ant 0 - 0 gs | n'olacak bu türk hakemlerinin hali?
bir maç olsun ki, bir maç olsun ki hakemler hakkında, "kusursuz bir maç yönetti, vallahi helal olsun adama.." diyebilelim gönül rahatlığıyla. çok mu bi' şey istiyorum bu konuyla ilgili hakemlerimizden? veya bu kadar mı zor tarafsız yönetmek? bir kerecik, adam gibi maç yönetin, tarafsız, gördüğünüzü çalarak be, bir kere..
bugünkü maçın hakemi, yunus yıldırım'ın karakteriymiş böyle maç yönetmek, faulleri es geçermiş de bilmem ne. geçiniz. yunus yıldırım'ın ağzındaki mikrafon üzerinden çok muhabbet döndü bizim evde bu yönetim anlayışı sağolsun. mikrafonu aldık.. çevirdik.. falan.. yanlış anlamayın hemen be siz de, markasını merak ettik sadece, göremedik de televizyondan..
arkadaş, kural kitabı yok mu? faulse faul. e hadi onu da geçtim, ibb - fenerbahçe maçında alex'in tekmesini hiç unutamıyorum mesela. dibinde oldu olay. o da mı yunus yıldırım'ın hakemlik kitabına göre faul değildi? keza ümit karan'ı yerdeki kara tekme attı diye kırmızı kart veren hakem arkadaşımız da kendileri. bu da bu "5 way to be yunus yıldırım" kitabına göre kırmızı kart. kendilerinden collina olmasını beklemiyoruz da, insan hatalarından hiç mi ders almaz? veya herkes memnun bu performansından, o da memnun maaşından..
izlediğim çoğu türk hakem performanslarından sonra, şu "türkiye'deki maçlar için yabancı hakem getirelim" olayına sıcak bakmıyor değilim. en azından gelen adama demeyecekler, bu adam galatasaraylı, bu adam fenerli, bu adam beşiktaş düşmanı vs. diye. gerçi o zaman da hakemlere baskı daha kolay da olabilir, bu da bi' ihtimal, şike olayları falan artabilir diye düşünüyordum da, gerçi şu an'ki durumlardan daha kötü ne olabilir ki?
bazı maçlarda hakem olmasa, futbolcular, mahalle maçı tecrübeleriyle maçı yönetse, hem daha keyifli maçlar olur, hem de daha adil sonuçlar çıkar. adım gibi de eminim buna.
pazar günkü hakem performansını da merakla bekliyorum bu arada belirteyim..
elle oynamak yine serbest mi ki mesela? veya elle oynamadığın hale elle oynadın denilip yenilen golleri kurtarmak, ve daha niceleri..
neyse bırakalım onu bunu da, gelelim maça artık.
terör olayları nedeniyle maçtan önce sahaya siyah, arkasında "acımız kalbimizde" yazan tişörtlerle çıktık, antalyaspor da saha çıkarken ay-yıldızlı tişörtle çıktı, istiklal marşı, ve ardından sesli(!) saygı duruşundan sonra, protesto amacıyla 3 dakika gecikmeyle başlatıldı maç..
maçtan önce kadroları gördükten sonra, 4-4-2 dizilişini bekledim açıkçası ve baya da sevindim. çift forvet oynadığı taktirde baros-elmander ikilisinin, arkasında selçuk ile çok iş yapacağına gerçekten çok inanıyorum. fakat taktikten taviz vermeyip, elmander'i kazım'ın yerine, riera'nın yerine de aydın'ı koymayı tercih etti terim.
şu taktiği gördükten sonra, o hevesim de kursağımda kalmadı değil, bi' çift forvet göremedik samsun maçından beri baros ile elmander'i yahu.
derken, dakika 8, balta yine adamını kaçırdı ceza sahası içinde ve antalya önemli bir fırsat yakalayacaktı az daha. biz de maçın içine iyice girmiş olduk bu pozisyonla. he golü yeseydik maç daha farklı olurdu belki, kırk yılın başı iyi bir işe imza atardı balta, bilinmesine imkan yok tabi bunların.
yunus yıldırım'ın vermediği - vermediği diyorum çünkü o pozisyonları görmeme ihtimali yok - ultrakomik pozisyonlar eşliğinde ilk 20-25 dakikayı - tüm maç boyunca ultrakomikti yunus yıldırım, o ayrı -, senelerdir, ümit karan, necati ateş gibi saçını sakalını değiştirmeyen çatkıç'ın koruduğu kaleye şut çekemeden geçtik.
bu arada ömer 37 yaşına gelmiş yuh, yaşlanıyoruz be.
o değil de, yıldırım, aziz yıldırım, yunus yıldırım, birbirlerini bulamamış 2 kardeş falan çıkmasın bunlar?
baros sakatlandı sonra. e o kadar tekme yesem ben de sakatlanırım. zaten dün akşam sahada da o bildiğimiz baros yoktu, düşünün, ali turan ile yan yana koşarken ali turan baya baya geçti baros'u. imkansız bir şey normal şartlarda. ali turan'dan bahsediyoruz. hani şu, antrenmanda topu uzaklaştırayım derken kendi kalesine atan adam.
sağ ayağında çekme olmuş baros'un, çarşamba günü oynayıp oynamayacağı bugün çekilecek mr'dan sonra belli olacakmış. şimdi baros anti-sempatizanlarına gün doğdu, adam hep sakatlanıyor işte yeaeaeaeğğ!!
türkiye'nin en kötü sol kanat oyuncularından 2 tanesi bizde, ve mecburiyetten forma giyiyorlar. hakan balta ile riera. bugün riera yerine aydın çıktı ilk 11'de, çıktı çıkmasına da, çıkana kadar, gökhan zan'a attığı geri pas dışında hiç bir olumlu hareketini göremedim. olumlu hareketini geçtim, sahada göremedim cidden, valla şaka değil. he hakkını verelim ama, oyundan çıkarken attığı depar çok etkiliydi, yaklaşık 15 sn. kazandırdı takıma.
antalyaspor'un, "faul, tekme, tekme, pas, pas, faul, pas, pas, pas, faul, tekme, faul" taktiğine muhteşem hakemimizden de vize çıkınca, oyun iyice öldü, deniz barış tiyatroculuğa soyundu falan, daha da sıkıcı bir maç haline geldi. sıkıcı bir maç haline geldi diyorum da, "hayatımda boşa giden 93 dakika olduu :(" muhabbetleri dönüyor sağda solda. arkadaş, size zorla mı izlettiler bu maçı?
aklıma gelmişken, maç rejisi de çok kötüydü. saçma sapan yerleri çekip durdu.
evet bugün herkese çemkiriyorum, farkındayım. e n'apayım ama?
iç sahadaki o hırslı takımı sahaya yansıtamadık. dün akşamki parçalı takım, bu sezonki fatih terim'in takımı değildi de, geçen sezonki bülent ünder'in mercan formalı takımı gibiydi adeta. he azıcık daha iyisidir belki. sarp, barış, servet felan yok en azından, azıcık iyiliği de ondan kaynaklı biraz da.
engin'i çok aradık, açıkçası engin'i transfer ettiğimiz an'da, fatih terim'in adam edeceğine inanıyordum kendisini ama, bu kadar faydalı hale geleceği aklımda yoktu pek de. meğer gerçekten çok iş yapıyormuş orta sahada. eboue bugün de çok pasif kaldı. zaman zaman kanatlara da geçti ama, o real madrid maçında ramos'u şamar oğlanına çeviren eboue yok o gün bugündür, ama ümitliyim ben eboue'den açıkçası. eboue ile asıl sıkıntılı olan adam melih gümüşbıçak, eboue hariç her şeyi dedi kendisine bugün. eböööooğee falan yaptı bir ara baya baya. oyundan çıkarken de en çok o sevinmiştir haliyle. ben olsam ben de sevinirim.
bu arada, elmander'in kondisyonunun da maşallahı var, her dakika koşuyor.. koşuyor koşuyor da, çok yalnız kalıyor, istediği yerlerde topla buluşamıyor hiç elmander.
kaçan bir kaç pozisyon, son dakikalarda zan'ın olduğu yerde durmasına hakemin faul çalması ve önemli bir ataktan olmamız, muslera'nın, maç boyunca oyunun ne denli içinde olduğunu gösterircesine son dakikada yaptığı harika kurtarış derken maç da sona erdi..
bu 1 puan için ne kazanılmış demek doğru olur, ne kaybedilmiş 2 puan. hakkımız 2 puan'dı bu maçta, 2 puan verin bize.
yalnız düşünüyorum da, ali turan ile deniz barış'ın stoper 2'lisini oluşturduğu bir takıma karşı ilk yarı pozisyon bile bulamadık adam gibi. rezillik diz boyu, kabul.
bir söz de, 100 milyon verip deplasman tribününü ful çektiren antalyalı aslanlara. yalnız kendilerine de bir eleştirim var, antalyaspor taraftarı şehitlerimizin adını tek tek okuyup, yoklama yaparken tribünlerde, yaptıkları tezahürata son vermeleri, o dakikalarda susmaları, veya diğer tribünlere ayak uydurmaları gerekiyordu kesinlikle. duymamışlardır veya anlamamışlardır belki, bilemem tabi.
bu arada, antalyaspor taraftarına da gerçekten büyük bir alkış, helal olsun size!
stoperde gökhan ile ujfa git gide daha iyi ikili oluyor, ujfa zaten, maşallah da zan da giderek iyiye gidiyor. song-tomas ikilisi olma yolunda ilerliyorlar. servet de nereye giderse gitsin artık, çok şükür forma şansı vermiyorlar, hem milli takımda hem galatasaray'da. dün bir pozisyonda gökhan öyle coştu ki, dakika 53 falandı, üstüne gelen topun kenarından geçip rakibe feyk verdi ama sabri böyle bir şey beklemediğinden direk taça gitti top. iyiyiydi ama. hatta sabri de gülüyordu pozisyondan sonra.
ujfa'nın da hücuma çıkışlarından çok pozisyon, gol buluruz bu sene. güven veriyor defansta. takımın ağabeyi desek yeridir.
durantop krizi de yine baş gösterdi bu maç. o kadar korner, duran top, yine gol yok. sene başında da o kadar ümitlendiydik halbuki bu sene duran toplardan baya gol buluruz diye, neyse, zamanla, sabır.
terim'in de maçtan sonra dediği gibi, bu tip maçlarda bazen kötü futbola rağmen 3 puan almak gerekir, bugün olmadı. bjk deplasmanına seri yakalayıp gideriz diye düşünüyordum bugünkü maçı kazanırsak, ziyanı yok, arada olacak böyle.
fakat yine de, yekta'ya neden şans vermiyorsun çok merak ediyorum fatih hocam. aydın'dan da kötü değil ya bu adam? ille 4-3-3 oynayacaksak, melo-yekta-selçuk çok daha iş yapardı sanki bugün. hatta hangi taktikle oynarsak oynayalım, aydın'ın yerinde çok daha etkili olurdu yekta. bir de emre çolak girdi sonradan. kendisi hakkındaki fikirlerim belli, en fazla olcan adın seviyesine çıkar. terim de maçtan sonra yaptığı açıklamayla bir iki mesaj gönderdi göndermesi gereken yerlere, şu an aramızda olmayan futbolcuların yerine oynayanlar şansı değerlendirmeliydi tarzı açıklamasıyla.
bu arada, yine yeni yeniden, kewell > riera diyorum. hep de diyeceğim.
neyse, sakin, ortamı germeye gerek yok, çarşamba günü arena'da güzel futbol, güzel sonuç gelir, kimse şüphe etmesin. şimdi, yarın için "fatih'in aslanları" out, "yenilmez armada" in.
saldır yenilmez armada!
http://jaimelesport.blogspot.com/...rk-hakemlerinin.html