2008-09 UEFA Kupası Son 16 Turu Rövanş Maçı
21:30 Ali Sami Yen Stadyumu
2 - 3
  • 214
    tv karşısında maç öncesi koreografiye dalmışken kamera bir anda orta yuvarlağa döndüğünde heyecandan titriyorduk. hamburg maça çok hızlı başladı, ilk 10 dakika top göstermedi diyebiliriz. dakikalar 25'i gösterinceye kadar hamburg %62 lik bir topla oynama yüzdesine sahipti. savunma yapalım derken sağlı sollu hücumlar yiyoruz serkan ve sabri' nin tarafı aksıyordu. orta sahada ayhan' la top tutmaya çalışıyoruz o da topu arda'ya veriyor, rahatlıyorduk. cassio lincoln ortadan kaybolmuş, top göstermeyen rakip karşısında bocalıyordu. 30. dakikadan sonra galatasaray geriden kewell ve hakan balta' nın başlattığı ataklarla top tutmaya, pas yapmaya başladı. topla oynama yüzdemiz %47' ye kadar çıktı. dengelen oyun ileri çıkmamıza vesile oluyor bu ataklardan birinde arda' nın pasıyla topla buluşan baros ceza sahası içinde net bir şekilde boateng tarafından yere düşürülüyordu. karşılaşmanın 42. dakikasında kewell şahane bir penaltı vuruşuyla takımımızı 1-0 öne geçiriyor, biz de içimizden kadıköy' ü geçiriyorduk. bir taraftan da taraftarın coşkusu içimizi ısıtıyordu.
    ikinci yarıda oyuna hızlı başlayan galatasaray hücumunda topu baros ayhan' a, ayhan da arda' ya uzatıyor çaprazdan lincoln rakibi perdeleyip baros' un önünü açıyor, baros da şık bir aşırtmayla takımızı 2-0 lık skora taşıyordu. tüm bunlar yaşanırken dakikalar 49' u gösteriyordu.
    bu dakikadan sonra üçüncü golü kovalayan takımımız pozisyon yokken önü kapatılamayan guerrero' nun 57. dakikadaki uzaktan şutuna engel olamıyor iyi yer tutamayan de sanctis' in de hatasıyla kalesinde golü görüyor skor 2-1 e geliyordu. bizler ve tribünü dolduran seyirciler için azap dakikaları başlıyor derken 60. dakikada oliç' in topuyla buluşan guerrero, barış' ın malesef ki kendisine refakat etmesiyle sert bir vuruşla topu ağlarımıza gönderiyordu ve 2-2 eşitlik geliyordu maça.
    bu dakikadan sonra serkan' ın yerine oyuna giren hasan şaş' la etkili olmaya çalışsak da yaptığı 8 ortadan 1 i isabetli olunca ve baros da oldukça müsait pozisyonu kaçırınca, dönen top ofsayt taktiğimiz ve de sanctis' in çıkmaması sonucu 90. dakikada oliç' in aşırtma golüne dönüşüyordu.
    maçı 2-3 kaybediyorduk. uefa kupası çeyrek final umutlarımız tükeniyordu.
    olsun, biz galatasaray' ı sevinmek için sevmemiştik.

    not: işbu entry yazılırken "sereftir seni sevmek" dinleniyordu.
  • 393
    "momentumu kaybetmek" basketbol'da daha çok kullanılan bir terimdir. futbolda karşılığı ne diye soracak olsanız, işte bu maç derim. ya oyun elimizden akıp gidiyor. rakip üstümüze doğru baskıyı kurmuş ama biz oyunu soğutmayı bir türlü akıl edemedik. misal kalecimiz; yalandan sakatlandım diye yere yat, 2 dk tedavi filan bişeyler yapılsın. hoca böyle maçları çok oynamıştı ama işte kenarda olmak farklı bir olay. takım olarak tutulduk kaldık. içime en çok yer eden avrupa kupası maçlarından bir tanesidir.
  • 193
    arda ile baros un mükemmel oynadıkları ama savunma kurgusunun zayıflığından, savunma yaparken ki panik halinden dolayı kaybettiğimiz maç oldu. 2-0 olana kadar hamburg un ne ciddi bir pozisyonu , ne tehlike yaratacak atakları vardı. ne olduysa 2-0 dan sonra oldu. her iki golde de savunmada hiç kimse ne yapacağını bilmiyor gibiydi, savunmadaki herkes mahalle maçı yapan çocuklar gibi topa doğru koşunca golleri yedik. 2-2 olunca da sahneye bülent korkmaz çıktı ve lincolnü oyundan aldı. lincoln oyundan çıkınca, kewell da stoper iken ileriye top taşıma ve birşeyler yaratma işi sadece ardaya kaldı. o var gücüyle birşeyler yapmaya çalıştı ama gücü yetmedi , yoruldu. derken hasan şaş oyuna girip iyice batırdı. saymadım ama oynadığı 10-15 dakika içinde yaptığı top kayıpları , hatalı paslar ve yapamadığı ortalar ile geceyi tüy dikerek tamamladı. tabi o bu durumdayken onu oyuna almakta ki amaç neydi sormak lazım.

    nitekim yazık oldu hayallerimize ; arda ve barosun mücadelesine , güzel oyunlarına..
  • 215
    futbol ve satranç arasında pek çok benzerlik vardır. bu benzerlikten yola çıkılarak yapılan değerlendirmeler olan biteni daha iyi görüp anlamaya yardımcı olabilir. dün oynanan maça baktığımda gördüğüm şu: ne kadro zaafiyeti, ne yönetim hataları, ne kondisyon eksikliği ne de benzeri başka problemler galatasarayın hsv takımını eleyememesini açıklayamıyor. adnan polatın dediği gibi, bütün sorumluluk -teknik/taktik ve başarı/başarısızlık- tamamiyle bülent korkmaza aittir. satrançta mat edebilmek için gereken hamleleri görmediğin, göremediğin, yapmadığın, yapamadığın sürece şah çekmek çok bir şey ifade etmez. merkez karelerdeki (orta saha) mücadeleyi kaybettiğinde, oyunu da kaybedersin. maçı kazanmak istiyorsan oyunu iyi okumalısın; şah çekmek yetmez, mat etmelisin.
  • 478
    maçtan 3 gün önce bu maçı rüyamda görüp aşağıdaki entry yi girmişim. maçın 85. dakikasından sonrası yok.

    (bkz: #79282)

    dün oynadığımız 11 kasım 2023 hatayspor galatasaray macı nı da 2 gün önce rüyamda gördüm. ilk yarı bittiğinde "hocam hala neyi bekliyosun maç berabere, 2. yarı başlamadan yap işte değişiklikleri" diyordum. bu rüyada da bu maçın bir kayıpla geçeceği belliydi.

    rüyalar ters çıkar derler benimki direk geleceği görüyor. sanırım maç günleri dışında maçı kafada oynamayı bırakmam lazım. maç günü odaklanmak en iyisi. şimdi milli takım arası var o yüzden kafam rahat.
  • 287
    bir ömür bendeki acısı çıkmayacak maç. şu an bile hatırladıkça gözümden yaşlar dökülen, kadrodaki eksiklere rağmen 2-0'ı yakalayıp sadece turun değil sanki kupanın o olmayan sapından tutmuştuk bu maçta. en çok kahrolduğun 5 maçı 10 maçı 100 maçı yaz deseler bunu birinci sırada yazarım. söylemek istediğim o kadar şey var ki söyleyemiyorum lan.
  • 199
    küçük metin, baros, hakan balta ve kewell dışındaki oyuncularımızın vasatı aşamadığı karşılaşma...
    zaten bir sürü eksiğimiz var, bir de kötü performansa hiç tahammülümüz yoktu. ama maalesef istediğimiz gibi olmadı. gelgelelim türk takımlarının makus talihi... 2-0 öndesin ve rehavete kapılıyorsun.

    kanımca istisnalar haricinde, teknik direktörün bir takımın kaderine çok büyük etkisi yoktur.
    bu maçı kazanması gereken galatasaray formasının değerini bilen futbolcular olmalıydı... ne yazık ki yapamadılar.
    ülkemde en kolay şey futbol yorumlamak...
    bir de ben göz gezdireyim...

    morgan de sanctis: hep idare ediyordu, sesimizi çıkarmıyorduk. ama bugün bir tane bile kurtarış yapmamış olması galatasaray kalesini korumayı haketmediğini gösteriyor. hele o yediği ikinci gol... mondragon olsa göbeğiyle kontrol ederdi be o topu...

    sabri sarıoğlu:sana ne diyeyim ki be sabri... bozuk saatsin sabri... galatasaray'ı sevmek o takımda oynamak için yeterli bir özellik değil ve sen kötü bir futbolcusun. bunu bir kez daha gösterdin.

    hakan balta:harikaydı bu akşam. duran toplarda alex silva ile müthiş mücadele etti. takımın ayakta kalan nadir isimlerindendi.

    harry kewell:neredeyse hatasızdı. maçın stresinde herkesin güvendiği isimdi. oyun kuracağımız zaman bütün toplar ona atıldı. attığı penaltı golü yeterli olmadı ne yazık ki...

    volkan yaman: ne kötü, ne iyi... mücadele etti ama özellikle hücumda çok etkisizdi.

    barış özbek: fiziği, kondisyonu üst düzey. oyun zekası ise tam tersi. nerede şut çekip, nerede pas vereceğini bile ayırt edemiyor. sol ayağı sıfır. vasat.

    ayhan akman: kaptan mücadele etti ancak maçın stresini kaldıramadı sanırım ki ancak yan pas yapmakla yetindi. vasat.

    arda turan: küçük metin. türk futbol tarihine damgasını vuracak. harikaydı ama çabasına yazık oldu.

    serkan kurtuluş: bülent korkmaz'ın hatalı tercihiydi bence. o kadar tecrübesiz ki... 1-2 isabetli orta yaptı fakat savunma yönü çok zayıftı.

    cassio lincoln: hayal kırıklığı.

    milan baros: maçta beni en çok şaşırtan oyuncu. hiç durmadı, harika bir gol attı. takımda ayakta kalan 4 oyuncudan biriydi. ayağına sağlık baros.

    hasan şaş: 150 kilo olmuşsun hasan'ım. keşke ortaların isabetli olsaydı da o ıslıkları duymasaydık. ıslıklanacak en son kişilerden.

    ümit karan: her zamanki gibiydi...

    shabani nonda: yorumlanacak kadar oyunda kalmadı.
  • 405
    24 yaşındayım bugüne kadar kaybettiğimiz birçok maçın tekrarını yine izlemişimdir ama bu maça o günden sonra dönüp bakmadım bile. liseye gidiyordum o sabah geç gitmiştim kantinde cay içip boş boş duvara bakıyordum. o zamanlar akıllı telefon olmaması da hayrımızaydı. yoksa sürekli twitter, instagram takılıp acımıza acı katardı.
  • 102
    sözlükte gerekli tüm totemler başarı ile uygulandı, uğur getirecek her şey hazır, bu tur bizim. eskiaciksaridesene, yine 3-0 kaybedeceğiz dedi (ilk maçtaki gibi, kendisinin ofsayt manyağı olma pahasına totem yaptığına eminim), epr ua yine "rahatım" dedi ve onunla beraber abidik gubidik skor tahminlerimizi iddaa'ya uyarladık. in 99 we trust'ın maça gelip gelmeyeceği yine son anda belli olacak, bu da bir uğur. her zamanki gibi maçların önemi arttıkça yeni bir sakat veriyoruz, uğursuz görünen ama hep iyiye vesile olmuş bir olay bu da. geçen sefer* iddaa kuponunu yanlış doldurmuştum, bu sefer de yanlış doldurdum ama şimdiki hatamı açıklayamam*, üzüntüden kuponu yırttım, başka bir uğur. hagi yine maça gitmeyeceğim demekte, genelde der der ama kendini yine eski açık'ta bulur, bir sonraki aşama "gideceğim ama bağırmayacağım" deyip avazı çıktığı kadar bağırması olmalı, bekliyoruz. kısacası her şey olağan, zemin ve hava şartları bizim kazanmamızı istiyor.

    (bkz: totem yapmak)

    özet: bu tur bizim

    ekleme: totemlerimiz artıyor, wasabi de rüyasını görmüş.
    - epr ua yeni açıkta, gittikçe kesinleşiyor gibi tur. *
  • 212
    dünden beri boğazıma bir yumruk oturdu, hevesin kursakta kalması bu olsa gerek. oysa herşey ne güzel gidiyordu, 2-0 olunca bitti bu iş demiştim. çok sinirliyim sözlük, ama bu sinirim ne futbolculara ne bülent hocaya ne yöneticilere. kötü şansa sinirliyim. bu kadar sakatın aynı zamana denk gelmesine sinirliyim. dün sahada mücadele eden herkese teşekkür etmek lazım, de sanctis'e bile (her ne kadar sevmesem de). maçı seyredemedim ama ellerinden geleni yaptıklarına eminim. sarı lacivert dualar gerçek oldu, şimdi gidip götlerine kına yaksınlar, 40 gün 40 gece kutlasınlar bu yenilgiyi. keşke şu maç 2-0'dan döneceğine 0-5 bitseydi, bu kadar koymazdı o zaman.

    geçen sene başka bir sözlükte şöyle yazmıştım: 2000 senesinde zirve yapıp daha sonra düşüşe geçen avrupa maceramız trömsö maçı ile dibe vurup zıplayan bir top gibi tekrar yükselişe geçti. her sene bir öncekinden bir adım öteye gidiyoruz. önce gruptan çıkamadık, sonra çıkıp 3. turda elendik ve bu sene bir adım ötesinden dönüyoruz. ben inanıyorum ki bu takım bir kaç sene içerisinde eski kimliğine tekrar kavuşacak. ben beklerim, insanlar bu takım şampiyon olacak diye 14 sene beklemiş..
App Store'dan indirin Google Play'den alın