türlü, türlü totemlerim var ama daha önce hiç bilerek ve isteyerek bir derbiyi izlememe totemini uygulamamıştım, bu maç sanırım ilk defa bilerek ve isteyerek izlemeyeceğim bir maç olacak.
son 1-2 yıldır, özellikle niyeyse baba olduktan sonra önemsediğim, beni heyecanlandıran, mutlu eden veya tam tersi üzen konularda ve durumlarda aşırı hassaslaştığımı fark ediyorum. bir nevi bu konulardaki yoğun duygular ile eskisi kadar iyi baş edemediğimi hissediyorum, bilmiyorum aranızda benzer hisleri yaşayan var mı. mutsuzluk anlamında demiyorum, hatta çok mutluyum, dalgalanma istemiyorum belki de o yüzden.
işte de böyle oluyor niyeyse bu aralar, heyecanla beklenen, büyük emek sarf ettiğim işlerin son aşamasında veya acil konularda bazen istemsiz kontak kapatıyorum, kendimi korumak için.
yine çok sevdiğim takımım ve onun önemli bir dönemecinde de benzer bir ruh haline kapıldım. istemsizce izlemezsem nasıl izole ortamı yaratacağımı falan düşünüyorum. oğlum ile oynayarak geçirsem komşu sesi falan duymak garanti, kulaklık taksam oğlan onları kulağımdan almadan rahatlamaz
*. izlemeyip olur da yenersek, bundan sonra totem yapıp tüm kadıköy derbilerini izlemediğimi falan kurguluyorum. tabi burada da çelişki, o 1 saat 45 dakika, izlemezsem daha mı çok stres olurum endişesi.
neyse, içimi dökmüş oldum, mühim olan şuradan bize şampiyonluk yolunda yara vermeyecek bir sonuç ile dönebilmek. bir totemim daha var bu maçla ilgili, ulan nagatomo yüzümü kara çıkarma!