• 263
    takım iştahlıydı bölüm bölüm o önde oynamak isteyen galatasarayı izlemek keyif verdi. sahanın en iyisi kesinlikle mariano. inanılmaz bir kalite katıyor oyuna. onun sağ bekteki yaratıcılığı pas kalitesi tekniği inanılmaz keyif veriyor izlerken. zorluk düzeyi orta ve basit maçlarda ve iç saha maçlarının tümünde tahtaya musleradan sonra yazılmalı. maçın diğer iyi performansı belhanda. hala eleştiriliyor bugün inanılmaz oynadı. defansif anlamda çok iyiydi. beni asıl şaşırtan kariyerine 10 numara pozisyonunda başlamış zidane ın veliahtı denen bu çocuğun bazen karar vermede bu kadar sıkıntı yaşaması. ve bu maçta iki tane asistin asistini yaptı hahahaha. belhanda elimizdeyken kesinlikle faydalanmak gerek. sahanın iki kötüsü vardı bence biri seri. seri halısahaya çağırılmış 45 yaşındaki emektar futbolcu dayı gibi. 90 dakika boyunca 2 tane araya salacaksın diye kimse sahada tutamaz seni. konsantrasyonu çok düşük çok basit hata yapıyor. kariyerine kumaşına yakışmıyor gerçekten. diğer kötü de linnes. kimse konuşmuyor çünkü çok seviyoruz linnes i. ama içerdeki kayseri maçında ben o beki ilerde görmek istiyorum iki kanadı da çalıştırmak lazım. benim görüşüm linnes sınıfta kaldı ama sabretmek lazım adam 8 aydır oynamıyor. ömer bayram a çok saygı duyuyorum müthiş bir kişisel gelişim. ama ömeri artık iç oyuncusu olarak kullanmayı öğrenmeliyiz. sol önde teknik yetersizliği çok göze batıyor. örneğin onyekuru değişikliğinde seri çıksa orta ikilimiz belhanda ve ömer olsa bence çok daha faydalı olacaktı. onyekuruya da hoşgeldin demiş olduk tekrar. şimdi kaldı 14 maç.
  • 264
    maçta en çok marcao'yu beğendim. sadece bu maçta defanstan attığı dikine pasların sadakasını verse, süper lig'deki stoperler el açar, ya nasip der. galatasaray hücumu düşünerek, hareketli ve hızlı oynarsa, bu özelliğini daha çok gösterir.

    onun dışında belhanda harbi harbi iyiydi. eğer gitmesi için veda duasına çıktıysak, toplanıp amin diyelim. yoksa gerçekten iyi oynadı. ve dahi mariano çok iyi oynadı. hem defansif olarak, hem de ofansif olarak.

    mesela seri patır patır döküldü. onyekuru ve sekidika ile daha iyi olabilir bu arada.

    ryan donk efsane bir gol attı. sanıyorum iki defa defanstan top taşıyıp topu kenara bırakıp ceza sahasına gülbank çekti. onlardan biri gol olsaydı keşke. ha bu arada ryan donk'un ligin açık ara en iyi stoperi olduğunu iddia etmek gibi abartılara girmeyelim. ki kendisi çok iyi oynadığı bir maçta, maçı verebilecek bir savunmacıdır. o unvanın sahibi de zaten boss'tur. yani luyindama'dır.

    iki asist yapan ömer bayram'dan bahsetmeden olmaz. ben hala orta üçlüde oynaması taraftarıyım. hala ve hala o ezbere ortaları yapmıyor mu? yapmasa, kaleye vursa, paralele sert gönderse daha fazla tehlikeli olur o ortalardan.

    yine iki gol atan soso'yu es geçmeyelim. sanırım oyunu yavaşlatmasına biraz takığım. ortada kullansak daha mı iyi olur? belki.
  • 265
    yediğimiz gol savunmadaki açığımızı gün yüzüne çıkarmıştır. ikinci yarıya derli toplu başladık gevşeklk gitmişti 3. golü attık yine gevşedik. bu sefer top kayıplarını geçtim rakip oyuncuyu rahat bırakıp savunma arkasına pas atmasına izin verdik. savunmamızın bu açığını kapatmak için rakip oyun kuruculara önde basmaya devam etmemiz gerekiyor. ne zaman önde basmayı kestik ve bön bön bakmaya başladık arkamıza 2 top atıldı biri gol oldu.

    gücümüz ve potansiyelimiz bundan çok daha yüksek ve bu görülüyor. ancak konsantrasyon sorunları yaşıyoruz oyun içerisinde.

    onyekuru'nun şu anki hali bile ışık saçıyor ileride özellikle son düzlükte bize çok faydası olacaktır yeniden.

    adem'in sakatlığı önemli değildir umarım. falcao da yokken sıkıntı çekeriz.

    emre akbaba ise falcao varken çok daha iyi görüntü veriyor. bunun nedeni falcao'nun doğru koşuları ve emre'nin de falcao'nun açtığı alanlara girmesi. ademle oynadıkça belki onunla da aynı performansı gösterir.

    hakeme gelince genelde iyi görüntü verdi ama o kadar ayağa basmaya, sert faule, atak kesmelere kart göstermedi gitti nelere gösterdi sinirden güldüm pozisyonlarda.

    belhanda cezalı duruma düştü. kupa maçında 11 başlar artık. zaten lemina varken kendisi yedek bekler. bu bahaneyle sarı kartları da temizledi diyelim(ki sarı kartlı bir pozsiyon değildi bence).

    linnes kupa maçında da oynamalı. maç eksiği çok fazla. bazen ne yapacağını bilmediği o kadar belli oluyor ki. bunu da oynayarak aşacak. ama şimdiki performansı memnun etmiyor.

    1 gol yedik buna rağmen hala en az gol yiyen takımız. bizden sonra en az gol yiyen takım alanyaspor. atılan golde ise ligde en çok gol atan takım 43 golle trabzonspor. maç eksikliğini de ekleyeyim. bizim attığımız gol ise 32 oldu. rakiplerimizle olan bu puan farklarının yanında gol ve averaj farkları da kapanıyor.

    2 haftada 10 puanlık farkı 5'e indirdik şaka gibi. ve her hafta biz kazandıkça bu fark daha da eriyecek.
  • 266
    as üç oyuncumuzun yokluğunda kazandığımız maç. lemina da kart cezasını çekmiş oldu ilerleyen haftalarda böyle bir endişemiz de olmayacak. maçta sakatlık veya kırmızı kart gibi sorunlar da yaşamadık. bir tek belhanda cezalı duruma düştü ona da hangi tarafından bakılır tartışma konusu.
    bu takım sezonu fenerin önünde bitirirse şampiyon olur, olacak da. kaldı arada 1 puan. hadi bakalım.
    yükleniyor *
  • 268
    5 puan nedir ki?
    lider ile 5 puanlık fark oluşturan maç.
    stada her gidişimde uzaklığından yakınıyorum. ama yenmişsek hiç de uzak gelmiyor eve dönerken. yine öyle oldu. stadı da özlemişim.
    hiçbir şeyden tatmin olmayan taraftar olmak istemiyorum ama daha iyi oynamamız gerektiğini düşünüyorum. (işte benim analizim bu kadar oluyor ancak)
    neyse yine sadece galatasaray mutlu etti bizi. :(
  • 270
    4 gol atmamıza rağmen hücum anlamında çok fazla üretken olmadığımız maç. maç boyu 11 şut çekmişiz ve 4'ü kaleyi bulmuş. 4'de 4 yaparak kaleyi bulan tüm şutlarımız gol olmuş. rakip ise 10 şut çekmiş sadece biri isabetli ve o da gol. bu anlamada değişik bir maç olmuş bence.

    bu maçta en çok üzen seri oldu. performansı gerçekten de çok kötüydü. sezon boyu orta alanda çok fazla seçeneğimiz yok. umarım bir an önce kendisini toparlar. zaten 2-0'dan sonra maç rölantiye girdi ve takım kendini bence çok fazla kasmadı. bu nedenle oyun şöyle oldu böyle oldu demek bu maç özelinde çok doğru gelmiyor bana.
  • 271
    tribünden izlediğim ve bazı oyuncularımızın analizlerini şahsi gözlemimle yapacağım maç.

    muslera: çok büyük bir kaleci, oyunun her an içinde, takımla ilgili bir durum olduğunda anından müdahale ediyor ve bunların yanında artık göze batmayan ama sıra dışı kurtarışlar yapıyor. ilk yarının son dakikasında kurtardığı pozisyon maçın bizim adımıza dönüm noktasıydı.

    linnes: belki de takımın en kötüsüydü. hücumda hiç yoktu, al ver yapmadı, markaj sıkıntısı yaşadı, daha iyi olduğu sol bekte olmasına rağmen bu kadar kötü izlememiştim hiç. umarım toparlar.

    marcao: maalesef ki bu sezon beklenen seviyede değil. bazen parlamak için gereksiz sorumluluk alıyor bu da bize top kayıplarına mal oluyor. geçen yıl ile bu yıl ki performansı arasında bu kadar büyük fark olması şaşırtıcı.

    donk: attığı gol a sınıfı bir oyuncu işi ama akıl almayacak derecede kademe hatası yapıyor. evet mevkisi defans değil bu yüzden yerini yadırgıyor olabilir fakat bir stoper bu kadar mevkisini kaybetmez. kayserispor hücum oyuncuları çok kötü oldukları için pozisyona giremediler ama yediğimiz golde hem ofsaytı bozup hem arkasına adam kaçırdı. keza daha vahimi hücuma çıktığı bazı pozisyonlarda kalemize atak yerken jog atarak kaleye döndü ve bu bir kaç kez tekrar etti. luyindama'nın yokluğunda bizim için kendisinin varlığı çok önemli ama ondan beklediğimiz takımın arkasını toparlaması. kayserinin verilmeyen penaltısına gelince. bizde olsa isyan ederdik bana göre pozisyon penaltı. omuz omuza mücadele olması için iki tarafından topa hamle yapıyor olması lazım oysa ki donk o pozisyonda topa doğru gitmiyor bile.

    mariano: takımın oyun zekası en yüksek bir kaç adamından biri. alternatifi yok ve soso ile çok iyi anlaşıyorlar. umarım performansı düşmez çünkü direkt takım oyununa etki ediyor bu.

    seri: bana kalırsa asla bizim seviyemizde değil. yanlış anlaşılmasın biz de çok ileri seviyede değiliz sonuçta ama bu kadar mücadeleden kaçan, top almak için boşa kaçmayan, top kontrolü kötü bir adamın bu paraları alabiliyor olması inanılır gibi değil. o da bizim adımıza sahanın en kötülerindendi.

    belhanda: vurun abalıyadaki abalı kendisi. yaptığı her olumsuz harekette tribünlerden anında reaksiyon alıyor. oyuncu kovalayıp top kapıyor örneğin epeyce bir mücadele sonunda, sonra o top ile takımı hücuma kaldırmak isterken verdiği pas olumsuz sonuçlanıyor ve anında küfürler. az evvel ki mücadelesi hemen unutuluyor. sahada basmadık yer bırakmadı koştu mücadele etti top kaptı pres yaptı adam kovaladı ama yine küfür yiyor.
    takımın en fazla pas yapan 2.oyuncusu
    en fazla top çalan 2.oyuncusu
    ve işin ilginç yanı en fazla defansif aksiyon alan 2.oyuncusu
    bunun yanında attığımız 4.golde onyekuru'ya kaldırdığı top olağanüstüydü.

    soso: istekliydi, oyun zekası çok yüksek, attığı ilk golde ki vuruşu 1.sınıf ama o da çok kopuk oynuyor oyundan. yine de takımın vazgeçilmezi. mariano ile birlikte oynadıklarında rakip için hep bir tehlike arz ediyorlar. bu yıl dikkatimi çeken şey ise kaleyi daha az düşünmesi. geçen yıl daha çok şut çekerdi ama bu yıl bu özelliğini kaybetmiş gibi. umarım toparlar.

    ömer bayram: çok enerjik, çok istekli, galatasaray ruhuna yakışan bir mücadele gösteriyor sahada. bazen topu paylaşmayı öğrenemediği için hücum gücümüz düşüyor ama zaten bunların hepsini yapsa bu paralara bizde oynamaz. en büyük şikayetim kendini yere fazla atıyor. gerek yok.

    emre akbaba: belhanda ile birlikte topu en çok isteyen oyuncumuz. sürekli kendini boşa çıkartıyor, top tekniği çok iyi fakat fizik olarak çok zayıf maalesef. sakatlıkların etkisinden kaynaklı olarak mücadeleden kaçınıyor gibiydi dün akşam. 70. dakikadan sonra adeta yokları oynadı sahada. yine de iyi bir emre akbaba'ya çok ihtiyacımız var.

    adem büyük: elinden gelenin en iyisini yapıyor. attığı golde ki vuruşu usta işiydi. bana kalırsa falcao dönünce bile kendisi sahada kalmalı. gerekirse 2 forvet oynayalım ama bu adamın yaptığı iş saha içinde çok kıymetli.

    fatih terim: maalesef hala formsuz. onyekuru ve jesse'yi çok geç aldı oyuna oysa o ara kayseri arkada büyük boşluklar veriyordu. umarım toparlar hoca ama bu yıl aklını sahadan çok saha dışında bırakmış gibi. umarım sene sonunda bizi yine mutlu sona ulaştırır.

    maça dair şahsi gözlemlerim bu yönde. 9 puanlık bir maçı kazandık. şimdi sıra kasımpaşa'da.

    düzeltme: teşekkürler doktor sagbirakmayan
  • 273
    metin oktay, fenerbahçeli şükrü'nün düğüne gider. zamanın meşhur zenginlerinden ve fenerbahçe ikinci başkanı olan müslüm bağcılar düğüne yalnız gelen metin oktay'ın yanına gelir , önüne boş bir mukavele koyar ve der ki: "imzala şunu, sana servetimin yarısını vereyim"... metin oktay'ın cevabı oldukça kısa ve nettir: "sağ ol baba. ama bizi sevenlere ihanet etmeyelim"...
    ve taçsız kral bu olayla ilgili sonraki yıllarda şöyle bir açıklama yapacaktır: "fenerbahçe 20 bin, adalet bir sene için 10 bin lira transfer ücreti teklif ederken, ben galatasaray ile 8 bin liraya anlaşma yaptığım gün mutluluktan uçuyordum"

    mariano sağ kanattan ortalayıp, adem büyük golcülük refleksini konuşturup, rakipten önce ayağını topa uzatınca, konya deplasmanında attığı üçüncü golün "kopyala-yapıştır" versiyonu ile saatler 19.05'i gösterirken golü bulan galatasaray'da, adem büyük "taçsız kral metin oktay"ın doğum gününü kutluyordu.

    oyuna deyim yerindeyse "fırtına gibi" başladı galatasaray, zaten başka çaresi var mıydı? kendi evinde ligin dibine demir atmış renkdaş kayseri ile oynuyor, "8 de kapanır 18 de kapanır" veciz sözünün tekrar edilmesinin hemen ardından lider sivasspor 3 puan daha kaybetmiş ve ezeli rakip fenerbahçe trabzon'dan eli boş dönmüştü. yen kayseri'yi, mayısta şampiyonluk ümitlerini tekrar dirilt...
    bu heyecan ve motivasyonla maça başlayan fatih terim'in takımı, adem'le öne geçti ama erken gol galatasaray'ın hızını kesmedi, aksine deplasman takımını nakavt öncesi groggy haline geçmiş boksör gibi şaşkına çevirdi ve ömer bayram'ın ortasında donk rakibi yere seren "yumruğu" çaktı... ne gol ama... değme golcüler atamazdı, top kontrolü ve vuruş mükemmeliği jeneriklik... daha 20. dakikada skorbordda ev sahibinin iki farklı üstünlüğü gözüküyordu.

    galatasaray baskılı oynuyordu, topu ayağında tutuyordu da ligin ilk devresinden farklı olarak "yaratıcılık" da vardı oyununda. tabii bunda en büyük fark mariano'nun "fabrika ayarlarına" dönmüş olmasıydı. feghouli ile birlikte eski günlerine dönen ikili, kapanan kayseri savunmasını da açmakta oldukça mahirdiler. adem'in golünde asist yapan brezilyalı sağ bek, ömer'in donk'a attırdığı golün de "start"ını vermişti. ilk devre olduğu kadar, ikinci yarı da rakibin sol kanadını maden gibi işleyen mariano, sadece oyunun hücum yönünde değil, aynı zamanda savunma da dikkatliydi ki, oyunun bitimine dakikalar kala rakibin "topu tüfeği" ile geldiği dakikalarda iki tane net pozisyonu kornere çelerek kalesini golden de korumuş oldu. maç sonunda mariano belki çok konuşulmadı zira iki asist yapan ömer bayram ve iki gol atan feghouli istatistik kağıdını "real" rakamlarla doldurmuştu.

    ömer bayram'a da bir paragraf açalım diye "beylik bir laf edeceğim" de, bırakın paragrafı, sayfalar dolusu kelime "galatasaraylı ömer'i" anlatmaya yetmeyecektir. belki de kendisini galatasaraylı yapan, "hayatında yeri çok özel olan" dedesini kaybettiği gün, sahada kusursuz oynadı ömer, her zamanki gibi koştu, çabaladı ve iki de gol attırdı takım arkadaşlarına. futbolcuların da insan olduğunu, onların da aileleri olduğunu, bizler gibi hislere sahip olup, günlük hayatın akışı içinde sevinçler ve üzüntülerle karşılaşabileceklerini unutmamak lazım. biz unutmuyoruz, yeri geldikçe hatırlatıyoruz da "play stationlarla" büyüyen ve tribünlerde yer alan nesil, hayatı "oyun", futbolcuları da "makine" zannediyor. " ben bir takım kurdum, benim oyuncularım duruma göre 4-4-2, 3-5-2, 4-1-4-1 oynayabiliyor" diyor elinde joystick, ekranda futbolcuların fotoğrafları olan 20li yaşlarda futbolsever... keşke hayat bu kadar kolay ve "ipleri bizim elimizde" olsa... evet, ömer profesyonelce davrandı, sahaya çıktı ve oldukça iyi oynadı da peki berbat bir performans sergilemiş olsaydı, onu yuhlamaya hazır binler, acaba sahada gördükleri futbolcunun içinden geçeni bilebilecekler miydi? tabii ki hayır...

    ilk yarım saat orta sahayı dahi geçemeyen kayserispor, son 15 dakikada biraz kıpırdanmış olsa da, yarattığı cılız ataklarda donk ve marcao yerinde müdahalelerle onların gol iştahlarını kursaklarında bıraktı.

    ikinci yarıda galatasaray farkı açmak için yine eski kalecisi ismail çipe'nin kalesine gitti, özellikle belhanda'nın da biraz daha "kıpırdamasıyla", ataklar da etkili oldu, emre akbaba, mariano ve feghouli'nin kaleye yolladıkları şutlar üç direğin arasına isabet etmezken, belhanda'nın pasında ömer bayram'ın ceza sahasına yolladığı topu feghouli bu kez filelerle kucaklaştırıyordu. "kafasına göre" oynayan belhanda kendisini işine verince, fark ediliyor ki, onyekuru'nun feghouli'ye attırdığı dördüncü golde de nijeryalı arkadaşını savunmanın arkasına mükemmel bir şekilde kaçırıyordu...

    "kaçırmak" demişken, üç farklı skorun rehaveti ile maç boyunca oldukça dikkatli olan galatasaraylı savunmacılar, mesanoviç'i bir kez kaçırdılar ve golü kalelerinde görüverdiler. bu kadar rahat geçen maç gol yemeden tamamlansa iyi olurdu ama olsun, nazar boncuğu olsun...

    ligin ikinci yarısına başarılı bir performansla giriş yapan galatasaray'ın, puanları üçer üçer toplamasında büyük katkısı olan saracchi ve falcao'nun yokluğunda kazanılan üç puan oldukça değer arz ederken, tüm dikkatler pazar günü oynanacak olan kasımpaşa maçına çevrilmiş durumda...haydi bakalım,hazır üstteki rakipler birbiriyle çarpışırken seriye devam...

    kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...y4-1kayserispor.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın