• 143
    açıkçası beşiktaş taraftarı sayesinde kazandığımız maç odu. ikinci yarı sürekli topu şişirerek bjkye beraberlik golünü atmaları için ısrar ettik ama saolsun taraftar kafayı hakeme taktığından o itici gücü vermediler hiç. ne zaman taraftar hakeme sallamaya başlasa, futbolcu "ben atamasam da nası olsa hakem suçlu" psikolojisine kapılıyo, bu her takım için böyle.
    ayrıca fatih hoca, oyuncuları hiç yerden oynamaları için uyardı mı diye de çok merak ediyorum. yani kesin söylemiştir hatta çıldırmıştır diye umuyorum her topu karşı takıma verdiğimizde. ama 2. golü bulana kadar da çare bulamadı diyebiliriz. bjk ve eses deplasmanlarından sonra sezonun en kötü 3. oyununu oynadık bence. neyse ki bu hafta feneri yenince bitecek bu über süper final.
  • 144
    ilk yarida besiktas ile degil ucuncu ligden bir takimla oynuyormus gibi hissettiren bir bolum vardi. her donen top bizde kaldi. her ikili mucadelede top bizde kaldi. taraftarin yarattigi atmosfer de buna eklenince besiktasli futbolcular giderek sinirlendi. sinirlendikce futboldan baska her seye benzeyen bir sey oynamaya basladi. o anlarda golu bulmamiz da cok onemliydi zira bu macta pozisyon olarak buyuk bir zenginlik yasayamadik.

    ikinci yaridaysa ayaga top yapmayi biraktik. ileri uzun gonderdigimiz toplar bizde kalmadi. besiktasli oyuncular, ozellikle de ismail koybasi, biraz kabiliyetli olsalardi durum cok farkli olabilirdi. fakat biz buyuk takim gibi oynadik, buyuk takim gibi akilliydik.

    muslera; oncelikle verdigi guven dahi yeterli. veli'nin sutunu cikarmasi cok klas bir hareketti. aslansin.

    eboue; quaresma'ya buyuk ustunluk sagladi. ileri ciktigi anlarda etkili oldu. ismail onu her gordugunde yere dustu. taraftarlarin onun uzerine oynamasinda sinirlenmemesi onemliydi. yillar sonra bir sag bekimiz var ve isini harika yapiyor.

    semih kaya; hava toplarinda da, yerden mudahalelerinde de cok etkiliydi. hamle ustunlugu surekli ondaydi. bu yuzden de pektemek bir suru faul yapmak zorunda kaldi. buyuk topçu olma yolunda ilerliyor.

    ujfalusi; defansi toparlayan adam o. bu takimin sahadaki kaptani. mucadele gucu asla dusmuyor. ayrica ozellikle ilk yarida surekli besiktas yari alanina giderek adam ustunlugunu elimizde tutmamizi saglamasi da gozden kacmasin. semih'i yaratan fatih terim tabii ama onun da etkisi unutulmamali.

    hakan balta; gorevini yapti. tek bir hata bile yapmadi. gecen sezon ne kadar tepki cektiyse, bu sezon o krediyi yeniden kazaniyor.

    engin baytar; ilk yarida takimin en iyilerindendi. kaç tane top caldigini sayamadim dahi. kendisini yere kolay birakmasi disinda bir eksisi yok. iyiydi.

    ceyhun; maça 84'te girdi. hakkinda yorum yaptiracak hicbir hareketi olamadi.

    selçuk inan; yoruma dahi gerek yok. orta sahada onu izlemek buyuk bir keyif. gordugu sari kart dogruydu. o karti gormesi de dogruydu. 7 metredeki baraj uzerinden ilk yarinin sonunda attigi serbest atis ile efsane bir gol atiyordu neredeyse. boyle bir oyuncuyu bonservissiz alabilmemize hala inanamiyorum.

    sabri the sarıoğlu; 89'da maça girdi. besiktas taraftari sahaya atlamasa belki de skoru besiktas lehine degistirebilirdi ama firsati yoktu :) saka saka, severim sabri'yi. ozellikle de sahada cok olmadiginda daha da severim. maç bittiginde hakem ile ilk o tokalasti.

    melo; golunu bir tarafa birakiyorum, orta sahadaki caldigi toplarla ve onlari olumlu kullanmasiyla buyuk oyuncu gibi oynadi. golu bence de ofsaytti bu arada.

    riera; takimin en zayif halkasi oydu. golun ortasini o yapti, bir iki iyi calimi da var, mucadele de etti ama bir seyler eksik gibiydi yine de. diyecekseniz ki "ne eksikti lan?" valla onu bilmiyorum :)

    necati; cok etkili degildi gibi gorundu ama bence gayet iyi oynadi. oncelikle kaleye sut cekme tehdidi cok onemli. ayrica yaptigi kosularla bosalttigi alanlardan etkili geldik. neden baros oynamiyor dedirtmedi.

    aydın; inanilmaz bir gol atti. inanilmaz. aydin'daki degisim fatih terim adam eder lafindan da fazlasi bence. kosuyor, savunmaya geliyor, ileri top cikartiyor, adam eksiltiyor, her seyi yapmaya calisiyor. ama hepsi bir tarafa inanilmaz bir gol atti. inanilmaz.

    elmander; gözünün yagini yiyeyim senin. ben bu kadar mucadeleci bir hucum adami gormedim. golun yarisi da onun bu arada. hastasiyim.

    bir takim gibi oynadi galatasaray. bir takim olarak da kazandi.

    yürüyedur.
  • 145
    süpsüper final beşiktaş – galatasaray : 0-2 şampiyon devam ediyor

    hepimiz biliyoruz ve duymaya da sıkıldınız ama bir kez daha söyleyeyim; saçma sapan maçlar oynuyoruz. örneğin galatasaray bu akşamki rakibi beşiktaş’a ligde 22 puan fark atmış ve şampiyonluk mücadelesini beraber veriyoruz. niye? puan farkını indirmişler 11’e çünkü. ama ne oldu, puan farkı ilk maçta çıktı 14’e. play-off sonunda ligdeki puan farkı yeniden ve en az aynen oluşur. sadece beşiktaş’la değil galatasaray bütün rakiplerine en az aynı puan farkını play-off sonunda yapar.

    maça beşiktaş iyi başladı. fernandes’in liderliğinde galatasaray’ın üzerine geldiler sanırım en az 10 dakika böyle geçti. galatasaray orta sahasının devreye girmesi 10. dakikadan sonra oldu ve ilk devre sonuna kadar da oyunu galatasaray kontrol etti. fakat iki takımda sanırım eşit sayıda pozisyon buldular. işin ilginç tarafı bu pozisyonların hiç biri organize ataklarla gelmedi. beşiktaş galatasaray savunmasının vurduğu topların önünde kalmasıyla, galatasaray ise ceza sahası dışından kaleyi yoklayarak.
    derken gol geldi. kornerden. galatasaray neredeyse hiç bir korneri direkt kullanmıyor, mutlaka paslaşıyorlar. buna kızan çok futbolsever var. iyi de kornerde rakibin savunmasını bozacak en akıllıca hareket paslaşarak kullanmaktır. tabii ki kendi planınızı da kurmuşsanız. gol geldiğine göre başarılı olunduğu söylenebilir. sanırım golde melo ofsayttaydı. olur öyle, beşiktaşlılar bu sene içerden çıkardıkları verilmeyen gollere saysınlar bu golü. ilerleyen dakikalarda böyle bir eğilimde olmadıkları görüldü.

    ilk 10 dakikadan sonra galatasaray pas yapmaya başlayıp oyunu beşiktaş’a dikte edince (hep bu sözü kullanmak istemişimdir, dikte etmek, çok havalı ve entelektüel değil mi?), beşiktaş’ın kontra yapmaktan başka çaresi kalmadı. iyi de kontralar yaptılar. fernandes zaten bu takıma fazla, quaresma eboue karşısında etkisiz kalınca sonuç alamadılar kontralardan.

    ikinci yarı ise oyun 180 derece döndü, bir farkla. beşiktaş galatasaray’ı sahasına mahkum ederken galatasaray ilk yarı beşiktaş’ın yaptığı etkili kontraları yapamadı. bunda melo ve inan’ın savunmaya çok yakın oynamalarının etkisi oldu. böyle oyunlardaki diğer seçenek forvetlerin topu ileride tutmalarıdır. necati ve elmander ve hatta kenardaki baros bu tip oyuncular değil. şaşırtıcı olarak bu işi girdikten ve oyuna ısındıktan sonra aydın yapmaya başladı, daha öncesinde baytar’ın denemelerini de eklemeyi unutmayalım.
    fişi çeken adam da aydın oldu. twitlerden gördüm, bir çok galatasaraylı “ya ne işi var aydın’ın yaaa” dedi. aydın onlara da selam verdi. bu sene ki katkıyı oynadığı o kadar sezonun toplamında yapmamıştı.

    maçın ilerleyen dakikalarında beşiktaşlı futbolculara ve taraftarlara cinnet geldi. sahada her şeye itiraz, tekme-tokat. tribünde hakeme galatasaraylı futbolculara küfür. itirazlar o kadar komik bir hal aldı ki, tayfur (bak hoca veya havutçu demek içimden gelmiyor, kendini kabul ettirememiş) görmesi imkansız bir ofsayta bile dakikalarca ve kendini yırtarcasına itiraz etti. simao, melo’ya kollarıyla vurup faul çalındığında hakeme birkaç kişi saldırdılar. zannedersin hakem penlatıyı çalmadı. muslera’nın çizgiyi geçmeden yetiştiği topa bile deli gibi itiraz ettiler. asıl komik olan hilbert’in atıldığı pozisyondu. hilbert bariz şekilde topu taçtan çevirdi ve bayrak kaldıran yan hakeme topu attı. bu ne şimdi? ne yapması gerekiyordu ki yan hocanın, oynaaaaaaa demesi mi lazımdı. bir adam bu pozisyonda oyundan atılıyorsa kafa gitmiş demektir. hakem demişken, quaresma’nın inan’a uçan tekmesine sarı kart gösteren bir hakemden bahsediyorum.

    gelelim dünyaca meşhur beşiktaş taraftarına. oyunun sonlarında sahaya giren girene. kimi hakeme saldırmaya kimisi galatasaraylı oyunculara saldırmaya çalıştı. ve adamların tribünden salyalarının aktıklarını gördük. bu neyin kafası acaba. eboue taç atmaya geldiğinde kafasına eline geçen şeyi atınca adam bunu yok mu sayacak. gözleri o kadar dönmüştü ki, kameramanın sırtına kocaman bir şey attılar yahu.

    beşiktaş takımı ve taraftarı en son 2004’teki meşhur samsun maçında böyle delirmişti. o maçta da bu kadar delirecek bir şey yoktu, bugün de.
    dünyaca ünlü çarşı. ne kadar balon olduğunu görmek için daha ne yapmaları gerekiyor acaba. medya bunlara gaz verdikçe bunlar şımardı.
    aklıma başka bir şey daha geliyor, belki de yeni başkan fikret orman bekledikleri şefkati nakit olarak göstermedi, asabiliklerinin sebebi bu olabilir mi?
    çarşı mı? bırakın allahaşkına.

    neyse, şikeciler yüzünden icat olunan süpsüper final gerçek şampiyon’un pabucu kimseye bırakmayacağını gösteren maçla başladı galatasaraylılar için.

    haftaya asy arenada fener’den alınacak en az beraberlik şampiyonluk ilanı gibi olur ama fenerbahçe’yi içerde yeneriz diye tahmin ediyorum.

    *
App Store'dan indirin Google Play'den alın