• 93
    benim nesilim. güzel anılardır. 3 haziran 2002 türkiye brezilya maçı lisenin son günlerine denk gelmişti. üniversiteye giriş sınavına (o dönem ki adı öss) 2 haftadan daha az süre kalmıştı. sıcak yaz günleri daha da stresliydi. daha facia olanı ise edebiyat öğretmenime aşıktım, hem de deliler gibi. aşk güzeldir ama yasak aşk acıdır, yaşayan anlar... okul birincisi iken birden ayyaşa, müptezele dönersiniz. siz bile tanıyamazsınız kendinizi. rakipleriniz rapor alıp evde harıl harıl test çözerken, siz aşık olduğunuz kişiyi görmek için okula gelmeyi, sürünmeyi tercih edersiniz.

    evet, 3 haziran 2002 türkiye brezilya maçı. maç gündüz oynanacağından okulda televizyonu olan hazırlık sınıfları güzelce ayarlandı. güzel bir hazırlık sınıfında içinde öğretmenlerin (ve tabi ki benimkinin de) bulunduğu kalabalık bir grupla izleyecektik. en öndeki yerimi aldım, maç başladı. ilk yarı boyunca karma karışık duygular ve stresle maçı izledim. bir yandan sınav derdi, bir yandan aşk acısı, bir yandan maçın gerilimi derken stres had safhaya ulaştı. düşünsenize milli takım brezilya ile oynuyor. baskı yiyoruz. diğer yandan aşık olduğum kadınla aynı ortamdayız ve aklımdan hiç çıkmayıp beni kemiren ve hayatıma yön verecek olan sınava 2 haftadan az zaman kalmış... dakika 45 olduğunda artık bu üst üste binen acılara 17 yaşındaki naçizane beynim dayanamadı ve zaten devre olur diyerek bir sigara arasına çıkmaya karar verdim. tabi o dönem babamızdan aldığımız düşük miktarda harçlığı sigaraya verince okulda aramaya yakalatmamak çok büyük önem arz ediyordu ve ben, benim kısa winston box paketini henüz idareye kaptırmıştım. arkadaşım levent'e sigara var mı dedim. adam bazuka gibi uzun parliament çıkarıp vermez mi? cebime saklayıp geçtim tuvalete. boş bir tuvaletin kapısından girip kilitledim. herkes sınıflarda maç izliyor, ben sessiz sedasız tuvalette işime bakıyorum. afedersiniz bir yandan fermuarı açtım, ihtiyacımı gideriyorum diğer yandan uzun parliament'i ateşledim, duman gözüme kaçarak içiyorum. uzun olmasını vurguluyorum çünkü kısa sigaraya alışmış biri için uzun sigara hakikaten bazuka gibi oluyor. bir yandan da ihtiyacımı giderirken, dumanı kontrol edemiyorum, gözüme kaçıyor. tuvaletin üstünden baca gibi bembeyaz akıyor mübarek. maç izlemeyen bir müdür yardımcısı falan gelirse yakalayacak diye de telaşlıyım... daha iki fırt çektim, ağzımda sigara, idrarın bitmesini beklerken bomba düşmüş gibi, hayır hayır bir stadın etrafından geçerken kale arkasından gelen gol sesi gibi bir goooooolllllllll patlaması ve akabinde açılan sınıfların kapısı ve ahırdan çıkar gibi koşan tayfa sesi ile beraber öyle bir irkildim ki... işte o uzun vurgusunu yaptığım sigara, o anlık refleksle ağzımdan çıkıp fermuarın olduğu bölgeye düştü. yanmamak için gösterdiğim refleksle geleceğimi kurtardım :)) ama idrarın son damlaları üstüme başıma geldiği gibi sigara da pantolunun bir kısmını yaktıktan sonra yere düştü.

    utana sıkıla arkadaşımdan aldığım tek dal sigara, içemeden idrarın içine düştü ona mı yanayım? 45 dakika stresten ölüp ben çıktıktan sonra 45+'da türkiye'm brezilya'ya gol atmış, o tarihi ana şahit olamadım ona mı yanayım? gol ile beraber patlayıp tüm stresimi kusamadım ona mı yanayım? daha da acısı, golle beraber kendimi kaybetmiş gibi yapıp benimkine sarılamadım ona mı yanayım??? tuvalette çöküp kalsam mı koşup çıksam mı bilemedim ama üzerimdeki idrar damlalarına aldırmadan koşup gittim. golün tekrarını izledim. hasan şaş mükemmel oturtmuş 45 +2'de.

    sonrası malum, 2. yarıda yediğimiz goller. sinir harbi ve elbette hiç aklımdan çıkmayan sınav ile aşk acısı üst üste beni bitirmeye devam etti. yine de güzel bir gündü. anılar acı da olsa unutulmamalı. ne de olsa öldürmeyen şeyler güçlendirebiliyor.

    evet, güzel anılardır. benim nesilim...
  • 102
    ilk okuldaydım, okulun en güzel kızı* * * yüzüne kırmızı beyaz şeritler çekmiş, tuhaf bir el radyosu getirmişti. brezilya maçını oradan dinlemiştik. hasan'ın attığı golde fırsattan istifade sarılmıştım. * 22 haziran 2002 türkiye senegal maçı'nda evdeydim. maçın normal süresi 0-0 sona erince uzatmaları izlemeye çekinmiş televizyonu kapatmıştım. dışarıdan gelen korna sesleriyle irkilip koşarak televizyonu açtığımda ilhan mansız'ın senegal'e attığı gol'ün tekrarı vardı ekranda. hayatımın en güzel zamanlarıymış, bilememişim.
  • 89
    hatırladıkça mutlu olduğum anlardan biridir, bizim sınıfta televizyon vardı. futbol hastası da bir sınıf öğretmenimiz. hep beraber seyretmiştik. hasan şaş'ın brezilya'ya attığı o golden sonra sınıfın o anını düşündükçe garip oluyorum. büyük ihtimalle 4 ya da 5. sınıftaydım.

    yaş olmuş 24 aradan 14 sene geçmiş, gerçekten çok ama çok güzeldi be.
  • 100
    hatıraları artık 20 yıl geçmişte kalmış bir nesil.

    3 haziran 2002 türkiye brezilya maçında türk öğrencileri için bir odaya tv kurulmuştu. bugün neyse de o günler için almanya'da bir okulda gerçekleşmesi zor bir durumdu ama ağırlığımız vardı. her neyse, o oda sınıfıma çok yakındı. maç saatiyle kesişen ilk dersim için öğretmenden izin alıp gittim odaya. golden sonra sınıfıma dir depar atıp kapıya vurmadan daldım içeri ve öne geçtiğimizi duyurdum. haliyle herkes şaşkındı. maçın sonrasını biliyorsunuz. bir sonrakı ders için diğer öğretmenden izin almayıp derse geç girince hesap sordu. öyle bir ruh haline girmiştim ki öğretmeni de tersledim, neyse ki alttan aldı. güzel günlerdi vesselam.

    (bkz: bu da böyle bir anımdır)
  • 96
    çok net bazı şeyleri hatırlıyorum.
    gruplardaki brezilya maçında hasan şaş gol attığında kantindeki sandalyeler havada uçuşmuştu. ben böyle bir sevinç görmedim.
    kosta rika maçı hafta sonuna geldi, rahat rahat maç izledik. ama sonu kötü bitti.
    çin maçı yine okuldaydık. maçın başında attığımız 2 gol bizi rahatlatmıştı. brezilya da kosta rika'yı yenince korkulan olmadı.
    japonya maçı defans yaptığımız bir maçtı. öldük öldük dirildik ama akıllı oynadık, maçı aldık.
    senegal maçında plajdaydım. maçı da bir kafede izledim. çok gol kaçırmıştık o maçta, yenemeseydik kahrolurdum.
    ikinci brezilya maçında da evdeydim. yenebilirdik, olmadı ama üzülmedik.
    güney kore maçı da zaten tam bir festival maçıydı. milli takımın ülkeye dönüşünü canlı yayında izlemiştik. hepsi gururumuzdu.

    güzeldi o günler. milli takımı galatasaray kadar sevdiğimiz günlerdi. euro 2008'de dahi o etkiyi alamadım. ondan sonraki süreçte ise zaten yozlaştık ve battık. şimdilerde ise milli takımın canı cehenneme!
  • 3
    3 haziran 2002 türkiye brezilya maçıyla ilgili anısı olan nesildir aynı zamanda. şöyle ki; hakemi kandırmak için rol yapan rivaldo'ya ve dışarıda yapılan faule penaltı verdiği için hakem kim young joo'ya sınıfta bağıra bağıra küfrettiğim için disiplin kuruluna sevkedilmiştim, disiplin kurulunda çok sevdiğim ve halen görüştüğüm müdür yardımcısının benim için "ama haklı çocuk." diyerek affetmişti. hala bir araya geldiğimizde konuşuruz bu konuyu gülerek.
  • 69
    brezilya maçı saat 11'de başlamıştı ve okul saat 11.50 öğle molasına çıkıyordu. zil çalar çalmaz koşa koşa dışarı çıkmıştım. o zamanlar tabi telefondan skor öğrenme felan yok, habersiz bir şekilde koşuyordum. tam öğretmenler odasının önünden geçerken (tabi onların odasında tv var) bir öğretmen türk olduğumu bildiği için ''hadi iyisiniz, 1-0 öndesiniz'' gibi birşeyler söylemişti, hiç ihtimal vermemiştim.

    eve bir vardım, babam yoktu ortalıkta. annem ''baban nerde oğlum?'' deyince şaşırdım. meğersem o beni arabayla almaya gelmiş sağolsun, çocuk maçı kaçırmasın diye. halbuki kestirmelerden koşa koşa varmıştım bile eve. neyse, eve döndüğünde bir de fırça yedik işin sonucunda... :)

    ikinci yarıyı yemek yemeden öğle teneffüsünde izledik, ailecek kahrolduk. pislik koreli hakeme saydık sövdük. öğle'den sonra okula dönünce isviçreli çocukların yarısı dalga geçiyordu, yarısı bizi haklı buluyordu, bizimle üzülmüştü.

    o dalga geçenler ile geri kalan 20 gün bol bol dalga geçmiştim sonrasında. milli takım önüne gelene çaktıkca, ben de okulda lafı çakıyordum hepsine teker teker.

    hey gidi günler be...
  • 7
    o yıl ortaokul 1. sınıfa gidiyordum yanlış hatırlamıyorsam. hasan şaş'ın brezilya'ya attığı golü evde izleyip, maçın devamını okulda getirmiştim. çok imkana sahip bir okul değildi bizimki. piyeslerin, ufak oyunların oynandığı bir salonumuz vardı. sağolsun beden eğitimi hocamız, bütün okul maçı izleyelim diye öğretmenler odasındaki televizyonu alıp oraya getirmişti. (u: okay karacan'a bağladım :() diğer maçları evde takip etmiştim. fakat brezilya maçını izlediğimiz ortam cidden efsanedir benim için. hele müdür yardımcımızın ilhan mansız'ın roberto carlos'a meşhur çalımından sonra "gördün mü ebeni keltoş" demesini hiç unutmam *
  • 41
    brezilya maçı sabahı sınav vardı. okul söz vermişti sınavdan sonra maçı kantindeki televizyondan izleyebilirsiniz denmişti. sınavı nasıl yaptım hiç hatırlamıyorum. sadece 13 yaşındaydım belki ondan olabilir. neyse sınav bitti kantine inildi maçın 30 küsürüncü dakikalarına geliyordu maç. tenefüs bitti ve herkes zorla sınıflara sokulmak istendi çünkü çok gürültü oluyormuş. aman da aman sessiz olacağız bir de öyle mi ? neyse kan beynime sıçramıştı ve okuldan kaçıyorum ben dedim. 1-2 arkadaşımı peşime taktım ve koşarak bizim eve doğru yol aldık. eve gelmek üzereydik artık 5 dakikalık bir koşudan sonra. aniden öyle bir ses patlaması olmuştu ki bulunduğum muhitte, hala düşündükçe inanamıyorum o anı yaşadığıma. sanki uzaklardan bir uruk-hai ordusu geliyordu. yerler titremişti. o an anladık gol attığımızı ve goool diye çığırıp 3. vitesten 5.vitese taktık. eve girdiğimizde golün tekrarı veriliyordu ve biz arkadaşlarla alt alta üst üste çocuklar gibi şendik. *
  • 95
    içine dahil olmadığım nesil. ikili öğretim sayesinde sabahçı olmuş ve buna ilk kez bu turnuva yüzünden sevinmiştim. tabi turnuvanın yaz aylarında olması geriye kalan 10 ay'da küfrettiğim gerçeğini değiştirmiyor. hasan'ın sol çaprazdan gelişine vuruşu hala akıllarda. bir de çeyrek final senegal maçında etilere misafirliğe gitmiştik. geri dönüşte şişliye 6 saatte gelsekte hiç pişman değildim. her yerde kornalar müzikler karnaval havası ve pankartlar. nereden bilebilirdim toplum olarak son çıkarsız kutlamalara sahip olduğumuzu. bir daha o günkü gibi eğlendiğimi ve topluluklara hayran hayran baktığımı hatırlamıyorum. gerçekten herkes arar buluruz izini müziğini dinleyerek kırmızı beyaz tek yürek olmuştu.

    klibin 2012'de eklenip 10 milyon 700 bin küsür izlenmesi kaliteden çok insanların duyduğu özlemden sebep.
    --- alıntı ---
    https://www.youtube.com/watch?v=EBwjmeDoE6A
    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın