süpsüper final beşiktaş – galatasaray : 0-2 şampiyon devam ediyor
hepimiz biliyoruz ve duymaya da sıkıldınız ama bir kez daha söyleyeyim; saçma sapan maçlar oynuyoruz. örneğin galatasaray bu akşamki rakibi beşiktaş’a ligde 22 puan fark atmış ve şampiyonluk mücadelesini beraber veriyoruz. niye? puan farkını indirmişler 11’e çünkü. ama ne oldu, puan farkı ilk maçta çıktı 14’e. play-off sonunda ligdeki puan farkı yeniden ve en az aynen oluşur. sadece beşiktaş’la değil galatasaray bütün rakiplerine en az aynı puan farkını play-off sonunda yapar.
maça beşiktaş iyi başladı. fernandes’in liderliğinde galatasaray’ın üzerine geldiler sanırım en az 10 dakika böyle geçti. galatasaray orta sahasının devreye girmesi 10. dakikadan sonra oldu ve ilk devre sonuna kadar da oyunu galatasaray kontrol etti. fakat iki takımda sanırım eşit sayıda pozisyon buldular. işin ilginç tarafı bu pozisyonların hiç biri organize ataklarla gelmedi. beşiktaş galatasaray savunmasının vurduğu topların önünde kalmasıyla, galatasaray ise ceza sahası dışından kaleyi yoklayarak.
derken gol geldi. kornerden. galatasaray neredeyse hiç bir korneri direkt kullanmıyor, mutlaka paslaşıyorlar. buna kızan çok futbolsever var. iyi de kornerde rakibin savunmasını bozacak en akıllıca hareket paslaşarak kullanmaktır. tabii ki kendi planınızı da kurmuşsanız. gol geldiğine göre başarılı olunduğu söylenebilir. sanırım golde melo ofsayttaydı. olur öyle, beşiktaşlılar bu sene içerden çıkardıkları verilmeyen gollere saysınlar bu golü. ilerleyen dakikalarda böyle bir eğilimde olmadıkları görüldü.
ilk 10 dakikadan sonra galatasaray pas yapmaya başlayıp oyunu beşiktaş’a dikte edince (hep bu sözü kullanmak istemişimdir, dikte etmek, çok havalı ve entelektüel değil mi?), beşiktaş’ın kontra yapmaktan başka çaresi kalmadı. iyi de kontralar yaptılar. fernandes zaten bu takıma fazla, quaresma eboue karşısında etkisiz kalınca sonuç alamadılar kontralardan.
ikinci yarı ise oyun 180 derece döndü, bir farkla. beşiktaş galatasaray’ı sahasına mahkum ederken galatasaray ilk yarı beşiktaş’ın yaptığı etkili kontraları yapamadı. bunda melo ve inan’ın savunmaya çok yakın oynamalarının etkisi oldu. böyle oyunlardaki diğer seçenek forvetlerin topu ileride tutmalarıdır. necati ve elmander ve hatta kenardaki baros bu tip oyuncular değil. şaşırtıcı olarak bu işi girdikten ve oyuna ısındıktan sonra aydın yapmaya başladı, daha öncesinde baytar’ın denemelerini de eklemeyi unutmayalım.
fişi çeken adam da aydın oldu. twitlerden gördüm, bir çok galatasaraylı “ya ne işi var aydın’ın yaaa” dedi. aydın onlara da selam verdi. bu sene ki katkıyı oynadığı o kadar sezonun toplamında yapmamıştı.
maçın ilerleyen dakikalarında beşiktaşlı futbolculara ve taraftarlara cinnet geldi. sahada her şeye itiraz, tekme-tokat. tribünde hakeme galatasaraylı futbolculara küfür. itirazlar o kadar komik bir hal aldı ki, tayfur (bak hoca veya havutçu demek içimden gelmiyor, kendini kabul ettirememiş) görmesi imkansız bir ofsayta bile dakikalarca ve kendini yırtarcasına itiraz etti. simao, melo’ya kollarıyla vurup faul çalındığında hakeme birkaç kişi saldırdılar. zannedersin hakem penlatıyı çalmadı. muslera’nın çizgiyi geçmeden yetiştiği topa bile deli gibi itiraz ettiler. asıl komik olan hilbert’in atıldığı pozisyondu. hilbert bariz şekilde topu taçtan çevirdi ve bayrak kaldıran yan hakeme topu attı. bu ne şimdi? ne yapması gerekiyordu ki yan hocanın, oynaaaaaaa demesi mi lazımdı. bir adam bu pozisyonda oyundan atılıyorsa kafa gitmiş demektir. hakem demişken, quaresma’nın inan’a uçan tekmesine sarı kart gösteren bir hakemden bahsediyorum.
gelelim dünyaca meşhur beşiktaş taraftarına. oyunun sonlarında sahaya giren girene. kimi hakeme saldırmaya kimisi galatasaraylı oyunculara saldırmaya çalıştı. ve adamların tribünden salyalarının aktıklarını gördük. bu neyin kafası acaba. eboue taç atmaya geldiğinde kafasına eline geçen şeyi atınca adam bunu yok mu sayacak. gözleri o kadar dönmüştü ki, kameramanın sırtına kocaman bir şey attılar yahu.
beşiktaş takımı ve taraftarı en son 2004’teki meşhur samsun maçında böyle delirmişti. o maçta da bu kadar delirecek bir şey yoktu, bugün de.
dünyaca ünlü çarşı. ne kadar balon olduğunu görmek için daha ne yapmaları gerekiyor acaba. medya bunlara gaz verdikçe bunlar şımardı.
aklıma başka bir şey daha geliyor, belki de yeni başkan fikret orman bekledikleri şefkati nakit olarak göstermedi, asabiliklerinin sebebi bu olabilir mi?
çarşı mı? bırakın allahaşkına.
neyse, şikeciler yüzünden icat olunan süpsüper final gerçek şampiyon’un pabucu kimseye bırakmayacağını gösteren maçla başladı galatasaraylılar için.
haftaya asy arenada fener’den alınacak en az beraberlik şampiyonluk ilanı gibi olur ama fenerbahçe’yi içerde yeneriz diye tahmin ediyorum.
*