okulda izlemiş değil de okulda dinlemiş nesilin de dahil edilmesini istediğim nesil. hasan şaş brezilya'ya gol atınca kantindeki radyoyu kırmıştık bu da böyle bir anımdır.
2
ilk oynanan brezilya maçını - yanlış hatırlamıyorsam öğle arasına denk gelmişti - öğretmenler odasında yerde oturarak izlemiştik. hasan şaş'ın golünden sonraki sevinci anlatmama imkan yok. o heyecan o sevinç öyle coşkuluydu ki sadece topun ağlara girişini ve gol sesini duyabilmiştim.
3
3 haziran 2002 türkiye brezilya maçıyla ilgili anısı olan nesildir aynı zamanda. şöyle ki; hakemi kandırmak için rol yapan rivaldo'ya ve dışarıda yapılan faule penaltı verdiği için hakem kim young joo'ya sınıfta bağıra bağıra küfrettiğim için disiplin kuruluna sevkedilmiştim, disiplin kurulunda çok sevdiğim ve halen görüştüğüm müdür yardımcısının benim için "ama haklı çocuk." diyerek affetmişti. hala bir araya geldiğimizde konuşuruz bu konuyu gülerek.
4
türkiye'nin bulunduğu grubun maçlarının tsi ile öğle saatlerine denk geldiği için öğle arasında okuldan topuklayıp maçı izlemeye giden, belki de okulda izleyen şanslı nesildir. en net hatırladığım gruplarda oynadığımız, hasan şaş'ın brezilyaya taktığı 3 haziran 2002 türkiye brezilya maçıydı. öğleye kadar olan derslerde akıllar zaten maçtaydı, öğle arasında okulun yarısı sahile maç izlemeye kaçmıştı. mağlubiyetin de etkisiyle kimse tekrar dönmemişti zaten. *
5
çok iyi hatırladığım bir ayrıntı var o turnuva ile ilgili, costa rica maçımızın olduğu gün lgs(liselere giriş sınavı)'na girmiştim. sınav çıkışı apar topar eve gitmiştik babamla. emre'nin golüne çok sevindiğimi hatırlıyorum o allak bullak beyinle. severdim o zamanlar kendisini.
bu arada benim sınav nedeniyle raporlu dönemime denk gelmişti o yüzden okulda değildim ne yazık ki.
6
lise 1'e gidiyordum o sıralar. brezilya maçı'nı okulun konferans salonunda izlemiştik. veysel deyyü bir eleman vardı bizim sınıfta. o zamanlar ufak tefek, boyu en fazla 1.60-65. kilo desen en fazla bir torba çimento. hasan şaş sapladı, kendisi bile inanamadı aq biz nasıl inanalım. 5-10 saniyelik şaşkınlık sonrası üç sıra alt kısımda bulunan arkadaşlara tutup gol sevinci olarak veysel'i attık. ama bildiğin 5-6 kişi koltukların ustunden çuval atar gibi fırlattık çocuğu, 10 kişi yakaladı anasını satayım. tribüne forma atıyoruz sanki. böyle bir hayvani ergenlik ile yer edinmiş bünyemde.
not: veysel lise'den sonra 1.85 oldu aq. hasta galatasaraylı, mesleğinden dolayı bizim topçularla da sık sık karşılaşıyor. muslera ile qamqi hatta. *
7
o yıl ortaokul 1. sınıfa gidiyordum yanlış hatırlamıyorsam. hasan şaş'ın brezilya'ya attığı golü evde izleyip, maçın devamını okulda getirmiştim. çok imkana sahip bir okul değildi bizimki. piyeslerin, ufak oyunların oynandığı bir salonumuz vardı. sağolsun beden eğitimi hocamız, bütün okul maçı izleyelim diye öğretmenler odasındaki televizyonu alıp oraya getirmişti. (u: okay karacan'a bağladım :() diğer maçları evde takip etmiştim. fakat brezilya maçını izlediğimiz ortam cidden efsanedir benim için. hele müdür yardımcımızın ilhan mansız'ın roberto carlos'a meşhur çalımından sonra "gördün mü ebeni keltoş" demesini hiç unutmam *
ortaokul 1 deydim o sene. kosta rika maçını izlemiştik okulun dil sınıfında(ortaokulda dil sınıfı varmış teknolojiye bak). brezilya maçı başladı ve ben her brezilya atağında aha gol yicez,bu sefer yedik kesin diye diye bizimkilere gol attırmıştım. hasan iyi kapak takmıştı bana. böyle kapağa can kurban.
valla bizi sınıftan dışarı bırakmadıkları için izleyemiyorduk lakin bi sahneyi hiç unutmuyorum brezilya maçında hocamız kapıdan içeri girip parmaklarıyla türkiye 1, brezilya 0 demişti biz de çıldırmıştık.
11
unutulmaz anıları olan bir nesildir. kosta rika maçından sonra ümitsizliğe kapılıp grubun son maçı olan çin maçından sonra "lan yoksa?" diye hayallere kapılan, şenol güneş'e ve ilhan mansız'a sempati duyan nesildir. şöyle de bir anım vardır bak başlığı görünce anımsadım:
dişi saddam lakabını taktığımız bi müdür yardımcımız vardı. serap hoca. baya otoriter bir öğretmendi ve sanırım sadece beni severdi efendi ve başarılı bir öğrenci olduğum için. maçı idare odasında izleyebilen az sayıdaki öğrenciden biriydim. turnuvada ilk oynadığımız karşılaşmayı unutulmaz kılan bir soru sormuştu bana. durum 1-1, dakika 60a koşuyor sanırım. brezilyanın golünden sonraki anlar. ekranda brezilya'nın ilk golünün tekrarı veriliyor farklı açılardan. serap hoca hafif utanarak, ve sadece bana güvenebileceğini hissettirerek; "hangisi biziz?" diye sordu. neye üzüleceğimi bilemedim. geçen yaz kendisini babamın bir arkadaşının oğlunun düğününde gördüm. bu olayı hatırlattım. bana daha önce hiç maç izlemediğini ve sadece tanju çolak'ı tanıdığını söylemişti. tüm memleket aynı saatte aynı televizyonu izliyordu ya, gerçekten güzel hatıraydı lan :/
12
birden gençliğimi hatırladım. sanırım şu hatıramı da yazmanın zamanı geldi, yıllardır yazamamıştım.
öğlen arası oldu tüm okul oditoryuma toplanmış maç izleniyor. çoğu maçta olduğu gibi ilhan girecek gol atacak kesin. bekliyoruz. biz de geç geldik oturamadık kapıda izliyoruz maçı. cidden ilhan o muhtesem saçlarıyla oyuna girdi gol attı. o anda da nedense beckenbauer'i gösterdiler tv'de galiba. spiker de onunla ilgili birşey söyledi. ben de heyecancan beckenbauer kim ya gol oldu goool diye bağırmışım ama nasıl bağırıyorum. o zamanlar kim olduğunu gerçekten bilmiyordum. o bağırışımla önümdeki çocuğun bana dönüp bir bakışı var hayatım boyunca unutmayacağım. bunu okuyorsa belki hatırlar. evet o gün beckenbauer'i tanımayan bendim!!!
ben o dönem ilkokuldaydım. sınıf öğretmeni yaramazlık yapanlardan falan para toplayıp kutuda biriktiriyordu. baya bir para birikmiş olacak ki o parayla da sınıfa bir televizyon almıştık. ilk maçı sınıfça izledik ama daha sonra o televizyon okulun bahçesinde tüm okula dünya kupası heyecanını yaşatmıştı. ekonometrinin imanımı gevrettiği şu günlerde başlığı görünce duygulandım sözlük.
15
9 haziran 2002 gunu o donem lgs adiyla anilan liseye giris sinavini bitirir bitirmez, kosta rika macini izleyecek yer arayan nesildir.
16
50 ekran televizyonun karsisinda butun okul halilarin ustune bagdas kurup ozlemistik. rivaldo'ya ettigim kufur sonrasi beden hocasi gelip kulagimi cekmeye yeltenmisti. hoslandigim kizin yaninda bozmamisti allahtan. cocukken hersey daha guzeldi.
17
2002 dünya kupasını yerinde izlemiş nesilden olarak hevesini anlayamadığım nesildir.
aralarında bulunduğum nesildir. çok iyi hatırlıyorum okulun koridoruna dev ekranlı ama tüplü bir tv bulup getirmişler. öğle arası brezilya maçını izliyoruz. ben hasan şaş hakkında ayrıntı veriyorum arkadaşa sürekli. sonra acıktım. hemen kantinden bir şeyler alıp geleyim dedim. tam gelirken herkes gol diye bağırdı. arkadaşla göz göze geldik. "olm hasan şaş attı" dedi. sevindim. sonra golün tekrarını izledik beraber. bu da böyle bir anımdır.
lise 2'deydim o zaman hiç unutmam. birçok kişinin olduğu gibi benimde 3 haziran 2002 türkiye brezilya maçı ile ilgili unutulmaz bir anım vardı, anlatayım efendim;
5-6 kişilik bir arkadaş grubumuz vardı. bu arkadaşlardan bir tanesi seko diye hitap ettiğimiz serkan idi.** neyse sekoların evi okulun tam karşısında kalıyordu ve en üst kattaydı. şahane bir terasları da vardı. yanlış hatırlamıyorsam 84 ekran olan ve 50 kilo net ağırlığı olan televizyonu 4 arkadaş gebere gebere terasa çıkarmış, düzeni kurmuştuk. keyifler harikaydı. hasan şaş'ın golünden sonra hepimiz çılgına dönmüştük ve çatının okula bakan tarafına doğru çıkıp okula doğru goooooooooooooooooooooooooool diye bağırıyorduk. yüksekte olmamız sebebiyle sesimizde epeyce yankılanmıştı. tabii okuldan ve çevre evlerden de aynı böğürtü ve yırtınmalar duyuluyordu. unutulması imkansız işte, hey gidi gençlik hey...
20
okulda dediysek okulu kırmış dışarıda izlemiştik, lise çağında olduğumuz doğrudur ama.
ufaktan yaşlanmaya başlamış nesildir. sağ olsunlar okuldan eve göndermişlerdi de rahatça hoplaya zıplaya izleyebilmiştik maçı. mutlu sonla bitmemişti ancak hasan şaş'ın golünde yaşadığım mutluluk bana bütün kupa boyunca yetmişti, diğer gollerin hiçbirine bu kadar sevinememiştim. ayrıca bir diğer efsane olacak nesil için;
bay bayan ayırt etmeden bütün hocalarımızın maçları bizimle beraber sınıfta izlediler sağolsunlar, en ders kaynattırmayan hocası bile tek laf etmeden televizyonu açtırdı, en disiplin düşkünü de rivaldo'nun oscarlık oyunculuk performansına ettiğimiz övgülere(!) kulaklarını tıkadı. ha bi de o zamanlar futbolcular hep "abi" idi bizim için. şimdi benden bi kaç yaş küçük futbolcuların transfer haberini takip eder oldum, garip duygular içerisindeyim..
24
ilkokul 3.sınıftım yanlış hatırlamıyorsam. bahçelievler'den bakırköy'e okula gidiyorduk tabi o zamanlar öğlenciydik. çantaları atıp okulun karşısında ki kırtasiyeye gitmiştim, önüne 33 ekran televizyon kurmuşlardı oradan izliyordu herkes. ben tam izlemeye başladım, hasan şaş golü attı. sonra hocalar gelip bizi toplamışlardı andımız okunacaktı çünkü. andımız okunduktan sonra sırayla herkes sınıflara girerken ben ve arkadaşlarım o zamanlar söylenen "ne kosta rika ne de çin ne de sambacı brezilya" şarkısını girmiştim sonra herkese yayılmıştı. sınıf öğretmenimizin oğlu da bizim sınıftaydı o arada gizlice çıkıp maça bakıp geliyordu. evi yakın bir arkadaş maç biter bitmez gelmişti ve kötü haberi vermişti. maçı bütün detaylarıyla anlatınca küçükte olsak çok sinirlenmiştik. o zamanlar milli takım ile beraber hayat sanki daha güzeldi be.
25
tatildeydik ama çeyrek final maçlarında *. hatırlıyorum samsun'a ilk gelişimdi, teyzemlere gelmiştik, kimseyi tanımıyordum o zamanlar, ama ne zaman milli takımımızın maçı olsa, sitenin ortasına 72 ekran televizyon konulur, evlerden sandalyeler yerleştirilir, pastalar, börekler, kuruyemişler, düğün gibi geçerdi. 12 sene olmuş vay be. özledik böylesine kenetlenmeyi, futbol daha bi temizdi sanki o zamanlar. gene dertlendim bak şimdi.