• 1006
    bundan tam 10 yıl önce, türk futbol tarihinin ulusal bazdaki en önemli gecesi yaşandı. maçın ve skorunun bir önemi yok. önemli olan galatasaray taraftarının ve diğerlerinin hissettiği duygulardı. biz o duyguyu tekrar hissetmek için yaşadık, onlar unutmak için.

    bu geceyi ısrarla hatırlatıp zaferimize vurgu yapan fb'ye de teşekkür etmek lazım. ne anlama geldiği belli olmayan açıklamalar yapmasalar unutup gideceğiz yoksa.
  • 1008
    ezeli rekabeti bizim lehimize çeviren maç. bu tarihten sonra ve bu sezondan sonra biz hep rakiplerimizle arayı açtık, kupalar ekledik müzemize, başarılar ekledik tarihimize. lig tarihinin kendi adıma en özel iki sezonundan biri bu 2005-06 sezonuyla birlikte. doya doya izlediğim, her anını ezbere bildiğim bir takım bu, en sevdiğim takım bu. derbi zaferleri, pres gücüne dayalı bir 4-4-2, galibiyet serileri, fatih hocam, kadronun kalitesi, altyapı takviyeleri, kaliteli yerliler falan mükemmel bir sezon her anlamıyla.

    maç günü çoğu kişi de kaybettik psikoloji varken 50 bin kişinin önünden o kupayı almak çok özel bir anektot. en mutlu olduğum şampiyonluk kutlaması da kesinlikle bu. 10 sene oldu, 10 sene yaşlandık ki bu maçı izlerken hepimiz 10 sene yaşlanmışızdır.

    galatasaraylılar ölüyor, galatasaraylılık ölmüyor. galatasaray varlığını sürdürdüğü sürece bu maç her zaman bizim göğsümüzü kabartacak bu maç. sezonun en büyüğü olan galatasaray'a selamlar.
  • 1010
    şu maçı nasıl izledim nasıl son düdüğe kadar bekleyebildim aklım almıyor. üstelik 1 saniye bile gözümü televizyondan ayırmadım. son düdük çaldığında maçın önemini anlayabildim. resmen 90 dakika boyunca tutulma yaşamışım sonradan anladım. saat 19.00-21.00 arası hislerim resmen yoktu.

    tanım: galatasaray’ın ezeli rakibinin sahasında lig kupası kaldırdığı müsabaka.
  • 1012
    galatasaray tarihinin belki de en hak edilmiş zaferlerinden biri olan maç.

    sonrasında, fetö uşağı* olmaktan 161 yıl hapis cezası almış olan lokman yanık'ın sırf keyif uğruna tribünlere emrindeki polisleri saldırtmasıyla olaylar çıkmıştır. dünyanın en hazımsız kulübünün müthiş algı çalışmaları sonrasında bu alnımızın ak sütü gibi helal zafer bu itlerin zamanında yediği nanelerle birleştirilip çamur atılmaya çalışılmaktadır her sene.

    1000 yıl geçse de unutmayacağız falan demişler. alzheimer olup ananızı babanızı unutsanız da o kuyruk acısını unutamazsınız zaten merak etmeyin...
  • 1013
    100 yılda bir anca olabilecek bir şeyin kazananı olduğumuz maç.

    bütün seneyi komple üstün geçirip bir de üstüne uydurma 4 takımlı bir final grubunu da geçip, rakibin sahasının tam orta yerinde kupayı kaldırdık. bunu, bu ülkede yapabilecek tek spor takımı var: o da biziz. 1996 yılında dikilen bayraktan sonra kaldırılan kupa... müthiş bir şey.

    ancak tüm bu güzel duygulara rağmen bir yandan da o dönem yaşadığımız stres ve özellikle maçtan bir gün önce ve maç sırasında yaşanılan o durum nedeniyle hatırlamak istemiyorum. birileri şampiyon olabilsin diye, yayıncı kuruluş zarar etmesin diye allem ettiler kallem ettiler son maçı fener'in sahasına eşit şans şeklinde getirdiler. emindiler bir şekilde fenerbahçe'nin kazanacağından ama galatasaray adamın kafasına kafasına vurur işte böyle...

    bir önceki sezon yaşanılanlar ortadayken yetmezmiş gibi adamlara bir de kendi sahalarında galatasaray'dan kupa alma fırsatı verdiler; amma velakin ki o galatasaray adamın...
  • 1015
    özetini izlerken bile bacaklarımın kasıldığı birkaç maçtan biri.

    hikayesi itibarıyla dünya futbol tarihinin en güzel lig şampiyonluğu.

    önceki sezon yaşanan şike soruşturması, süper final’in icadı, son maçın yıllardır kazanılamayan kadıköy deplasmanına denk gelmesi ve karanlıkta alınan kupa.

    sahaya şampiyon çıksak hiçbir güzelliği olmayacaktı.

    belgesel değil sezonluk dizi olur.

    kutlu olsun!
  • 1017
    ankara mamak mekanize de piyadeydim o sene.
    silahlık çavuşuydum ve kaçırdığım maç nadirdi.
    bu maçta benim nöbetim geceydi.
    karşılığım olan devrem fenerliydi.
    ancak terhise 6 gün kaldığı için ikimize de yardımcı vermişlerdi torunlardan.
    toruna bıraktım silahlığı ve kalktım gittim kantine.
    yarı yarıya bölünmüş durumdaydı kantin.
    komutanlar yok,uzman çavuşlar arkalarda kavga çıkmasın diye kolluyorlar.
    yan yatak arkadaşım ve çarşı arkadaşım fenerli.
    başladık izlemeye.
    o akşamı unutamam.
    kollarımı sıkıca bağladım ve tepkisiz maçı izledim.
    o lanet vardı ya o lanet yenememe laneti.
    hele ki içerde de saçma bir gol atmıştı stoch son dakika yenmişlerdi bizi.
    nasıl çıkacaksınız oradan söylemleri arasında bekledim.
    ve o kutsal düdük çaldı ki o zaman gördü herkes bayramı.
    koca mekanize laylaylay loyloyloy.
    saat 00.00'a kadar ne yat emri geldi ne kalk.
    maç sonrası içtima oldu bırakıldı asker.
    bir üsteğmenimiz vardı idris aslantepe diye güzel bir galatasaray'lıydı.
    ben de gidip gsstore'den bayrak almıştım zaten terhisim de yakındı.
    yanıma yatan fener'li arkadaş maç sonrası küstü bana. ben de ona doğru astım bayrağı kestim muhabbeti. komutanlar sabah kalk için geldiğinde bayrağı indirmez hafif açar hadi olum içtima derdi.
    he baksan bir daha askerlik mi?
    aman aman 455 gün çok zor geçti benim adıma.
    ancak o müthiş maç sonu yok mu?
    her şeyi toz pembe etmişti işte.
  • 1018
    bu maçı lübnan'da izledim. askerdeydim. birleşmiş milletler barış gücü birliğinde. bi astsubay vardı, çok ileri geri konuşuyordu, size şöyle koyacaz böyle koyacaz. dedim sevgili astsubayım, görünen köy kılavuz istemez, sizden daha iyi takımız, 13 senelik seri falan bilmem, koyar geçeriz. çok güveniyosan iddaaya girelim dedi, orda maaşımız 1540 dolardı. tam 1 maaşına girdik. beraberliği de bana vermişti.

    sonucunda o 1540 dolar yeğenime ipad, bana 1 laptop, şimdiki hanım o zaman ki sevgilime de boş bir takı kutusu olarak çatır çatır yendi. haha gerçekten de hanıma takılarını koysun diye eşantiyon takı kutusu almıştım kuyumcudan. ben ne bileyim ilerde eşim olacak, boşa yatırım olmasın demiştim heralde.

    olay şu ki, galatasaray'a fenerbahçe karşısında hiç o kadar güvenmemiştim. çok iyi takımdık, çok da iyi futbol oynuyorduk. bu maçta açıkçası beklentilerimin altında oynadık ama sonuçta da kupayı kaldırıp alnımızın akıyla çıktık ordan. 35 senedir galatasaray'ı izliyorum, heralde uefa kupasını aldığımız zamanlarda bile böyle güvenmemiştim takıma. bizim o maçı kaybetmemizin imkan ihtimali yoktu.

    sevgili astsubay selçuk, biliyorum, buraları okumazsın sen ama söylesene; nasıl koyduk?
  • 1019
    maçın en önemli anlarından biri de elmander sakatlandıktan sonra yerine baros girmesi olan maç. normalde beraberlik yeten takımlar, bu gibi durumlarda forvet çıkartırken savunma oyuncusu ya da defans özellikli oyuncular alır. biz ise defansif özelliği iyi olan elmander'i kaybettikten sonra daha hücumcu oyuncu aldık. bu da hem sahadakilere güven hem de mesaj verdi. karşı taraf ise en önemli kozu alex'i savunma yapmıyor diye ilk 11 başlatmadı.

    futbolun içerisinden bu tarz psikolojik hareketler maçın seyrini tamamen değiştiriyor. o zamanlar şanslıydık ki, bunları yapabilen bir hocamız vardı.
  • 1020
    valla bugünün bu güzel şampiyonluğun yıl dönümü olduğunu hatırlamazdım. 12 mayıs'ta şampiyon olduğumuzu hatırlıyorum da 12 mayıs'a geldiğimizi hatırlayamıyorum bazen. sorsanız 12 mayıs'ta ne oldu diye bu maçı söylerim. ama bugün tarihe baksam maçı hatırlamam.

    fenerbahçe sağolsun tüm komedileriyle birlikte bugünü yine bize hatırlatmış. tekrardan kadıköy hatırasını anmış oldum.
  • 1022
    tüm maçı secde pozisyonunda izlememe, maç bitimiyle duygu patlaması yaşamama, ağlayıp, sövüp, manasızca böğürerek insanlıktan mebzul miktarda çıkmama neden olan maçtır.

    heyecanı yüksek maçları kolay kaldıramamadan mütevellit evde yorgan altında 100 dk müslüm baba dinleyerek geçirmeyi tahayyül ediyordum. fakat hergün takıldığımız fenerbahçeli sevdiğim bir abimin çağrısına, "tehlikeye ne kadar yaklaşırsan o kadar uzak olursun" mottosunu düstur ederek intikal etmemle (lotr fotr forodo ve sam reyiz düsturu) bir evde 8-10 kişi beraber izlemiştik. ortamın en gencosu ve en fanatiği olmamın gazı, maçın stresi ve alkolün verdiği etkiye dayanarak bir dahasını yaşamaya yüreğimin elvermeyeceğini öngördüğüm tecrübe edinmiştim.

    ama her ne olursa olsun muh te şem bir geceydi.

    sağ ol var ol galatasaray'ım...
  • 1023
    vay be 10 yıl olmuş bile...
    o zamanlar 25 26 yaşındayız kanımız fazlasıyla deli akıyor hiç tarzım olmamasına rağmen maçın bitiş düdüğüyle beraber yaşadığım şehirde gecenin ilerleyen saatlerine kadar fenerli kovalamıştık. sonrasında yaşadığım hiçbir atraksiyon o kadar tat, heyecan vermedi bana. bakıyorum da bu yaşıma kadar en güzel anlarımın, en yoğun hislerimin, en büyük duygularımın sebebi galatasaray. tabi ki bu güzelliklerin yanında beni en çok üzen, düşüncelere sevk eden de sensin be galatasaray...
    her ne olursa olsun iyi ki sen....
  • 1025
    ezeli rekabeti bitirdiğimiz maç...

    dile kolay 10 yıl olmuş, dün gibi...

    ırkçı şikeci camianın 8 maçta şike yapmasından tutun da, bir gece de mecliste değişen maddeler, aydınlar'ın federasyon başkanlığına getirilmesi, uydurulan play-off vs... yazılacak o kadar çok şey var ki... ama yazmaya gerek yok tek bir şey belirteceğim.

    '' ilahi adalet, allah'ın adaleti şaşmaz, şaşmadı da ''... 12 mayıs 2012 gecesi şampiyon olduk, o stadda kupamızı kaldırdık, sulanan çimlerde kaydık, en değerli şampiyonluklarımızdan bir tanesini doyasıya kutladık. alnımızın akıyla şampiyon olarak oradan çıktık.

    ha şunu da söyleyelim; uydurma play offları olmasaydı mart ayında kadıköy'de oynadığımız ve 2-2 biten 31. hafta maçında 9 puanlık farkla zaten yine şampiyonluğumuzu kadıköy'de ilan edecektik, bu da burda dursun.

    her şey unutulur hatıralar kalır, size her mayıs bizi hatırlatır...

    entrymi çok sevdiğim sayın erman toroğlu'nun ilgili videosunu paylaşarak bitireyim.

    https://www.youtube.com/watch?v=xdbfjsu2Pc8
App Store'dan indirin Google Play'den alın