• 451
    bana göre grubun en hazır ve en fizikli takımıyla kendi evimizde başlayıp ilk yarının son 20 dakikası hariç güzel oyun ve net skorla galip gelmek harika. fizik mücadelede grupta lokomotiv dışında ne porto nede schalke bize üstünlük kurabilir. ndiaye atılana kadar porto deplasmanından da umutluydum. hala da umutluyum lokomotif geçen yılın rusya şampiyonu ve rus ligininde bizim ligden önde olduğu gerçeği var. fena olmayan bir orta saha ve hucüm gücümüz var. gerektiğinde sert oynayabiliyoruz. hızlı oynamaya çalışıyoruz kısmen başarıyoruzda ama bu oyuncu grubuyla oyun hızı anlamında çok daha yukarılara çıkabiliriz o patansiyel fazlasıyla mevcut. stoperde doğru ikiliyi tutturduğumuz anda ki ben dün ozan’nın oynamasından yanaydım bu sene şampiyonlar liginden düşünülenden apayrı bir hikayeyle ayrılabiliriz.
  • 453
    ultras/movement'in maç onbiri

    1- kuruluş amacı "türk olmayan takımları yenmek" olan galatasaray için avrupa arenası her zaman ayrı bir heyecandır, ayrı bir motivasyon kaynağıdır. hele ki uefa'nin oluşumunu sağladığı şampiyonlar ligine memleketin ilk giriş yapan takımı ve en fazla katılım yapan kulübü olması, galatasaray için şampiyonlar ligini çok daha özel kılmaktadır. bir senelik "ara"dan sonra dün gece tony britten'ın 1992 senesinden düzenlediği şampiyonlar ligi müziği ali sami yen'de çalınca tüyleri diken diken olmayan, göz yaşı akmayan galatasaray taraftarı yoktur herhalde. durum böyle olunca da, parçalıyı giyen topçulara da tecrübelisi, tecrübesizi bu his sirayet etti ki, galatasaray konuk ettiği lokomotiv moskova karşısında fırtına gibi oyuna başladı. kimsenin umurunda değildi mariano'nun yerine linnes'in olması, stoperde donk'un bulunması ya da belhanda'nın tekrar formasına kavuşmuş olması...bir yandan tribünün coşkusu, bir yandan galatasaraylı oyuncuların iştahı birleşince ruslar daha ne oldu demeden, kalelerinde golü görüverdiler. emre akbaba geliştirdiği atakta sol kanattaki garry rodrigues'i gördü, o da artık klasik hale gelen "dripling"i ile ceza sahasına girer girmez vurdu ve açılışı yaptı takımı adına. golün coşkusuyla beraber özellikle n'diaye'nin enerji kattığı "fatih'in aslanları" yüklendikçe yüklendiler rakip kaleye de emre akbaba'yla, garry rodrigues'le ve eren'le çok da net pozisyonlarda farkı açamadılar. galatasaray golleri kaçırdıkça, rakip takım da zamanla ortama ayak uydurunca oyunda da dengeyi buldu semin'in öğrencileri ve özellikle 25. dakikadan sonra fernandes'in de kendini göstermesiyle muslera'nın üzerine etkili gelmeye başladılar da bereket farfan gününde değildi...
    ikinci devre de rus ekibi kaldığı yerden oyuna devam etti, galatasaray'ı savunmaya yapmaya zorladı ve topu ayağında tutarak savunma arkasına forvetlerini kaçırmaya çalıştı. dikkatliydi sarı kırmızılı savunmacılar da, galatasaray'ın işi değildi rakibi beklemek, yoktu hamurunda "korkak" oyun oynamak, 56'da n'diaye'nin "yeter artık" dercesine uzun mesafeden çektiği ve guilhermme'nin son anda kurtardığı şut, galatasaray için de tekrar rakip kaleye yüklenmenin sinyali gibiydi. sahanın etkisizlerinden belhanda'nın oynadığı sürece yaptığı iki "güzel" hareketten birinde rus ekibinin kalecisi son anda topu çelerken, ikincisinde de açtığı barajdaki boşluktan eren farkı arttıran golü atıyordu. iki farklı geriye düşen lokomotiv takımı gol için muslera'nın kalesine geldikçe, garry rodrigues'in arzuladığı boş alanlar ortaya çıkıyor, bizim "speedy gonzales" de ağır savunmacıları peşine takıp, tozu dumana karıştırıyordu. o dakikalarda galatasaray'ın 3-4-5. golleri bulması işten değilken, pozisyonlar cömertçe harcanıyordu. zevk alıyordu topçular oynadıkları oyundan ve "bencillik" yapmak da haklarıydı, garry boştaki takımdaşına vermiyor, n'diaye rahat pozisyonda arkadaşı beklerken kaleyi yokluyordu. yine gelişen hızlı atakta bu kez henry onyekuru "kendisi bitirmek istemedi" kafasını kaldırdı ve boş durumdaki emre'yi görünce, guilhermme penaltı yapmak zorunda kaldı. taraftar yine muslera'yı istedi de topun başına geçen selçuk skoru belirleyen golü atıverdi.
    hayatta her şey mükemmel olmaz, mutlaka bir ekşimsi tat kalır ağızlarda, n'diaye'nin de bitime dakikalar kala gördüğü kırmızı kart canımızı sıksa da, hiç birşey gecemizi bozamazdı. fatih'in aslanları "nevizade geceleri" eşliğinde kutluyordu zaferlerini...

    2- galatasaray'ın en büyük gücü taraftarıdır. ali sami yen yıllarında rakiplere cehennemi yaşatıyordu sarı-kırmızılı sevdalılar mecidiyeköy'de de yeni stadyuma taşınma ile birlikte alışma süreci olsun, taraftar profilinin değişmesi olsun eski etkinliğinden çok uzaktaydı. fatih terim'in takımın başına gelişi ile birlikte tribünlerde yaşanan sinerji, enerji olarak takıma mükemmel bir şekilde yansıyor. dün gece de mabed gelin evi gibi süslenmişti, özellikle geçmiş yıllardan hatıra pankartlar tekrardan gün yüzüne çıkmıştı, "your nightmare is back", "welcome to ali sami yen hell", "return of the king"... ve santrayla birlikte başlayan tezahurat ve ıslıklar sahadaki futbolcular üzerinde o kadar etkiliydi ki galatasaray sanki 12 kişi oynuyordu. hiç mi susmadılar? sustular da, oyunu o kadar iyi izlediler ki tribündekiler, ne zaman takımın onlara ihtiyacı oldu, tekrar ortaya çıkarak "gücüne güç kattılar" sahadaki topçuların... ve skor elde edildikten sonra "avrupa avrupa duy sesimizi" tezahüratı bizi geçmişe götürürken, nevizade geceleri ile "adanmış hayatlara" selam çakmayı da ihmal etmediler.

    3- şampiyonlar ligi müziği... dinlerken bizi geçmişe götüren, hagi'yi kapalıya doğru koşarken, tugay'ı herta deplasmanında attığı golden sonra sevinirken, ümit davala'yı milan kalecisini terse yatırırken, jardel'i casillas'ı çaresiz bırakırken, suat'ı juventus'a türk cehennemini öğretirken, ali sami yen'de havaya konfetiler uçuşurken hatırlatan o büyülü beste... peki sözleri ne diyor, bu bestenin, buyurun:
    ceux sont les meilleures équipes - onlar en iyi takımlar (fransızca)
    sie sind die allerbesten mannschaften - onlar en iyi takımlar (almanca)
    the main event!- büyük etkinlik (ingilizce)

    die meister - futbolun efendileri (almanca)
    die besten - futbolun en iyileri (almanca)
    les meilleurs équipes - en büyük takımlar (fransızca)
    the champions! - onlar birer şampiyon (ingilizce)

    une grande réunion - büyük bir topluluk (fransızca)
    eine große sportliche veranstaltung - büyük bir spor olayı (almanca)
    the main event! - büyük etkinlik (ingilizce)

    ils sont les meilleurs - onlar en iyisidirler (fransızca)
    sie sind die besten - onlar en iyiler (almanca)
    these are the champions! - bunlar şampiyonlar! (ingilizce)

    4- sezon başlarken galatasaray'ın üç stoperi var, stoper transferi lazım diyenlere fatih terim "benim kadrom derin" dercesine her maç savunma hattını değişik oyunculardan oluşturuyor. üç gün önce serdar aziz'in partneri genç ozan'dı ama dün gece savunmaya donk görevlendirilmişti. maçın başlarında uyumlu gözüktü bu ikili, hatta donk'un ayağına hakim olması ve oyun başlatması takımı adına olumlu katkı sağlarken, rusların galatasaray'ın üstüne geldiği dakikalarda hollandalının özellikle hava toplarında etkisizliği savunmayı zor durumda bıraktı. o anlarda bazen savunma bekleri, bazen de serdar kademeye gelerek tehlikelerin fazla büyümesini önlediler. eren'in golü sonrası fatih terim; maicon'u da savunma hattına dahil ederek skoru korumak adına yaptığı hamle ile rusların gol yollarını da kapamış oldu. ryan donk'un hem savunma hem de orta sahada oynayabilir olması, hocanın elinde bir joker gibi kendisinin forma şansını arttırırken, ben maicon-serdar aziz ikilisinin hala galatasaray'ın ilk akla gelecek stoperleri olması gerektiğini düşünüyorum...

    5- fatih terim'in elinde bir belhanda var ki, atsan atılmaz, satsan satılmaz. dursun özbek yönetiminin sneijder'in satışını taraftar gözünde meşrulaştırmak için 8 milyon euro ödeyerek dinamo kiev'den aldıkları oyuncu, bal yapmaz arı gibi sahada dolaşıp duruyor, takıma katkıdan çok zarar veriyor. geçen sene bölgesinde bir alternatifi olmadığı için "gazla, "pohpohlamayla" hoca belhanda'yı oynatmaya çalışıyordu ama bu sene emre akbaba'nın transferi ile faslının alternatifi de yaratılmış oldu. buna rağmen fatih terim, belhanda'yı ilk şampiyonlar ligi maçında sahaya sürdü. "hocanın bir bildiği vardır" deyip, susuyoruz da, keşke belhanda da "bu hoca bana şans veriyor, yüzünü kara çıkartmayayım" deyip mücadele etse, ama nerdeee? forvetteki eren kendi ceza sahasına kadar adam kovalarken, belhanda ise rakiplere eskortluk yapıyor, top kapmak için ayak dahi uzatmıyor. bırakın yararlı olmayı, tüm arkadaşları hücümda yerleşmişken, çalım deneyip, top kaptırıyor ve kendi savunmasını zor durumda bırakıyor. n'diaye'nin ilk sarı kartını hatırlayalım... yine de şeytan tüyü var bu "elemanda", berbat oynadığı maçta eren'e golü attıran oyuncu oldu. serbest vuruş esnasında rus savunmasının en kenarında yer alıp, eren topa vurmadan "sessizce" boşaltıverdi o koridoru...
    fatih terim'in belhanda ile ilgili uzun vadeli düşünceleri olduğunu düşünmüyorum ama 8 milyona alınan bir adamı da 2-3e vermek istemiyor yönetim haklı olarak, biraz parlatıp, şu günlerde araplara ya da ocak transfer döneminde 7-8e satıp kurtulmak niyetindeler...

    6- galatasaray, lokomotiv'i 3 farklı yenerken, bir çok ikili mücadelede bir paf takım oyuncusu gibi "cılız" gözükse de emre akbaba, üç golün içinde de yer alan oyuncu oldu. öncelikle garry'nin golünde topla buluştuğunda belhanda kendisine geriye pas atmasını işaret etse de, emre onu dinlemedi cesur davranıp rakip ceza sahası üzerine hareket etti ve sol taraftaki rodrigues'i topla buluşturdu. eren'in attığı jeneriklik serbest vuruşu kazandıran oyuncu olurken, maçın uzatma dakikalarında sonradan oyuna giren henry kadar enerjik bir şekilde kendi yarı sahasından rakip ceza sahasına kadar koşu yaparak penaltıyı aran isim oldu emre akbaba... ilk şampiyonlar ligi maçı olduğu için heyecanı yüzünden, hal ve tavırlarından anlaşılıyordu, iki defa kafayla tabelayı değiştirme şansını cömertçe geri tepti de önümüzdeki maçlarda telafisini yapacaktır.

    7- n'diaye... maçın adamı badou n'diaye... büyük umutlarla gittiği premier ligde aradığını bulamayınca galatasaray'a döndü siyahi topçu. amacı da şampiyonlar liginde oynayacağı oyun ile kendisini beğenmeyenlere kalitesini göstermekti. hedef maçta da harika oynadı, rakiplere top göstermedi, mücadele etti, çabaladı ve formanın hakkını en fazla veren oyuncu oldu. "kontrolsüz güç, güç değildir" derler ya, son dakikalarda hiç gereği yokken ikinci sarı kartı gördü ve porto deplasmanında takımını yalnız bırakmak durumunda kaldı...

    8- eren derdiyok, golleri seriye mi bağladı acaba? gomis sonrası golcüsüz kaldık diye hayıflanan galatasaray taraftarına fatih terim yine kendi içinden pırıl pırıl bir golcü sundu. ben eren'in gol atmasından ziyade yaptığı mücadeleye odaklanıyorum, rakiple boğuşmasına, hava toplarını almasına ve kendi ceza sahasına kadar rakip oyuncuları kovalamasına hayranım. futbolun tanrıları da çalışanı seviyor, top bir şekilde eren'in gol atabileceği bölgeye geliyor ve gurbetçi topçu şansı geri tepmiyor. kafa gollerini, volelerini ve rövoşetalarını bilirdik eren'in de serbest atış kullandığını bilmezdik. idmanlarda free-kick de çalışıyormuş, çabasının ödülünü de almış oldu...

    9- bulgaristan'da patates tarlası gibi zeminlerde levski sofya forması ile top oynarken hiç aklına gelir miydi acaba garry rodrigues'in şampiyonlar liginde tozu dumana katacağı... üç gün evvel sanki kasımpaşa maçı bitip evine gitmemiş gibi, garry kaldığı yerden devam etti lokomotiv karşısında. mustafa cengiz ve ekibi geçtiğimiz günlerde sözleşme şartlarında düzenleme yapmışlar 7 numaralı topçunun ve durduk yere böyle bir hareketi neden yaptıkları konusunda tenkit almışlardır. dün gösterdiği performans ile rodrigues değerini kat be kat arttırdı ve yönetimin ne kadar akıllı bir iş yaptığı ortaya çıktı. bir gol attı başarılı kanat oyuncusu belki ama biraz daha şanslı olsa, biraz daha becerikli olsa messi'den sonra gecenin ikinci hattrick yapan oyuncusu olabilirdi...

    10- "knock... knock... guess, who is back?" demişti fatih terim, göztepe maçı bitiminde kazanılan 21. şampiyonluktan sonra... kimin geri döndüğünü avrupa'ya göstermiş oldu hoca. bu seviyelerin adamı, burada olmaktan hoşlanıyor, bu duyguyu ve hırsı oyuncularına da "enjekte" etmesini iyi biliyor.

    11- sosyal medyada tribün videolarını incelerken denk geldim 417. bloğun gökhan kırdar'ın "yerine sevemem" şarkısını tezahürat biçimine dönüştürmelerine. gençliğimizin şarkısıydı da, hiç bu kadar etkili sözleri olduğunu bilmiyordum. şarkıcı bunu muhtemelen sevdiğine yazmıştır da sözlerin hedefinin galatasaray olduğunu düşününce, ne kadar da manidar diyor insan...

    senden uzakta hep bir şeyler eksik
    gönlümde derman yok, inan bir nefeslik
    ne bir avuntu, ne de biraz ümit
    ne yaptın bana, nedir bu sessizlik

    içimde bir şey acıyor sen gelince aklıma her şeyi
    yerine sevemem, yerine sevemem
    razıyım yapayalnız tükensin yıllarım ama
    yerine sevemem, yerine sevemem
    olmuyor, denedim, yine de yerine sevemedim her şeyi

    kaynak ve foto ile videolar için link:
    https://ultrasmovement.blogspot.com/...komotiv-moskova.html
  • 456
    maçın ilk 10 dakikasındaki oyun bir türk takımının uzun zamandan sonra bir avrupa takımına karşı en dominant oynadığı oyun olabilir. sonraki 45 dakika ise klasik türk takımı moduna geri döndük. tabi bu bizim sahada gördüğümüz. fatih terim maç planında erken gol bulup, rakibi yorup, sonra da fişi çekmek üzerine plan yapmış olabilir. ancak o 45 dakikada rakip kaleyi hemen hemen hiç tehdit edemememiz ve kalemizde verdiğimiz 3 pozisyon olmadı. böyle bir planımız varsa biz kalemizde hiç tehlike görmeden 2, 3 pozisyona girmeliyiz. sonraki 35 dakika ise tamamen üstünlüğümüz ile geçti ve iki gol daha atıp maçı kapattık. skor tatmin ediciydi ancak oyun yüzde 50 tatmin ediciydi. oyunumuzu daha da yukarıya taşımalıyız ve taşıyacağımıza eminim, çünkü grafik yukarıya doğru gidiyor. hocaya ve takıma güvenim tam.
  • 457
    oyunu domine etmediğimiz zamanlarda rakibin baskısı altında geçen bir maç izledik.
    bizim takımın ortası yok maalesef, ya baskı kuruyoruz, ya baskı yiyoruz. 1 eylül 2018 trabzonspor galatasaray maçıda buna örnektir mesela.

    orta sahamızda yada forvetimizde kolay top kaybetmeyen, topa basan, oyunu sakinleştiren bir oyuncumuz olmadığı sürece maçlarımız bu şekilde olacaktır.

    takımımız genelde süratli ve topu atıp peşinden koşan adamlar ile dolu.
    rakip baskı yaptığında da oynayacak bir oyun planımız ve oynatacak oyuncu tarzımız olmalı.
  • 458
    gole kadar ilk 10 dk mükemmele yakın bir oyundu.
    golden sonra 20. dk'ya kadar oyundan yavaş yavaş düşmeye başlıyoruz.
    20.dk dan sonra daha da belirginleşmeye başlıyor bu düşüş ve 30.dk’dan sonra devre arasına kadar tamamen oyundan düşüyoruz.

    45.dk ile 52 arası geri de bekliyoruz ama kontra içinde değil istemsizce bekliyoruz.
    52.dk dan sonra oyuna parça parça etkili girmeye başlıyoruz. 52-56/62-66

    66. dk golden sonra bekle ve kontraya çık yapıyoruz ki maç sonuna kadar baya bir pozisyon bulup klasik hoyratça harcıyoruz.

    ..ama hala aklım ilk yarıdaki ilk 10 dk dan sonraki oyunda,
    10.dk ile 20.dk arası gibi fazla oyundan düşmeden ilk yarı sonuna kadar tutunabilsek, ilk maç için iyi bir oyun diye bakabilirdim ama biraz daha yüksek kalibreli yetenekli bi takım olsa moskova yerine, ilk yarı 1-den 2 olması içten bile olmazdı.

    oyuna erken müdaheleler gelseydi daha rahat geçebilirdi. umarım görmezden gelmeyiz.
  • 460
    18 eylül 2018 galatasaray lokomotiv moskova maçı bu sezon takımı canlı olarak izlediğim üçüncü müsabaka olarak kayıtlara geçti.

    hayatımda ilk defa galatasaray'ımızın bir şampiyonlar ligi maçını statta izledim. bu duygu gerçekten bambaşkaymış. özellikle şampiyonlar ligi müziği başladığında içimde oluşun o hissiyatı galiba ömrümün sonuna dek unutmayacağım. ayrıca şampiyonlar ligi'nin kendi büyüsü mü yoksa atmosferin etkisi mi bilemiyorum ama maç sizi kendisine öyle bir çekiyor ki gözlerinizi bir an olsun maçtan alamıyorsunuz*.

    yaşadığım genel duygulardan sonra maçın özeline gelirsek tamamen 'ndiaye' ve 'rodrigues' etkisi diyebileceğimiz bir müsabaka oldu. lokomotiv defansına korku salan bir rodrigues ile orta alanda dinamizmi ile takıma hareket katan ndiaye, tam anlamıyla "maçın efendileri biziz" dediler. özellikle ndiaye hırsı ve isteği ile tam bir galatasaray oyuncusu olduğunu kanıtladı. diğer futbolcular özeline ise çok girmek istemiyorum çünkü söylenecek her şey renktaşlar tarafından yazılmış lakin muslera özelinde birkaç kelam etmek istiyorum.

    muslera ayarında bir kaleci yan toplarda neden bu kadar kötü olur gerçekten anlamış değilim. lokomotiv duran top kazandığında sadece muslera'yı izledim ve anlamlandıramadığım bir hareket yaptığını fark ettim. şöyle ki lokomotiv köşe vuruşu veya serbest vuruş kazandığında muslera ceza sahasında bulunan arkadaşlarını çok güzel bir şekilde organize ediyor üstüne bir de doğru yer tutuyor ama duran top kullanılıp top havada süzülürken önce 1 adım ileri sonra 3 adım geriye gidiyor. aksine 3 adım geriye adım atacağına ileriye adım atsa topu alacak veya yumruklayacak. yani bundan sebep duran toplarda sıkıntı yaşadığımızı düşünüyorum.

    velhasıl şampiyonlar ligi'ne `guess who's back?` tadında bir giriş yaptık ve çok güzel bir gece yaşadık. en önemlisi gerçek hedefe giden ilk basamağın taşlarını döşedik. gerisi de muhakkak gelecektir. aslanlarımızın yolları açık olsun ...

    #hayallerimizdünyadanbüyük
  • 464
    heyecanlı bir şekilde beklediğimiz ve galibiyetle sonuçlandırdığımız bir maçtı. taraftarın da coşkusuyla hızlı başlayıp golü bulmuştuk. kalan dakikalarda lokomotiv moskova'nın da etkili olduğu dakikalar vardı bizim de. zaten genel olarak topla daha çok oynayan rakipti ama golleri biz bulduk. bu maç sonrası çok umutlanmıştım gruptan çıkarız düşüncesindeydik. porto* maçında yenilsek de iyi oynadığımız için memnunduk ama devamı gelmedi. özellikle sonra iç sahada oynadığımız schalke 04* maçı ile umudum tamamen bitti.

    bu sezon da iyi bir performans gösteremedik. ligde ve kupada şampiyonluk güzel ama avrupa başarısı da istiyor insan. umutlu girip hayal kırıklığına uğruyorum şahsen 2 senedir ama sizi bilmem. umuyorum ilerleyen senelerde bol bol galibiyet alır ilerleriz üst turlara. rakipler 32 maç 2 galibiyet muhabbeti yapıyor ama yalan da değil maalesef.
App Store'dan indirin Google Play'den alın