son 10 gün boyunca sabah 8'den akşam 10'a kadar çalıştım sevgili sözlük. işyeri kendimize ait olduğu için hem işleri toparlamam, hem para biriktirmem hem de kız olarak ta anasının nikahına gitmek için babamın bir dediğini iki etmemem gerekiyordu bu maça gidebilmek için.
son günlerde sözlüğe dahi girecek vaktim yoktu. 2 öğün ayakta yemek yiyerek, tuvalete dahi son saniyeye kadar gitmeyerek insan üstü güçle çalıştım.
biletimi almıştım ve 17 mart sabah 10 da istanbul sabiha gökçen'den gatwick havaalanına yola çıktım. ortalama 4 saat havada kalıyorsun saat farkından dolayı 12:55 gibi indim. maç 19:45 deydi. ortalama 6 saatim vardı. koştur koştur trafalgal square meydanında toplanacağımızı duyurmuşlardı. iğrenç ötesi bir yemekle karnımı doyurdum. meydanda bizimkileri görmemle beraber yorgunluğum bitti. birbirini gören 3 kişi
we are the best we are the best galatasaray diye bağırıyordu.
galiba bizim başka yabancı bestemız yok :( bir o bir de 3'lü olmasa nasıl dolaşırdık bilmiyorum.
derken stamford bridge'ye doğru hareket ettik. resmen koşarak hareket ediyorduk. inanıyorduk da aslında. takım ısınırken çağırdık filan. takım hazırdı, biz hazırdık,herşey hazırdı yani.
höldür höldür höldür bağır çağır son sesimize son nefesimize kadar destekledik.
eğer tribündeyseniz sizi ilgilendiren 3 şey vardır;
-gol atarsa bizim takım delirmek, onlar atarsa yuh,çüş,doğrudan-dolaylı küfür etmek
-bir pozisyonda bizim futbolcu itiraz ediyorsa (muhtemelen pozisyonu göremeyiz) hurraaaa kızıp kendini kaybetmek
-bizim futbolcu öyle yada böyle yerdeyse hedeli hödeli faul kart çığrışı yapmak.
bunların hiçbirini net göremeyiz. anlık reaksiyon gösteririz ama.
şimdi twitter daha yaygın olduğu için oradan faul mü, ofsayt mı yada kırmızı kart var mı diye kontrol ediliyor ( keşke edilmese)
bu sebepten eve gelince tekrar maçı izlemeyi tercih ederim.
stamford bridge'den ayrılıp stansted'e geçip 23:30 da binip türkiye saatiyle 05:20 gibi indim. ordan çıkıştı, pasaporttu derken eve 8 de geldim sevgili sözlük.
maçta yüzde kaçla top sahibi olduk , en çok kim koştu , ofsayt ,faul gibi hiçbir şey hakkında fikrim yok.
tek bildiğim şey ruhsuz oynadığımız. drogba'ya, mancini'ye chedjou'ya kızgın olmaktan başka bir fikrimiz yok.
parasını,pulunu,yorgunluğunu,koşturmasını,uykusuzluğunu zerre düşünmüyorum.
buraya bu entryi girmemin sebebi ' keşke maçı izlemeseydim ' nidaları atan insanlar.
yahu ben ve benim gibi oraya gidenler yine olsa yine giderim , yine olsa yine desteklerim, iyi ki diye başlayan cümleler kuruyoruz da siz hayırdır ya ?
tv başında izlemek mi yordu seni abicim/ablacım ?
ayakların mı ağrıdı? kıymetli popon mu acıdı ?
ya bu takım berbat oynadı kabul, ruhsuzdu kabul, mancini'nin ne yaptığı belli değil kabul, burak'ı snejder'i yerinde oynatmıyor kabul, oyuncu değişiklikleri kötü kabul, chelsea daha iyi kabul, ama bu takım için şampiyonlar ligi hayal değil miydi? hala hayal değil mi? mevcut kadronlar, ligde ki durumunla , gösterdiğin performansla senin o ligde olman lüks değil mi?
yahu bi dön kendine bak . yerinde oynatmadığın sneijder ve burak'tan ne istediğine bir bak. muslera'yı koy forvete sonra oynayamıyor yeaağğ diye dökül ortaya.
bırak taktiği tekniği zaten şuan iki beden büyük bize devler ligi.
daha ligde aynı kadro ile rize'ye kayseri'ye allah'ım nolur yenelim , ya yenemezsek diyen bir takımsın.
takımına kız, hocana kız, taraftarına kız ama keşke izlemeseydim ne demek ya?
kime küsüyorsun, kime kızıyorsun? drogba'ya kız, yekta'ya kız ama gassarayın maçına sen nasıl kızar da keşke izlemeseydim dersin?
izleyeceksin abicim. eşek gibi izleyeceksin . üzüleceksin iliklerine kadar. kızacaksın . ama izleyeceksin. keşke görmeseydim, bakmasaydım demeyeceksin.
takıma mı kızıyorsun? hocaya mı kızıyorsun ? cimboma mı kızıyorsun?
burak=cimbom , selçuk=galatasaray demek değil bunu anlamak zor mu?
ünal aysal'ın, eşinin, mancini'nin, drogba'nın, selçuk'un,sneijder'in umrunda olmadığını anladığınız gün herşey daha güzel olacak.
teşekkürler galatasaray.