• 89
    avrupa'da başarılı olamadık, iki hedefimiz kalmıştı birini yerine getirdik. türkiye kupasını aldık. şimdi sıra şampiyonluk kupasında... hadi kızlar, camianın yüzünde bir tebessüm oluşturmak için alın şu şampiyonluk kupasına.. hem büyük bir hasrete son verin, bayan baskette tertemiz bir sayfa açmış olalım. hem moral aşılayın taraftara...

    (bkz: şampiyonluk bizim kupa bizim)
  • 91
    girişinde kalemimi silgimi ve çakmağımı kaptırdığım karşılaşma.. allah'tan ders notlarını kurtarabildik amk. işin ilginci cebimde 5 kalem kalınlığında jop gibi polo delikli nane olmasına rağmen şekeri almayıp gül gibi kalemimi aldı "sevgili" polis bey.. 5tl lik maçta 15tl lik zarar ettik anasını satayım. ama fener'e koyduk ya, bu koyma paha biçilemez. gerçekten içim rahat etmiyormuş fener'e koymayınca! yalvarırım kızlar, önümüzdeki iki maçın birini alın, birini verin iş 5. maça kalsın. 5. maçta yıkalım abdi ipekçi'yi. bakın ikisini de alın demiyorum. birini alın, birini verin...
  • 92
    aslında biraz da ümitsiz gitmiştim maça hani. ümitsizliğim takım yönünden değil, taraftar yönündeydi. nolursa olsun +10 farkla kazanacağımızı düşünüyordum maçtan önce. ama hem maçın hafta içi olması hem de pazar günü alınan mağlubiyet, taraftar sayısını etkiler diye korkuyordum. açıkcası en fazla 2 bin kişi bekliyordum maça. ama salona girince durumun öyle olmadığını gördüm. ve hatta en az pazar günü kadar çoşkulu ve inanmış bir topluluk vardı. salon da hemen hemen yarı yarıya doluydu. böylelikle galatasaray taraftarı caferağa'daki maçlardan önce takımına olan inancını göstermiş oldu. takımın şampiyonluğa olan inancı zaten vaki idi.

    aslında fenerbahçe kadın basketbol takımı'nın ilk maçta istediğini aldığını söyleyebiliriz. bu da onların üzerindeki baskıyı kırmıştı. ilk maçta üzerlerindeki baskıyı çok iyi bir şekilde lehlerine çevirdiler ve kazandılar. bu maçta da tam tahmin ettiğim gibi ilk maçtaki kadar etkili olamadılar. bunda elbette bizim ilk maça oranla daha etkili bir oyun oynamamızın payı yüksek ama maç boyunca hemen hemen ağırlıklarına koyamadılar. en fazla fark açıldığı zaman kısa süreli serilerle geri dönmeye çalışsalar da başarılı olamadılar. dediğim gibi fenerbahçe seriden istediğini ilk maçta aldı ve bizim sahamızdan galibiyet çıkarmayı başardı. zaten istedikleri şey de tam olarak buydu; bir galibiyetle seriyi caferağa'ya taşıyabilmek. şimdi bu durumda her ne kadar seri fenerbahçe lehine dönmüş olsa da, ben caferağa'daki iki maçtan en az bir galibiyet çıkartacağımıza inanıyorum.

    fenerbahçe'ye göre daha iyi bir takımız bu gerçek. ama üzerimizde ne yazık ki senelerdir gelmeyen şampiyonluğun baskısı var. aksine fenerbahçe ise bunun rahatlığını yaşıyor. psikolojik olarak bizden daha üstün durumda olduklarını söyleyebilirim. sırf bu yüzden ilk maçta ve bu maçta çok panik top kayıpları yaptık. ayrıca doping olaydından dolayı hakemlerin fenerbahçe lehine çalıştıklarını söyleyebilirim. fenerbahçe alehine hata yapma lüksleri olmadıklarından dolayı düdükleri ne yazık ki tarafsız kullanamıyorlar. işte caferağa'dan çıkaratacağımız tek galibiyet fenerbahçe'nin tüm planlarını bozacak ve seri tamamen bizim lehimize dönecek. bunun için ise en uygun maç 3. maç.

    beni serinin geri kalanında korkutan tek şey, sylvia fowles'ın ilk maç 40 tam dakika, bu maçta ise 39 dakika 16 saniye süre alması ve yorulması. cuma günkü maç bizim için çok önemli ve sylvia çok iyi dinlendirilmeli.

    bir de basketboldan çok anlamasam da, tribünden görülen bir şey var ki, takımımız alan savunmasını başarıyla uygulayamıyor. takım tam ritmini bulduğunda neden alan savunmasına dönüyor ceyhun hoca onu bilmiyorum. sanırım mantıklı bir açıklaması vardır.

    sonuç olarak güzel bir galibiyet aldık. ilk maçtaki mükemmel geri dönüşümüze rağmen maçın kaybedilmesi moralleri bozsa da, ümitsiz olmaya hiç gerek yok. zaten ilk maç alınsaydı bana göre şampiyonluğu büyük oranda garantileyecektik. şimdi ise sadece 2 maçlık saha avantajı fenerbahçe'nin elinde. cuma günü bu avantajımız da geri alacağız inşallah. oyuncularımıza olan inanımız tam...
  • 95
    maç boyu bir kaç dakika hariç yaptığımız müthiş savunmayla kazandığımız maç.. ilk maçta rakibin uzunları nevriye ve matovic post bölgesinden buldukları boş atışlarla kırmışlardı direncimizi ve maç boyu bir türlü önlem alamamıştık bu atışlara.. ancak bu maç alan savunmasını kusursuza yakın uyguladık.. üst düzey yardımlaşma, rakibin kısalarına yaptığımız baskı, bir iki boş atış dışında dışarıdan ve posttan çok fazla boş atışa izin vermememiz rakibi mecburen pota altına indirdi ve kaçınılmaz son geldi..

    aslında oyuncuları ayrı ayrı analiz etmeye gerek yok, çünkü takım halinde mükemmel bir maç oynadık.. ama son 2 senenin iyi oyunlarından birini oynayan ışıl'ın dönüşü beni bu maçta en çok mutlu eden olaydı.. hele ilk yarının sonunda rakipten topu çalıp bitirdiği turnike müthişti.. çok basit top kayıpları yapmasına rağmen, ikinci yarının başında üst üste attığı sayılarla rakibin direncini kıran seimone, 2 maçtır sadece 44 saniye dinlenen ve buna rağmen maçın sonunda hala rakibin üstünden alley oop yapabilecek dirence sahip, insan üstü bir mücadele ortaya koyan sylvia, takımın saha içindeki lideri tamika, nevriye'ye maç boyu mükemmele yakın savunma yapan ve yine sylvia gibi melisa'nın sakatlığından dolayı neredeyse dinlenmeden oynayan bahar ve diğerleri..

    bir parantez de hakemlere açmadan geçmemek gerekiyor.. 2 maçtır sayısız derecede, artık hata denemeyecek kararlar verildi.. beni asıl düşündüren, 8000 galatasaraylının önünde alehimize bu kadar rahat düdük çalan adamların, caferağa'da neler yapabileceği.. umarım diana olayından sonra sürekli ağlayan fenerbahçe'ye bir diyet ödeme çalışmaları yoktur kapalı kapılar ardında, umarım korktuğumuz başımıza gelmez..
  • 97
    henüz pazar günkü maçın yorgunluğunu, halsizliğini atamamışken kendimi yine salonda buldum. arda pankartı karşıladı beni. daha sonralarda da 'arda arda turan' sesleri yükseldi hep bir ağızdan. 'keşke' diye iç geçirdim, 'keşke en başından beri böyle destek verilseydi arda'ya..'

    ilk maçtaki katılımı beklemiyordum ve beklediğim gibi daha az katılım vardı ilk maça oranla, 5000 civarı. belki sayı olarak çok değildi tribünler fakat yine aynı inanç ve coşku vardı, yine kenetlenilmişti.

    maça gelmeden önce 2 maçtır dikkatimi çeken bir noktaya değinmek istiyorum, maçtan önce sponsorların düzenlediği basket yarışması. maçın başlamasına 5-6 dakika kalmış, ev sahibi takım için baskının en çok hissettirileceği dakikalar belki de fakat hepsi yok olup gidiyor bu yarışmayla. bir başka konu da , dün dikkat ettim, takımlar sahaya çıkarken tutulan bayraklar. bayraklar iyi hoş, fakat neden 2 tane galatasaray bayrağı varken 4 tane medical park bayrağı var?

    neyse, gelelim maça. ilk maçtaki gibi, anlam veremediğim bir şekilde etkisiz başladık maça ve 8-2'lik seri yedik. arkasından ise bir açıldı, pir açıldı sarayın sultanları. 16-1'lik bir seriyle cevap verildi 8-2'lik fenerbahçe serisine. ilk maçtaki şanssızlığın da olmadığı, bir ara farkın 20'ye kadar çıktığı maçı çok da zorlanmadan, 4 çeyreği de üstünlükle kapatarak kazanmayı başardı kızlar. maçın istatistiklerine bakıldığında da bütün istatistiklerde üstünlüğümüz var, 2 top kaybı fazla yapmamız hariç.

    ilk maçta hayli etkisiz kalan bahar oldukça etkiliydi, augustus desen şov yaptı resmen, keza işıl öyle. aslında tek tek şu şöyle yaptı demek olmaz, takım halinde çok iyiydi sarayın sultanları, çok iyi mücadele ettiler ilk maçta olduğu gibi.

    takım halinde dedim fakat fowles için ayrı bir parantez açılması gerekiyor bu maçta kesinlikle. inanılmazdı dün akşam. inanılmaz işler yaptı. maçın neredeyse tamamında sahada kaldığı maçta, 25 sayı, 10 ribaund (6 hücum, 4 savunma), 2 blok yaptı, double double yani. aman nazar değmesin. yalnız merak ettiğim bir nokta, 2 maçın da neredeyse tamamında sahada kaldı fowles ve yorgunluğu sorun olabilir caferağa'da, iyi dinlendirilmeli.

    seri 1-1 oldu, saha avantajı fenerbahçe'de. caferağa'daki 2 maçtan 1 galibiyet çıkartmak gerek en azından ve bunun için en uygun maç da 3. maç. şampiyonluk maçını oynatmamalıyız caferağa'da. hakem faktörü çok merak uyandırıyor bir de. ipekçi'de bile bu kadar net kararlar verebiliyorlarsa, caferağa'daki performansları nasıl olacak gerçekten merak konusu.

    maçtan sonra, karşılıklı 'cim bom bom'um benim tezahüratı', tüyleri diken diken etti. özlemişiz böyle takım görmeyi.

    bu takım şampiyon olacak, inandık size..!

    http://jaimelesport.blogspot.com/...4-fenerbahce-69.html
  • 98
    taraftarın beni sevindirdiği maçtı. kızlar yanıltmadı beni zaten. maç başlamadan genelde anlıyorum kızların suratından o günkü maçın nasıl gececeğini. ilk maçta seimone ve melisa dışında herkesin suratı kireç gibiydi. yanımdakilere de bunu belirttim. bu takım kendi gibi olmalı oyundan keyif almalı. keyif aldıkça adrenalin patlaması yaşıyorlar. maç boyunca molaya her geldiklerinde onlara sakin kalın kızlar dedim. sakin kalmak en önemli anahtarımız. oyundan zevk almaya bakıp sakin kalırsak yenilmemiz imkansız. bu takım kazandığında rahatlıyorum. görevimi başarı ile ypamış gibi hissediyorum. yenilirlerse suçu kendimde buluyorum. bir şeyleri eksik yaptım diyorum. anlıyacağınız takıma direk aidiyet duygusu içindeyim.

    sözlük yazarlarından çok kişi vardı evet iki maçtada tribünde. hagi'yi gördüm ama maçın heyecanı selamlaşamadık bile. bench arkası gs sözlük demişken ekliyeyim. bench'in gerçek olarak arkasında oturanlar bizleriz. ;)

    pazar günü maçı beraber seyredip ordan istiklale akmak gerekli diye düşünüyorum. zira bu kızlar cuma yenerlerse pazar işi bitirirler. ben pazar günkü maçı her türlü kazanacağımızı cuma günkü maçın çekişmeli gececeğini düşünüyorum. bu sene bir defa daha diyoruz.

    fener geliyoruz!!!
  • 99
    iyi gün/kötü gün farkını çok seviyorum. iyi günde herkes var salonda, ayırt edemeyecek kadar fazla hem de. ama kötü gün, ilk maçı kaybettiğinin ertesi mesela, hiç bitmemesini istediğim anları yaşatıyor bizlere. samimiyetine sonuna kadar inandığın kişiler, takımı bağırlarına basıyorlar son saniyeye kadar hatta yetmiyor maç sonu 15 dakika bile devam ediyorlar desteğe. birlik,beraberlik böyle bir şey işte. bu güzel ve bilinçli desteği sağlayan herkese teşekkürler, şampiyonluk gelecekse bu insanların da payı var, bunun düşüncesi bile insanı müthiş mutlu ediyor.

    ilk periyot yine 2-8 olmuşken acabalar akla gelirken takımımız müthiş bir reaksiyon verdi. o sırada kafamı kaldırıp skora baktığımda 18-9 yazıyordu, bu da vitesi nasıl yükselttiğimizi gösteriyor. maçın kontrolü elimizdeydi, bazı bölümler dışında. ancak takımdaki herkesin, skor ne olursa olsun mücadeleyi hiç bırakmaması müthişti. zaten kazandığımız diğer iki maça bakınca, mücadele olgusunun fazlasıyla ön planda olduğunu hatırlıyoruz. bu mücadelenin en güzel örneği, ilk yarı biterken işıl’dan geldi. baskıyı en üst seviyeye taşıması, topu çaldıktan sonra aynı güzellikte turnikeyi bitirmesi ve elde edilen 11 sayılık fark. maç içerisinde yaşayacağım en güzel an diye düşünüyordum ama fazlasıyla yanılmışım. ikinci yarının başlangıcında, 2 sene önce dinamo kursk karşısında şovunu yapan seimone’yi izledik. aldığı bütün topları değerlendirdi resmen. şutuna hiç bir şey yapamadı rakip savunma, gerçi o an savunma olsa bile bir şey değişecek gibi değildi. fark 20’lere çıktıktan sonra ilk maçta yaşattığımız geri dönüşün tersi olur mu diye düşündük bazı anlarda ama bu sefer de syl çıktı ortaya, potadan seken her topu aldı ve dominantlığını ortaya koydu. artık beslemeye de gerek kalmıyor sylvia’yı, o zaten kendi pozisyonunu bir şekilde yaratıyor. 15 fark ile maç bitiyor ama hak ettiği fark daha fazla kesinlikle.

    ilk maçın yükünü omuzundan atan, kendine geri dönen işıl, durdurulamaz anlarını bizlere tekrardan yaşatan seimone, sahada duruşunun bile takıma bir çok şey kazandırdığı tamika, yedeğinin sakat olmasına rağmen bitmez bilmeyen enerjisi ile sahada yer alan bahar, dominantlığını her pozisyonda gösteren, sahadaki her oyuncudan daha yüksekte olan sylvia, kenardan gelerek verdiği temponun faydasını her maç gördüğümüz doneeka, hücumda olmasa bile, savunmada enerjisi ile katkısını veren tuğba, ilk maçta bizlere inanılmazı inandıran, o baskılı anlarda eli bir kez bile olsun titremeyen gülşah, ve girmeseler bile takım olmanın ne kadar önemli olduğunu gösteren nihan, gözde, balım, melisa. bu oyuncular, bize şampiyonluğu kaybettikleri ilk maçta inandırdılar. dünde ilk adımlarını atıp şampiyonluğa iki adım uzaklığa yerleştiler. evet belki işleri çok zor, evet son yıllarda caferağa’daki durumumuz ortada ama bu takım biz inananları mahcup etmeyecek, bunu adım gibi biliyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın