• 202
    futbolda defans bölgesinin iki tane zayıf noktası vardır. bunlar beklerdir. eğer kapanan bir takımı açmak istiyorsanız göbekten gol atmanız çok zordur. bir kere defans arkasına kolay sızamazsınız. ikincisi kontrataklarınız inanılmaz hızlı olmalıdır kapalı bir savunmayı açmak için. en kolay çözüm yolu ise kanatlardan çizgiye inip içeri yapılacak ortalardır ki galatasaray'ın forvet oyuncuları kenardan gelen ortalara çok rahat kafa vurabilecek düzeyde oyunculardır.
    ancak zaafımız kanat bölgelerindedir. iki kanatta da bekleri rahat eforse edebilecek kanat oyuncularımız mevcut değildir. ancak sağ kanattan eboue'nin bindirmeleri rakibe zor anlar yaşatacaktır. çünki rakip takımda sol bek oynayan zigler kişisi son haftalarda formunda değil ve eboue'nin karşısında çok aciz kalacaktır.
    diğer bir alternatif ise engin baytar faktörüdür. engin'in adam eksiltebilmek için gereken hız ve becerisi bulunmaktadır. fakat çalım atma işini göbekte yaptığından ve 15 kişiyi birden çalımlamaya kalktığından bu becerisini pek gösterememektedir. ayrıca rakip sol kanat stoch kişisidir,arkasındaki beke pek destek vermeyen bir kanat oyuncusu tipindedir. engin-eboue ikilisinin o kanadı e-5'e çevirmesi işten bile değildir.
    bir diğer alternatifimiz ise ceza sahası dışından atılacak şutlardır ki takımımızda melo,selçuk,emre gibi sert ve isabetli şutlar çekebilen oyuncular mevcuttur.
  • 203
    bu ''bu sene farklı olacak'' önermesini bir kenara bıraksak. çıkalım topumuzu oynayalım. bizde bile geçtiğimiz maçlar varken topçularda olması çok normal. geçiniz artık geçmişi.. önümüze bakalım. bu sezona bakalım.. bu sezon üç mağlubiyetimiz var, saçma sapan mağlubiyetler onlar da. 4. olmasın.

    iki takım da normal oynunu oynarsa kolay kazanacağımız bir maç. normal oyunlarını oynamayacaklarından dolayı, zor da olsa kazanacağımız maç. en kötü berabere biter. çok rahatım, viskimi içiyorum şimdiden.
  • 206
    herkesin kazanacağımızdan emin olması gereken karşılaşma.

    siz hiç son senelerde bu kadar hırslı, bu kadar rakibine baskı kuran, bu kadar yetenekli, bu kadar yenilgiyi kabul etmeyen, bu kadar terinin son damlasına kadar savaşan bir takım gördünüz mü?

    - çok şanslıyız ki böyle bir takım izliyoruz, takımın başında imparator var.

    ka-za-na-ca-ğız!

    edit: bu arada totem olarak alt kattaki çocukla izleceğim bu maçı, geldiği her maçı kazandık. **(u: (:)
  • 207
    öncelikle söyleyeyim ki karşı taraf bi şeyler düzenliyor gibi ama ne olacağını maç günü görürüz. "11'de 11 yaparsak şampiyonuz","şampiyonluk maçına çıkıyoruz","bayrama 5 gün kaldı" açıklamaları pek bi garip. yalnız şunu da bilmeliler ki eğer o stadda yine futbolcularımızı sindirmeye yönelik terör olayları yaşanırsa bunun cevabı fena verilir. altında kalırlar.

    neyse, bunu geçelim.

    onlardan daha kaliteli, daha mücadeleci ve daha iyi bir ekibiz. bunu saha dışı olaylarla dengeye getirmeye çalışmaları ihtimaline karşılık çelikten bir iradeyle o sahaya çıkmalıyız. olacakları iplemeden, sahte delikanlı fenerli futbolcuların provokasyonlarına gelmeden oyunumuzu oynamalıyız. hatırlayın, 2009-10 sezonunda orada oynadığımız maçı. roberto carlos bile keita'yı sinirlendirmek için adamı kündeye getirmeye çalışmıştı. sonrası kırmızı kart oldu. diyeceğim o ki, biz futbolumuza bakalım.

    hurrraaa diye saldırmamamız gereken maçtır aynı zamanda. dokuz puan önde olan biziz. inisiyatifi elimizde bulundurmak elbette önemli ama bu, maç başlar başlamaz, defansta boşluklar bırakma pahasına akıncı birlikleri gibi rakibe hücum etmemizi gerektirmez. bir puan da işimizi fazlasıyla görüyor çünkü. "yine kazanamadılar" geyiklerini siklemiyorum bile. ben alacağım kupaya bakarım. bir puan da iyidir yani.

    rakibi durduracak savunma gücümüz kesinlikle mevcut. muslera, eboue, ujfalusi ve semih'in kaliteleri belli. hakan balta da toparlanıyor. maç başında defansa gömülmeden, gazlarını alıp oyunlarını bozarak onları kontrolsüz futbola mahkum edebiliriz. gerisi kolay olur zaten. dediğim gibi, daha iyi bir takımız biz. ne yaptığımızı biliyoruz.

    oyunu dengede götürdüğümüz her dakika daha bir bilinçsiz saldıracaklardır. ya da saldırmak isteyeceklerdir. işte bu noktada selçuk-melo-emre-engin orta sahasının değeri anlaşılabilir konuma gelecek. dördü de topu iyi kullanıyor çünkü. tek bir pasla forvetlerimizi pozisyona sokabilecek kalitedeler. dokuz puanın avantajı burada. biz sakin olması gereken tarafız. geriye düşsek bile tek bir golle psikolojilerini alt üst edebiliriz.

    bir ya da üç puana giden yol belli.

    1- rakip taraftarın ve oyuncuların provokasyonuna gelme.

    2- bugüne kadar rakiplerini teker teker dize getirdiğin mücadeleni ve futbolunu sahaya koy.

    galatasaray, kadıköy'den alnının akıyla çıkmasını bilecektir.
  • 209
    galibiyetin parolası "2 gol"dür. eğer 2 gol atarsak en kötü* 2-2 berabere kalmış oluruz. fenerbahçe'ye iki gol atıp da yenemediğimiz son maç 21 eylül 2003 galatasaray fenerbahçe maçı. ayrıca kadıköy'de galip gelemediğimiz son 10 maçta da 2 gol atamadığımız dikkat çekiyor. elmander'in vurmasını, iki olmasını diliyorum, istiyorum.

    *(bkz: elmander iki oluyor elmander)
  • 213
    dünya derbisiyle tek alakası sitelerin avrupa'da yaşayan türkler tarafından oyları arttırılan "dünya'nın en çekişmeli derbileri" benzeri anketlerdeki konumudur. yabancı kardeşlerimizin bu derbiye dair fikir taşıdığına çok az tanık oldum. kendi tuttukları takımla galatasaray'ın yaptığı maçları 10 yıl öncesi bile olsa hatırlayanların derbiye dair hiçbir şey bilmediğini gördüm. çok arap tanımıyorum belki onlar izliyordur aşkı memnu gibi bilemiyorum.

    demem o ki futbolsuz bir derbidir bu. şahsen izlerken keyif almadığım, sadece deli gibi heyecanlandığım ve kazanmamızı istediğim önemli bir lig maçıdır. öyle ligtv'nin sunmaya çalıştığı gibi futbol şöleni, maç keyfi, rekabet güncesi falan yalan işler.
  • 214
    * * * * * *

    bizim sahamızdaki maçlarda dostluk mesajları verip de, suyun karşı tarafındaki maçlarda savaş çığırtkanlığı yapanların amına koyayım diyerekten söze başlıyorum. amına koyduğumun play off'u olmasaydı; bu maçta alacağımız bir puanla bile şampiyonluk turu atacağımız kesinleşecekti. peki geçmişte aynı durumda olan f.bahçe'nin "alkışlanmasını" isteyen bünyeler bu maçta "fenerliler galatasaray'ı alkışlasın" diyecekler miydi? hayır tabiki... nedenleri belli.

    sezon başından beri puan kaybettiğinde "şike olayları falan takımı dağıttı, moralsizler, psikolojik sıkıntılar" deyip, maç kazandığında "demekki neymiş geçen yıl şike yapmamışız ehehe" diyen güruhların bu maçta hoppidi hoppidi hopladıklarında üretecekleri bahanenin amına koyayım.

    sert savunma yapalım, 3-5-2'de olduğu gibi kanatlardan eboue ve balta bindirsin, orta saha ve forvet birbirine yakın oynasın, özellikle isabetli şut yüzdesi yüksek olan oyuncular mümkün olduğu kadar kaleyi denesin ben başka bir şey istemem. zaten futbolu bu kadar biliyorum.

    ben tarafım, ben taraftarım amına koyayım! ben futboldan anlamam! ben futbolcumun o sahada savaşmasını isterim! o topu vermeyeceğiz o'nlara! bu top bizim amına koyayım, siz gidin başka topla oynayın desin futbolcularımız...

    son yıllarda oynanan galatasaray-fb maçlarına bakıyorum, maç nerede olursa olsun 10 maçın 7'sinde hep favori galatasaray'dı. biz çoğu kez onlardan hep daha iyidik, bir şeyler ters gitti, olmadı, imkansız olaylar gelişti her defasında... benim futbolcum 50 bin kişinin önünde oynamaya alıştı... "bu kez" evet ulan! yine "bu kez" diyorum amına koyayım!

    istanbul'daki taraftarımız cumartesi günü florya'ya gitsin, gerekirse 50 bin kişi! sami yen'de maça gidiyormuş gibi... amacımız; koşulsuz, şartsız, şurtsuz galatasaray'ı desteklemekse; alın size şartsız, şurtsuz fırsat... gidin ve takıma güç verin.
  • 215
    son 15 yıldaki diğer bütün galatasaray-fenerbahçe maçları gibi bir futbol maçı değil psikolojik savaştır. yaşım gereği daha öncesini bilemiyorum. belki o zaman bir futbol şöleniydi bayramdı güzel oyundu bilmem ne ama şimdi oyunla ve futbol maçıyla zerre ilgisi kalmamıştır.
    bu bir psikolojik savaştır. zaten o yüzden takımımız şu an çok daha kaliteli bir kadroya sahipken ve ligde de 9 puan öndeyken yüzde yüz kazanırız diyemiyouz.
    bu sebepten ligde 9 puan gerideki takım iddaa'da 2.0 oranıyla favori gösteriliyor.
    bu sebepten en olmadık sonuçlara gebe oluyor bu maçlar. favoriyken kaybediyorsun, handikap oynarlarken rakibine dua ettire ettire berabere kalıyorsun.

    bu maçta bence oyuncuların futbollarını yeteneklerini kıyaslamaktansa psikolojilerini kıyaslamak maçın sonucunu isabetli tahmin etmek açısından daha doğru bir yöntem olacaktır.
    bence bu maçta sahaya çıkacak oyuncular içinde psikolojik olarak en iyi durumdaki adam alex de souza'dır. en kötü oynadıkları maçta bile bir şekilde kazanmış olmanın goller atmış olmanın özgüvenini taşıyor adam. en son maçta bile o kadar ezdik adamları geldi son dakikada golünü attı istatistiğini yaptı.

    psikolojik olarak ikinci sıradaysa bizim oyuncularımızdan elmander, eboue ve muslera geliyor bana göre. üçü de büyük maçlar oynamış, kendilerine olan özgüvenleri tam, bu sezonki tüm derbilerinden galibiyet almış fenerbahçe karşısında puan kaybı yaşamamış isimler. bence oyunun kilidini de bu oyuncular açacaktır. en olmadık zamanda fenerden saçma sapan gol yeme alışkanlığımızı muslera'yla aşacaktırız mesela ve bu bence en kötü beraberlik demek.

    yine bizim üst düzey iki orta sahamız selçuk ve melo ikilisi. ikisi de yetenekli, fenerbahçe ortasahası kendilerine rakip dahi olamaz ancak selçuk'un galatasaraylılığı ve melo'nun aşırı hırsı kadıköy ortamında kendilerine hata yaptırabilir veya yüzde yüzlerinden daha azını ortaya koymalarına sebep olabilir.

    fenerbahçe orta sahasında ise emre bence psikolojik olarak derbinin en zayıf adamı. çünkü kenarda bu kez fatih terim olacak ve fatih terim'le göz göze gelmek arena'daki taraftar baskısından daha beter bir korku olacak bence emre adına. kenarda fatih terim varken emre çok fazla çirkefleşemeyecektir.

    fenerbahçe kalecisi volkan'a gelince, derbi öncesi yaptığı "muslera benden iyi kaleci" açıklamalarını ben muslera'yı gevşetme, konsantrasyonunu bozma gibi bir amaçtan çok kendini rahatlatma çabası olarak gördüm. volkan bu maç gol yemekten ve tribünlerin baskısından çok korkuyor bence. görüyor çünkü galatasaray'ın etkili oyununu. gol yersem kızmayın yenilirsek çok üstüme gelmeyin demektir bu.

    tüm oyuncuları tek tek ele almadım bana göre maçtaki kilit oyuncuları değerlendirdim ancak bir de genel takım psikolojisi var ki ben bu konuda fatih terim'e çok güveniyorum. hepimiz ortak kanısı bu seneki fatih terim'in çok başka bir fatih terim olduğu. geçmişteki tüm hatalarını görmüş, ders çıkarmış, her haliyle hamdım piştim yandım diyen bir fatih terim. zaten motivatörlüğü su götürmez bir gerçek olan fatih hoca'nın bu maçın psikolojisine oyuncularını en iyi şekilde hazırladığını düşünüyorum ki gençlerbirliği maçı ve sarı kart mevzu buna en iyi örnek.

    karşı yakadaysa bu sezon hiç bir kritik maçını kazanamamış deplasman sorununa çare olamamış bir aykut kocaman var. fenerbahçe'nin deplasman sorunu bir psikolojik sorundur ve o psikolojiyi aşamamış, oyuncularının üzerinden atamamış bir teknik direktör bu maçın psikolojisini hiç kaldıramaz gibi geliyor bana.

    sonuç olarak bir futbol maçı değil fenerbahçe galatasaray psikolojik savaşıdır dedik ve bu savaşta bizim psikolojimiz %60'a %40 daha üstün.
    bir de skor tahminim var:takvimin sonuca bir etkisi varsa eğer, maç ayın 17'sinde. *
  • 222
    * terbiyesizlik olgusunun ete kemiğe bürünmüş hali olan kalecileri * maç öncesi "muslera benden iyi kaleci" açıklaması yapıyor ,
    * yönetici dediğimiz takımın önde gelen şahışları twitter'dan "bayrama 5 gün kaldı ehhehe" gibi ergen tivitler atıyor ,
    * çeşitli demeçlerle bir yandan rakibi baskı altına almayı hedeflerken diğer yandan "ya zaten bu sezon mağduruz" tiyatrosu oynuyorlar.

    hepsine ve daha fazlasına şahit olmuşluğumuz var fakat bu sezon çok daha çılgınca bir şey yaptılar ve teknik direktörleri ile sözleşme imzaladılar. tam derbiden önce.

    kendilerini geliştirdiklerini ce cesur adımlar attıklarını söylemek isterim.
  • 225
    maçı kazanmamız halinde fenerbahçeli futbolcu, teknik adam, yönetici ve bir çok yandaş köşe yazarının yorumlarının içerisinde '3 temmuz' lafının geçeceğine adım gibi eminim.

    muhabir : hocam bu mağlubiyetten sonra şampiyonluk için şansınızı nasıl görüyorsunuz?
    aykut kocaman : şimdi 3 temmuz'dan itibaren bla bla bla...

    muhabir : volkan yediğin 4. golde sana faul yapıldığını düşünüyor musun?
    volkan : o değil de 3 temmuz'dan itibaren muslera benden iyi kaleci, ama elleri küçük diyorlar bla bla bla...

    muhabir : başkanım hapishanede seyredebildiniz mi maçı?
    aziz başkan : 3 temmuz'dan beri hangi maçı soruyorsunuz?

    muhabir : emre saha zemini biraz kaygandı heralde, mağlubiyette onun da etkisi var mı sence?
    emre b. : 3 temmuz... errorcode: ora-00904: "3temmuz": invalid identifier
    muhabir : emre iyi misin?
App Store'dan indirin Google Play'den alın