• 78
    maçı seyretmemiş, dinlememiş ve seyretmeyi hiç düşünmediğim maç oldu. ali sami yene böyle veda etmek, bu kadar taraftara, galatasaraya gerçekten emek verene, sevene ihanetten başka birşey değil.artık gerçek sorumluların bir şekilde cezalandırılması, hak ettiği değerin verilmesi ve bundan sonra taraftarı mutlu edecek adımların atılması şart. ilk adım ne olur kim olur bilemem. tek bildiğim bundan sonra galatasaray futbol takımını izlemekten veya dinlemekten asla mutlu olmayacak olmamdır.
  • 81
    maçdan önce karaborsanın bile %70 e yakın indirime gittiği maç. her şeyin boktan olduğu bi gün binlerce kişi sizin gibi şerefsizleri desteklemeye değil sadece aşık olduğu bağlandığı gönül verdiği renkleri desteklemeye gelmiş ama siz o üzerinizde olan kutsal şeyin anlamını bile anlamayıp ruhsuz köpekler gibi sami yenin ortasında dolaşın başka bir şey yaptığınız olmasın yapılan protestoları söylenenleri ne sahada üzerine alınması gerekenlerin nede yönetimde bizi bu hale getirenlerin üzerine alındığını düşünüyorum. yıkılacak ya stadımız keşke onların başına yıkılsa altında kalsalar bunu o kadar çok istiyorum ki yoksa onlardan başka şekilde kurtulabileceğimize inanmıyorum ben. iç organlarımın bile titrediğini hissettim maçı izlerken her tarafım sırılsıklam olmuş eve geldiğimde anladım eski açıkda olmama rağmen sahada yönetimde bu şerefsizler olmasa daha soğuk daha karlı bir hava olsadı sahadaki her futbolcu-muz-un bizden daha çok galatasaraylı olduğuna inansadık 2-0 değil 5-0 olsadı bile gıkımı çıkarmazdım bizi bu hale getirenleri allah maymun etsin bir gün inşallah. *
  • 83
    edit : normalde sonda olur bu edit, biliyorum. ama baştan uyarmam lazım, çok uzun yazmışım, yine !

    galatasaray – gençlerbirliği : 0-2 - fesupanallah

    karnımda oturmuş kocaman, soğuk, buz gibi bir taş var.
    bize ali sami yen’e adam gibi veda etmeyi, üzülmeyi bile çok gördüler be arkadaş. halbuki evden çıkmadan hanıma “maçtan sonra statta kalırız büyük ihtimalle, geç kalabilirim” demiştim. ama her zamanki saatimde döndüm. ulan be !

    bunun sorumlusu olanların hepsine o kadar kızgınım ki. liste vereyim mi, ister misiniz? galatasaray’da başkanlık sistemi vardır dediği için liste başı elbette adnan polat. sonra yönetim kurulu, sonra adnan sezgin, sonra rijkaard, sonra futbolcular. taraftara laf edenler varmış, maçtan önce bira, kanyak, viski, votka içtim böyle bir kafa yapmadı bende. manyak mısınız abicim?

    çok maça gittim, çok soğuklarda da maça gittim ama üşüdüğüm maçlar yarışmasında werder bremen maçı birinci olur, bu maç kesinlikle 2. o kadar soğuktu. soğuk hava yüzünden tribünler dolmamıştı. hele ki numaralı, kapalı alt ve yeni açık alttaki localar. yüz karasıydı. ali sami yen’in girmesi çıkması en kolay, en konforlu tribünleri maça gelmemişti yahu. bunun dışında bu maçta taraftara laf eden varsa, kendileri için üzgünüm. bu kadar kötü giden takıma rağmen, bu soğuğa rağmen maça gelmiş ve dakka 1 golü yemiş bir gruptuk biz orada. aklınızı başınıza alın.

    maç başladı golü yedik. nasıl oldu, neden oldu diye bir sürü şey söylenebilir. ama kaç haftadır gözüken bir şey şlak diye suratımıza tekrar çarptı. galatasaray’a ilk dakikalarda gol atmak çok kolay. bu defa abarttılar tabii. hakan balta’nın bölgesinden yedik. ama acaba tek suçlu hakan mı bilmem. pozisyona çok uzaktım. muhtemelen sol stoper gökhan’ın kademe hatası vardır. zaten ikinci golü de aynı şekilde yedik. sebepler muhtemelen yine aynıdır.

    goller dışında sürekli pas yapmaya çalışan, topu çeviren galatasaray’dı. bir türlü rakip savunmada gedik bulamadı. bir tane “ah be” dediğim pozisyon hatırlamıyorum maç boyu. bundan sürekli topu çekip kaleye veren pino’ya bu şansı bile tanımadı gençlerbirlik.
    takım elinden geleni yapıyor. nereden mi biliyorum? izliyorum maçı da ondan, şaşırdınız mı? sarp, servet, ali turan yok. takım yine mağlup. nasıl olacak bu işler, hani bunlardı suçlu. efendim?
    demek ki bu işleri bırakacakmışız. mevzunun futbolcularla ilgisi olmadığını anlatmak için bir örnek vermiştim galatasaray sözlükte. dur linki de koyayım buraya http://www.rerererarara.net/sozluk.php?id=524879 . bundan önce 1979-80 sezonunda da böyle bir durumla karşılaşmıştık ve küme düşmekten kurtulmuş, 9. bitirdik. o zaman blog veya sözlükler olmadığı için herkes futbolu bilmiyordu, tek tv kanalı vardı, siyah-beyazdı, tv istiklal marşı ile kapandıktan sonra yatılırdı. işte o sezon takım 3 hocayla çalışmış. ertesi sezon ligi 3. bitiren kadro neredeyse aynı. değişen şey ligi başladığımız hoca ile bitirmişiz. hemen “abi gördün mü, işte istikrar” diye atlamayın. hoca seçiminde hata olduğunu da düşünün. çünkü 1980-81 sezonundaki hoca, galatasaray efsanelerinden brian birch’dü. siz hiç brian birch’ün kalkan yumruğunu gördünüz mü? benim kuşak ve öncesi fenerbahçeliler gördü, onlara bir sorun önce. hoca seçimi çok önemli olduğu için, suçlular listesinin 1 numarası adnan polat zaten

    takımın büyük zaafları var. futbolcular çok güçsüz. öyle ki, hiçbir ikili mücadeleyi kazanamıyorlar. neill, cana ve arda dışında. omuz omuza, kalça kalçaya, baldır baldıra pozisyonlarının hepsinde bizimkiler mücadeleyi kaybediyor, bazen hakem işi çözemediği için faul kazanıyoruz. bu sorun devre arasında çözülür.

    takımda savunmanın arkasına, araya pas atacak futbolcu yok. aslında vardı. misimoviç ve elano vardı ama biri satıldı, diğeri kadro dışı. ayhan ancak bu tip adamlara servis yapabilecek biri, cana da öyle. barış, ayhan’ın yanında ancak yardımcı oyuncu olur. nasıl olacak bu işler peki. ancak bu kadar oluyor işte.

    acil çözüm söz konusu olamaz. devre arasında bazı futbolcular alınır. iyi adamlarını kimse vermeyeceğine göre ve hagi de kiralık futbolcu istemediğine göre gelecek seneyi de göz önünde bulundurarak transfer yapılır. elbette hagi’nin gelecek sezon da devam edeceği varsayılarak. böyle de olmalı.
    tam burada “yönetim istifa” konusuna gelmek lazım. tamam istifa etsin yönetim, bana ne, babamın oğlu değiller ya. amma velakin bu hangi sorunu çözebilir ona bakmak lazım. eski devirlerdeki yöneticiler elini cebine atsın devri de geçtiğine göre, yine eldeki bütçeye göre hareket edilecek. bu durumda çok bir şey fark etmez. hele ki ara transferde. mesela geçen sezon aldığımız jo’yu bu sene alamayız. ama gio’yu alabiliriz. ister miyim? hayır. ama medyada adı geçen heyecan veren isimler de yok değil. mesela, robbie keane. fatih tekke’nin bile heyecan yarattığı ülkemizde, robbie bizi uçurabilir. neyse, avrupa liglerini sıkı takip edenler ve fmciler daha iyi bilir, kim boşta, kim iyi. nasılsa yakında sözlüğe isimler düşer. ifadeler de şöyle olacaktır : “2010-11 sezonunda bolton kadrosuna alıp şampiyon olurken 8 gol 3 asistle oynayan futbolcu. ben bile bu adamı oynatabiliyorsam hagi kim bilir neler yapar. hemen alınsın.” emrin olur.

    halbuki maçtan önce ne kadar keyifliydik yahu. üşüyorduk falan ama eğleniyorduk da. bira, kanyak, viski ve votka içtim maçtan önce ali sami yen sokakta. stadı yıkacak dozere küfürler ettik, fenere saydırdık. “captano ortaya üçlü çektir tayfaya” diyerek bana sabri muamelesi yapan arkadaşları kıramadım. kısa süre sonra bir de baktım bizim galatasaray sözlük grubu dışındakiler de aynı muameleyi yapıyor, aldım topu 3 sokak ötedeki evin balkonuna atıverdim. gerçi hedefim hemen karşı daireydi ama olacak o kadar.

    neyse, maç sırasında şöyle abuk sabuk muhabbetler geçti kendi aramızda.
    birinci devre :
    c : ulan bu neill sürekli uzun oynuyor, ve sürekli rakibe atıyor. hiç biriniz bişey demiyorsunuz, servet olsa küfredersiniz.
    gsy: ama abi servet de aynı topları atıyor, çok daha saçma yerlere gidiyor.
    c: …. (cevap yok, ne diyicem ki zaten)
    gsy : neill hiç değilse çok top kesiyor, topu daha iyi oyuna sokuyor.
    c: ulan tabii çok keser, adam uyanık, stoper değil libero oynuyor. libero mu kaldı artık, kalsaydı ben hala oynardım. bu yaşta halı sahada nasıl oynuyorum lan. arkada bekliyorum, sekenleri topluyorum. (bunları iyi dedim, şimdi onlar düşünsün)
    gsy: abi neill’le servet’i bir mi tutuyorsun?
    c: yuhhhhh, ulan seni gibi hakemin de federasyonun da. (konu kapanır, kapanmasa ne olacak anasını satayım, çocuklar haklı. benim de haklı olduğum yerler var ama az)
    ikinci devre:
    c: abicim bu takım rijkaard’ın eseri
    gsy: olur mu abi, yönetim transfer yapmadi ki
    c: abicim bu takım rijkaard’ın eyvallah dediği, kabul ettiği kadro. ben rijkaard olucam da yönetim benim istediğim takımı kurmayacak, öttürürüm valla.
    gsy: abi ne yapsaydı istifa mı etseydi?
    c: evet
    gsy: abi adamın karakteri öyle değil işte, bırakıp gitmiyor
    c: olmaz öyle. hagi’yi gördün mü, geldiğinin üçüncü haftası ayarı verdi. öyle olacak.
    gsy: ulan ayhan, senin ayağını…..
    c: (iç ses) bu defa haklıyım, mevzuyu uzatmayayım, bloga yazayım bunu
    bu blog tiyatrosunda yer alan oyuncu kadrosu :
    c - captano işte, uyansana
    gsy - galatasaray sözlük yazarı, sevdiğim kardeşlerim. hepsine karşı tekim görüldüğü gibi

    geçen maçta koltuklar kırılmıştı, ben de özel güvenliğin amirini çağırıp niye bişey yapmıyorsunuz diye sormuştum. bizim görevimiz değil demişti. bu defa maç 0-2 olunca başladı koltuk avı. tabii bir çoğu takımın kötü gidişini bahane ederek söküyordu. evlerine götürdü bir çok insan hatıra olarak. kimisi de sahaya attı. hiç biri hakkında olumsuz bir düşüncem yok, tepki oluşunca nasıl tezahür edeceği belli olmaz. ama hiç, bir koltuk da ben alayım istemedim. ne bileyim, içimden gelmedi. zaten benim hanım o koltukları eve sokmaz be.

    yazımı bu günlerde çok söylediğim bir şarkının sözleriyle kapatmak istiyorum.
    arkası gelmez dertlerimin bıktım illallah
    biri biterken öbürü de başlar vermesin allah
    böyle gelmiş böyle gidecek korkarım allah
    yok mu çaresi dostlar fesupanallah

    alemin keyfi yerinde yine maşallah
    bize de bir gün kader güler güler inşallah
    böyle gelmiş böyle gidecek korkarım allah
    yok mu çaresi dostlar fesupanallah
  • 84
    uzun zamandır ali sami yen stadının atmosferini ve ambiyansını bu kadar iyi görmemiştim. herkes o kadar istekliydi ki bokumuz donuyordu ama yine de bu üşümeyi kesebiliyorduk. tam kapalıyla sen şampiyon olacaksını söyleyecekken 37. saniye de turp sıkıldı. maçta o saatten sonra son zamanların en iyi coşkusunu kaybetti. aklımda kalan tek şey ise maç çıkışı simit sarayında denizli'den sırf bu maç için gelmiş bir adamın yüzünde ki o ifadeydi.

    ha bu arada bir tepki olacak bu herkes tarafından biliniyorken 50 maçta bir stada gelip futbolcuları trübüne çağıranlara da laflar hazırladım...
  • 85
    veda dedik. en azında lig maçı için. son bir maç kaldı. o da beypazarı şekerspor diye bir takım. maçta da arkadaşlara sordum, ali sami yen de en son ne zaman kazandık? kimse hatırlamadı. sonra biraz düşündükten sonra hatırlandı antalya maçıydı. o da kaç hafta önce. ali sami yene veda sezonu. ali sami yende oynadığımız 8 maçın 5'inde sahadan mağlubiyetle ayrılmışız. biz tamam en kötü gün buysa yine oradayık ve olmaya da devam edicez. bazı konuda bu taraftarın suçu ne diye sormadan edemiyor insan. kimisi dişinden tırnağından, harçlığından, haftalığından kısarak bilet alıyor veya kombine almış, galatasarayı sevdikleri için. ama sonuç olarak yine bize hüstan. yönetim bırakıcak gidecekler. yani kısa süre sonra bu yönetim gider yerine yenisi gelir. futbolcular şimdi aldıkları ücretten daha iyi ücret veren bir kulüp olursa oraya giderler. yine biziz kalan. yani kısacası herkes gider biz kalırız, çünkü biz galatasaraylıyız. kimseyi de suçlamamak gerekiyor en azından futbolcuları, ve teknik heyeti.
  • 86
    kabusumdu, ali sami yen'deki son maça, seyrantepe'deki ilk maça aykut, servet, mustafa sarp'ın çıkacak olması. yedi bitirdi beni 2 senedir bu kabus, bu vesvese. reykart'ı paketlediler, hagi'yi maymuna çevirmek için elleri tetikte kulakları kirişte. çıkamadılar işte son maça, en azından verdiğim kavga boşa gitmedi, ilk maça da çıkamayacaklar işte yüzyılın kazmaları.

    karıncayı incitmeyiz dedik, dedik demesine de böcekleri kastetmemiştik be hagi. bana galatasaraylılığımın en uzun travmasını yaşatan adamlar sahada değildi de, gökhan zan'la, balta'yla, aydın'la mı kalkacaktı bu mübarek stadın cenazesi? kalelerine çuvallar, sırayla mı geçecekti ömrümüzü tavaf ederek geçirdiğimiz tapınağımızın. her tribününde, her basamağında anım var benim. hatta soyunma odasına girmişliğim, cüneyt'le, papaz erhan'la, savaş'la aynı veteran takımında topa vurmuşluğum var.

    ya sizin ne anınız var? galatasaray taraftarı namlı çapulcular; takım ikinci golü yemek üzereyken'' tam zamanı şimdi'' diye bağırın lan çektirenlerin emrine girecek kadar mı korkaksınız? ey mübarek tribün emekçileri siz nerdesiniz? köpeksiz köyde değneksiz gezenler hakim oldu dört bir yana. sorsalar maçın kaç kaç olduğunu bilmeyen, bir an bile olsa maça bakmayan iğrenç çapulcu liderleri götlerinize kına yakın. kötü, her zaman iyiyi kovmuştur, kovdunuz bizi, 10 senede dünya'nın 1 numarası olmuş takımı, 10 senede hep beraber bitirdiniz. futbolcu lisansı sahibi kişiliksiz organizmaların korkusu yok taraftardan. aynı kaptan besleniyorlar, futbolcular milyonlarca dolar alırken, aynı çanaktan yalandıkları, 3- 5 bilet parasına sattılar takımı. biz tribünlerde, öcüler, çarliler, peygamber hüseyin'ler, varol'lar, kenan'lar, ikizler, cem'ler, mehmet'ler...., tepineceğiz ve o ayhan, o balta, o aydın, o bok çuvalı kaleci galatasaray formasıyla ali sami yen'deki son maçtan sağ selamet çıkacak.

    kimsenin suçu yok gelinen noktada, bir birlerinde telefon numarası bile bulunmayan 20-25 futbolcuyu bir araya getirip takım diye önümüzde oynatanlar hariç. bin tane hokkabazlığı bir araya getirip stat yapan, arazi alan, şirket kuran, komprodor olanlar, kaledeki sepetlerle sezonun geçmeyeceğini bilmez mi? ortalama bir taraftar, sezon başı yapılanmasında bu gün oynayanlardan kaç kişiyi koyardı? adamımızın başı ağrısa amerika'ya hastaneye gider, milyonlarca dolarlık futbolcuları baytarlara emanet eder mi, işin içinde kendi parası olsa? ben, 41 yıllık çapulcu, baros'un bu sene oynayamayacağını yazdım da, koskoca prof.lar bilmiyor mu? geçin bunları,defalarca yazdım. başımızdaki şebeke tam isabet kaydetmiştir. kendi kızını galatasaraylı yapamamış basiretteki bir galatasaray başkanının, galatasaray futbol takımına yapabileceği en fazla kötülük budur. futbol takımı dışında her şeyi çok iyi yapmışlar. doğrudur da, o iki avrupa kupalı futbol takımı olmasa sen acaba başkan olmaya talip olacakmıydın? hereke diye bir yer var, benim doğum yerim. bilen var mı? hereke kürek takımı dünyaca ünlüdür. belki de tarihi, galatasaray'dan bile eskidir. kimse bilmez, çünkü hereke yıldızspor türkiye'de şampiyon olmadı, süper kupayı almadı, herekeli kürekçiler de, balıkçıların aralarında topladıkları paralarla küreklere asılıyorlar. kimi kandırıyorsunuz lan, adı başkan olan,yönetici olan, milyonlarca galatasaraylı saf dışındayken 1000 prostatlı, 200-300 eski sporcu, 200 yeni zengin'in verdiği oylarla şebekeye meşruluk kazandıran çete reisleri. futbol takımı olmasaydı, galatasaray tarihi 100 seneyi sollayabilirmiydi?

    liseymiş, ingiltere'de asırlardır iki üniversite kürek yarışı yapar, hangisinin 1000 taraftarı var? milyonlarca taraftar, güreşle, golfle, boksla, sidik yarışıyla oluşmuyor. kendi kasalarındaki çuvalla paraları bildiği gibi biliyorlar, ferhat öztorun'un hakan balta'dan, uğur uçar'ın ali turan'dan, serdar eylik'in mustafa sarp'tan daha iyi oyuncu olduğunu. mondragon varken 5 senede 6 defa kaleciye para verilmeyeceğini, hasan kabze, ümit karan'ı kovup forvet namlı 10 tane sığırın beslenmeyeceğini. fakat ticareti yok bu eldeki malların. alış değeri olmadığından neye satarsa kardır bu zihniyet için.şimdi değilse ne zamandır, tam zamanıdır, ey futbolcu satıcıları koşun florya'ya elinizde kalmış, defolu, sakat, hocalarla problemli futbolcuları kakalayın galatasaray'a bölüşün komisyonları.

    aslında yapılacak bir şey daha var. hakan şükür'ü dağa kaldıracaksın, işkenceyle söyleteceksin bütün bildiklerini. içerde ne kadar irin, cerahat varsa çıkarttıracaksın. benim bile bildiğim 3-5 ibnelik varken, 20 sene o takımda oynayıp, tarih yazmış, tarihe geçmiş futbolcular neler biliyorlardır?

    maç yazısı değil bu yazı. sahada oynayanları galatasaray futbol takımı olarak muhatap almıyorum. o yüzden küfür bile etmiyorum. ki küfür direk halk edebiyatıdır, netice de bir duygudur, kinin nefretin en kestirme yoldan dışa vurumudur. ben, ali sami yen'de son lig maçına çıkmış galatasaray formalı böceklere nefret bile duymuyorum. dünkü maçın, onların da maç başı alacakları paradan başka bir değeri olduğunu da sanmıyorum.

    son sözlerim ali sami yen stadına; ben yoktum, biz yoktuk sevgili ibadethanem. ömrümü harcadığım tapınak. iyi ki de yoktum, dayanamazdım. yetiştirdiğimiz, yerimize gönderdiğimiz nesil de, hayatlarında ilk defa maç bitmeden terketmişler seni, onlar da dayanamamış. bu utanç bizim değil, bunu en iyi sen bilirsin, elveda. elveda şir-jiyan, uyan bu hab-ı gafletten.
  • 87
    veda etmem ben bu aşka diye yazılan bir yazı.

    bugün sabah kalktığımda içimde bugün o stadda ki binlerce kişinin yaşayacağı hüzün vardı yüreğimde, veda edecektik evimize ve bir daha üç puan mücadelesi veremeyecektik o stadda, hoş bu takımla neyin mücadelesini veriyorsak...

    kar yağışı istanbul'u kaplamış, insanlar öğleden sonra evinin yolunu tutup, sıcak bir köşede otururken , bizler 5 saat önce ki samiyen'e gelmiş, son lig maçımızda mabede karşı soğukta oturup iç geçiriyorduk..

    zaman ilerledikçe içimizde değişik duygular oluyor, bunu yaşıyorduk...

    neyse.

    santrayla birlikte kapali tribünden gelen ''tribünlerde çoşacaksin'' bestesi, her ne kadar o dönemleri yaşamasakta hemen bizi o meşhur 14 sene beklenen yıllara götürdü, yaşamamıştık ama anlatılanlardan biliyorduk o günleri.

    akabinde gelen ilk gol bizlere bu vedanın buruk ve sancılı geçeceğini hissettirsede, bizler oraya samiyen için gelmiştik bir kere, sonuç ne olursa olsun güzel veda etmek istiyorduk ta ki ikinci gol gelene kadar...vedadan çok, buruk bir gece geçirdik.

    tribünlerden yükselen ''samiyen hakkini size helal etmiyor'' haykırışı ise herşeye bedeldi bence, galatasaray tarihinin en kötü yönetilişydi bu.

    kapalı tribün stadı terketmeye başladığında bizde arkadaşlarımızla stadı terketmemiz gerektiğini konuşuyorduk, tam o sırada hadi çıkalım artık derken, birden gençlerbirliği'nin paslarına oley çeken insanların oluşu bizi durdurmuştu, bu insanlarla mücadele etmemiz gerektiği için tribünde kaldık, iyide yaptık... birileri bu tip insanlara tepki vermedikçe her geçen gün daha da farklı boyutlara ulaşıyorlar... galatasaray'ın taraftarı hiç bir zaman rakibini kendi takımı kötü durumdayken alkışlamaz...bunu bir kere yaptık, oda alpaslan ağabeyimizin vefatından sonra, konyaspor maçında erhan albayrak galatasaray'a golünü attıktan sonra, kapalı tribün önüne gelip, alpaslan ağabeyin resimini gösterip elini kalbine götürdüğünde haykırmıştık, ellerimiz patlarcasına alkışlamıştık... onun dışında birşey yoktur...

    amaçları galatasaray'a destekten çok, kendi egolarını tatmin etmek için galatasaray'a zarar veren insanlardan oluşan bu tiplere her zaman mücadele edeceğimizi bilsinler. sırf o yüzdendir ki, bugün kapalı tribün stadı terkederken bizler eski açık tribünde stadda kalmak zorunda kaldık..

    öyle yada böyle bu gece samiyen'e bir şekilde son lig maçımızla veda ettik, yapılan bir çok yanlışa rağmen, taraftar farklı düşünceler içerisinde. umarım herşey düzelir.

    işin özü, bugün veda edemedik..

    zaten ..

    veda etmem ben bu aşka...
  • 88
    sami yen'in son senesi, son! haline bak takımın. bitiyor ulen, yıkılıyor sami yen! son lig maçı! koskoca tarih, evimiz, hayatımızın tam ortası, cehennem; olmayacak ki bundan sonra. mecidiyeköy'den geçerken boşluk olacak orada, başka şeyler olacak. bu kadar ruhsuz, şeref yoksunu değillerdir; ne yapar eder, mücadelelerini verip maçı alırlar ve sami yen'e de güzel veda ederiz diyordum. yanılmışım. yazıklar olsun..

    sami yen'deki son 3 lig maçı, mağlubiyet.
    sami yen'deki son fenerbahçe maçı, mağlubiyet.
    sami yen'deki son beşiktaş maçı mağlubiyet.
    sami yen'deki son lig maçı, mağlubiyet.

    formayı çıkartın çıplak oynayın diyoruz da, sami yen hakkını size helal etmiyor diyoruz da, para için prim için saldırın diyoruz da, çok mu umurlarında? bir kulaklarından giriyor, diğer kulaklarından çıkıyor ruhsuzların..

    ufuk'un yediği 2 golde de hatası var, kewell'ın verilmeyen penaltısı, hakemlerin aleyhimize çaldığı düdükler falan filan var da sadece bunlara da sığınmamak gerek. kadro istenildiği kadar kötü olsun, hakemler istediği kadar haksız davransın, o amblem bile tek başına yeterdi, yetmeliydi!

    takım kurulmalı. takım değişmeli demiyorum çünkü ortada takım falan yok zaten. 4-5 kişi hariç hepsi gönderilsin artık. disiplin yok, ruh yok, iş ahlakı yok. hala bu takımda kalmalarını sağlayan ne anlamıyorum. keita gitti disiplinsiz diye, misimovic gitti ruhsuz diye. bunlar mı disiplinli, bunlar mı ruhuyla oynuyor, mücadele ediyor? aslantepe'ye seyirci olarak bile girmeleri yasaklansın!

    bir kaç transferle düzelecek iş değil şu durum. baştan aşağı değişmeli. a2 takımı çıksın artık saha, konya maçında onlar oynasın. ne kaybederiz? bunlarla kaybetmektense, gençlerle mücadele edip kaybetmeyi tercih ederim. en azından mücadele eden takım görürüz sahada, ve eminim ki bu kadar rezil durumda olmayız.

    spor toto süper lig de, bir an önce bitiversin artık..

    http://jaimelesport.blogspot.com/...10/12/yuzsuzler.html
  • 89
    ankaradan kalkıp tek başıma gittiğim ilk maç olup, yalnızca aldığım iki koltuğa ve beraber olduğum güzel insanlara değmiştir. 18 ay sonra kapalıya gireceğim diye içim içime sığmazken, herkesin 'kapalı kalmadı artık' sözlerine kulak asmazken, girip görünce boyumun ölçüsünü aldığım maçtır. beni bu kadar üzen başka bir maç daha olmamıştır. başlarım skora, futbolcuları da geçin, taraftar olarak ali sami yen'in hakkının bize helal olmayacağından emin olduğum maçtır aynı zamanda. kim derdi ulan koskoca ali sami yen son lig maçında böyle zulüm görecek diye... iyi ki de yıkılıyor, şu günleri gösterdikten sonra o stada, içine girip maç izlemeye kimsenin yüzü olmamalı.
  • 90
    --- alıntı ---

    galatasaray a.ş.'nin, 11.12.2010 tarihinde oynanan galatasaray a.ş. - gençlerbirliği spor toto süper lig futbol müsabakasında, taraftarlarının neden olduğu saha olayları nedeniyle takdiren 50.000.-tl para cezasi ile cezalandırılmasına,
    aynı müsabakada galatasaray a.ş.'nin, taraftarlarının neden olduğu çirkin ve kötü tezahürat nedeniyle takdiren 30.000.- tl para cezasi ile cezalandırılmasına,
    aynı müsabakada galatasaray a.ş. 'nin, müsabaka sonrasında yapılan flaş röportaja en az üç futbolcu katılımını sağlayamamasından dolayı talimatlara aykırılık nedeniyle takdiren 5.000.-tl para cezasi ile cezalandırılmasına,
    cezaların birleştirilmesi suretiyle galatasaray a.ş. 'nin, toplam 85.000.-tl para cezasi ile cezalandırılmasına,

    --- alıntı ---
  • 92
    babaannemin cenazesinden çıkıp bütün aileyle papaz olamayı göze alıp gittiğim maçtı. eski açıkta ve en öndeydim. soğuktanmıydı, maçın şokundanmıydı, cenazeden dolayımıydı artık bilemiyorum ama en önden ayrılmak hiç içimden gelmedi. devrede içtiğim çaylar bile içimi ısıtmadı. inanırmısın sözlük içimden zerre kadar koltuk kırmak gelmedi çünkü koltukları kırıp "şerefli" medyamıza malzeme vermek istemedim. maç için söylenebilecek tek şey hak edilecek bir skor alamdık ama olan oldu yenildik. maçtan çıktık kafamda 50 tane düşünce, soru, "bari son lig maçını alsaydık, ulan evdekiler ne diyecek aceba ?" baktım numaralının önünde leş üstünde uçan akbabalar misali süleyman rodop gaza gelicek taraftar arıyor, çevirdim başımı bindim metroya gittim eve. evde herkes yüzüme sert sert bakıyordu, umurumda değildi çünkü içim ürperiyordu babaannem toprak altındaydı, cim bom'um toprak altındaymış gibi muamele görüyordu.
  • 97
    hatırladıkça hala bana üzüntü veren, talihsiz maçlarımızdan birisi...

    hurşut meriç henüz ilk dakikada golü atarak görevini yaptı ama art niyetli spikerler kaleye çok da sert gelmeyen ve biraz da ufuk ceylan'ın hatası ile ağlarla buluşan topu "hurşut'un füzesi" olarak tanımladığı için ister istemez gıcıklık gelişti kel kafaya ve cavcav ekibine karşı...

    selçuk şahin'in leo franco'ya attığı golden sonra da fotomaç yazmıştı "selçuk'un füzesi" diye... fenerbahçe medyası oyunları bunlar, bizi sinir etmek için...
  • 98
    mabeddeki son lig maçı.

    açık söyleyeyim, maça dair çok bi şey hatırlamıyorum. 2-0 yenilmiştik o var hatırladığım, takım çok kötüydü falan. ali sami yen'deki son lig maçı oynanırken sahada ruhunu kaybetmiş bir takım vardı. ben ölümüne sarhoştum.

    maç zirvesine gitmiştim maç öncesi. aslanım'da en az 6 bira içmiştim sözlük'le birlikte. hava buz gibiydi, kar yağıyordu yanlış hatırlamıyorsam. ali sami yen sokak'a geçmiştik. orda 3-4 bira daha içmiştim. sonra sözlükten yetkili bi abimiz iç cebinden çıkardığı kanyağı verip al bitir şunu için ısınsın demişti, en son orda kafam yerindeydi sanırım.

    maçı montsuz falan formayla izledim. muhtemelen götüm dondu ama ben farketmedim. ağladığımı hatırlıyorum bi ara.

    bi de maçtan sonra 2 hafta hasta yattıydım, tabi o günün etkisiyle.

    of ulan.
  • 100
    ali samiyen'de izlediğim ilk ve son, galatasarayımızın mabedde son lig maçı.
    lise dönemlerine denk gelmesi ve ilk kez gidilecek olmasından dolayı maçtan birkaç saat önce, bilet ve yol parasıyla gittiğim maç. stadın önünde kolumuza giren birinden 40 lira karşılığında alınan biletten sonra, açık tribünde kar yağışı altında izlemiştik bir arkadaşımla. berbat sezonda, hakan baltanın kötü oyunu, orhan şam'dan yenilen gol, üzerimizden sürekli geçen koltuklar. maça dair hatırladığım nadir anlardan. maçın başından sonuna kadar ''seni yıkacak dozerin'' bestesi söylenmişti. kötü oyun, mağlubiyet üzüntüsünün yanında, orada maç izlemiş olmanın mutluluğunu aynı anda yaşatan, değişik bir gece ve maçtı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın