• 452
    bu maça dair ciddi ciddi şike iması yapanlar kıvırtık kıvırtık yorum yapacağına ciddiyetle konunun üstüne gitsinler. nasıl olsa bir bok çıkacağı yok da, lafı kesip ellerini taşın altına koysunlar. en nihayetinde biz fener'e ya da beşiktaş'a canımız öyle istediği için, yani tabir-i caizse sikimizin keyfinden dolayı şikeci demiyoruz. ortada t.c. mahkemelerinin kapı gibi kararı ve yüzlerce tape, video, bok püsür var.

    hele ki şikenin en ufak bir imasını bile yapan kişi galatasaray taraftarı olduğunu iddia ediyorsa ben de onun galatasaraylılığını sorgularım, nasıl olsa fikir özgürlüğü değil mi? o zaman herkes haddini bilecek.

    ferhat kaplan'ın yediği gol normaldir, velev ki normal olmasın, hata yapmış olamaz mı? belki üzücü bir hatıra aklına gelmiş morali bozulmuştur, belki tam o anda gaz kaçıracağı tutmuş konsantrasyonu kaybolmuştur, hatta hepsini geçtim dandik bir kalecidir yemiştir yani, falan da filan... öyle ima etmekle dansöz gibi kıvırtmakla olmaz.

    ortada nesnel hiçbir kanıt yokken benim biricik takımımı şikeci olmakla itham edene ben de gönül rahatlığıyla hoşt derim, kuçu kuçu derim. başlatmayın lan şike imanıza...
  • 454
    (bkz: şampiyonluğu kaybettik bari şampiyonluklarına bok atayım)

    #ağlamamelis

    ferhat kaplan'ın yediği golü, halı sahada bir kere kaleye geçen her adam anlayabilir. aslında görüntüler de net buna bile gerek yok da, olay şu sevgili kardeşlerim,

    sezon boyunca hedef 1 milyon penaltı sloganıyla oynayanlar ve en az onlar kadar kollanan şerefli ikinciler, baktılar şampiyonluk gidiyor bari şike imasıyla, şampiyonluklarını kirleteyim, çamur atayım izi kalsın durumları.

    şikeyle ilgili delili olanlar, o golün videosunu da alsınlar savcılığa gitsinler.

    bakalım ne çıkacak?

    benim tertemiz galibiyetimi, tertemiz şampiyonluğumu lekelemeye çalışacak adamın o küçük beynin kıvrımlarını skerim!

    bunlara prim veren renktaşlarıma da teessüflerimi sunuyorum.
  • 456
    zor da olsa kazandığımız maç. şükürler olsun. maç değerlendirmesi:

    1- penaltımız ve rakibin aleyhine kırmızı kartı yedi hakem halis özkahya.
    2-melo kırmızı yemeliydi bence, 2. sarıdan. insanlar abartıyor 324325345 sarı kartı olması lazım diye ancak doğruya doğru melo'nun bu maçı kartsız bitirmesi hatadır hakemler adına.*
    3-golde kalecinin pozisyon alma hatası var, kaleyi ortalayamamış. sneijder'in düz vurması yetti. ancak keşke eli çekmeseymiş ama el açık olsa dahi gol o pozisyon, çıkmazdı.
    4-revire döndük umarım bjk maçına dönerler.
    5-beklerimiz çok iyiydi. telles ve sabri mersin maçının ardından canavar gibi bir maç kaçırdılar.
    6-umut bulut'la son 2 maç demek istiyorum. dayanamıyorum kendisine ve 9 numara giyiyor bu adam.
    7-hücüm hattımız çok formsuz. en iyisi yasin, gerisinde bir sorun var. stres mi, formsuzluk mu bilmiyorum ama acayip goller kaçırıyoruz.
    8-maçın sonundaki frikikten sonra koptum maçtan ben. en sondaki pozisyona tepki falan da veremedim. ben hala frikikteydim. bazen çok boş adamım, neden bu kadar takıyorum ki diyorum futbolu. canımdan olucam galatasaray yüzünden.
    9-sinan hatalı gol yemez diyordum, yemedi aslan parçası.
    10-kaldı 180 dakika. beşiktaş maçını kazanırsak şampiyon olacağımızı düşünüyorum.
    11-yasin sen adamsın. ne mübarek adamsın. ben yoruldum sen yorulmadın. takımın dripling yapan tek adamısın ve ters kanatta oynamana rağmen 10 numara oynadın. devam aslan.
  • 458
    önceki haftalar yaşadığım stresin aksine ilginç bir şekilde rahat izlediğim bir maç oldu. 3 gündür sağa sola konsantrasyon yazarken stres olmayacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. sanırım bunda maç başında arenadaki atmosfer etkili oldu. bu sezonki en yüksek seyirci sayısına ulaştığımız şu maçta taraftarın galibiyete etkisi büyüktü.

    son hafta rakiplerin puan kaybetmesi taraftarlar arasında rehavete yol açsa da takım üzerinde olumlu etki yapabileceğini düşünüyordum. çünkü son haftalarda oyuncuların şampiyonluk stresi yaşadıkları her hallerinden belliydi ve bu oyunlarına yansıyordu. rakiplerin puan kaybetmesi bu etkiyi üzerlerinden atmışa benziyor. bugün telaşlı bir galatasaray yoktu sahada, tekrar oynadığı oyundan keyif alan takımdan esintiler sundular bize.

    bu güzel tabloyu en azından benim açımdan bozan tek isim umut'tu. aslında umut'un onbir başlamasında, emre'nin kadro dışı bırakılmasından ziyade, hamza hocanın taktiksel tercihleri ön plana çıktı. umut üzerinden değil de taktik üzerinden değerlendirirsek, mesut bakkal takımına karşı çift forvet oynamak mantıklı bir tercih olarak görülebilir. lakin isim olarak değerlendirdiğimizde umut'un nasıl hala onbirde olduğunu anlamıyorum. sırf bu meraktan dolayı florya'ya antreman izlemeye gidebilirim. hocam hadi umut'u onbir oynattın, emre'nin kadro dışı olduğu yerde bruma neden yedek kulübesinde değil? sahada bugünkü takımın aksine bir şey üretemeyen, sıkışan oyunu açamayan bir takım olsaydı yedek kulübesinde hamle yapabileceğimiz hücum oyuncuları olcan ve pandev'di. çok şükür bugün istekli bir takım vardı sahada da hamle yapmaya gerek kalmadı. diğer yandan hocanın bruma kararını neden aldığını merak ediyorum.

    iyi başladık maça. arena'daki coşkulu başlangıçlarımızdan birini yaptık. bolca uzun mesafe paslar deniyordu takım ve sabri'nin attıkları dahil hepsi isabetliydi. tam seyirci de iyice zevke gelmişti ki selçuk bacağını tutmaya başladı. akıllı oyuncu selçuk, haftaya oynayacağımız derbiyi düşünerek hiç riske girmeden kenara geldi hemen. allah'tan hamit sakatlıktan dönmüştü de selçuk'un yerine oynayabildi. hala sakat olsa emre'nin de yokluğunda oyuna yekta girecekti muhtemelen ki şu kritik süreçte hiç komik olmazdı. aslında bu sakatlıklar konusunda biraz şanslıydık bu sezon. şöyle ki melo sakatlandığından hamit iyileşti, hamit sakatlandığında melo döndü ve son olarak selçuk sakatlanınca hamit döndü.

    hamit'in oyuna girdikten sonra takım bocaladı bir süre. selçuk'un eksikliği bariz bir şekilde hissedildi. yine de pozisyonlara girmeye devam ettik. umutsuzluğa sürükleyen bir performans yoktu ilk yarıda. aksine bu oyunu devam ettirirsek golü atacağımız kesindi. ilk yarı takımdaki tek problem umut'tu. bir de yasin, sneijder'i sinirlendirecek kadar kötüydü. bu konuda taraftara teşekkür etmek lazım. ikinci yarı yasin'in bu hatalarına homurdanmak yerine toplu bir şekilde yasin lehine tezahürat yaptılar. sonra yasin'in performansı 180 derece döndü. bu sayede çok büyük baskı kurduk ve gol de gecikmedi. yasin'in şu maçtaki oyunu taraftarın oyuncu üzerindeki etkisine çok güzel bir örnek. keşke takımımızdaki diğer potansiyeli oyuncularımıza da aynı şekilde davransak.

    takım golü bulduktan sonra son 5-6 maçtır olduğu gibi skoru tutmaya çalıştı. mersin maçı dışında bu skoru tutma oyununu güzel oynuyoruz bence. top sürekli rakipte olsa da öyle aman aman pozisyonlar vermiyoruz rakibe. nitekim golü bulduktan sonra maçın son saniyesine kadar rakip doğru düzgün pozisyon bulamadı. son saniye, son haftaların en iyi isimlerinden olan semih'in bir anlık hatası bize pahalıya mal olabilirdi. stancu da böyle bir hata beklemiyordu muhtemelen. o şaşkınlıkla düzgün bir vuruş yapamadı. bu skoru tutma oyununun bu kadar kötü gözükmesinin sebebi daha önce allahyardimcinizolsun'un da değindiği takımın kontraya çıkamaması sorunu. gelecek sezon için çalışırken umarım hamza hoca bu konu üzerinde durur.

    oyuncular özelinde değerlendirirsek, sabri kariyerinin en iyi performanslarından birini sergiledi. baskı kurmamızda büyük rol oynadı. melo da her sezonun son haftaları olduğu gibi mükemmele yakın bir oyun oynadı. sadece agresifliğini biraz kontrol altına alması gerekiyor. onun dışında takım olarak iyiydik. kötü oynadı diyebileceğimiz tek isim umut. ona da alıştık zaten. yalnız bugün galip gelemeseydik kale dibinde bir forvetin nasıl olur da öyle bir pozisyonu gole çeviremediğini açıklaması biraz zor olacaktı. üstelik aynı pozisyonu geçen sene puan kaybettiğimiz rize deplasmanında da kaçırmıştı. yani şans deyip geçiştiremeyiz.

    haftaya kart cezalısı oyuncumuz olmaması sevindirici bir gelişme. inşallah selçuk ve hamit'in durumları da iyidir. gelecek hafta onlara ihtiyacımız var. rakiplerin puan kaybetmeyeceğini varsayarsak hala 4 puana ihtiyacımız var.galibiyetin tadını kupa maçıyla beraber çıkardıktan sonra camia olarak beşiktaş maçına odaklanmamız lazım.

    (bkz: sondan bir önceki hafta)
  • 459
    18:00 de çıkıp maslaktan 2 saatte stada varıp otoparkın dolu olmasından dolayı arabayı yola bırakarak ve 1.5 km koşarak 15. dakikada girebildiğim, sesimin çıkmayana kadar kısıldığı , umut'un ve hakemin yüzünden delirdiğim, ama sonucunda arabacı takımı ve şikeci kuşların hepsinin taraftarlarının karnına ekmek arası pide gibi oturduğumuz maç.

    maçtan sonra bakıyorum da ortalık birbirine girmiş...

    "şike" kelimesi geçtiği an ortamdan sessizce sıvışması gereken adamlar bir de utanmadan konuşuyorlar. bu (bkz: fenerli kafası)

    bir de, daha dün kendi maçlarını kazanamayan, ama her sene istisnasız ilk 10 hafta sonunda kendini şampiyon ilan eden, armasındaki yıldızlarından bir tanesini sünnet cocuguna altın takılır gibi hediyeyle alan, kendi kendine ezeli rakip olan, halk arasında tinerci olarak bilinen malum takımın taraftarlarına ise (bkz: beşiktaşlı kafası) 1 hafta süre verelim onlara dokunmayalım . haftaya arenada müdavimi oldunuz lezzeti bir kere daha tadın. başka sözüm yok hakim bey.

    maça gelince;

    iyi oynamadık, ama yasin öztekin seni izlemek büyük keyif. adam resmen alevli meyve gibi sahada ışık saçıyor...

    umut bulut : senin yüzünden hamza'dan soğudum lan.
  • 461
    attığımız gol resmen mal turnusoludur.

    kaleci -artık adı her ne ise- sneijder'in kendi sağına plaseleyeceğinden o kadar emin ki oraya doğru 2 adım atıyor ama wesley defans oyuncusunun bacağının arasından gönderince topu ters ayakta yakalanıyor ve uzanamıyor.

    elini çekmeside uzanamadığını anlayınca -ki top çizgiyi geçince bu- kendi düşüşünü hafifletmek için yapılan bir hamle bunu göremeyen maldır en iyi ihtimalle futboldan anlamıyordur.

    kaldı ki bu pozisyonu yargılamak sivas'a topu elle kontrol edip gol atan sonrada secdeye varan ba dingiline kalmadı

    herkes haddini bilecek galatasaray demeden ağzının temizliğinden emin olacak
  • 462
    galatasarayın anasının ak sütü gibi helal maçıdır. şikeciler oturmuş hesap yapmış. galatasaray gençlerbirliği önünde puan kaybeder diye. hesap tutmayınca akıllara şike geliyor. neden. kişi kendinden bilir işi. galatasaray nasıl oluyor da final maçlarını hep alıyor diye anlayamıyorsunuz değil mi? anlasanız zaten galatasaraylı olurdunuz.
  • 466
    galatasaray – gençlerbirliği : 1-0 gergin bekleyiş sürüyor

    son haftalarda eksik kalmasın diye bu maçı yazmayı da pas geçmeyeyim diye hızlı ve kısa bir yazı yazayım.
    şampiyonluğa çok az maç kalınca artık futbolun fizik, teknik, taktik faktörlerinden daha fazla bunlara hükmeden beynin fonksiyonları öne çıkmaya başladı. sporcu koçluğu yapmaya başladığım için midir bilmem ama herkes psikolojik faktörlerden bahsetmeye başladı. belki de algıda seçicilik benimki. öyle bile olsa doğru bir tespit, psikolojik faktörlerin yarışın sonucunu belirlemede en önemli etken olması.
    örnekler o kadar net canlı ki. muslera kart cezalısı, hani geçen hafta 3 puanı getiren. kalede jeneriklik goller yemesiyle ünlü, taraftara hiç güven vermeyen sinan bolat. ki; maçın hemen başında bir topa boşa çıkarak yürekleri ağza getirdi.
    sonra, son haftaların kilit adamlarından (geçen hafta hariç) emre çolak ve hızıyla beklentilerimizi arttıran bruma da yok. bitti mi? bitmedi! (vapurlarda ıvız zıvır satan adam tonlamasıyla) takımın savunmasıyla forvetini buluşturan adam selçuk inan erkenden sakatlanıp çıktı, yerine uzun süren bir sakatlıktan dönüp tekrar sakatlanan, tekrar dönen hamit altıntop girdi.

    taraftar gözünden bakarsak sahada bir de umut bulut var. galatasaray maçı kendi kendine zorlaştırmış gibi gözüküyor.
    maç oyuncuların bütün gerginliğine rağmen galatasaray baskısıyla oynandı. rakibe önemli pozisyonlar verilmedi. son dakikada stancu’nun kaçırdığı hariç. bu pozisyonu rıdvan dilmen’e sormak gerekir. sarıyer’den galatasaray’a gelirken karşı karşıya golü atmayıp geri dönmüştü. stancu’nun durumunu en iyi o anlatır. bildiğim kadarıyla rıdvan bilerek atmadım dememişti.
    sinan bolat açısından korkulu dakikalar olmadı, top kurtarmadı. güzel.

    galatasaray haftalardır gerginlik içinde. sadece galatasaray değil rakipleri fenerbahçe ve beşiktaş da öyle. rakiplerin gerginliği direkt olarak skora da yansıdı geçen hafta.
    şu bir gerçek ki galatasaray rakiplerinden daha fazla istiyor. gerginlik topçuların girdikleri pozisyonları değerlendirmelerini güçleştiriyor. ama takım sabırla rakibin üstüne gitmeye devam ediyor, sürekli golü arıyor. gol kaçırınca dağılmıyor oyuncular. ve haftaya oynanacak kritik beşiktaş maçı öncesi ceza sınırındaki oyuncuların kart görmemesi de psikolojik olarak hazır olunduğunun göstergesi. sanırım hamza hamzaoğlu’nun bunda payı büyük.

    dün geceden beri stancu ve kaleci ferhat üzerinden galatasaray’a şikeci damgası vurmaya çalışanlara gülüyorum. sen olmayan penaltılarla puanlar alırken, sen topu tutan kaleci topla beraber kaleye girerken, sen elinle aldığın topu gol yapıp bir de secdeye koşarken iyiydi de, galatasaray’ın attığı gol mü battı. 3 temmuz’da ortaya çıkarılan reddedilemeyen tapelerdeki şike konuşmalarına gelmeye gerek bile yok.

    3 temmuz’dan beri anlatmaya çalıştık ama kaz kafalılar anlamadı. şike sahaya bakarak anlaşılmaz. sahaya bakarak ne birini suçlayabilirsin ne de birilerini aklayabilirsin. çünkü kaleci ferhat’ın yediği gollerden çok bulursun. zaten hemen fenerli volkan’ın yediği goller gibi ve eski fenerli serkan’ın caner’den yediği gol gibi örneklerin videoları yayına verildi. ya da karabük kalecisinin, balıkesir kalecisinin fenerden yediği goller hemen servis edildi. stancu’nun beşiktaş’a karşı kalenin dibinden avuta attığı pozisyonun videosu da geldi anında. millet saf değil.

    kaldı son 2 hafta. bugün ve yarıtn rakipler ne yaparsa yapsın galatasaray kazandığı müddetçe şampiyon olacak. net.
    tacconi’nin fenerden yedirdiği gole kalacağımızı sanmam. hatta bugün mersin iy feneri yenecek diye tahmin ediyorum.

    ha bugün bir de türkiye’ye getirilememiş ve yöneticilerin ayıbı olan uefa kupası kazanmamızın yıldönümü. epey oldu, kısa zamanda yeni kupa almak lazım, bayatlayacak yoksa.

    *
  • 469
    beşiktaşlıların hakkında yaptığı şikayetin hırsızın ev sahibini, tecavüzcünün mağduru, katilin maktülü şikayet etmesi gibi bir şey olduğu maç.

    ha ortada sürülmüş ve yeşillendirilmiş "tarlalara" veya dört nala koşan "atlara" dair bir belge varsa onu bilemem. belki de stancu bir hoca efendiyi arayıp "şike caiz midir hocam?" diye sormuştur. ferhat'a at falan gönderilmiştir. bilemeyiz. gerçi onlar varsa da bir bok olmuyor. tescilli şikecilerin durumu malum.

    azıcık yüzünüz olsun, bir susun amk.
  • 470
    şampiyonluk yürüyüşünün açık ara en stresli maçı. bunun üzerine maç yoktu. muslera'nın olmayışı, kalede güven vermeyen sinan'la başlandı maça. sneijder özelinde bütün takım bir türlü kaleyi bulamadı. ayrıca burak'ın son haftalardaki açık ara en iyi maçıydı. sürekli kuzey tribünü önünde gelen gol bu sefer güney tribününün dibindeki kalede gelmişti. takımın bütünlenmesi, gol sevinci mükemmeldi ama bitmedi işte. son dakikada atılan o frikik, sinan'ın yerde yatışı ve benim ve etrafımdakilerin aha yedik diye kalması bi 20 saniye sürmüştü. ardından şimdinin 1 yabancı sevdalısı semih'in müthiş hatası lakin stancu'nun zoru başarması hala tüyleri diken diken ediyor. twitter'da gezen videoda bi abinin öldürün lan beni demesi o durumu özetliyor. süper finaldeki fener maçından sonra bir lig maçında herkes o stresi yaşadı. skora katkı yapamayan altın portakal bu maçta bir dakika diyerek son sözü söyledi.
  • 471
    hayatımda istanbulda ilk defa galatasaray'ı canlı izlediğim ilk maç. bir önceki günü hatırlıyorum da, istanbul'a yeni taşınmışım, passolig falan hak getire. arkadaşıma sordum maça gitmek ister mi diye, istemedi. benim için futbol, maç öncesinde içilen biralar, edilen muhabbet, tribüne en azından birkaç arkadaşla gitmek ile futbol.
    baktım gelen yok maça benimle, bir anda heyecanla tek başıma passolige başvurdum. bileti aldım. hem de fiyakalısından. 124.bloktan almıştım biletimi.
    ertesi gün de epeyce bir erken gittim arena civarına. yalnız başıma köfte yedim. yalnız başıma bira içtim. bir iki kişiyle öylesine muhabbet sonrasında tribüne girdim. çok heyecanlandım lan. bir taraftan maç öncesi stad etrafındaki kalabalık, tribünün doluluğu, şampiyonluk hevesi... yerimde oturamadım bir türlü. bir an önce başlasın istedim maç.
    maç başladı, bir baktım hemen önümde ısınıyor yedek oyuncularımız, dizginleyemedim heyecanımı.
    o gol anını hiç unutmayacağım, tarihimizde birçok kıymetli gol var ama benim için en kıymetlisi bu galiba.
    tam bir "goool allahıımmm goll" anı.
    maçtan sonra onlarca defa özeti izledim sanırım.
    ne güzel maçtı.
  • 474
    düğünümün olduğu saatlere denk gelen maç.

    millet laf etmesin diye zorla oynayan ben, gol haberi gelince pistin kralı olmuştum adeta, karşımda da kayınpederim :)

    adamcağız kızının evliliğini unuttu, "goooll 1-0 öndeyiz" diye bana koştu ya la :(

    12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçı'yla başladığımız birlikteliğimizi, 16 mayıs 2015 galatasaray gençlerbirliği maçı'yla taçlandırdık.. çok şükür!
App Store'dan indirin Google Play'den alın