maçlardan sonra * tercüman kullanmasa 12 yılda daha da iyi olabilirdi. bu haliyle bile gayet güzel sohbet ediyor. karşılaşan olursa dil sıkıntısı olmadan selamlaşabilir.
6
eskiden beri türkçe konuşabildiğini ama basın toplantılarında konuşmak istemediğini söyleyen kaptanımız. açıkçası bu kadar güzel konuşabildiğini bilmiyordum. maşallah dedikçe gülümsetendir.
türkçe konuşabiliyorsa kesinlikle türkçe röportajlar vermesi gereken kalecimiz.
bunu galatasaray taraftarı olarak değil, türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak yazıyorum. bir yabancının gelip bizim dilimizi öğrenmesi benim adıma çok mühim. ne yazık ki bizim ülkemizde dil bilinci çok zayıf. nando‘nun alex de souza gibi yapmayıp konuşabiliyorsa türkçesini bizlere duyurmasını tercih ederim. galatasaray’da idari görev alması muhtemel olan bir isim kendisi. iyi ve akıcı bir türkçe nando’nun kariyerine de olumlu yansır.
9
muhtemelen maç sonu verdiği röportajlarda olası bir kelime anlamı hatası ile herhangi bir polemik yaratmamak için türkçe konuşmayan kalecimiz. rakiplerimizin karakter yapısı göz önüne alındığında türkçe konuşmamakta haklı olduğunu görebilirsiniz.
10
maçlar sonrası verilen röportajlarda sorulan soruları yanlış anlamamak ve eksik cevap vermemek için tercüman kullanmaktadır. yaptığı işe saygısı olduğu için soruyu net anlayıp net cevap vermek istiyor kaptanımız.
türkçesi de cidden oldukça iyi belli, soruları yine tam anlıyor ve cevap verebiliyor.
11
galatasaray youtube kanalında bir söyleşisi var. az konuşabildiğini ama anladığını söylüyordu. türkçe zor bir dil sanırım, konuşmayı öğrenememiş olabilir.
12
takımımızın kaptanının türkçesi. kendisinin türkçe ile olan muhabbeti, alex'in türkçesi ile olan durumuna benzer. ama, özellikle bu sene ve geçen senede şunu görmüştüm ben. muhabirin sorduğu soruyu tercümana gerek kalmadan ispanyolca cevaplıyor, tercüman da çeviriyor. aslında bu teorik olarak türkçeyi anladığına ve isterse de cevaplayabileceğine işaret. ki konuşmalarını falan da duyduk. bence buna çok takılmamak lazım. türkçe dil sınavına girecek bir durum yok kendisinde.
düzeltme: uyarı geldi, portekizce değil, ispanyolca konuşuyormuş muslera.
13
almanya'da bir ömür yaşayıp bulunduğu ülkenin dilini (yani almancayı) muslera (türkce) kadar konuşamayan onlarca insan tanıyorum. bir ülkeye yerleştiğiniz zaman öncelik o ülkenin dilini öğrenmek olmalı.
yanlış hatırlamıyorsam, kulübümüzden bir yetkili muslera'nın iyi derecede türkçe bildiğini ama hataya ve yanlış anlaşılmaya mahal vermemek adına röportajlarını ana dilinde yaptığını söylemişti. dogru olan da bu. çünkü bir kelimeyi yanlış kullandığında (hoş görü az olan ülkemizde) bu sosyal medyada alay konusu edilecek, futbolcu boşuna üzülecek.
misal, bir yabancıya sıktım kelimesini söyletin bakalım, nasıl söyleyecek, hangi anlam çıkacak.
14
ilk yıllarında kaleci hocalarının evine çay içmek için misafirliğe giderek oluşan süreçle başlangıcı yapılmış dil birikimi..
bu arada ispanyolca dışında italyanca da bilir/konuşur.