• 132
    balıkesirspor'un pozisyona girmeden bulduğu 2 golle kazandığı karşılaşma.
    galatasaray, mevcut oyun yapısıyla kapalı oynayan takımlardan birisine karşı yine hüsran yaşadı. bir karşılaşmada 30'dan fazla orta yapıp gol bulamıyorsan oynanan oyunda bir sıkıntı var demektir.

    maçta öne çıkanlar için; http://soruyorum.com.tr/sc/Q0i0

    g.saray'ın en kötüsü: http://soruyorum.com.tr/sc/Q0iQ
  • 140
    yemişim tekniğini taktiğini. sadece galatasaray'ın yiyebileceği şanssızlıkta 2 gol yemişiz. rakibin 1 orta 1 korner 2 şutu var toplamda. 2. dkda sneijder'in şutu direkten çıkmış. şans gollerini atınca da haklı olarak defansa çekildi adamlar. hiç bir şeyin normal olmadığı bi maç oldu.

    suçlayacak bir şey varsa: (bkz: galatasaray cenabetliği)
  • 142
    galatasaray'ın skora rağmen umut verdiği ve iyiye gittiği maç. bir defa maç boyu rakibe baskı kurduk ki, bu son iki sezondur yapamadığımız bir şeydi. boşveriyorum yenen golleri, çünkü ikisi de tamamıyla şanssızlıktı. iyi organize olduğumuz halde ilk golde chedjou'nun yediği basit bir çalım ve sonrasında konturpiyede kalan kaleci ve ikinci golde de gökhan ünal'ın şansı sayesinde topu kalemizde gördük.

    ancak tarık çamdal belli ki takıma çok faydalı olacak. özellikle sağ kanada geçtikten sonra 2 pozisyonda çizgiye çok etkili indi.
    emre çolak'ın mutlaka takımda olması gerektiğini ısrarla düşünüyorum.
    pandev çok faydalı olacak takıma fakat 2-3 hafta vakte ihtiyacı var.
    olcan'ın da bu tarz maçlarda kilit açmada etkili olacağını düşünüyorum.

    taraftar destek versin. çünkü iyi olacak bir takımın hazırlık sürecindeydi bu gün galatasaray.
  • 143
    aylardır yazmıyorum buraya. sadece okuyordum keyifle ama takımın şu halini gördükten sonra benim de çorbada tuzum olsun istedim.

    rijkaard'la başladı aslında bizim takımın şu 4-3-3 muhabbeti. şunu net söyleyeyim şu dizilişi kim çıkardıysa anasını sikeyim. aslında diziliş fena değil ama bize yıllarca bu dizilişi 4-5-1 diye yutturdular babalar. bugünkü maçta 4-3-3'ün ileri 3'lüsünün 2'si sneijder ve bruma oluyorsa, kusura bakmayın ama ben böyle 4-3-3'ün amına koyayım. kusura bakmayın bu bildiğin pısırık 4-5-1 oluyor.

    bu ligde, galatasaray'ın başarılı olmasının yolu düz 4-4-2'den geçiyor ve bu yol tartışmaya kapalı. koyacaksın ortaya 2 tane box-to-box melo gibi asker, ileride forvetini 2'leyeceksin, olay bitecek. zaten ligde takımların çoğu sana karşı ilk önce savunmayı düşünüyor ama sen adamların ceza sahasında sadece burak'la duruyorsun. tam kendini jiletlemelik oyun, inanılmaz cidden. 2005 sezonunu hatırlayın. hagi vardı o zamanlar. kadroya baksan çok ama çok mütevazı. orta sahayı sayayım sizlere: sol açıkta 2011'in "bam"'nın a'sı, ayhan akman oynuyordu. sağda ribery vardı. göbek ise ürentkenliği çok sınırlı olan flavio conceicao ve ergün penbe'ydi. ama bu kadro izlerken adama zevk veriyordu ve işin acı tarafı o orta saha, bu sezonki galatasaray orta sahasından çok daha üretkendi. ulan 2006'daki saidou'lu orta sahayı da çok özledim be, ne güzel takımdık, neyse.

    ha kardeşim ben 4-3-3'ten başka bir şey oynatmam diyorsan bu takıma, o zaman götüne güveniyorsan gerets gibi, necati, hakan, ümit ayarında adamlarla harbi 4-3-3 oynat görelim. koy umut'u ileriye, koy burak'ı hafif sağa, koy pandev'i sola, görelim. olmuyor diğer türlü kaçak güreşerek bruma, sneijder falan.

    sneijder'e gelince.. şu an yetkim olsa sneijder'i yollardım çok sevmeme rağmen. benim oyun anlayışımda bu takımda yeri yok. 2 tane ileri geri oynayacak adam yeterli bu takıma. selçuk 1.5 senedir seviyesinin %50'sinde değil. tabii ki kötü olmasında başka nedenler var, kendiyle ilgili sıkıntılar vs. elbet var. ama kesinlikle sneijder'in bu takımda oynamasının da selçuk'un bu kötü oyununda payı var, sneijder bütün dengeleri değiştiriyor kadro yapısında ve olumsuz şekilde değiştiriyor.

    mancini gibi son derece akıl tutulmaları yaşayan bir adamdan sonra ne yalan söyleyeyim prandelli'den çok umutluydum. ancak prandelli sanırım biraz daha böyle giderse mancini'yi bu açıdan geçecek. şu ana kadar tamamiyle sınıfta kaldı. umut ve emre girerken; takımda bir şeyler yapmaya çalışan, hele çift forvete dönmüşken kanattan etkili olabilecek tek adam bruma'nın çıkması ne kadar skandalsa, kaç maçtır kadroya giremeyen emre'nin de kurtarıcı olarak oyuna girmesi ve olcan'ın 18'e alınmaması da o kadar skandal. cidden, prandelli olcan'ı neden kadroya almadığını net şekilde bizlere açıklamak zorunda. yasin'in sağ bek başlarken, sabri'nin a2'de olmasını ise hazmedemiyorum. sabri senin projende olmayabilir, anlarım. ama sabri senin projende değilken, yasin senin sağ bek projende oluyorsa onu kabul edemem işte. bu da ayrı bir skandal.

    fakat ben hocanın potansiyelinin ve neler yapabileceklerinin farkındayım, çünkü bu adam cidden basit bir adam değil. şahsen, biraz daha kredisi var bende ama kötü ötesi başladığını da kabul etmek gerek. hala fazla geç kalınmış bir şey olmasa da takımdan bir ışık da göremiyorum ve şu an neresinden tutsam elde kalıyor. ve korkarım birkaç hafta daha böyle giderse çok daha kötü günler bekliyor bizi. yeni bir 2011 olabilir mi? olursa da şaşırmam.

    takım 2011'den sonra 2 sene şampiyon oldu, gelip buraya tek bir girdi bile yazmadım. sadece sevindim, rahatladım vs. o kadar sadece. aslında bu kötü zamanlarda takıma ne yalan söyleyeyim çok daha fazla bağlanıyorum, takımla çok daha fazla ilgileniyorum ve daha fazla düşünüyorum vs. 2 haftadır eğlenmem gereken, arkadaşlarla alkole girmem gereken bu cumartesi akşamlarının bu vakitlerinde kendi kendime içerek galatasaray'ı kurtarıyorum, kafayı galatasaray'a takıyorum adeta.

    böyle manyak derecede seviyoruz işte galatasaray'ı ve sizi, siz de sizi sevenleri üzmeyin artık...
  • 144
    galatasaray'ın defans arkasına ve arasına uzun top atma hastalığının devam ettiği bir başka karşılaşma. rakibin zaten kalabalık tuttuğu defansın göbeğine, hem de savunma yerleşik haldeyken atılan pasların ne anlamı var hala çözebilmiş değilim. burak zaten normal şartlarda "duvar" olabilecek bir futbolcu değilken bir de markaj altında pas atıldığında sürekli top kaybına neden oluyor. selçuk ve dzemaili'den bahsetmeyeceğim bile.

    güzel futbolu geçtim, sistematik bir oyun yok ortada. g.saray ilk golü yiyene kadar üst üste bir kaç kısa pas yapıp adam eksiltebildi, buna bir de topu kanatlara açıp, başarılı orta / son çizgi adam eksiltme varyasyonlarını ekleyebilse zaten sonuç çok farklı olurdu.
    ya da halamın bıyığı olsa amcam olurdu, neyse efendim;

    maçta öne çıkanlar için; http://soruyorum.com.tr/sc/Q0i0

    g.saray'ın en kötüsü: http://soruyorum.com.tr/sc/Q0iQ
  • 146
    biri auta giden şutun semihe çarpması ile diğeri de defansa çarpan topun tam önüne düşmesi ile yediğimiz iki gol ile biten maç.

    birbirinden bal 2 gol yedik ama yemesek ne olacak, koca galatasaray'ın gol atma melekesi kalmamış. rakip tam kapanmış yine de organize bir atak yok.

    zaten nasıl olsun bruma ve burak'la olmaz arkadaş, kapanan bir takıma karşı oynuyorsan burak çıkacak, adamı kanattan besledik, burak'a da orta sahaya da yazık.
  • 149
    yok auta giden şutun semihe çarpmasıyla gol yemişizde, diğeri de çarpan top önüne düştü öyle atmışta. yok dedemin bıyıkları çıkmışta.
    futbolda böyle şeyler hep var.

    arkadaşım ben 90 dakika heycanlanmıyorum galatasaray'ın maçını izlerken. top semihin ayağına çarpsa ne oluuuur çarpmasa ne olur ? balıkesir'e yenilsek ne oluuuuur yenilmesek ne olur ?

    siz gol atabilceğimizi düşünüyo musunuz ? ben çok zor görüyorum gerçekten resmen duvara karşı top oynuyoruz arkadaş. küçükken yapardık ya hani duvarın karşısına geçerdik topa vururuz top duvardan geri gelir. ha burdaki duvar da burak yılmaz oluyor işte. şişir geri gelsin, paslaşarak git topu kaptırsın, koşmaya başlasın topu at ofsayt olsun. başka bir şey yok. ha ben maçı burak yılmaz'a yüklemiyorum. takım bok gibi, gram heyecan yok. ofsayttan gol attı burak top önüne düştü, gram heyecanlanmadım. onu da kalecinin üstüne vurdu ilkinde.

    arkadaşlar ne selçuk ne burak 11 kişinin 11ide kötü. bi kaç kişi kıpırdanmaya çalışıyor okadar.

    sadece bu maçtan sonra ek olarak acaba bizim futbolcular'a at gözlüğü mü taktırıldı diye merak etmeye başladım. ulan balıkesire karşı pozisyon yok nerdeyse insan bi açar bakar maçı izler 11 kişinin 11ide. rezilliğe dışardan bakarlar. yok benim pek ümidim kalmadı. kötü oynanırda abi bu kadar olmaz. bu kadar ruhsuzluk bu kadar vurdumduymazlık olmaz.
  • 150
    bu maçta kale arkası tribünündeydim. öncelikle şunu söyleyeyim stadın kale arkası tribünü kaleyle eşit mesafede. en üst basamağa 3 adımda çıkıyorsun hesap et.

    takımlar oyun kurarken neler yaptıklarını çok net kale arkasından görüyorsunuz. ve bizim takım mahalle maçı taktiğiyle atağa kalkıyordu her seferinde. prandelli'nin kafasındaki oyunu oynamaya çabalıyorlar ama henüz erken.

    erkeni geçtim, bu oyuncu kadrosuyla olacak bir sistem gibi durmuyor. biz halısahada nasıl rakip kalenin önüne geldiğimizde topu yanımızdakine verip hemen boşa kaçıyoruz o da topu bize geri atıyor veya atarmış gibi yapıp kendi gitmeye çalışıyor, selçuk-yekta-burak (bazen çaresizlikten sneijder de katılıyor bunlara) üçlüsü de devamlı bunu yapmaya çalıştı. bi an dellenip verin lan şu topu diyesim geldi o kadar yakındım.

    burak yılmaz çabalıyor. tvden görüldüğü gibi değil. selçuk gibi değil. koşuyor, basıyor, faul yapıyor, üzülüyor. bitik değil sadece son vuruşlarda beceriksiz. beyniyle oynamıyor. yarım saat boyunca aralıklarla kulağının içine kadar giren "sahtekar burak" tezahuratına alkışla karşılık verdi. ki bu tezahuratın başlangıç kaynağında kaleciyle ciddi bir çarpışma yaşadı. kadın ve çocuk seslerini bile ayırt edebilirdi burak kendine bağıranlardan.

    selçuk inan, bitik. ölü. alanzinho'dan kötü. herhangi bir anadolu takımı orta saha oyuncusundan farksız. al, ver, al, ver. veriyormuş gibi yap, öldür.

    tarık çamdal, yıllar sonra sol bek görmüş gibi izledim. hızlı, pas yapabilen, bindiren. yardıma gelen. orda devamlı koşulsuz şartsız oynamalı. kesinlikle telles'ten iyi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın