dikkati çeken şeyler şunlar:
emre çolak çok yetenekli topçu. biraz kendini geliştirdiğinde çok büyük yıldız olacaktır.
gökhan zan servet çetin ikilisi asla beraber oynamamalıdır. tercihim servet ve emre'lerden birisidir.
sabri sarıoğlu bu takım için yetersiz bir oyuncudur.
* 4-3-3 sisteminde asla ve asla tek ön libero ya da defansif orta saha olmamalıdır. olacaksa bu oyuncu mustafa sarp olmamalıdır.
hazırlık maçı olması nedeniyle fazla üzerine düşmediğim bir konu vardır ki bazı oyuncuların performanslarını daha başarılı olabilecekleri oyuncularla izlemek lazımdır.örneğin aydın ve ardanın beraber oynaması özellikle aydın için daha iyidir.
erhan şentürk'ün bu takımda kalmaması gerektiğini düşünüyorum. bir forvette olması gereken özelliklerin pek çoğu bu arkadaşımızda mevcut değildir.
bugün de gördük ki defansımız ara paslara karşı çok savunmasız. ancak bu sorunun ayhan-mehmet ikilisi dönünce çözüleceğini düşünüyorum.
leo franco'nun yedeği orkun değil aykut olmalıdır.
geçen sene futbol oynamayan uğur'un hala kuvvet eksiği olduğunu görmüşsünüzdür.eski ortalarını da yapamıyor zavallı.
lincoln'ün seneye takımda olmayacağını düşünürsek amc yani 10 numara bölgesinde kaliteli bir oyuncu mutlaka lazımdır.kim olabilir derseniz arda'nın kanatta oynaması gerektiğini düşünen biri olarak kewell veya keita'dan birini burada görebiliriz ve emre çolak'ın da bu mevkii için şimdilik ideal bir yedek olduğu kanısındayım.
takıma mutlaka ama mutlaka bir sağ bek alınmalıdır.bu iş sabriyle serkan kurtuluşla gitmez, bunu anladım.
ayrıca mevcut kadro içinde santrafor ya da 4-3-3 sistemindeki forvet üçlüsünden ortada oynayabilecek kapasitede sadece nonda ve baros var. nonda müzmin sakatlardan, sakat olmadığında da sakatmış gibi oynuyor. sadece baros ile olmaz oyuncuyu ekonomik kullanmak lazım. yıldız transfer değil türkiye liginden de olabilir. uzun boylu yıpratıcı bir oyuncu almak lazımdır.
yaser yıldız'ın ve arda turan'ın maç boyunca yaptıkları agresiflikleri anlayamadım. hazırlık maçı neticesinde. özellikle yaser bu konuda beni çok kızdırdı. en nefret ettiğim şeylerden birisi de faul yaptıktan sonra veya top bariz bir şekilde kendinden çıktıktan sonra hakemle oynamadır. nefret ederim bunlardan. sahtekarlıklardan. yaser daha çok genç.bir an sahadayken hasan şaş'ı anımsattı bana. saçlardan mı yoksa şeyden mi ?
bir de çok değinmek istediğim bir konu vardır ki o da taraftar. tamam anlıyorum ülkeye,galatasaray'a bir özlem var avrupa'da almanya'da. ama bu sevgiyi abartmamak lazım. seyircilerin bazı hareketleri çok abartılıydı. bunu sanırım diğer arkadaşlarım da fark etmiştir. meşale olayları falan.
sonra golü yediğimiz kalenin arkasındaki leverkusen taraftarlarının yanında duran 4-5 fenerbahçe forması giyen arkadaşın yediğimiz golden sonra alkış yaptığı da dikkatimden kaçmadı.
ve son olarak da eurosport'da maçı anlatan spikerin türk futbolunu takip etmediğini düşündüren maç oldu. futbolcularımızı ayırt edemezken leverkusenin 17-18 yaşlarındaki gençlerin secerelerini saydı. pek çok türk futbolcumuzun soyadını söyledi (bkz:
eyilik) (bkz:
yılmaz)
haa unutmadan beşiktaş'ın hala şampiyonluk kutlaması da ilginç geldi. sevinci ve üzüntüyü bu kadar abartan bir millet yoktur heralde. saygılar efenim iyi geceler.