• 466
    galatasaray – gençlerbirliği : 1-0 gergin bekleyiş sürüyor

    son haftalarda eksik kalmasın diye bu maçı yazmayı da pas geçmeyeyim diye hızlı ve kısa bir yazı yazayım.
    şampiyonluğa çok az maç kalınca artık futbolun fizik, teknik, taktik faktörlerinden daha fazla bunlara hükmeden beynin fonksiyonları öne çıkmaya başladı. sporcu koçluğu yapmaya başladığım için midir bilmem ama herkes psikolojik faktörlerden bahsetmeye başladı. belki de algıda seçicilik benimki. öyle bile olsa doğru bir tespit, psikolojik faktörlerin yarışın sonucunu belirlemede en önemli etken olması.
    örnekler o kadar net canlı ki. muslera kart cezalısı, hani geçen hafta 3 puanı getiren. kalede jeneriklik goller yemesiyle ünlü, taraftara hiç güven vermeyen sinan bolat. ki; maçın hemen başında bir topa boşa çıkarak yürekleri ağza getirdi.
    sonra, son haftaların kilit adamlarından (geçen hafta hariç) emre çolak ve hızıyla beklentilerimizi arttıran bruma da yok. bitti mi? bitmedi! (vapurlarda ıvız zıvır satan adam tonlamasıyla) takımın savunmasıyla forvetini buluşturan adam selçuk inan erkenden sakatlanıp çıktı, yerine uzun süren bir sakatlıktan dönüp tekrar sakatlanan, tekrar dönen hamit altıntop girdi.

    taraftar gözünden bakarsak sahada bir de umut bulut var. galatasaray maçı kendi kendine zorlaştırmış gibi gözüküyor.
    maç oyuncuların bütün gerginliğine rağmen galatasaray baskısıyla oynandı. rakibe önemli pozisyonlar verilmedi. son dakikada stancu’nun kaçırdığı hariç. bu pozisyonu rıdvan dilmen’e sormak gerekir. sarıyer’den galatasaray’a gelirken karşı karşıya golü atmayıp geri dönmüştü. stancu’nun durumunu en iyi o anlatır. bildiğim kadarıyla rıdvan bilerek atmadım dememişti.
    sinan bolat açısından korkulu dakikalar olmadı, top kurtarmadı. güzel.

    galatasaray haftalardır gerginlik içinde. sadece galatasaray değil rakipleri fenerbahçe ve beşiktaş da öyle. rakiplerin gerginliği direkt olarak skora da yansıdı geçen hafta.
    şu bir gerçek ki galatasaray rakiplerinden daha fazla istiyor. gerginlik topçuların girdikleri pozisyonları değerlendirmelerini güçleştiriyor. ama takım sabırla rakibin üstüne gitmeye devam ediyor, sürekli golü arıyor. gol kaçırınca dağılmıyor oyuncular. ve haftaya oynanacak kritik beşiktaş maçı öncesi ceza sınırındaki oyuncuların kart görmemesi de psikolojik olarak hazır olunduğunun göstergesi. sanırım hamza hamzaoğlu’nun bunda payı büyük.

    dün geceden beri stancu ve kaleci ferhat üzerinden galatasaray’a şikeci damgası vurmaya çalışanlara gülüyorum. sen olmayan penaltılarla puanlar alırken, sen topu tutan kaleci topla beraber kaleye girerken, sen elinle aldığın topu gol yapıp bir de secdeye koşarken iyiydi de, galatasaray’ın attığı gol mü battı. 3 temmuz’da ortaya çıkarılan reddedilemeyen tapelerdeki şike konuşmalarına gelmeye gerek bile yok.

    3 temmuz’dan beri anlatmaya çalıştık ama kaz kafalılar anlamadı. şike sahaya bakarak anlaşılmaz. sahaya bakarak ne birini suçlayabilirsin ne de birilerini aklayabilirsin. çünkü kaleci ferhat’ın yediği gollerden çok bulursun. zaten hemen fenerli volkan’ın yediği goller gibi ve eski fenerli serkan’ın caner’den yediği gol gibi örneklerin videoları yayına verildi. ya da karabük kalecisinin, balıkesir kalecisinin fenerden yediği goller hemen servis edildi. stancu’nun beşiktaş’a karşı kalenin dibinden avuta attığı pozisyonun videosu da geldi anında. millet saf değil.

    kaldı son 2 hafta. bugün ve yarıtn rakipler ne yaparsa yapsın galatasaray kazandığı müddetçe şampiyon olacak. net.
    tacconi’nin fenerden yedirdiği gole kalacağımızı sanmam. hatta bugün mersin iy feneri yenecek diye tahmin ediyorum.

    ha bugün bir de türkiye’ye getirilememiş ve yöneticilerin ayıbı olan uefa kupası kazanmamızın yıldönümü. epey oldu, kısa zamanda yeni kupa almak lazım, bayatlayacak yoksa.

    *
App Store'dan indirin Google Play'den alın