• 428
    net skorla galip ayrıldık ancak çok şanslıydık dersek kimse inkar etmez sanırım:( maç 1-0 iken o kadar oynamalarına izin vermek, kalemizde görülen pozisyonlar, her kornere kafa vurdurmak olumsuz taraflarımızdı. bugün çok değişik bir skor karşımıza çıkabilirdi, malesef durum böyle. ayrıca belhanda takımı baltalamaya devam ediyor. ikinci yarı hocanın değişiklik yapmayıp belhandayla devam etmesi çılgınlıktı. son olarak emre belki ligde sağ kanatta kotarabilir ama cl’de sağ beki bu kadar yalnız bırakırsa fena cezalandırırlar bizi. galibiyet güzel, liderlik çok güzel ama yanlışları görmezden gelemeyiz. neyse uzun aradan sonra böyle başlamak çok güzel, hocaya ve takıma tebrikler...
  • 431
    ilk 25 dk daki oyun bence muazzam. kolay değil 3 yıl sonra maça çıkmışız ve şampiyonlar liginde çok da görülmeyen baskılı oyun başlangıcını oynadık.

    sonraki 40 dk yani 65. dakikaya kadar takım neredeyse durdu. fiziksel olarak da oyun olarak da çok zorlandık. rakipteki fernandes’in bu duruma çok etkisi vardı. bu dakikalarda ekstra iyi oynadı.

    ama ne zaman rus ekibi enerjisini ayarlayamayıp fiziken düştü, maçın sonuna kadar yine muazzam bir galatasaray vardı. seyirci desteği muhteşemdi. herkes özlemiş galatasaray’ı. badou ve rodrigues’i çok beğendim. badou’nun kırmızısında içim yandı. bırak gol atsınlar olum, diğer maçtan önemli mi. sanırım hırsına ve heyecanına yenik düştü. rodrigues’e gelince, ligde yaptıklarını şampiyonlar liginde de yapabileceğini kanıtladı. ben oldum dedi kısaca.

    bir parantez de onyekuru’ya açmak istiyorum. maçın penaltı ile biten son pozisyonu öncesinde neden ingiltere’ye transfer olduğunu anlıyorsunuz. pas opsiyonu aradı, ilk tercihi rakibi geçmek olmadı. eğer oynarsa deplasmanlarda çok can yakabilir. aynı durumda başka biri olsaydı, iki kişiyi geçmeye çalışabilirdi.

    sonuç olarak, gayet tatmin edici oyun ve net skorla isteğini aldı galatasaray. buraların sahibi geldi bi geri çekilin yiğenim dedi.
  • 435
    topu rakibe bıraktığımızda rakibin birinci bölgemizde oynamasına çok izin verdiğimiz maç. aslında topu rakibe verdiğimizde, oyunu, kalemizden uzakta ikinci bölgede sıkıştırabilsek hayrımıza olur.

    aklıma iki şey geliyor. kaptığımız toplar çok önemli bir silahımız. belki de en önemli silahımız. rodrigues, onyekuru ve badou ile. bu durumda orta sahada kaptığımız top, kaleye mesafenin az olması nedeniyle daha tehlikeli de olur diye düşünüyorum. tabii kendimi olumsuzlamaya çalışırken, "ama o zaman da savunma daha mı yerleşik olur acaba?" diye soruyorum.

    yine de, skoru almışken, oyunu ikinci bölgeye sıkıştırmayı öğrenmemiz lazım. diğer türlü yürek ağızda maç izliyoruz. kalbimize zarar.
  • 436
    maç öncesinde gol yemeden kazanacağımızı tahmin ediyordum.
    bu tahmini yapmaktaki motivasyon kaynağım, fatih hocamın takımımızı çok iyi şekilde maça hazırlayacağını bilmemdi.
    sonuca tabii ki çok ama çok sevindim.
    fakat şaşırmadım.
    maçın hakkını verdik mi? verdik.
    futbolun hakkını verdik mi? verdik.
    emeğimizi, alın terimizi verdik mi? verdik.
    ruhumuzu ortaya koyduk mu? koyduk!!!
    dualarımız kabul oldu mu? oldu.
    daha çok atabilir miydik? evet atabilirdik.
    hak ettik mi? sonuna kadar hak ettik.
    o zaman bol bol sevinelim ve bu güzel galibiyeti kutlayalım.
    giyelim formaları, dolaşalım sokaklarda.
    avazımız çıktığı kadar cimbom diye bağıralım.
    şüphesiz bu galibiyetin devamı gelecektir.
  • 443
    bu maçta görev alan oyuncularımızı ne kadar övsem ve teşekkür etsem az. yaşanan zaferle ne uykusuzluk, ne yorgunluk hissediliyor.

    6 maçlık grup aşamasının ilk maçında aldığımız bu galibiyet bence çok kıymetli. deplasmanlardan yenilmeden dönmemiz halinde gruptan birinclikle çıkmayı bile konuşabiliriz. çok güzel bir ilk adım oldu.

    mutluluk şampiyonlar liginde alınan galibyetten sonra başını huzurla yastığa koymakmış. bunu bize tekrar hatırlatan tüm takıma ve teknik ekibe teşekkürler.
  • 444
    adı sanı ne olursa olsun, 1. torba takımını 3-0 yenerek başladık ligimize. şüphesiz ilerisi için müthiş bir öz güven ve moral kaynağı olacaktır bu galibiyet. ndiaye, rodrigues ve nagatomu'nun yüksek formlarını şampiyonlar ligi'nde de sürdürmeleri, muazzam tribün desteği ve gol yemeden 3-0'lık galibiyet geceye dair en sevindirici noktalar. ndiaye'nin kırmızısı da olmasaydı tadından yenmez bir hal alacaktı. fakat hem ndiaye kızgın kendisine, hem de umarım fatih hoca keşke sarı kartlı ndiaye'yi çıkarıp selçuk'u soksaydım diyordur.

    maçın en sıkıntılı dönemi ilk yarının 20. dakikadan sonraki bölümüydü, devre arası gelmek bilmedi adeta. o dakikaya kadar korneri bulunmayan, hücuma çıkamayan moskova ilk yarı sonuna kadar 3 veya 4 korner kullandı. çizgiden çıkardığımız top, moskovalı oyuncunun etkili kafa vuramadığı pozisyonda muslera'nın kurtarışı ve daha birkaç pozisyon var ki devreye 1-0 ile gitmek bizim için şahane oldu. o dakikalarda moskova'nın oyunu ele geçirmesini ise bizim takıma bağlıyorum. bir aktif dinlenmeye geçtiler, rakibe basmak yerine tüm oyuncular topun arkasında sabit durdular. moskova ise tüm ataklarını manuel fernandes ile gerçekleştirdi.

    eren'in golü hayati derecede önemliydi bizim için. çünkü ilk yarıya nazaran biraz daha iyi olsak da oyunu tutamıyorduk ve buna rağmen skoru 2-0 yapmak olağanüstü oldu. hem takım rahatladı hem de rusların direnci düştü; adeta fevkaladenin fevkinde.

    darısı porto ve şalke maçlarına.
  • 445
    18 eylül 2018 galatasaray lokomotiv moskova maçının özetini yapmak gerekirse; “ndiaye ile garry döndük” en uygun cümle olur.

    burada sırasıyla nagatomo, muslera ve diğer futbolcuları da zikretmek hakkaniyetin gereğidir. ancak bütün bunlara rengini veren, besleyen, cesaretle bezeyen fatih terim ve ekibi ilk sıradadır.

    yine bütün türkiye’nin ve ezilen tüm milletlerin sevinç kaynağı olduk. en az bir milyar insana ulaştığımızdan ve yarısına dejavu! yaşattığımızdan eminim.

    galibiyetten emin olduğumdan fazla şaşırmadım ama beklediğim futbolu oynadık mı, beklediğim takım bu mu sorularının cevabı kesinlikle hayır. eminim ki fatih terim de aynı şeyleri düşünüyor. oynadığımız futbol iyi ama henüz tam olgunlaşmadığımız çok açık, takımımız iyi ama henüz çok iyi, mükemmel ya da harika bir ekip seviyelerinde değiliz.

    bunun için her maç üzerine koyarak devam etmemiz ve sezon sonunda bir sınıf daha atlamamız gerektiğini düşünüyorum. kadromuz iki-üç eksiğini ocak transferinde tamamlayacaktır. bir yılın sonunda 2000 takımı seviyesine çıkacağımızı ve o ruh halini yakalayacağımızı düşünüyorum.

    belhanda ve eren takımın en zayıf iki halkası. (zayıf dediysek şampiyonlar ligi için yoksa türkiye ligi için değil) peki bu gerçek ortadayken fatih terim neden belhanda’yı kesip emre’yi on numara pozisyonuna çekip henry’i sağ kanada monte etmiyor sorusunu soranlar olabilir. benim bu soruya cevabım bu konsepti ilerleyen haftalarda göreceğimiz şeklinde. yani bu konsept için ikinci yarının başına kadar sabredeceğiz gibime geliyor.

    bu genel ifadelerden sonra maç özeline gelecek olursak:

    ndiaye ve rodriguez fark yaratan oyunculardı. ndiaye harikaydı ama lokomotiv’in yüreğini oynatan rodrigues’di. nagatomo ve muslera da mükemmel oynadı. emre akbaba iyiydi ama çok daha iyi olacağının sinyallerini çok güçlü verdi. üç golün de içinde olması onun yüreğinin galatasaray için çarptığının delili.

    diğer tüm futbolcular da çok iyiydi. linnes, fernando, donk ve serdar. en zayıf halka dediğim belhanda ve eren’e gelince şunları söylemek haksızlık olmaz. belhanda bazı maçlar süper oynuyor ama bazı maçlarda anlamsız ve gereksiz gerginlikler yaşıyor, yaşatıyor. yine bu gerginliğin sonucu olsa gerek çok basit ve anlamsız top kayıpları yapıyor. bu kayıplar da bize sarı ya da kırmızı kart olarak veya aleyhe gol pozisyonu olarak geri dönüyor. belhanda sezon başından beri fatih terim hoca’ya rağmen bu zaafına çözüm üretemedi. eren ise dinamik ve hızlı olmamasına rağmen hava toplarında ve de dün ilk kez gördüğümüz frikiklerde etkili oluyor. az da olsa yükseliş yaşadığı bir gerçek.

    sonradan oyuna girerek fark yaratan henry ise rakibi bile öyle korkutmuş ki son dakikada rus futbolcunun yaptığı hata tamamen henry’nin korkusundandı. nitekim aldı gitti, iki kişiyi büktü ve asistini yaptı.

    dünkü maçın en formda ismi ise hiç kuşkusuz fatih terim’di. gerek kurduğu kadro, gerek verdiği güven ve cesaret ve gerekse oyuna müdahaleleriyle süperdi. ben eleştirecek hiçbir şey bulamadım. bazıları henry-eren değişikliğini biraz geç yaptı diyebilirler ama eren gol atmışken hemen oyundan almak istemedi diye düşünüyorum.

    sonuç olarak, bize çok güzel bir gece yaşattılar. hepsine teşekkürler, yolları açık olsun.
  • 446
    taraftar inanmış, oyuncular inanmış. bizimkilerden biri lokomotifli bir oyuncuyu ısırmasa bari.belhandayı zincirleyin, şaplayın. aç kapıyı veysel efendi, moskovaya gidiyoruz...bu maçı kaybetme olasılığımız 1e 250. yani 250 defa oynasak birini anca kazanırlar. tabi herkes biz değil.*
    önedit: depolaa 22.17de totem mod onn.
    sonuç edit: anlatmaya gerek yok, görüyorsunuz mükemmel.
  • 447
    maçı güzel kazandık eyvallah ama bir hususa değinmeden edemeyeceğim. sağ kanatta emre akbaba nın bir varlığını görebilen oldu mu? ne doğru düzgün pres yapabildi, ne adam akıllı içeri kat edebildi hatta paslarının şiddeti bile saçma sapandı. yerini mi yadırgadı yoksa şampiyonlar ligi heyecanımıdır bilmiyorum umarım çok daha iyi olur. belhanda dahi emre den faydalıydı maçta.

    diğer değinmek istediğim hususta onyekuru, bu adamı ne olursun oynat be hocam, adam ateş almaya hazır barut gibi, yak şunu parlasın.
  • 448
    uzun zaman sonra istanbul'da olmanın avantajıyla, bir avrupa maçında tribündeki yerimi aldım. neuchatel gibi tarihi maçları çıplak gözle izlemiş birisi olarak, böyle bir keyfi oldukça özlediğimi ifade etmeliyim. ilk golümüzden sonra biraz fazla geri yaslanarak endişeli anlar yaşamış olsak bile, ikinci yarıda toparlanarak galatasaray'a yakışır bir oyunla, beklediğimizden daha iyi bir sonuç almayı bildik. takımda genel olarak belhanda dışında herkes görevini layığıyla yerine getirdi. emre'yi genel olarak beğenmekle birlikte, lokomotiv moskova maçı özelinde kanat performansını ve özellikle defansif katkısını yetersiz bulduğumu ifade etmeliyim. donk için maç başında endişeli olsam da takımı sıkıntıya sokacak kadar büyük bir hata yapmadı. yine de kişisel beklentim, böylesi maçlarda şapkadan tavşan çıkarmak için zorlamaya gerek olmadığı yönünde. sonuçta belhanda dışında herkes görevini yapmaya çalıştı. eren'i ilk defa bu kadar beğendim. ofansif anlamdaki katkısı, hava toplarındaki gayreti, duvar pasları, atağa çıkış organizasyonları ne kadar iyiyse defansif anlamada da o kadar katkı vermek için gayretliydi. yuto inanılmaz bir sol bek. linnes özellikle ikinci yarı çok başarılıydı. n'diaye sanırım sahanın en iyisiydi. kırmızı kart cezasını depasmandaki porto maçında çekecek olması üzüntümüzü biraz hafifletiyor. fernando ve serdar gösterişsiz ama verimli oyunlarıyla güven vermeye devam ettiler. netice itibariyle iyi ki galatasaraylıyım dedirten, bütün o istatistiklerin tesadüf olmadığını, avrupada en başarılı türk takımı ünvanını ne kadar hak ettiğimizi bir kez daha dosta düşmana gösteren ve uzun zaman sonra bana tribünde bu keyfi yaşatan arslanlarımıza teşekkür ediyorum.
  • 449
    galibiyete her taraftar gibi ben de çok sevindim. ihtiyacımız varmış. emeği geçen herkese teşekkür ederim.

    rakibi 3-0 yenince eleştirecek birşey yokmuş gibi gözükebilir lakin bu maçın 6 maçlık bir koşunun daha ilk maçı olduğunu düşünürsek şanslıydık da demek istiyorum. ilk 15 dakikadan sonra durduğumuzda rakip yakaladığı net pozisyonları atabilse o zaman canımız oldukça sıkılabilirdi. ya da eren'in kendisi adına çok sevindiğim frikik golünde baraja sızan belhanda ile yaptıkları çok ucuz numaraya uyanıp o golü yemeseler yine olay farklı olabilirdi. ha bu noktada eren'in topu tam kalecinin önünde yere sektirmesine de hayran kaldığımı belirtmek istiyorum. temkinli olalım ve kendimizi dev aynasında görmeyelim.

    tekrardan tebrikler. yaşasın galatasaray!
App Store'dan indirin Google Play'den alın