her şeyden önce tanımla başlıyorum: kendisi ya babamla yaşıttır, yada babam bile kendisini tanısa abi der, aramızda öyle bir yaş farkı olan yazar.
onunla ilgili yazarken bu aralar sözlükte çok moda olan
zizonkovacözentiliği yaparken bir yandan da "
üstad"a övgüler düzelim tipi yazarlarla diyeceklerim var.
zizonkovac'tan pek hazetmem, allah için doğruya doğru. düşüncelerinin çoğuna katılmam. bazen saatlerce sinirlerimi alt üst etmeyi başaran şeyler yazdığı olur. "yemin ederim girmicem bi daha bu sözlüğe!" diyerek sağ üst köşedeki x'i hırpaladığım çok olmuştur sayesinde.
ama
zizonkovac şahsına münasırdır. seversiniz, sevmezsiniz, ama yaşınız, hatta belki daha fazla süre bu takımı izlemiş bir adam olduğunu bilirsiniz.
mesela
ultraslan'ı sevmemek bir seçimdir. eleştirmek de. ya bu arada sıkça gördüğümüz gibi "
ultraslan mı ıyy pis çapulcular" tarzı altı boş, saçma şeyler söylersiniz, ya da
zizonkovac gibi bugüne kadar
ultraslan'a rakip olmayı başarmış tek oluşuma tanık olmuşsunuzdur, ki tabii ki ikinci şık pek mümkün değil. bugün
ultraslan "tamam ulan bir daha maça falan gelmiyoruz" dese, boş boş konuşanların, klavye delikanlılığı yapanların biri bile bırakın tezahürat, pankart yapmak, sokakta kavga etmek gibi işleri, maça bile gelmez, adım gibi eminim.
zizonkovac'la ilk farkınız işte bu. ortaya alternatif olarak ya kendini koyacaksın, yada susacaksın. başkalarının bıraktığı işi
başka başkaları yapsın demekle olmaz.
zizonkovac şehir dışında oturup, altı ayda bir gelip evinizde kalan amcanız gibidir. huysuzdur, kendinden küçük diye genelde insanların düşüncelerine saygı duymaz, dik başlıdır, laf dinlemez, eleştiri kabul etmez, en iyisini ben bilirim'den, ben demiştim'den şaşmaz, ama yine de amcanızdır. "amcam bizde, hiç eve gidesim yok yeaea" dersiniz ama akşam oturur konuşursunuz. konuşurken sizi sinir hastası da etse, anlatacak çok şeyi var bilirsiniz.
elle tutulur bir fark daha:
zizonkovac her hafta haftanın en ofsayt entry'lerine mutlaka entry sokmakla tanınır. hatta ben hatırlıyorum, pazar akşamı saat 11 buçukta yazdığı bir entry yarım saatte haftanın en ofsayt entrysi olmuştu. ama bu adamın ofsayt entrysi kadar en beğenilen'i, destan'ı da vardır. demek ki yaptığı tek iş belli kurum ve kişilere çemkirmek değildir, ha onu yapmaz mı yapar, ama demeye çalıştığım şu ki, daha fazlası da vardır.