141
kendim için küçük insanlık için büyük bir adım attım.
ilk zamanlar aşağıda anlatacağım konuda 473 73 73'lü telefonu bir kaç kez arayıp arıza yapmıştım.
söylemesi ayıptır hem turkcell'in hem de digütürk'ün premium abonesiyim. (önemli ve zengin bir adamım ben) (u: tabiki yalan. ilk müşterilerinden biri olmam ve her ay kol gibi faturalar ödemem nedeni ile bu statüde yer alıyorum) bir iş görüşmesi nedeni ile (u: digütürk üzerinden sanal dershane ve yabancı dil kursu. fikir ve sanat eserleri kanunca patenti alınmıştır. kimse yeşillenmesin oyarım) bir araya geldiğimiz sayın karamehmet beyefendiye ve çevresindeki ekabirana derdimi anlattım. ekrana bir buton konmasını ve bu buton aracılığı ile spiker denen iblisi susturmak, maç seyredereken sadece tribünlerin sesini duymak istediğimi belirttim. ayrıca bunun için %50 fazla para ödemeyi teklif ettim * pek sallamadılar.
sonra avukatlarımla görüştüm * dava açmak istedim. dava açmamın bir sonuç vermeyeceğini ve gereksiz bir sürü masrafa gireceğimi söylediler. *
bu sene sezon bitince 73'lü telefonu arayıp aboneliğimi iptal ettirmek ve hd kutularını geri vermek istediğimi belirtince ortalık birbirine girdi. önceleri telefondaki eleman bir sürü bedava, indirim, paket yükseltme filan öne sürdü. yukarıdaki derdimi anlatınca direnemedi. ben bunu ilgililerine bildireyim efendim diyerek telefonu kaptamak zorunda kaldı.
ardından her gün birileri aramaya başladı. istersem kutuyu benden almayacaklarını biraz daha düşünebileceğimi filan belirtip akıllarınca beni aklıselime davet ediyorlar. yermiyim! yemedim.
neyse bugün ekabirandan birisi aradı. gayet uygun bir uslupla sohbet ederken kendisine, "saygıdeğer kardeşim, farzedelimki ikimizde "a" takımın taraftarıyız ve birlikte maça gittik. sen maçı seyrederken ben senin yanında vız vız sürekli konuşsam ne yaparsın," diyince kem küm filan etmeye başladı. son darbeyi vurdum, "hah eskiden bir taneydi spiker ona bile tahammül edemiyordum, şimdi iki tane oldu pezevenkler, bir de maçın en heycanlı yerinde filan futbolcunun babası oduncuydu, filan futbolcunun teyzesi temizlikçiydi gibi gereksiz bilgiler verip beni sinir ediyorlar. bütün konsantrasyonum bozuluyor. ben maç seyrederken sadece tribünlerin sesini duyup kendimi stadyumdaymış gibi hissetmek istiyorum. digütürk bana bunu sağlamazsa asla g-e-r-i d-ö-n-m-i-y-e-c-e-ğ-i-m" kartını koydum ortaya.
aldığım cevap;
"aslında haklısınız. biz bunu hiç böyle düşünmemiştik. ben bu konuyu araştırıp size tekrar döneceğim"
kısacası dostlar, ülkemi bu spiker zulmünden kurtarabilmek için kanımın son damlasına kadar savaşmaya kararlıyım. istediğimi yapmazlarsa digütürk'e geri dönmiyeceğim konusunda kararlımıyım! evet. çünkü o spiker denen gereksizleri kaldırmıyor artık benim bünye.
ilk zamanlar aşağıda anlatacağım konuda 473 73 73'lü telefonu bir kaç kez arayıp arıza yapmıştım.
söylemesi ayıptır hem turkcell'in hem de digütürk'ün premium abonesiyim. (önemli ve zengin bir adamım ben) (u: tabiki yalan. ilk müşterilerinden biri olmam ve her ay kol gibi faturalar ödemem nedeni ile bu statüde yer alıyorum) bir iş görüşmesi nedeni ile (u: digütürk üzerinden sanal dershane ve yabancı dil kursu. fikir ve sanat eserleri kanunca patenti alınmıştır. kimse yeşillenmesin oyarım) bir araya geldiğimiz sayın karamehmet beyefendiye ve çevresindeki ekabirana derdimi anlattım. ekrana bir buton konmasını ve bu buton aracılığı ile spiker denen iblisi susturmak, maç seyredereken sadece tribünlerin sesini duymak istediğimi belirttim. ayrıca bunun için %50 fazla para ödemeyi teklif ettim * pek sallamadılar.
sonra avukatlarımla görüştüm * dava açmak istedim. dava açmamın bir sonuç vermeyeceğini ve gereksiz bir sürü masrafa gireceğimi söylediler. *
bu sene sezon bitince 73'lü telefonu arayıp aboneliğimi iptal ettirmek ve hd kutularını geri vermek istediğimi belirtince ortalık birbirine girdi. önceleri telefondaki eleman bir sürü bedava, indirim, paket yükseltme filan öne sürdü. yukarıdaki derdimi anlatınca direnemedi. ben bunu ilgililerine bildireyim efendim diyerek telefonu kaptamak zorunda kaldı.
ardından her gün birileri aramaya başladı. istersem kutuyu benden almayacaklarını biraz daha düşünebileceğimi filan belirtip akıllarınca beni aklıselime davet ediyorlar. yermiyim! yemedim.
neyse bugün ekabirandan birisi aradı. gayet uygun bir uslupla sohbet ederken kendisine, "saygıdeğer kardeşim, farzedelimki ikimizde "a" takımın taraftarıyız ve birlikte maça gittik. sen maçı seyrederken ben senin yanında vız vız sürekli konuşsam ne yaparsın," diyince kem küm filan etmeye başladı. son darbeyi vurdum, "hah eskiden bir taneydi spiker ona bile tahammül edemiyordum, şimdi iki tane oldu pezevenkler, bir de maçın en heycanlı yerinde filan futbolcunun babası oduncuydu, filan futbolcunun teyzesi temizlikçiydi gibi gereksiz bilgiler verip beni sinir ediyorlar. bütün konsantrasyonum bozuluyor. ben maç seyrederken sadece tribünlerin sesini duyup kendimi stadyumdaymış gibi hissetmek istiyorum. digütürk bana bunu sağlamazsa asla g-e-r-i d-ö-n-m-i-y-e-c-e-ğ-i-m" kartını koydum ortaya.
aldığım cevap;
"aslında haklısınız. biz bunu hiç böyle düşünmemiştik. ben bu konuyu araştırıp size tekrar döneceğim"
kısacası dostlar, ülkemi bu spiker zulmünden kurtarabilmek için kanımın son damlasına kadar savaşmaya kararlıyım. istediğimi yapmazlarsa digütürk'e geri dönmiyeceğim konusunda kararlımıyım! evet. çünkü o spiker denen gereksizleri kaldırmıyor artık benim bünye.