• 285
    bu maçı belhanda aldı diyebilirim. bu adam daha önce asistlerle gol kazandırdı. az da olsa gol de attı. ama ilk kez bir maçta dümeni komple eline aldı ve maçı 2-1'e getirerek fişi çekti. sonra tamam benim işim bitti diyerek rölantiye aldı yine. maçın sonlarında kasımpaşalı oyuncu belhanda'nın içindeki hulk'u çıkarttı. fatih hoca da hemen oyundan çıkarttı.

    feghouli 3 golle moral de buldu bize de averaj kattı.

    diagne ise umarım eski takımı diye kasmamıştır böyle yoksa yüzyılın kazığını yedik diyebilirim. adam kovalamadı. ayağına gelen her topu ezdi. yahu yakındaki topa ayak uzatmaya bile üşendi. yoruldu desek ne yorulması arkadaş? dediğim gibi umarım eski takımıyla oynanıyor diye böyledir. yoksa evet stoperleri tutuyor kanat ve orta saha daha rahatlıyor ama diagne'nin bu etkisizliğini öğrenen stoperler onu da sinan gibi eren gibi tınmayacaklardır. bu maçta sakatlıklardan dolayı değişiklik hakları başka yerlere kullanılmasaydı hoca kendisini erkenden çıkarırdı diye düşünüyorum. ve bizi kırmızı kartla bir gün eksik bırakacak. adam resmen "çok da s...mdesiniz" der gibi oynuyor. ve hantal çok yahu. top geliyor kontrol edene kadar rakip bozuyor kendisini.
    ilk yarıda bir top aldı ortasahada, hücumda solda 3 oyuncumuz vardı boşta. pas atsa atak gelişecek. topu aldı çevirdi stoperimize geriye verdi. ve benzeri çok da oldu maçta. bence bu adam gönül şikesi yaptı. ben bu gevşekliği başka türlü açıklayamıyorum.

    stoperlerimiz maşalla nazar değmesin.

    bugünkü maçta luyindama'nın gördüğü sarı kart çok ucuz bir karttı bence ve sanırsam bu luyindama'nın 3. sarı kartı ligde. eksik kalacağı maç yakındır.

    muslera. frikikten yediği golde göremediği için ve barajdakilerin dikkatsizliğinden yedi. çok da iş düşmedi maçta kendisine. ancak maçta kafama takılan bir şey vardı ki maçta 3 kere tam rakip orta sahasına bilerek gibi dümdüz top attı. ve hepsinde ucuz kurtulduk. trabzonspora 2018-2019 sezonunun ilk yarısında 4-0 yenildiğimiz maçta da benzerini yapmıştı bir gol yemiştik öyle. ne yapıyorsun muslera?

    neyse, 3 puanı farklı aldık, şimdi 18 şubat 2019 antalyaspor başakşehir maçı'nı bekleyebiliriz.
  • 286
    her ne kadar aslanlarımızı tebrik etsem de pembe rüyalar görmememiz gereken maç.

    fena halde değişken oynuyoruz. nasıl tarif etsem; bir maç iyiyken bir maç kötüyüz. bunun temel nedeni de, naçizane fikrim, orta alan. orta alan iyi oynadı mı takım da iyi oynuyor ki bu aslında doğal; orta alanın iyiyse takım da iyidir. futbolun 2+2=4'ü gibi bir şey. birkaç sefer daha söz etmiştim bundan.

    ee, neye göre değişken oynuyoruz peki? son dönemde iyi oynadığımız, iyi oyundan kastım da atak sürekliliği yakalayıp daha dominant bir oyun oynadığımız, iki maçta da * * rakibin orta alanının bizim orta alana yeterince direnç gösteremediği maçlarda oldu. kasımpaşa ligin en çok gol yiyen takımı an itibariyle. belli ki defansta sıkıntıları var ve bizim maçta da belli oldu. trabzonspor desek ekonomik durumları yüzünden kan kaybettiler bir de bizim maçta çok sakatları vardı. yusuf yazıcı, aldülkadir ömür falan orta alan oyuncusu değildiler. bu tip orta alanlara karşı younes belhanda, sofiane feghouli falan oynuyor bir şekilde. ne zaman dirençli bir takım görseler bu arkadaşlar hiçbir varlık gösteremiyorlar. biraz acımasız davrandım ama maalesef de acı gerçekler bunlar. tek belhanda varken 'belki üstüne çok yük biniyordur, her atak ona bakıyor sonuçta; takımda başka yaratıcı adam yok' diyordum. ancak ikisi birlikteyken de bu tip dirençli takımlara karşı siniyorlar. nitekim 14 şubat 2019 galatasaray benfica maçında hiçbir varlık gösteremediler.

    velhasılıkelam orta alan için bu ciddi bir sorun. şampiyonluk yolunda gerideyiz ve ciddi maçlar oynayacağız. puan kaybına tahammülümüz yok. bu nasıl çözülür, bence oyuncu karakterleri böyleyken çözülemez. bu saatten sonra değişecek halleri yok. başka türlü çözülür mü derseniz benim fikrim yok. şampiyon olur muyuz, olabiliriz. orası bambaşka bir olay. başka takımların da performansları işin içine giriyor vs. lig lideri de aman aman bir futbol oynamıyor. açıkçası ancak direnç gösteren takımlara karşı bu orta alandan da bir şey beklemeyin derim renktaşlar. bir maç göklere çıkarttığımız adamları diğer maç yerin dibine sokmanın anlamı yok. adamlar bu; yapabilecekleri bunlar ama yapamayacakları da belli. hiçbir zaman istediğimiz, özlediğimiz oyun tipini bunlar oynayamayacaklar.

    bu arada değinmeden geçmeyeceğim; mbaye diagne. şu an itibariyle iyi kazık gibi duruyor. sürekli topu kendine istemesi, ikide bir arkadaşlarına serzenişte bulunması vs. maç boyu sinir etti beni. ayağı o kadar temiz değil vs. forvette bekleyip top gelirse gol atarımla olacaksa ben de forvet olurum. ne var, önüme düşen topu kaleye tepiklerim. kostas mitroğlu ise girdiği gibi top aldı verdi, henry onyekuru'ya da çok güzel bir pas attı. gol olmadı ama olsun. açık konuşayım ikisi de aradığımız, özlediğimiz, beklediğimiz forvet değiller. ancak özellikle maliyet açısından kostas çok iyi bir tercih idi. diagne ise kötü. performans bakımından da izleyip görmek lazım, daha zamanları var ama ilk izlenimim kostas'ın yine bir adım önde olduğu yönünde.
  • 288
    kasımpaşa'da bir tek trezeguet ayakta kalan oyuncuydu onun haricinde bize pek rahatsızlık veren bir oyuncusu yoktu paşa'nın.
    eduok ve diagne sonrası baya baya sıradan bir takıma bürünmüşler. maçın başında öne geçmelerine rağmen oyunu tutamadılar.baya kötü durumdalar ve sa hoca değişikliği kaçınılmaz olacak gibi. ilk yarı aldıkları puanlarla pek tehlike yaşamazlar. paşa'dan tek beklentim fener maçıdır. sadece bu maçı alsalar yeterli benim için.

    veysel'e değinmem gerekirse ekmeğini yediği takıma zarar vermek için elinden geleni yaptı. belhanda ile uğraştı ve diagne'ye sarıyı verdirdi. adam gibi topunu oyna mücadeleni yap çirkeflik yapma yeter.

    bize gelince ilk yirmi dakika trezeguet'e zor durumlara düşürdü bizi sonrasında kontrol altına aldık. lyundama ve marcao geldiklerinden beri en çok muslera'ya pas verdikleri maçı oynadılar. önceki maçları gibi takımı çok da ileri itemediler. sanırım bunda selçuk ve donk içlerine girip pas istemeleri etkin oldu. temkinli oynamaları istenmiş de olabilir. bunu arena da yapmaları yeterli olacaktır. umarım adamları takımın geneline benzetmeyiz. içerde dışarda takımı itebilmeleri önemli.

    selçuk topun kıymetini bilerek oynadı. ama daha fazla mücadele etmesi şart. terim iç saha maçlarında daha fazla katkı almak isteyecektir.

    emre, ilk maçı olarak düşündüğümüzde gayet iyi diyebileceğimiz bir maç çıkardı. ama ömer'in de milli maç performansları sonrası övüldüğünü,bu paraya iyi bir transfer olduğunun söylendiği zamanları hatırlamakta fayda var. emre bence sezon başı idmanı yedikten sonra değerlendirilmeli. sakatlık problemi yaşamazsa ömer'in önünde yer alır.

    onyekuru ve diagne ise adeta 9 kişi oynattı bizi desek abartı olmaz. diagne'nin üstünde ki baskıyı kırması lazım bir yerde. yoksa taraftarın sabredeceği de yok. adamı latovlevici ye bağlayacaklar. hakkında ne düşünürsen düşün eren'de olsa diagne de olsa gs formasıyla saha da ise alkış ve destek vereceksin. taraftar olarak ilk önce bunu unutmayarak hareket etmeliyiz.

    maçın geneli itibariyle orta sahamıza pek iş düşmediği,skoru aldıktan sonra topun bizde kalmasına özen gösterdiğimiz, beklendiği gibi kolay bir mücadele oldu. başakşehir'i de baskı altına almak açısından iyi bir galibiyetti.
  • 289
    bir tarafta sezonun ikinci yarısında oynadığı bütün maçları kaybetmiş ve iç sahada kendi taraftarı önünde çıkış arayan kasımpaşa, diğer tarafta üç gün evvel ali sami yen'de taraftarı önünde benfica'ya kaybetmekle kalmamış, psikolojik olarak da çökmüş bir galatasaray... geçmiş sezonlarda da ev sahibinin galatasaray'a kendi sahasında yaşattığı hüzünleri de akla getirince maç sonunda skorbordda yazdığı kadar "kolay" bir maç olacağını kim tahmin edebilirdi ki?

    beklenildiği gibi arzulu ve de istekli başladı oyuna kasımpaşa, taraftarlarından son dört hafta için özür dilercesine oynuyordu başta trezeguet ve arkadaşları. galatasaraylılar topa daha çok sahip olan taraftı ama pozisyonları bulan, gol tehlikesi yaratan ev sahibiydi. önce trezeguet, ilhan'a savunma arkasına harika bir pas attı ama kasımpaşalı topçunun vuruşunda muslera iyi yer kaplamıştı. sonra mısırlı topçu kendi orta sahasından aldığı topla galatasaray'lıları "ipe dizer" gibi çalımlarla ceza sahasına girerken hakeme göre düşürüldü, bize göre kendini yere attı ve kazanılan serbest vuruşla takımını öne geçirdi. "trezeguet sert ve isabetli vurdu", bu konuşuldu, "muslera iyi yer tutmadı" da dendi ama barajda olan belhanda'nın amaçsızca ayağını topa uzatması dikkatlerden kaçtı sanırım. kaleci kurduğu baraja güvenemezse kime güvenecek?

    galatasaray sanki kalesinde gol görmeyi beklermiş gibi, kasımpaşa'nın golünden sonra maçın da seyri değişti. sarı-kırmızılılar özellikle selçuk'un başlattığı ataklarla baskıyı kurdu ev sahibinin kalesinde. hafta içi benfica maçında orta sahanın yapamadığı oyun kurma işini marcao yapmak zorunda kalmış, fatih hoca da bu kez n'diaye ve fernando'nun yerine selçuk ve donk'a görev vermişti. maç sonunda feghouli yapmış olduğu hattrick ile belki de bir çoklarına göre maçın yıldızıydı ama bana göre kasımpaşa-galatasaray karşılaşmasında "man of the match" selçuk inan'dır. tecrübeli oyuncu eski günlerinden sahneler sergiler gibiydi kasımpaşa stadında, kısa ve garanti pasları bırakmış, uzun ve rakibin arkasına attığı toplarla pozisyonları başlatırken 8 numara, "şarap gibi" yakıştırmasını da hak etmiyor değildi doğrusu...

    fatih terim'in kadrodaki bir diğer değişikliği hasta yuto nagatomo yerine emre taşdemir olmuştu. devre arasında bursa'dan gelen genç sol beke güvenmişti hoca ömer bayram'ın yerine. "bursa'da oynamıyor, bursaspor'un sözleşmesini fesh ettiği adamı niye aldık?" diyenlere sahada kaldığı 60 dakika boyunca gereken cevabı verdi emre. sol tarafta ileri geri "arı" gibi çalışkanlığı ile sanki yuto'yu izler gibiydik, ilk devre onyekuru'yu bile unutturdu sol kanatta. ayağının çekip oyundan çıkması ve yerine ömer'e bırakmasından sonra , ömer'in "dağa taşa" giden iki amaçsız ortasını da hatırladıkça hocanın emre tercihine bir kez daha saygı duyuyorum...

    galatasaray soldan emre ile zorlarken rakip kaleyi, sağ kanattan da feghouli ve linnes ile pozisyonlar bulmaktaydı, hatta bunaltmaya başlamıştı ev sahibi savunmayı. işte o anların birinde kazanılan kornerden dönen topu alan belhanda, galatasaray'a geldiğinden beri kendisinden beklenilen "şut atma" işini aklına getirdi ve vurduğu topla takımına beraberliği getirdi. gol galatasaray'ı daha da coştururken, kasımpaşa'lı topçular diğer maçlarda yaptıkları gibi yine "kırıldılar" ve oyuna küstüler. hal böyle olunca ikinci golü kalelerinde görmeleri kaçınılmazdı, 24. dakikada feghouli güzel çalımlarla ceza sahasına girdi ve vuruşunda italyan kaleci başarılıydı ama dört dakika sonra belhanda'nın ortasında feghouli'nin ince dokunuşunda yapacak bir şeyi yoktu.

    galatasaray'da goller diagne'den beklenirken, belhanda ve feghouli havalandırmıştı ağları lakin "king kong"un bu iki golde de dolaylı katkısı yadsınamazdı, hatta feghouli'nin üçüncü golünde de yardımcı kahramandı diagne. ilk golde belhanda topa vurduğunda kalecinin görüşünü engelleyip, son anda topun önünden çekilen diagne olurken, feghouli'nin şık golünde ise kasımpaşa'lı iki stoper ben youssef'i ve sol bek veigneau'yu üzerine çekip, feghouli'nin altı pasta rahatça topla buluşmasını sağlamıştı...
    ikinci yarı galatasaray'ın rahatladığı üçüncü golün başlangıcında da diagne kendi yarı sahasının ortasına kadar gelip, topu almış, stoperleri orta sahaya kadar çekmiş, pası muslera'ya vermiş, onun pasında donk boş koşu yapan feghouli'yi iyi görmüştü. kasımpaşa savunması yine diagne'ye konsantre olup, göbeği boş bırakınca topu kalelerinden çıkarmak zorunda kalmıştı...

    diagne takım arkadaşlarının attığı gollerde onları dolaylı olarak destekledi ama esas görevini yapsa fena mı olurdu? önümüzdeki maçlarda ağları da sarsacağını biliyoruz ve bunun için kendisine gomis'in rodrigues, sneijder'in yasin'de olduğu gibi "gözü kapalı" ne yapacağını bilip iyi anlaşacağı bir partner bulması lazım. bunun için de takım arkadaşlarıyla çok fazla maçlar ve idmanlar yapıp, doğru partnerin ortaya çıkması lazım, devre arası transferin son anlarında trezeguet için bu yüzden çok bastırdı galatasaray ama transfer gerçekleşmedi. belki gerçek partneri şu an yok ama takım arkadaşları özellikle ilk devre diagne'yi iki defa savunmanın arkasında topla buluşturdu da iki pozisyonda da savunma kendisinden daha atik davrandı.

    ikinci devreye de baskılı başladı galatasaray, onyekuru'nun pasında belhanda vurdu top kornere çıktı ki, faslı artık şut çekmeye başladı, bu sarı-kırmızılı taraftarlar için iyi, rakipler için kötü haber. diagne de soyunma odasında hocasından talimat almış olacak, daha hareketli oynamaya başladı, orta sahaya, kanatlara gelip, top alış verişine başladı ve galatasaray kendisini rahatlatan golü feghouli ile buldu. skoru bulmanın rahatlığı ve hafta içi oynanan maçın yorgunluğu birleşince galatasaraylılar tempoyu düşürdü ve topu rakibe verdi lakin karşı tarafta trezeguet dışında maçtan ümidi olan oyuncu yok gibiydi.

    rakip galatasaray kalesine geliyordu, orta yapıyordu, pozisyon arıyordu ve top muslera'da kaldığında, uruguaylı bir ümitle kafasını kaldırıp, oyunu hızlı başlatmak için top isteyen arkadaşını arıyor ama hayal kırıklığına uğruyordu, zira boşa çıkan kimseyi göremiyordu. oysa garry rodrigues bu işi çok başarıyla yapıyor, muslera'nın degajla attığı toplarda rakip yarı sahada pozisyon yaratıyordu ve galatasaray iki ya da üç pasla golü buluyordu. dün muslera'nın başlattığı kontra ile belki gol olmadı ama galatasaray belhanda'nın ani çıkışı ile rakibi eksik yakalayıp kontra atak buldu ve "şansının" da yardımı ile feghouli'nin klas plase vuruşuyla dördüncü golünü atıverdi. neden mi şans? belhanda topu sürerken boşta olan onyekuru'yu atmadı, çok oyalandı ve rakibi faul yaptı kendisine de öyle top feghouli'ye asist yapan onyekuru'ya geldi, hakem de avantaj oynatmayıp, pozisyonu kesebilirdi, çalmadı düdüğünü ali palabıyık...

    galatasaray golü atınca, hakem belhanda'ya faul yapan topçuya sarı kart vermeyi unuttu ama luyindama'nın kasımpaşa'nın bir atağında rakibine ufak temasına avantaj verip, pozisyon bittiğinde koşa koşa bizim stopere sarıyı verdi... galatasaray golleri çok temiz atınca, ceza sahasına rakibi pek sokmayınca ali palabıyık'ın ön plana çıkacağı sahne olmadı ama o da galatasaray'lılara gösterdiği sarı kartlarla "çorbada tuzum olsun" demiş oldu. hangi çorba mı? galatasaray'ı bu sene şampiyonluktan etmek için kurulan tezgah yok mu, ondan işte... ileriki haftalarda diagne'ye, luyindama'ya, linnes'e, emre'ye çıkan bu kartların acısını çekmeyiz umarım...

    ultraslan-üni'yi ilk kurduğumuz günler geldi aklıma kasımpaşa deplasman tribününde galatasaray taraftarını seyrederken, çoğunluğu üniversiteli çocuklardan oluşuyordu ve tek tip kırmızı polar giymişler, tek tip atkılar ile görsel şov yapıyorlardı. eski açık'ta biz de öyleydik ve o kale arkasını bataklıktan gül bahçesine çevirmiştik. kırmızı güller gibi değil miydik ? şimdi bizim bıraktığımız mirasın aynı coşkuyla devam etmesi gurur veriyor. devam edin çocuklar, devam...

    maçtan fotoğraflar ve kaynak için link:
    https://ultrasmovement.blogspot.com/...a1-4galatasaray.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın