358
galatasaray'ın 4-2 kazanarak toplam'da 5-3 ile tur atladığı uefa ön eleme maçı.
takım aslında ilk maçtan çok da farklı oynamadı. kaliteli ayaklar tercih ederek farklı bir versiyonunu denedi. yetenekli ama gelişmesi gereken mohammed yerine içinde olduğu her pozisyonu bitiren diagne, 6-8 numara takım hamallığı yapacak orta alanda top kontrol edecek aytaç'dan savunma arkasına sarkacak, şut-kilit pas deneyecek feghouli'ye ve babel gibi içe kat edip şut çıkaracak forvet'ten kanat oyun kurucu arda'ya devam eden bir tekniksel eğilim gördük.
ilk maçta babel yerine de arda ile başlamalıydı hoca demiştim. arda'nın maksimum 1 devrelik enerjisi var ve bunu oyun çevirmek için can hıraş mücadele ettiğimiz anlarda değil baskı kurup gol aradığımız ilk 20-30 dakikada kullanmak çok önemliydi. şüphesiz ilk maçta babel-pva uyumu için kulübeden çıkmadı arda ama bu maçta ilk tercih oldu. aklının ve yeteneklerinin zekatını da beklenmedik anda kerem'e şık bir asist yaparak verdi. golde de bu arada berkan arda ve kerem nefis bir üçlü kurdu. idmanlarda çalışılmış bir pozisyon olduğu belli bir hücumdu. kulübün hali hazırda genç ve oyun kurucu özelliği yüksek kanat oyuncusu aramasının tek sebebi de bu aslında. dar alanda oyun sıkıştığı vakit, kilit paslarla alanı açabilecek isimlere ihtiyacımız var.
kerem diagne'nin golünde bunu şahane yaptı mesela. önce back foot kontrolü, sonra zayıf ayağıyla nefis bir tempoda kilit pas. ancak bir oyuncu yeterli değil. bunu yapabilecek bir kaç isim sahada olmalı. dolayısıyla bir kanatta kerem diğer kanatta da oyun kurucu özelliği yüksek bir isim olması şart. gole gelince ise diagne çok rahat bitirdi. mohammed o pozisyonda olsaydı bitiremeyebilirdi.
iki maçta da oyunun geneline bakınca kendi yarı sahasında 30-35 metrelik bir derinlikle dizilen ve oyunu alan paylaşımıyla oynayan, rakibin hatasını bekleyerek forvetleriyle hızlı kontra atak deneyen ve bunu da bir kaç senedir pratikle ezberlemiş bir takım vardı.
takım 3-5-2 dizilerek bek bindirme alanları dahil tüm koşu yollarını kapatarak oynadı. bu sebeple de beklenen kırılımı gerçekleştirmek kolay olmadı. havadan oynamaya bizi zorladıklarında oyunu çözemedik ancak biz kendi bildiğimiz işte ısrar edip kanallar arasına girip çıktıkça ve pas denedikçe bu sefer de onların oyun yapısı bozulmaya başladı. oyunu onların istediği gibi değil bizim istediğimiz gibi oynadıkça cılız kontra girişimleri hariç asla tehdit oluşturamadılar ve tur boyunca aslında bize 3 gol değil temelde 1 gol attılar. diğer iki golü tehdit dahi yokken biz hediye ettik. korner golü zaten kendi kalesine yazılması gereken bir gol ismail içe doğru tokatlıyor. (u: :()
içeride oynadığımız ilk maçta da tüm ataklarımız organize ve topu yerden dolaştırabildiğimizde gerçekleşti. dolayısıyla bu pas oyununu güzel oynayacaksak, ki oynayacağımıza inancım yüksek, zaman gerekli, sadece antrenman değil maç pratiği gerekli. fenerbahçe 7 hazırlık maçı yaptı. bizim dün ilk 11'imiz ilk kez bir arada oynadı. biz hazırlık maçlarımızı ön elemeler gibi direnci yüksek mücadelelerde yapıyoruz. ben ilk milli aradan sonra gümbür gümbür topu dolaştıran, oyuna hükmeden ve organize keyifli goller oluşturan bir galatasaray bekliyorum. dilerim kazanan benim hislerim olur.
ancak maç daha bitmeden rakibi çözmek için her şeyi yaparken, mücadele görülürken, takımın çok eleştirilen fizik direnç süresi uzamaya başlamışken her fırsatta teknik heyete, oyunculara yüklenmeyi de anlayamıyorum. hayatı robotik ilişkilerden ibaret sanmak sporun ruhuna dinamit yerleştiriyor. takım uyumu ahengi o kadar önemli ki. saat çarkı gibi işlemesi için bu oyuncuların sayısız idman ve tekrar yapması gerekiyor. arda simeone'nin pozisyon idmanlarını anlatırken defalarca tekrardan bahsediyordu. kaç ay sürdü muamma. 15 gündür bir arada olan takımdan makina gibi bir düzen beklemek haksızlık. beklentileri gerçekçi hesaplamadıkça daha çok gerilirsiniz. sizden ricam elinize kağıt kalem alın 2 st jonstone maçını şutla sonuçlanmış ataklarımızı izleyin. kurulan üçgenlere pozisyon oyununa alan parsellemeye bakın. ön yargılardan ve peşin hükümlerden kurtuldukça başarılı olması için can attığınız takımınızı daha da seveceksiniz.
takım aslında ilk maçtan çok da farklı oynamadı. kaliteli ayaklar tercih ederek farklı bir versiyonunu denedi. yetenekli ama gelişmesi gereken mohammed yerine içinde olduğu her pozisyonu bitiren diagne, 6-8 numara takım hamallığı yapacak orta alanda top kontrol edecek aytaç'dan savunma arkasına sarkacak, şut-kilit pas deneyecek feghouli'ye ve babel gibi içe kat edip şut çıkaracak forvet'ten kanat oyun kurucu arda'ya devam eden bir tekniksel eğilim gördük.
ilk maçta babel yerine de arda ile başlamalıydı hoca demiştim. arda'nın maksimum 1 devrelik enerjisi var ve bunu oyun çevirmek için can hıraş mücadele ettiğimiz anlarda değil baskı kurup gol aradığımız ilk 20-30 dakikada kullanmak çok önemliydi. şüphesiz ilk maçta babel-pva uyumu için kulübeden çıkmadı arda ama bu maçta ilk tercih oldu. aklının ve yeteneklerinin zekatını da beklenmedik anda kerem'e şık bir asist yaparak verdi. golde de bu arada berkan arda ve kerem nefis bir üçlü kurdu. idmanlarda çalışılmış bir pozisyon olduğu belli bir hücumdu. kulübün hali hazırda genç ve oyun kurucu özelliği yüksek kanat oyuncusu aramasının tek sebebi de bu aslında. dar alanda oyun sıkıştığı vakit, kilit paslarla alanı açabilecek isimlere ihtiyacımız var.
kerem diagne'nin golünde bunu şahane yaptı mesela. önce back foot kontrolü, sonra zayıf ayağıyla nefis bir tempoda kilit pas. ancak bir oyuncu yeterli değil. bunu yapabilecek bir kaç isim sahada olmalı. dolayısıyla bir kanatta kerem diğer kanatta da oyun kurucu özelliği yüksek bir isim olması şart. gole gelince ise diagne çok rahat bitirdi. mohammed o pozisyonda olsaydı bitiremeyebilirdi.
iki maçta da oyunun geneline bakınca kendi yarı sahasında 30-35 metrelik bir derinlikle dizilen ve oyunu alan paylaşımıyla oynayan, rakibin hatasını bekleyerek forvetleriyle hızlı kontra atak deneyen ve bunu da bir kaç senedir pratikle ezberlemiş bir takım vardı.
takım 3-5-2 dizilerek bek bindirme alanları dahil tüm koşu yollarını kapatarak oynadı. bu sebeple de beklenen kırılımı gerçekleştirmek kolay olmadı. havadan oynamaya bizi zorladıklarında oyunu çözemedik ancak biz kendi bildiğimiz işte ısrar edip kanallar arasına girip çıktıkça ve pas denedikçe bu sefer de onların oyun yapısı bozulmaya başladı. oyunu onların istediği gibi değil bizim istediğimiz gibi oynadıkça cılız kontra girişimleri hariç asla tehdit oluşturamadılar ve tur boyunca aslında bize 3 gol değil temelde 1 gol attılar. diğer iki golü tehdit dahi yokken biz hediye ettik. korner golü zaten kendi kalesine yazılması gereken bir gol ismail içe doğru tokatlıyor. (u: :()
içeride oynadığımız ilk maçta da tüm ataklarımız organize ve topu yerden dolaştırabildiğimizde gerçekleşti. dolayısıyla bu pas oyununu güzel oynayacaksak, ki oynayacağımıza inancım yüksek, zaman gerekli, sadece antrenman değil maç pratiği gerekli. fenerbahçe 7 hazırlık maçı yaptı. bizim dün ilk 11'imiz ilk kez bir arada oynadı. biz hazırlık maçlarımızı ön elemeler gibi direnci yüksek mücadelelerde yapıyoruz. ben ilk milli aradan sonra gümbür gümbür topu dolaştıran, oyuna hükmeden ve organize keyifli goller oluşturan bir galatasaray bekliyorum. dilerim kazanan benim hislerim olur.
ancak maç daha bitmeden rakibi çözmek için her şeyi yaparken, mücadele görülürken, takımın çok eleştirilen fizik direnç süresi uzamaya başlamışken her fırsatta teknik heyete, oyunculara yüklenmeyi de anlayamıyorum. hayatı robotik ilişkilerden ibaret sanmak sporun ruhuna dinamit yerleştiriyor. takım uyumu ahengi o kadar önemli ki. saat çarkı gibi işlemesi için bu oyuncuların sayısız idman ve tekrar yapması gerekiyor. arda simeone'nin pozisyon idmanlarını anlatırken defalarca tekrardan bahsediyordu. kaç ay sürdü muamma. 15 gündür bir arada olan takımdan makina gibi bir düzen beklemek haksızlık. beklentileri gerçekçi hesaplamadıkça daha çok gerilirsiniz. sizden ricam elinize kağıt kalem alın 2 st jonstone maçını şutla sonuçlanmış ataklarımızı izleyin. kurulan üçgenlere pozisyon oyununa alan parsellemeye bakın. ön yargılardan ve peşin hükümlerden kurtuldukça başarılı olması için can attığınız takımınızı daha da seveceksiniz.