2021-22 UEFA Avrupa Ligi 3. Eleme Turu Rövanş Maçı
21:00 Mcdiarmid Park
2 - 4
  • 353
    taraftarın neye göre kötü oynadıklarını düşündüklerini anlamadığım maç.
    yani rakip kapanıyor sende onları açmaya çalışıyorsun, bunun en büyük tehlikesi rakibin sana kontralarla pozisyon bulmasıdır ve bunu hiç yapamadılar, yapmak da istemediler ayrıca alan bırakmamak adına. tam bir aykut kocaman misali kapanan takıma karşı ilk maçta* kaliteli ayak ve yaratıcı beyin eksiğinden kıramamıştık dirençlerini.

    bu maçta hoca ciddi bir risk aldı, rakip bu sefer maç başlangıcında kapanmak yerine kornerlerle pozisyon bulmaya başlarken biz arda,feghouli gibi fiziksel olarak olmayan oyuncularla başladık. ben kornerlerden bireysel hata değil de direkt serbest bir şekilde kafa vuruşundan gol yiyeceğimizi bekliyordum. geçen seneden bu yana kafa golü daha yemedik. o serimiz çok şükür devam ediyor.

    st johnstone bizim 10/1 ölçeğimiz de bir takım ancak futbolun nasıl bir şey olduğunu bilmeyen adamlar bu rakibe karşı 10dk da 5-0 yapmanı falan istiyor. 2021 dünyasında alanları kapatmak en kolay işlerden birisi oldu, hiç çıkmadan beklemek, rakibin hatasını kovalamak atak yapmaktan daha garanti bir taktik. bu gibi maçlarda en önemli olay ilk golü atmak. biz de her defasında rakibe hediye olarak gol verdik ve dirençleri arttı daha da konsantre kapandılar fakat 2. golü attıktan sonra zamanın kısaltması ile birlikte alanları açmak zorunda kalınca adamlar anında cezasını kestik çünkü bizim 10/1 ölçeğimiz de bir adamlar.

    yani st johnstone, randers gibi takımlarla galatasaray'ı karşılaştırırken aynı oyunu oynadıklarındaki anları karşılaştırmak gerekir. eğer st johnstone galatasaray'a karşı sürekli pozisyon bulsaydı, kontra ataklarla tehlike yaratsalardı burada hocaya çok büyük eksi yazardı. ancak ortada disiplinli bir şekilde kapanan takıma karşı, hiç risk vermeden tam baskı altında oynayıp ama kilidi açamıyorsan bu kalite eksikliğine yazar.

    2 maçın özeti bu. onların ciddi şekilde kapandığı ancak tek golle çok rahat bozulacak bir takım olmalarına rağmen bizim o ilk golü 150.dk dan sonra bulmamız, hocanın risk alıp yetenek>fizik deyip feghouli ve arda ile başlaması ve oyunda tutması ve kerem'i markajdan kurtarmamız. serinin kilit anları bence bunlardı.
  • 354
    beklenildiği gibi kazandığımız maç. ancak geride top ayağımızdayken çok hata yapıyoruz. eskiden yorumcular tembel pas yada kontrol etmesi zor paslar geldiğinde pas değil iftira attı adeta derlerdi. aynen öyle paslar atıyoruz geride zaman zaman. en hücum düşünmeyen takım bile bir anda maça ortak oluyor. çünkü pres yapmayı sevmeyen adam bile luyindama'nın 2 pasını gördükten sonra şevke gelip press yapmaya başlıyor.

    hücumda ise genel olarak ya son tercihler hatalı ya da son hareketler başarısız. bu durum hala devam ediyor. hücum konusundaki sıkıntı 11'e 2 tane inceci sokamazsak çok canımızı yakar. savunma konusundaki sıkıntı canımızı uzun zamandır yakıyor zaten. daha bir organize atak golü yemedik. hep ikram ediyoruz.
  • 355
    turu geçmek çok önemli bile olsa böyle bir takıma 2. gol gelene kadar diş geçirememek ve saçma sapan bireysel hatalar yapmak kabul edilebilir gibi değil.
    bu maç tekrar gösterdi ki takım olarak hücum edebilmekten ziyade bu sezonda bireysel oyuncu performanslarına kalmış durumdayız.
    şu an için ise cicaldau'yu henüz izleyemediğimiz için bireysel olarak hücumda tek silahımız kerem.
    rakiplerin kerem'e önlem alması durumunda hücumda başka bir alternatifimiz yok.
    bu sebepten dolayı iyi bir kanat forvet veya dominant bir santrafor transferi bu takım için olmazsa olmaz.
  • 357
    ne olursa olsun tatminsizliği sınır tanımayanlar için eleştirilecek pek çok şeyin bulunabileceği maç. ikisinin ortasını bulamayacağımız anlaşıldı artık. ya kral ilan edeceğiz ya gömeceğiz. yukarıda allah var, ortasını bulanlar yok mu? tabi ki var ve sağ olsunlar paylaşımlarını okumaktan büyük keyif alıyorum, susuz çölde bir yudum su kadar da olsa.
  • 358
    galatasaray'ın 4-2 kazanarak toplam'da 5-3 ile tur atladığı uefa ön eleme maçı.

    takım aslında ilk maçtan çok da farklı oynamadı. kaliteli ayaklar tercih ederek farklı bir versiyonunu denedi. yetenekli ama gelişmesi gereken mohammed yerine içinde olduğu her pozisyonu bitiren diagne, 6-8 numara takım hamallığı yapacak orta alanda top kontrol edecek aytaç'dan savunma arkasına sarkacak, şut-kilit pas deneyecek feghouli'ye ve babel gibi içe kat edip şut çıkaracak forvet'ten kanat oyun kurucu arda'ya devam eden bir tekniksel eğilim gördük.

    ilk maçta babel yerine de arda ile başlamalıydı hoca demiştim. arda'nın maksimum 1 devrelik enerjisi var ve bunu oyun çevirmek için can hıraş mücadele ettiğimiz anlarda değil baskı kurup gol aradığımız ilk 20-30 dakikada kullanmak çok önemliydi. şüphesiz ilk maçta babel-pva uyumu için kulübeden çıkmadı arda ama bu maçta ilk tercih oldu. aklının ve yeteneklerinin zekatını da beklenmedik anda kerem'e şık bir asist yaparak verdi. golde de bu arada berkan arda ve kerem nefis bir üçlü kurdu. idmanlarda çalışılmış bir pozisyon olduğu belli bir hücumdu. kulübün hali hazırda genç ve oyun kurucu özelliği yüksek kanat oyuncusu aramasının tek sebebi de bu aslında. dar alanda oyun sıkıştığı vakit, kilit paslarla alanı açabilecek isimlere ihtiyacımız var.

    kerem diagne'nin golünde bunu şahane yaptı mesela. önce back foot kontrolü, sonra zayıf ayağıyla nefis bir tempoda kilit pas. ancak bir oyuncu yeterli değil. bunu yapabilecek bir kaç isim sahada olmalı. dolayısıyla bir kanatta kerem diğer kanatta da oyun kurucu özelliği yüksek bir isim olması şart. gole gelince ise diagne çok rahat bitirdi. mohammed o pozisyonda olsaydı bitiremeyebilirdi.

    iki maçta da oyunun geneline bakınca kendi yarı sahasında 30-35 metrelik bir derinlikle dizilen ve oyunu alan paylaşımıyla oynayan, rakibin hatasını bekleyerek forvetleriyle hızlı kontra atak deneyen ve bunu da bir kaç senedir pratikle ezberlemiş bir takım vardı.

    takım 3-5-2 dizilerek bek bindirme alanları dahil tüm koşu yollarını kapatarak oynadı. bu sebeple de beklenen kırılımı gerçekleştirmek kolay olmadı. havadan oynamaya bizi zorladıklarında oyunu çözemedik ancak biz kendi bildiğimiz işte ısrar edip kanallar arasına girip çıktıkça ve pas denedikçe bu sefer de onların oyun yapısı bozulmaya başladı. oyunu onların istediği gibi değil bizim istediğimiz gibi oynadıkça cılız kontra girişimleri hariç asla tehdit oluşturamadılar ve tur boyunca aslında bize 3 gol değil temelde 1 gol attılar. diğer iki golü tehdit dahi yokken biz hediye ettik. korner golü zaten kendi kalesine yazılması gereken bir gol ismail içe doğru tokatlıyor. (u: :()

    içeride oynadığımız ilk maçta da tüm ataklarımız organize ve topu yerden dolaştırabildiğimizde gerçekleşti. dolayısıyla bu pas oyununu güzel oynayacaksak, ki oynayacağımıza inancım yüksek, zaman gerekli, sadece antrenman değil maç pratiği gerekli. fenerbahçe 7 hazırlık maçı yaptı. bizim dün ilk 11'imiz ilk kez bir arada oynadı. biz hazırlık maçlarımızı ön elemeler gibi direnci yüksek mücadelelerde yapıyoruz. ben ilk milli aradan sonra gümbür gümbür topu dolaştıran, oyuna hükmeden ve organize keyifli goller oluşturan bir galatasaray bekliyorum. dilerim kazanan benim hislerim olur.

    ancak maç daha bitmeden rakibi çözmek için her şeyi yaparken, mücadele görülürken, takımın çok eleştirilen fizik direnç süresi uzamaya başlamışken her fırsatta teknik heyete, oyunculara yüklenmeyi de anlayamıyorum. hayatı robotik ilişkilerden ibaret sanmak sporun ruhuna dinamit yerleştiriyor. takım uyumu ahengi o kadar önemli ki. saat çarkı gibi işlemesi için bu oyuncuların sayısız idman ve tekrar yapması gerekiyor. arda simeone'nin pozisyon idmanlarını anlatırken defalarca tekrardan bahsediyordu. kaç ay sürdü muamma. 15 gündür bir arada olan takımdan makina gibi bir düzen beklemek haksızlık. beklentileri gerçekçi hesaplamadıkça daha çok gerilirsiniz. sizden ricam elinize kağıt kalem alın 2 st jonstone maçını şutla sonuçlanmış ataklarımızı izleyin. kurulan üçgenlere pozisyon oyununa alan parsellemeye bakın. ön yargılardan ve peşin hükümlerden kurtuldukça başarılı olması için can attığınız takımınızı daha da seveceksiniz.
  • 359
    organize ataktan değil de bireysel hatalardan goller yediğimiz bir başka maç.
    psv maçlarında da bireysel hatalardan goller yemiştik.

    sonra, topu kaybedince, hele orta sahada kaybedince ne geri dönebiliyoruz ne pres yapabiliyoruz.
    özellikle zone 5-8 de kaybedilen toplar, karşı takım lehine çok tehlikeli pozisyonlarla bitiyor.
    maalesef, bu durumu da sanki transfer yapmadan çözemeyeceğiz gibi duruyor.
  • 360
    ikiye bölerek değerlendirmek gereken karşılaşma.

    yani 1. maç / 2. maç olarak değil bahsettiğim, 2. maçı aynı olarak iki parçada değerlendirmek lazım. çünkü iki farklı oyun oynadık aynı maçın içerisinde.

    aslında oynadığımız, oynamaya çalıştığımız oyun çok değişmedi. sadece sahaya bir isyan koyan oyuncularımız oldu kanaatindeyim.

    çünkü oynamaya çalıştığımız oyun hiç ama hiç değişmiyor. ben buna kanaat de getirdim, ne olursa olsun biz bu oyun planından, pas oyunundan vaz geçmeyeceğiz belli oldu benim için.

    (bkz: #3211938) şurada yazmıştım, bu oyunu oynayacak kalitede ayaklarımız var ancak yaşlandılar ve oynatamıyoruz diye. doğru da, görülüyor yani. babel - arda - feghouli ciddi anlamda kaliteli ayaklar, kimse aksini iddia edemez. ancak bu ayaklar artık futbolu kafada bitirmişler. mesela emre kılınç'ın attığı golü düşünün, babel topu oraya getirecek kadar kaliteli, getirdi ama topu kaptırdığı an kafada bitirdi pozisyonu, bıraksan eve gidecek. emre kılınç presi devam ettirdi, topu kazandı ve golü attı. o hataya rakibi zorladı. babel kendisi ya da takım arkadaşları dışında kimseyi hataya falan zorlayamaz. ha keza arda. 70 dakika sahada kaldı, bir kez topa dokundu o da kerem'e asist oldu. feghouli de attığı gol dışında sahada kayıp.

    3 tane kaliteli ayaktan 3 tane pozisyon (2.5'dan 3 o da, emre'nin golünde babel'in tek katkısı topu getirip kaybetmesi, kaybetmese dağa taşa vuracağını hepimiz biliyoruz) bulmuşsun sadece ki bizim temel problemimiz bu. bu oyun sisteminde kaliteli ayakların pozisyon yaratmasını, oyun aklı katmasını beklemek zorundayız. ancak 90 dakikada 1 oyuncu değişikliği ile 2.5'dan 3 pozisyon çıkarıyorsan verimsizsin, bitti. yani galatasaray'ın sahada ölüsü, sadece forması 90 dakikada 3 pozisyon çıkarır. e o zaman bu oyun bizim için işlemiyor.

    ama maçın en kötüsü bu üçlüden birisi değil. hayır ismail de değil. savunma merkez ikilisi. şaşırdınız değil mi? benim için maçın en kötüsü marcao ve luyindama. birbirleri ile olan pas bağlantısı o kadar kötü ki kaç kere problem yaşadık şu st. johnstone takımına karşı ki bu takım klasik anadolu takımının oynadığı oyunu oynuyor. 2 blok halinde 5'erli duran bir takıma bu kadar top kaptırmak, bu kadar pas hatası yapmak kabul edilebilir değil. luyindama zaten büyük olasılıkla satılacak ama oynadıkça satılabileceği ücreti düşürüyoruz galiba. ancak victor nelsson girdiğinde de biz geride pas yapma huyundan vazgeçmeliyiz. iyi oyuncuyu, oyunu bile kötü gösteriyor bu hatalar silsilesi.

    maçın en iyisi de kesinlikle kerem aktürkoğlu. maşallah. öz kardeşim olsa bu kadar severim gerçekten, aslan parçası. takımdaki şu anda en yetenekli oyuncu, aksini iddia edebilecek çıkmaz. en azından kafasında istediklerini ayakları ile hayata geçirebiliyor. sonrasında taylan - berkan - boey ve van aanholt. belki biraz da marcao. diagne'yi yazmadım çünkü 1 koşu dışında (attığı goldeki) ben sahada göremedim kendisini.

    evet maçı kazandık, turu geçtik. ama oyun kaçınızı memnun etti? bakın bireysel kerem'in oyunundan bahsetmiyorum, takımın oyunu genel olarak kaç kişiyi memnun eder?

    buyrun ankete: https://anketinho.com/3246

    ben değilim. hem de açık ara, çok net memnun değilim takımın oyunundan. hele ki ilk yarı. ama genel olarak 2 tane 90 dakikayı düşündüğümde, şu takımdan (geride 5'li 2 blok halinde bekleyen ve sadece duran top / kontra arayan) 2 maçta 3 gol yemiş olmak ciddi ağırıma gidiyor benim. toplamda da 5 gol attık sadece. olması gereken, beklenti bu takıma 2 maçta en az 7-8 çekmektir. galatasaray'ın, avrupa fatihi galatasaray'ın, hedefi türk olmayan takımları yenmek olan galatasaray'ın yapması gereken, olması gereken budur.

    umarım değişir bir şeyler ve ben yanılırım. ancak son 2 sezondur + bu sezonun başlangıcı da dahil hep aynı şeyleri konuşuyoruz.

    kötü olan yine biz olalım, yeter ki takım düzelsin. ancak benim pek umudum yok.
  • 361
    ne zaman derine oynadık o zaman gol bulduk. pas oyununa itirazım yok. pasın nereye yapıldığına itirazım var. pas oyunu oynayalım, top bizde kalsın kabulüm. fakat yana ve geriye pas yaparak, tek pasta alınacak mesafeyi dört pasla alırsak olmaz. topu çevirelim, uygun pozisyonu arayalım kabulüm. fakat sonunda o topu derine oynayalım. biz topu yana yana yana verip bir kanattan diğer kanada beş pasla çeviriyoruz.

    dediğim gibi, ne zaman derine oynadık pozisyon bulduk. bunu denememiz lazım. o pası yapalım, doğru anı arayalım ama o derine muhakkak oynayalım. umarım bu maçtan bu doğruyu çıkartıp oyuna ekleriz.
  • 362
    oyundan ziyade bireysel hataların aklımda kaldığı maç.

    laubali pasları bünyem kaldırmıyor artık. 20 senedir bilinçli şekilde maç izliyorum, 4-5 metre yanındaki müsait takım arkadaşına pası ulaştıramamak kadar beni tilt eden bir şey yok. böyle hataları gördükçe kendimden geçiyorum sonrasında olumlu hareketler de aklımda kalmıyor. yani bunun hocayla da alakası yok. baştan sona ciddiyetsizlik. ama bir şekilde de çözüm bulunması gereken bir konu. pas özelinde olmasa da her maç mutlaka hatırı sayılır miktarda bireysel hata izliyoruz.

    neyse ki kerem'in üstün performansıyla kazanan taraf biz olduk. aramaya istemeye devam et hemşehrim.
  • 364
    maçın kritiği.

    1-ismail çipe gönderilmeli fatih öztürk ve berk takımda tutulmalı. yediği ilk golde ismail basit hata yaptı. rakip taktik olarak topun geleceği yer belli olduğundan kalecinin çıkışını engelliyor. bunu daha önce hissetmeli ve engelleyen rakiple mücadeleye girmeliydi. böylece en azından kaleciye şarj yasağını işletip faul alabilirdi. rakip önüne geçince ona çarpıp durdu ve golü yedi.

    2-defansın en iyisi luyindama’ydı. havadan ve bire-birde tek geçit vermedi. topların %90’ını da iyi pasla değerlendirdi. bazı aklı evveller, maçta feghouli’nin yaptığı iki hatayı luyindama’nın yaptığını zannedip ona yükleniyor. ıq sorunu.

    3-marcao, feghouli’nin hataları yüzünden demoralize oldu ve kırmızı karttan sadece topu yönü nedeniyle kurtuldu. maç ritmini bulması için iki haftaya daha ihtiyacı var marcao’nun.

    4-boey iyiydi.

    5-van aanhold iyiydi.

    6-taylan ve berkan iyiydi.

    7-feghouli takımın arda ile birlikte en kötüsüydü. maçın 20. dakikalarında önce hatalı bir geri pas verdi ve rakibi engelleyerek pozisyondan kurtuldu. rakip şiddetli itiraz edince sarı kart gördü. aslında feghouli aleyhine faul verebilirdi. sadece iki dakika sonra feghouli bu kez marcao’ya çok hatalı bir geri pas verdi ve marcao’nun faul yapmasına neden oldu. topun yönü kaleye doğru olmadığından marcao kırmızı karttan kurtuldu. feghouli bunun dışında en az dört kritik pozisyonda daha top kaybetti. bütün bu hatalarının yanında klas bir gol attı ve bütün kusurlarının üzerini kapattı. zira fatih terim maç sonunda feghouli’nin iyi oynadığını söyledi. bana göre arda ile birlikte sahanın en kötüsüydü ama dedim ya attığı gol ile herkesi efsunladı.

    8-arda turan, 72. dakikaya kadar en az on top kaybetti. maç boyunca tek bir ikili mücadele kazanamadığı gibi kilit pas da atamadı. arda da yaptığı tek asist ile bütün hatalarını kapattı. tabi fatih hoca’nın nazarında. çünkü maç sonunda arda’nın da iyi oynadığını söyledi fatih hoca. arda fatih terim konusu bende bazı şüpheler uyandırdı. fatih hoca bu kadar kör olamaz. arda’nın elinde fatih hoca'ya karşı büyük bir koz mu var diye düşünmeden edemiyorum.

    9-kerem ve diagne sahanın en iyileriydi. rakip zayıf olduğundan kerem’i fazla abartmak istemiyorum ama maçı çözen adamdı. kerem’in özellikle çizgide kendini geliştirmesi gerekiyor. diagne ise daha önce defalarca söylediğim gibi ceza alanını müthiş karartıyor. ceza alanında diagne’yi topla buluşturursanız her maç gol atar. nitekim iki avrupa maçında bunu ispatladı. kerem, boey, van aanhold, cicaldau ve berkan bu sezon diagne’yi yeterince besleyecektir. dolayısıyla takımın birinci santraforu olmalı. yalnız bir şartla. feghouli oynayacaksa diagne’yi beslemesi için özel gayret sarf etmeli.

    luyindama konusunda ezberleri olanlar maalesef hava toplarında ve bire-birde ezici üstünlüğünü görmezden geliyor. tekrar etmekte fayda gördüğüm için yazdım.

    gelelim takım halinde oyuna:

    1-hızlı tek pas hala yetersiz. zayıf bir rakibe karşı bile yeterince hızlı paslaşamadık.

    2-koşu mesafemiz yetersiz.

    3-rakip prese karşı hala bocalıyoruz. demek ki antremanda bu konu çalışılmıyor. geri paslardaki bireysel hataların tamamı bence teknik kadroya yazar. teknik kadronun prese karşı koyma çalışmalarını çok sıkı yaptırması gerek.

    4-hücum pres nasıl yapılır bilmiyoruz. bazen bir topa üç futbolcu birden koşuyor. bazen tek bir futbolcu pres yapıyor. hücum pres on kişiyle birlikte yapılır üç-dört futbolcuyla değil. öndekiler pres yaparken arkadakilerde hazır olmalı, proaktif olmalı ve sarkacak toplara rakipten önce müdahale etmeli.

    5-rakip ataklarında takım savunmamız çok yavaş ve zayıf. özellikle psv maçlarında gördük ki hızlı tek pas oynayan takımlara karşı direnciniz yok. bu maçta bile rakip biraz saldırdı ve ikinci golü yedik.

    6-duran top zaafımız aynen devam ediyor. önce ceza alanınız çevresinde rakibe çok duran top kullanacağı fauller yapıyoruz. ikincisi kendi kazandığımız duran toplarda tek bir taktik varyasyon uygulayamıyoruz. abdullah avcı molde maçlarında birbirinin kopyası iki gol attırdı. izlemeli bunu fatih hoca.:)

    olumlu yanlarımız yok mu? tabii ki var ama biz eleştirileri yapıp eksikleri göstermekle görevliyiz. övme işini taraftar yapar statta.
App Store'dan indirin Google Play'den alın