç olmadığı kadar cıvıttığı, üzerine biraz rüştü'nün performansı biraz da fenerbahçe balı eklenince tarihe geçen bir skorun yaşandığı unutulmaz maç.

    yıllar sonra bu maçın dikkate alınması gereken ama pek anlatılmayan kısmı sezonun o bölümünde oynaya oynaya makine gibi olmuş, avrupa'nın zirvesine çıkmakta olan takımın ayarıyla haddinden fazla oynanmasıdır.

    galatasaray belki o gün o haliyle bile fenerbahçe'ye neredeyse hücum fırsatı vermemiştir ama hücumda düzensizliğin, laubaliliğin dibine vurmuştur. maç rüştü ile bizimkiler arasında geçmiştir geçmesine ama normal şartlar altında fatih terim'in kulübe önünde sinir krizi geçirip havada kement sallamasına neden olacak pek çok şut denemesi olmuştur.

    o gün galatasaray hafif bir rotasyonla dahi olsa kendi taktiğiyle sahaya çıksaydı güle oynaya bir galibiyet alırdı. aslında o sezonun ilk yarısındaki maçta kadıköy'de yaptığı biraz da öyle bir şeydi.

    yine de doğrudur, taraftarın asli işi destek olmaktır. bunun dışına çıktığı zaman burnunun sürtünmesi doğaldan da öte maddenin doğasının bir gereğidir.

    futbol tarihi böyle nice hikayeyle doludur. ancak taraftar gaza gelse bile takımın/hocanın da onlara ayak uydurmaması gerekmektedir.
  • 48
    fenerbahçe camiasının takım ve tribün olarak maça çok fazla anlam yükleyip kazandıkları maçtır. eski açıkta kendilerine verilen yere sığmamışlar ve verilen yer daha da genişletilmiş, tüm tribünü saracak dev bayarağı maç öncesi açmışlardı. bizim tarafta ise tribün olarak ilk 10 dakikadan sonra gol gelmeyince bir anda heyecanını yitirmiştik anlamsız şekilde. fenerbahçe kötü bir takıma sahip olmasına rağmen ellerinden geldiğince savunma yapmaya çalışmışlar, otobüs çekme deyimini o yıllarda hayata geçirmişlerdi.

    fener tribünü ise "gol yemedeğim her dakika beni güçlendirir" mottosu ile özellikle 30. dakikadan sonra başladıkları 70 li yılların sevimli şarkılarından " ne oluyor hayatta" şarkısını kendilerine göre" sen çok yaşa" anonim bestesi ile harmanlayıp gole kadar hatta golden sonra bile artan bir coşku ile söylemiştir. frikik olduğunda çoğumuz emindi gol yiyeceğimizden tıpkı bu tarihten yaklaşık 2 ay sonra uefa kupasını alacağımzdan emin olduğumuz gibi.

    üzüntünde sevincinde seninle birlikte...
  • 51
    ali sami yen stadyumu’nda izlediğim karşılaşma. hemen yanımda erkek arkadaşıyla oturan bayan fener golü sonrası yüzünde büyük bir tebessümle havaya zıplar gibi olmuşken erkek arkadaşı tarafından sıkıca tutulup koltuğa bastırılmıştı. ben de o an bayanın erkek arkadaşına doğru eğilip hemen stadtan çıkın gidin demiştim. adam zaten başkaları farkederse linç minç ediliriz diye koşarak çıkmıştı.
  • 41
    bugüne kadar izlediğim galatasaray fenerbahçe derbileri arasında galatasaray'ın bu kadar dominant oynadığı ikinci bir mac hatırlamıyorum. belki de tarihi farkın olması gereken maç johnson'ın saçma sapan vuruşunun fenerbahçe balı sayesinde bizimkilerin orasına burasına çarpması sonucu gol olmuştur.
    fenerbahçe'nin galatasaray'ı yenme aşkı taa o dönemlerden başlar. avrupada şampiyonluğa yürüyen takımı yenme hissiyatı mutlu etmişti o dönem onları cok fazlasıyla.
  • 58
    3-0'dan 4-3'e gelen mac, 5, 6 yedigimiz hezimetler de dahil olmak uzere 40 yillik galatasaraylilik kariyerimde yasadigim en uzucu fenerbahce maglubiyetine sebep olan mac.
    sergen'in etkisiz oyunu aklimda kalmis en cok. bol bol gol kacirdigimizi hatirliyorum ama oyle cok buyuk bir baski ile rakibi bunalttigimiz bir mac degildi. ama kalite farki o kadar buyuktu ki, bu macin fenerbahce tarafindan kazanilmasi sadece boyle bir abuk senaryo ile mumkun olabilirdi. emre'nin kicina carpan topu taffarel'in seyredisi ve bir iki saniye gecikme ile gelen sessizlik ve deplasman taraftarinin gol sesi. o anda biliyorduk aslinda bir futbol mucizesi yasanmak zorunda, dolayisiyla kalan 8-10 dakikada gol atmamiz mumkun degil. sanki bir iki oyuncumuz atilmis da eksik oynuyormusuz gibi son dakikalari umitsizce cirpinarak oynamistik. en cok o uzmustu beni. zira yenilgiyi kabul etmeyen bu muthis kadronun bu halini ilk kez goruyordum.
  • 55
    efsane 2000 yılının nazarlığı. öğlen saatlerinde tribünlerin tıklım tıklım dolduğu, akşama kadar tribünde maçın başlamasının beklendiği zamanlardaydı. maça gelen hemen herkes fenerbahçe'nin rezil oluşuna şahit olabilmek için gelmişti. 5-0'a bile razı olmayan, en az 7 8 isteyen bir kitle vardı tribünde. sonrası malum. johnson'un dağa taşa vurduğu frikik baraja çarptı aglarımıza gitti. zaten büyük fark beklentisiyle başlayıp da büyük farkla biten bir derbi görmedim bu yaşıma kadar. ama fark beklentisi olup da sürpriz bir sonuçla biten çok derbi gördük. bu da onlardan biriydi.
  • 49
    hatırlamakta fayda var.

    (bkz: 4 haziran 2023 galatasaray fenerbahçe maçı) öncesinde o döneme ait bir hava var. rakibi küçümsemeler, fark atma söylemleri vs.

    35 yaşındayım ve güle oynaya kazandığımız fb maçı hatırlamıyorum (evet ilk yarıdaki 0-3'lük maç dahil).

    bence biran önce konsantrasyon modu açmalıyız. fenerin kurtuluş maçı olmasın. zaten yıllardır evimizde yenemiyoruz. sürekli fb'ye can simidi olmamızdan bıktım. inşallah bu filmi bir daha izlemeyiz.
  • 29
    ahmet yıldırım'ın kaleye 25 metre mesafede ve dört kişinin arasında sıkışmış durumdaki yaw preko'ya bodoslama dalarak sebep olduğu frikiğin, neredeyse topa vuran samuel johnson ile aynı anda hareketlenmeye başlayıp baraja koşan * emre belözoğlu'na çarpıp ağlara gittiği maç. golden önce barajı kurdururken uzun uzun ekrana gelen claudio taffarel'in "emree" haykırışları da olayın ayrı bir detayıdır. kendi attığı kornere kafa vurabilecek kadar çok koşması dışında bir numarası, maç sonunda terden sırılsıklam olan atletini sıkıp bir kovayı suyla doldurması dışında futbolun "şov" tarafına hitap eden en ufak bir teknik özelliği olmayan johnson her kazma futbolcu gibi yaradana sığınarak vurmuş; barajı geçerse ben yumruklarım diye düşündüğünden olsa gerek altıpas çizgisine kadar çıkmış olan "çok güzeal" kalecimiz ne yazık ki yerden bitme bir arkadaşın götünün azizliğine uğramıştır.

    bu arada johnson'un bu golde yaptığı yaradana sığınarak vuruş yıllar sonra mehmet topuz'a ilham vermiş; garibim johnson "dmc"likten kurtulamazken iki takım arkadaşını baraja koyup onların açtığı boşluktan topu kaleye gümleten mehmet topuz utanmadan frikik kralı olmaya yeltenmiştir.

    (bkz: önce hüplet sonra gümlet)
  • 30
    26 yıllık hayatım boyunca skoru hakkında birileriyle iddiaya girdiğim yegane futbol maçıdır.

    yıllar yılı yok emre'nin götü, yok taffarel'in barajı, yok fatih terim'in sistemi bir maçlığına bozması, yok efendim fener balı falan diyoruz da; kaybedilmesinin ardındaki yegane faktör daniel tozser'in bahtsız bedevileri kıskandıran talihsizliğidir.

    tüm camiaya ve kamuoyuna utanç içinde duyurulur.

    (bkz: galatasaray sözlük günah çıkarma duvarı)
    (bkz: sarı kırmızı itiraf)
  • 56
    tuhaf bir dizilime döndüğümüz maç olmuştu. okan-suat-emre üçlüsü orta sahada fix olarak yer alıyordu. ancak hagi, sergen, arif, hakan şükür dörtlüsü ile hücum hattını kurarken fazla havaya girdiğimiz belli oluyordu. savunmada kalan üçlü ise ergün, bülent, capone üçlüsüydü.

    hiç de alışık olmadığımız bir dizilime anlamsızca bir dönüş yaşamıştık. fenerbahçe'nin preko gibi isimleri ile kontraatağa çıkma girişimlerinde savunmamızda o tedirginlik yansıyordu.

    terim'in neden böyle bir dizilişle sahaya çıktığına anlam veremedim. ancak yine de maç boyunca çok sayıda pozisyondan yararlanamadık. rakip ceza sahasında bu kadar çok oyuncumuzun pozisyonlarda yer aldığı maçlar nadirdir. ki muhtemelen atılacak bir gol ile fenerbahçe tamamen çözülecekti. ancak olmadı. netice olarak bize de fark atmak, rakibi ezmek gibi kibir ve rehavet yaratacak ifadelerden ve anlayıştan uzak kalmamız gerektiğini gösteren bir ders oldu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın