• 14
    31 temmuz 2011, yani şampiyonanın kapanış gününün finalleri:

    http://www.artemiofranchi.net/...nlar-sampiyonas.html

    şangay'da düzenlenen dünya su oyunları şampiyonası'nda son günü yine tarihi, yine uzun zaman hatırlanacak olaylarla noktaladık. son günde yine bir dünya rekoru ve harika performanslar var elimizde.

    son günün ilk yarışı kadınlar 50 metre kurbağalama finaliydi. bu sprintte üç isim ön plana çıkıyordu: turnuva boyu pembe bonesi ile kendini akılda bırakan yuliya efimova, madalyaları bir bir toplayıp bu yarışa dördüncü altın madalyası için çıkan rebecca soni ve sırtüstü sprintinin önemli abd'li ismi jessica hardy. başlamasıyla bitmesi bir olan bu yarışta beklendiği gibi bu üç isim madalyaları aldılar. haryd-efimova-soni sıralaması ile madalyalar sahiplerini buldu. sprint yarışlarında son metrelerde rahat kalınmaz pek ancak jessica hardy son birkaç kulaçta hiç zorluk çekmeden kazandı ve bu dalda kariyerinde ikinci kez altın madalya aldı.

    turnuvanın yıldızı ryan lochte son günde de final yüzmek için havuza geldi günün ilk erkekler finalinde, 400 metre bireysel karışık. phelps'in 2008'de olimpiyat altın madalyasını aldıktan sonra bıraktığı bu zorlayıcı dalda lochte açık ara favoriydi. kelebek ile başlayan yarışta lochte ilk dönüş sonrası su altını harika kullanarak farkını yaptı. ilk 100 metre sonunda kelebek tamamlandığında lochte 0.59 saniye farkla öndeydi. kelebekte bu farkı atmışken, sırtta daha da arttırması tabii ki sürpriz değil. hemen sırtüstüne geçti ve burada birisinin lochte ile olan farkı kapatabilmesi imkansıza yakın zaten. tyler clary'nin 1.38 önünde yaptı sırttaki ilk dönüş olan 150 metreyi. kurbağalamaya geçilen 200 metre dönüşünde ise farkı 0.30 saniyeden fazla arttırdı. çok iyi olmadığı ve diğer üç teknikten farklı bir teknik gerektiren kurbağalamada bile farkını arttırdı lochte. belki 200-300 arasında kurbağalama yüzülürken farkı kapatan olur dedik ama olmadı. lochte hiçbir şey yapamasa su altını müthiş kullanarak farkı koruyor veya açıyor. çok büyük, çok farklı, çok ayrı yüzdü yine diğerlerine oranla. son bölüm olan serbeste geldiğimizde ise ufak bir rekor umudu yaşadık sadece çünkü lochte'nin madalyasını tehdit eden olmadı. rekora yakın yüzmesine rağmen kırmasının zor olduğu açıktı, bu kadar yorulan bir adam, epeyce bir farkla da öndeyken kendini iyice kasıp rekor için risk almazdı. almadı da zaten lochte... son 100 metreye yani serbeste girdiğinde 3.30 olan farkı korumayı tercih etti. korumak dediysek, hakaret olmasın adama, o yine farkı arttıracak... lochte son dönüş olan 350 metre dönüşünü yapıp sudan çıktığında diğerleri daha dönüşlerini yeni yeni yapıyorlardı. son 25 metreye geldiğimizde ise lochte'den başka kadraja girebilen bir isim yoktu. çok büyük yüzdü ve ödülünü 4 saniyenin üzerinde bir farkla şangay'da beşinci kez dünya şampiyonu olarak aldı.

    lochte'nin müthiş performansından sonra sırada kadınlar 50 metre serbest finali vardı. bu bir unvan mücadelesiydi bir kez daha. dünya şampiyonaları tarihinde kadınlarda en yaşlı şampiyon olmak isteyen therese alshammar için bir fırsat daha vardı. ayrıca daha bir final önce 50 kurbağalamada altın madalya alan jessica hardy de havuzdaydı. yüzmenin bu en kısa süreli yarışını alan isveçli yüzücü therese alshammar bahsettiğimiz unvanı büyük bir alkışı hak ederek kazandı. artık o kadınlarda tarihin en yaşlı dünya şampiyonu olarak anılacak yeni birisi rekorunu kırana kadar.

    sprintin ve en uzun mesafenin bir arada olduğu bu günde bir sprinte daha sıra geldi. erkekler 50 metre sırtüstü finali belki de bu 50'lik sprintler içerisinde turnuvanın en zevkli iki üç tanesinden biriydi. harika bir tempoyla yüzülen yarışta liam tancock duvara ilk dokunan isim olup madalyayı aldı. tekrarını bulup izlediğim finallerden biri oldu bu, çok kısa olmasına rağmen harika bir yarış oldu. adeta buradaki heyecan bir sonraki yarış için ön hazırlık oldu bize.
    bir sonraki yarış ise erkekler 1500 metre serbest finaliydi. en kısa mesafede yaşanan heyecan nasıl en uzun finale ön hazırlık olur derseniz de şunu derim: dünya rekoru! çinli sun yang çok büyük favoriydi, hatta bir dönüşlük fark bile atabilirdi herkese, çok rahat ve çok açık farkla kazanacağı bir yarıştı. bu kadar kesin konuşabildiğimiz birkaç daldan biriydi bu, diğerlerinde ağırlığın lochte'de olduğunu söylemeye gerek bile yoktu aslında ama yazmış bulundum... baştan itibaren her dönüşte biraz daha fark yaparak gitti sun yang. 1400 dönüşüne geldiğinde 30 metre kadar fark atmıştı rakiplerine. dünya rekoru dönüşünden ise 2 saniye gerideydi. normal ve rahat bir şekilde yarışı kazanacak, e rekordan da uzak zaten diye düşündük. ancak öyle bir son 100 metre yüzdü ki sun yang, normal bir 100 metre sprint finali gibiydi adeta. özellikle son 100'ün de son 50 metresini öyle bir tempoda yüzdü ki ekrana yansıtılan dünya rekoru çizgisi dile gelip önünde eğilecekti çinli yüzücünün. turnuvanın en özel performanslarından birini, hatta belki de lochte'nin rekoru dahil en özelini izledik. yerimden kalktım, gözlerime inanamadım, kalbim bambaşka çarpıyordu sun yang duvara dokunup adının yanında wr ibaresi ile ekrana yansıyınca. teknolojik mayolarla gelen rekor yağmurlarında bile kırılamayan, teknolojinin bile kırmaya yetersiz kaldığı bir rekordu bu. grant hackett 29 temmuz 2001'de kırmıştı bu rekoru. o rekor on tam yılı geride bıraktıktan iki gün sonra tarihe karıştı. inanılmaz bir performans, inanılmaz. müthiş, mükemmel, muhteşem... istediğiniz tüm güzel sıfatları tek tek sıralayın, hepsi sun yang'ın hak ettiği şeyler bu performanstan sonra. 14.34.56 olan rekoru 14.34.14'e çekti, kendisi bu rekoru kırabilir de yanına uzun süre yaklaşan başka biri olur mu o bilinmez.

    bu büyük performansın, tarihin en önemli rekorlarından birinin etkisini yavaş yavaş atıp kadınlar 400 metre bireysel karışık finaline geldik. her yeni final turnuvanın sonuna yeni bir adım demek oluyor, bu yüzden de biraz burukluk olduğu kesin. havuzdaki önemli isimlerin yanında 200 bireysel karışıkta altın madalyayı alan 15 yaşındaki çinli ye shiwen de havuzdaydı. ilk dönüşte şampiyonanın hayal kırıklıklarından stephanie rice öndeydi, kelebek 100 metre sonunda tamamlandığında da 1 saniye farkla öndeydi. yanlış görmediysem ye shiwen son sırada gidiyordu, bu tempoyu kaldıramayacak gibi duruyordu. stephanie rice sırtta da yerini korudu ki devamını getirebilmesi önemliydi. gerisi önemliydi dedim çünkü kurbağalamaya geçtiğimiz gibi rice geri düşmeye başladı. yarış boyu önden kopmayan elizabeth beisel, kurbağalamada ilk 50 metrede 1.5 saniye civarı fark attı sanırım rice'a. 300 metre dönüşünde sıralama beisel-rice-miley şeklinde oldu. son 100 metreye, serbeste geçtiğimizde beisel'in dünya şampiyonluğunun önündeki tek engel kendisiydi. arka tarafta ise rice'ın balonu bir kez daha sönmeye başladı, miley iyi yüzerek ikinci sıraya çıktı. stephanie rice bronz madalyada kaldı, bir hayal kırıklığı daha yarattı, hannah miley ise gümüşü kaptı rice'ın elinden ve büyük britanya adına sönük geçen şampiyonada teselli oldu.

    tarihin en zevkli şampiyonalarından birinde son final erkekler 4x100 takım karışıkta. abd artık insaf dedi ve ryan lochte'yi kadroya almadı. takım karışıkta bilindiği gibi sırtüstü ile başlıyoruz ve bu dalda abd biraz geri kalabilirdi çünkü burada farkı yapacak isim lochte olacaktı yüzseydi. sırtüstü yüzülen ilk 100 metre sonunda japonya-almanya-abd sıralaması sürpriz olmadı pek fazla. kurbağalama yüzülen 100-200 arasında japonya adına kitajima havuza girdi, japonya için önemli bir avantajdı bu. abd ise yine zayıf olduğu bu bölüm tamamlandığında, yarışın da tam ortası olan 200 bittiğinde ilk üç dışında kaldı. 100 kelebekte havuzda giren huegill ve phelps, avustralya ve abd adına fark kapatmak zorundaydı. bu iki isim bekleneni yapamazsa epeyce zorlu olacak serbest yüzülen son bölüm. kelebekteki dönüş yapılana kadar abd, yani phelps pek de bekleneni yapamamıştı ancak abd'li yüzücülerin çoğu gibi o da su altından harika fırladı. phelps elinden geleni yapsa da 300 dönüşünde kelebek tamamlanıp serbeste geçildiğinde japonya öndeydi. serbest kısmı ise anlatılarak değil izlenerek yaşanması gereken bir şeydi. kalan 100 metre serbestte abd adına nathan adrian, avustralya adına ise bu şampiyonada 100 metre dünya şampiyonu olan james magnussen havuzdaydı. adrian, magnussen'e karşı harika bir 50 metre yüzdü, bununla da kalmayıp bu 50 metrelik performansla takımını zirveye taşıdı. son 50 metre ise şampiyonaya yakışan harika bir finişe sahne oldu. magnussen gördüğüm görebileceğim en muhteşem sprintlerden birini attı. çok değil, iki veya üç metre daha olsa magnussen avustralya'yı geriden efsane bir atakla getirip şampiyon yapacaktı. şampiyonanın en mükemmel sprintini attı demek istiyorum, böyle bir kıstas koyacaksak bunu kesinlikle ilk sıraya yerleştiririm. james magnussen'in o sprint sırasındaki kalp çarpıntınlarını hissettik resmen yarışı izlerken. dünya rekoru kırılan yarışlardaki gibi bir heyecan duyduk. şu sprint altın madalya getirseydi magnussen tarihe büyük bir imza atacaktı. gerçi kariyerinin henüz başında kendisi, zor değil benzer ve daha büyük başarılar kazanması.

    bu magnussen-adrian düellosundaki heyecanımı yarış anında ve sonrasında twitter'a yazdıklarımla da göstermek istiyorum yazının sonunda:

    - 250 dönüşünde su altından nefis fırladı phelps. huegill ve phelps... neler oluyor öyle...
    - japonya hala önde, son 100 metrede serbestte belirlenecek her şey.
    - adrian inanılmaz bir 50 yüzdü, muhteşem... muhteşemmmmm...
    - magnussen altını mı kazandıracak, inanılmaz....
    - of of... nefesleri keserek bitirdik şampiyonayı... dört beş metre daha olsa magnussen altın madalyayı getiriyordu.
    - inanılmaz bir final oldu bu inanılmaz... magnussen o son 50 metreyi nasıl yüzdü öyle... inanılır gibi değil...
    - nathan adrian yıkılmayı, sarsılmayı geçtim, neredeyse tamamen çöküyordu. magnussen ve avustralya gümüşte kaldı ama... o performans...
    - dediğim gibi şu yarışta 5 metre daha olsaydı abd altını kaybediyordu. muhtemelen biz de hayatımızı kaybederdik o heyecandan sonra. vay be...

    ki bunları yazarken ellerimdeki titremeyi, duyduğum heyecanı ve ekran başında çıkardığım tuhaf sesleri tanımlamam ve buraya aktarabilmem zor olacak. bu güzel şampiyonaya böyle bir son yakışırdı.

    yüzmeyi sevip de "şu gün keyif almadım." denebilecek bir tek yarışa sahne olmadı bu şampiyona. çok özel birkaç performans, çok heyecanlı finaller izledik. en önemlisi de kırk tanenin üzerinde dünya rekorunun kırıldığı eski şampiyonalara göre sadece iki rekorda kalmamıza rağmen bu iki rekorun kırk-elli-altmış taneye bedel olmasıydı. tekstil mayo ile iki rekor mu yoksa teknoloji desteği ile kırk rekor mu derseniz tercihim ilk seçenek olur.
  • 11
    29 temmuz 2011 gününün performansları, finalleri, sürprizleri:

    http://www.artemiofranchi.net/...-sampiyonas_614.html

    şangay 2011'de yüzmede altıncı günü geride bırakırken yine müthiş hikayelere ve performanslara tanıklık ettik. paylaşılan bir altın ve çok yaklaşılan bir dünya rekoru ile günü geride bıraktık. lochte'nin çift altınını da unutmamak gerek! artık önümüzde sadece 30 ve 31 temmuz günleri kaldı. cumartesi finaller ve yarı finaller -tabii elemeler de- olacak, pazar ise sadece finaller ile birlikte şampiyonaya vedamızı edeceğiz.

    bugünün ilk finalinde kadınlar 100 metre serbestte altın madalya paylaşıldı. jeanette ottesen ve aliaksandra herasimenia aynı dereceyi yaparak altın madalyayı kazandılar. bronz ise hollandalı ranomi kromowidjojo'ya gitti. ayrıca dördüncü sıra da paylaşıldı halsall ve heemskerk tarafından. 50 metre dönüşünde heemskerk en yakın rakibinden 0.05 saniye önde döndü, herasimenia 0.05 farkla ikinci, ottesen de ikinci sıraya aynı farkla üçüncü sırada döndü. bronzu alacak olan kromowidjojo ise dönüşte yedinci sıradaydı. ayrıca halsall da ilk üçün 0.01 saniye uzağındaydı sadece. görüldüğü üzere rakabet inanılmaz boyuttaydı. ancak ikinci bölümde altın madalyayı paylaşan isimler hollandalı heemskerk'i geride bırakmayı bildiler. böylece kadınlarda da turnuvada ilk kez bir altın madalya paylaşılmış oldu.

    erkekler 200 metre sırtüstüne geçildiğinde ise havuzda tek favori vardı: ryan lochte! turnuvadaki üçüncü altın madalyasını rakiplerine karşı her kulaçta daha fazla fark atarak aldı. yarışta start ile birlikte liderliği alıp öylece devam etti. ilk dönüşten finişe kadar duvara her dokunuşunda daha da arttı fark. ilk dönüşte -gümüş madalyayı alan- ryosuke irie ile arasındaki fark 0.20 saniyeydi. ikinci dönüşte irie geri düştü, tyler clary ikinci irie üçüncü sırada kaldı. lochte 100 metre dönüşünde, yani ikinci dönüşte bu ikiliye 0.35 ve 0.40 saniyelik farklar attı. son 50'ye girilirken, üçüncü dönüş olan 150 metre dönüşünü de farkı açarak yaptı lochte. bu kez ikinci clary ile 0.85, irie ile 0.89 saniye fark yaptı. her dönüşte farkı ikiye katladı yani lochte. bu nefis performans madalyaya adım adım giderken irie ve clary arasındaki ikincilik savaşını kazanan ise irie oldu. clary ise abd'nin podyumdaki ikinci bayrağını korudu üçüncü sırada yer alarak. aslında son 50 metrede abd dublesine kulaç kulaç gidilmekteydi ancak irie dönüşten sonra clary'den tam 0.62 saniye daha iyi yüzerek gümüş madalyayı tırnaklarıyla kazıyarak kazandı adeta. lochte ise altın madalyayı alırken 1.15 saniyelik fark yapıp her dönüşte arttırdığı farkı maksimuma ulaştırdı.

    kadınlar 200 metre kurbağalama için dünün yazısında rekor gelebileceğini söylemiştik. rebecca soni çok rahat yüzdüğü yarı finalden sonra ya rekora gidecekti ya da daha önce yaptığı gibi yarı finalden yavaş yüzerek alacaktı altın madalyasını. ne yazık ki bizler için daha heyecansız olan ikinci kısım gerçekleşti. havuzda su altından çıktığı anda rakipsizdi, son 50 metreye girerken de temposu o kadar yavaşladı ki dünya rekoru dönüşünden 0.90 saniye gerideydi. yuliya efimova sonlara doğru soni'yi zorlasa da ilk 150 metrede yaptığı fark soni'ye yetti ve çok yavaşlayarak altın madalyayı aldı.

    arada yapılan günün son yarı finallerinde bir sürpriz yaşadık, laszlo cseh çok formsuz geldiği şangay'da erkekler 100 metre kelebekte finale kalamadı. bir madalya umudunu daha suda bırakıverdi.

    kalan iki final erkeklerdeydi ve sondan bir önceki final 200 metre kurbağalamadaydı. kitajima altın madalya için açık ara favori gibi gözüküyordu yarış öncesi. öyle müthiş başladı ki yüzmeye, 100 ve 150 metre dönüşlerinde dünya rekorundan daha iyi yüzdü. ancak şampiyona boyunca hep bir şeyden bahsetmiştik, orta mesafede ilk yarıda büyük sprintlerin karşılığı çoğu sporcu için boşa heves oluyor. tıpkı bisiklet yarışlarında bir umut fırlayıp giden kaçış gruplarının hazin sonu gibi. kitajima dünya rekoruna koşarken altın madalyadan da oldu. orta ve uzun mesafede phelps, pellegrini, lochte gibi güçlü ve rakipsiz değilseniz başta yaptığınız sprint ne kadar güçlü olursa olsun yakalanma şansınız yüksek. işte bu yüzden çoğu madalya sahibi sporcu yarışın ikinci yarısında yaptıkları sprintlerle madalyalarına ulaşıyor. kitajima da çok erken yaptığı güçlü sprintin cezasını son 30 metrede altın madalyayı kaybederek çekti. daniel gyurta adeta uçarak geldi ve altın madalyayı çaldı kitajima'dan. nefesleri kesen bir sprint geldi gyurta'dan, kitajima karşılık vermek istemiştir elbet ama finişe yaklaştıkça iyice çaresiz gözükçü gyurta'nın sprinti karşısında.
    bu yarışın tadı damağımızdayken bir nefis final daha kapıdaydı: erkekler 4x200 metre serbest. havuzda güçlü bir kadro vardı abd-fransa ikilisinin altın madalya için çekişeceği, kalan madalya için ise avustralya, almanya, japonya, çin dörtlüsünün deliler gibi saldıracağı yarış öncesi en muhtemel senaryoydu. yarış boyu senaryoya sadık kaldık, beklenen heyecan oldu ancak bir isim yine herkesten farklı, yine bambaşka, yine insanüstü yüzdü. kimden bahsettiğimi anlamak zor olmasa gerek: ryan lochte! ilk sporcular havuza girdiğinde fransa'da agnel, abd'de phelps vardı. ayrıca almanya da biedermann'ı ilk sıraya koyarak yapabilirse en başta farkı açabilmeyi istedi. almanya kağıt üzerinde ilk sırada tamamladı ilk 200 metrelik periyodu ancak beklenen yarış kazandıracak farkı tabii ki elde edemediler. ilk sporcular havuzdan çıkarken biedermann-agnel-phelps şeklinde almanya-fransa-italya sıralaması vardı. almanya'nın biedermann dışında orta mesafede kalburüstü bir yeteneği olmaması madalya şansını azaltıyordu yarış öncesi. ikinci sırada havuza giren abd'li peter vanderkaay takımına liderliği getirdi. fransızlar ikinci, almanlar ise üçüncü oldular ikinci sporcular havuzdan çıkarken. heyecanın biteceğini düşündüğümüz anlarda ne olduysa üçüncü sporcuların havuza girişiyle oldu. fransa çift altın madalyalı yarışın kazananlarından jeremy stravius ile tempo yaptı, son sporculara doğru gidilirken, yani 600 metre dönüşüne doğru, fransa önde kaldı, abd kopmadı ama diğerleri artık tamamen umutlarını yitirdiler sürpriz bir gümüş madalya için.

    600 metre dönüşünden sonra son yüzücüler havuza girdiler ve günün noktalarken heyecan ve zevk de maksimuma ulaşacaktı. ryan lochte abd adına dördüncü isim olarak havuza atladığında takımı gerideydi. çin ise bronz madalya için en güçlü ismi sun yang'ı son sırada havuza bıraktı. 650 metre dönüşünde, kendisi için ilk dönüşte, su altını bir balık gibi kullanan lochte farkı kapattı. ikinci dönüşünü yaptığı 700 metre dönüşü ise izleyenleri ayağa kaldırdı adeta. muhteşem bir dönüş ve su altı performansı ile yarım boy fark attı fransız rakibine ve daha bir saat kadar önce altın madalya aldığı, final yüzdüğü şampiyonada akıl almaz bir performansa imza atmaya başladı. hem kendisi, hem de yarış için son dönüş olan 750 metre dönüşüne gelindiğinde lochte hızını hiç kesmedi. geride devraldığı abd takımını 200 metrede 2.14 saniye önde altın madalyaya ulaştırdı. böyle bir performans, böyle bir form grafiği tarihte eşine az rastlanan türden bir olay.

    yarışı sunan emre yazıcıol'un da dediği gibi özellikle dönüşlerdeki su altı performansı ile yunuslar bile gelip ders alabilirdi lochte'den. lochte kendine hayran bırakan, akıl-mantık dışı, inanılmaz bir performans sergiledi altıncı günde. 200 sırtüstünde altın madalyayı alıp hemen ardından biraz dinlenip böyle büyük bir performansla takım yarışında altın madalyayı hem de geriden gelip almak... bilemiyorum işte... yazarken bile inanılası gelmiyor. muhteşem. muhteşem. muhteşem.
App Store'dan indirin Google Play'den alın