• 2
    sizi bu yorumunuzla ve varsa vicdanınızla başbaşa bırakıyorum,prekazi'yi hiç tanımayanlar gibi sadece "monaco maçındaki golü atan adam" zannediyorsanız öncelikle size kocaman bir yazıklar olsun, galatasaray'a hizmet etmiş hatta türkiye'ye hizmet etmiş ve yıllardır ülke sevgisini içinde yaşamış biridir,galatasaray'ın oynadığı takım kendisinin altyapı hocalığı yaptığı takımdır ama maçı tıpkı bir türk gibi yorumlamıştır,o hassas kulaklarınız 2 kelime edemeyen ömer üründül, ııılayan ilker yasin, terbiyesizce konuşan ve ishal olduğundan bile bahseden erman toroğlu,dedikleri anlaşılmayan mehmet ali birand,savaş ay,sibel turnagöl,kerem alışık gibi ünlülerden nasıl rahatsız olmuyor,yazıklar olsun bu arada son birşey söyleyeyim o prekazi ali sami yen'deki maça davet etilmemiş olmasına rağmen, galatasaray'ı belgrad'da karşılamış ardından galatasaray için transfer çalışması yapmış birisidir,keşke o'ndaki insanlık ve alçakgönüllülüğün yüzde biri siz de olsa ama neyse boşverin "rüzgar nerden eserse insanı" olmaya devam edin başarılar

    prekazi8

    şeklinde mail gönderdiğim kişidir.
  • 5
    almanya'da biz böylelerine kahverengi diyoruz.
    kahverengi nasyonalsosyalizmi temsil eder. bugünlerde bu yabanci düsmanligina isarettir.

    hadi düsmanlik demeyelim, ama yabanci karsitliginin gün isigina cikmasinin farkli yollari vardir.
    birisi de böyle uyduruk bir sekilcilikle, konusulan dilin bozuk oldugudur.

    yillar önce bu ülkede yasamis ve calismis bir adamin halen kendini düzgün bir sekilde ifade edebilmesini olumlu karsilamasi yerine lisanin bozuklugundan dem vurmasi bu noktada düsündürücüdür. eminim, kendisi "bir macta yorumculuk yapmasi yersiz" gibi söylemlerle kendini müdafa etmek isteyecektir, ama yemezler.

    barizdir olay, prekazi eski yugoslavyali bir arnavuttur. onun türkceyi telafuz etme sekli, bu gibi zatlarda üstünlük ve asagilama duygusunu tetikler.

    eger prekazi amerikali olsaydi, bravolar havada ucususur, ne amerikalilarin kadar zeki insan olduklarini anlatirdi bize eminim. hadi amerikalilar polemik, diyelim ki zamaninda memleketimizde futbol oynamis hollandali, almanyali, fransiz oyuncu bu görevi yapmis olsa, yine alkis manyagi yapilirdi. ama iste prekazi. yugo. arnavut. vur gitsin, üstüne cik. ama cevrenize bakin bakalim, bir tane prekazi gibi türkce konusan birisi var mi o ülkelerden burada futbol oynamis* batili?

    yüksel altug bu kahverengi sözlerle ayrica sekilci oldugunu bir güzel ispat etmis oluyor. rahatina, konforuna düskün bir insan düsüncesi. eziyetmis. ben zorlanmadim. söyledigi sözleri dinledim, ögrendim, memnun kaldim, duyduklarimdan dolayi. ve genel yorumlar da bu yönde. demek ki sorun kendisinde. kahverengi ideoloji, boktan ideolojidir.

    braune scheisse!*

    tavsiye etmem.
  • 6
    hakikaten bomboş yazılar yazan sabah gazetesinin günaydın eki köşe yazarıdır!. zaten türk televizyonları hakkında ne kadar dolu yazılar yazılabilir ki. bu arkadaş yıllarca bunu çok daha fazla düz bır hale getirmiştir. birçok yazısı "yazı yazmış olmak" sebebiyle karaladıklarından ibarettir.

    prekazi hakkında yazdıkları ise konu hakkında hiç bir araştırma yapmadığını ve kendi beğeni kriterleri üzerinden ortaya abuk bir genelleme çıkardığını gösteriyor. internetteki sözlüklere biraz göz atsaydı bugün bu yazıyı yazmazdı.

    tepkimizi belli etmek için birşeyler karalasak fena olmaz sanırım. hadi yazara e-posta diyoruz.

    http://www.sabah.com.tr/...yle_yorumculuk_olmaz
  • 9
    kendisinin mail adresinden gerekli tepki direkt olarak kendisine yöneltilmeli. belki o zaman başkaları adına fikir yürütme cesaretini kendinde bulmayı bırakır.

    merhaba yüksel bey,

    öncelikle şunu söylemeliyim ki, galatasaray'ın efsane futbolcusu olan ve taraftarın gönlünde taht kurmuş eski bir ''dost''a bu denli bir eleştiri getirmeniz biz galatasaray taraftarını üzmüş, bir o kadar da kızdırmıştır. ''futbolseverler, ersin düzen'in anlattığı, prekazi'nin yorum yaptığı maçta resmen çile çektiler.'' diyerek bütün futbolseverler adına fikir beyan etme hakkını kendinizde bulabilmeniz de ayrı bir eleştiri konusu olsa gerek. dikkat ettiyseniz yukarıda sayın prekazi için ''dost'' tanımını kullandım. kendisi sadece galatasaraylı eski bir futbolcu değil, ayrıca türkiye'yi seven; türk insanını dost bilen bir kişidir. ve hiçbir ticari kaygı içinde bulunmadan, aşığı olduğu takımın maçını, dost bildiği ülke insanlarına karşı samimi bir şekilde yorumlamıştır. ''sohbet havasında'' geçmesinden şikayetçi olduğunuz yazınızdan görülüyor. evet sohbet havasında geçmiştir. zaten galatasaray taraftarının hoşuna giden de budur. hatta istenilen ancak bu kadar hoş olabilirdi bir maçta. bizler; maçları, sırf eski futbolcu olduğu için yorumlayan ve türk olmalarına rağmen türkçe konuşmakta zorlanan insanların yorumlamasına hala alışamamış taraftarlar olarak bu insanlara karşı ne kadar nefret doluysak; düzgün cümleler kurabiliyor diye futbolu bilmeden, futbola yorum yapan insanlara!!! karşı da bir o kadar nefret doluyuz, nefret doluyoruz... prekazi bu iki örneğin dışında bizlere futbolu bilen, galatasaray'ı bilen bir futbolcu ve eski bir dost olarak; samimi duygularıyla, hoş bir seyir zevki yaşatmış olup, kendisiyle özlem giderme imkanı sunmuştur. ''futbolseverler'' diyerek sizin gibi genelleme yapamayacağım ama, içinde bulunduğum bir oluşum olan ''galatasaray sözlük'' yazarları olarak bizler ve takip ettiğimiz diğer galatasaray taraftarını barındıran oluşumlar, prekazi'nin yorumladığı maçtan büyük bir keyif aldık. ''futbolu bilen insanların'' futbol konuşmasını, lehçeleri ve dilleri ne olursa olsun her zaman tercih ederiz.

    saygılarımla,

    galatasaray sözlük yazarı vay acondios...
  • 12
    --- alıntı ---

    cevad prekazi hayran bıraktı

    galatasaray'ın dün akşam sırbistan'ın ofk belgrad takımıyla oynadığı uefa avrupa ligi 3. ön eleme turu rövanş mücadelesinin naklen yayınında yorumculuk görevi üstlenen efsane oyuncumuz cevad prekazi, büyük beğeni topladı.

    internetteki forum ve sözlüklerde beğenilerini yansıtan taraftarlarımız, 8 numaranın efsane sahibinin son derece samimi, hesapsız ve net yorumlarıyla izledikleri maçtan büyük keyif aldıklarını belirttiler. aradan geçen bunca yıla karşın galatasaraylılık duygusunu kalbinde nasıl yaşattığını bir kez daha geniş kitlelere gösteren ofk belgrad altyapı antrenörü cevad prekazi, "galatasaray aşkım, belgrad işim" sözleriyle de kendisini dinleyenlere duygulu anlar yaşattı.

    teknik konulardaki yorumlarıyla da geceyi keyiflendiren prekazi için taraftarlarımız, "keşke her maçımızı o yorumlasa" şeklinde görüş belirttiler.

    --- alıntı ---

    resmi sitemizdeki bu açıklamanın üstüne ne cesaretle galatasaray taraftarı adına "maç onlar için çekilmez oldu" şeklinde konuşabilmiş, merak ettiren yazardır.
  • 16
    kendisine attığım uzuuunn mailden bir bölüm:

    --- ---

    yüksel bey.. yazılarınızı çok uzun zamandan beri takip ediyorum. özellikle vatan gazetesinde yazdığınız dönemde her gün büyük bir merakla okurdum bir çırpıda köşenizi. bir gün köşenizde bir süreliğine tatile çıkacağınızı ve kısa bir süre sonra tekrar döneceğinizi yazdınız. fakat dönmediniz. çünkü o dönemde "birilerine" satışı aleni bir biçimde dalavereye getirilen bir gazetede yazmaya başladınız. çok şaşırdık. nedenini düşündük. hılcal uluç gibi görüşleini tüm türkiye'nin bildiği bir yazarın bile bile yazmaya devem ettiği bir gazete olmasının da etkisiyle biraz anlamaya çalıştık sizi. ama gördük ki yanılmışız.

    ......

    niye bu kadar şey yazdım merak ediyorsunuzdur. sizi o günlerde takip etmemin nedeni tarafsız ve bağımsız bir gazetede tarafsız yorumlar yapıyor olmanızdı. ama artık görüyorum ki siz de değişmişsiniz. ofk belgrad- galatasaray maçını yorumlayan prekazi'ye laf atmışsınız. keşke o yazıyı yazmadan önce prekazi'nin galatasaray ve türk futbolu için ne derece öneme sahip olduğunu araştırsaydınız.. acaba o maç atv'de yayınlansaydı ve yorumcu yine prekazi olsaydı aynı yazıyı yazar mıydınız? yoksa gazetesinde yazdığınız ve programında jüri üyesi olduğunuz kanalı eleştirmek yerine; aman boşver en iyisi çocuklar duymasın'ı öveyim mi derdiniz? teşekkürler...

    --- ---
  • 17
    rıdvan farkı

    young boys - fenerbahçe maçını ntv'den izlerken bir kez daha rıdvan dilmen'in yorumuyla maç izlemenin eşsiz keyfini yaşadım. teşhisi daha üçüncü dakikada koydu. tedavi yöntemini 15'inci dakikada açıkladı. yorumları her zamanki gibi "net"ti. "keşke" dedim içimden, "kenar yönetiminin ve futbolcuların kulağında birer yayın kulaklığı olsa..." rıdvan, 1 ağustos'ta sabah'ın spor sayfalarında yazmaya başlıyor. yani "keyif" artık yanıbaşımda... hoşgeldin usta!

    http://www.sabah.com.tr/...0/07/30/ridvan_farki

    yazarın notu: oha
  • 20
    neden böyle bir yazı yazdığını anlayamadığım yazardır. hatta kendiside yazısını gönderdikten sonra "ulan niye böyle bir yazı yazdım ben" diye kendi kendine sormuştur. sanki prekazi türk filolojisini okudu da sonradan televizyon yorumcusu oldu ! ama yine şunu söylemek lazım. prekazi türkiye televizyonlarında yorum yapan çoğu yorumcudan çok daha iyi yorumlar yaptı, tv başındaki seyirciyi sıkmadı. insanlar maç bittikten sonra bile "keşke prekazı her maçı yorumlasa" dediğine göre prekazi konuşmasını bilen, yıllar geçmesine rağmen türkçeyi unutmamış biri. gel saygı duy demiyoruz ama kaşınma be kardeşim.
  • 21
    sahsım adına soyle bir mail yazıp ben de atmıs bulunmaktayım;

    merhaba yüksel bey

    konuya o kadar farklı bir yerden bakmışsınız ki gerçekten çok garipsedim bir okurunuz olarak. söz konusu isim prekazinin, türkçesi bozuk diye eleştirilmesi abesle iştigal malesef. biz taraftarların çok sevdiği prekazinin kaç yıl önce bu ülkeden ayrıldığını unutmuş olmalısınız ki bu eleştiride bulunmuşsunuz, hele ki ülke topraklarına adım atan kaç futbolcunun türkçe öğrendiğini sorguladıgınızda bu eleştiriniz çok daha vahim bir hal alıyor.

    bir şeyi eleştirmek için elinizde daha iyisinin olması gerekir. korkarım ki siz de " gol olur " deyip gol oldugunu gorunce " ooooovvv" diyen kesimdensiniz galiba. siz o durumdan mutlusunuz galiba fakat yazınızda bahsettiğiniz futbolseverler o durumdan hiç memnun değil ve birçok futbolsever gerek ntvspor, gerek lig tv'ye galatasaray maçlarını prekazi'ye yorumlatmaları için mail yağmuruna tuttular. bilginize.

    saygılarımla.
  • 22
    şöyle bir mail attım cüri üyesine. konuşurken detone olan bir adamdır kendisi bir de türkü yarışmasında cürilik yapıp ses kaymalarını bulmaya çalışıyor. töbe euzibillah tövbe.. neyse mail şu;

    neden? böyle yorumculuk olmaz. oyunu okuması bir kriter değil midir? cana yakın oluşu, bizden oluşu kriter değil midir? nedir sizin için kriter ki ''böyle yorumcu olmaz.'' rıdvan dilmen için bir yazı yazmış mıydınız hatırlamıyorum, ben oradan değinmek istedim. sonu gelmez, noktası olmayan cümleler kuranlar, suratı takımı yenildiğinde giydiği gömleğin rengini alanlar, reklam aralarında ''.....kelini görünce amına koyimmmm.'' diyenler, siktir çekenler, birbirinin ebesinin amını merak edenleri eleştirmiyorsunuz da, bir neslin gözünde pırlanta olan bir adamı, yazınızla uyumsuz bir başlıkla, belki de bir daha yorumculuk yapmayacağını bile bile canını acıtacak şekilde eleştiriyorsunuz. ''detone'' olmuşsunuz yüksel bey. saygılar.
  • 23
    gösterilen yoğun tepkiye köşesinde ince bel hareketleritle kıvırarak cevap vermiş, özür dilerken galatasaraylı taraftarında gönlünü almak için gereksiz bir hikayesini de bizlerle paylaşmıştır kendileri.

    ----alıntı----

    hazır söz futboldan açılmışken, pazar günü yazdığım "böyle yorumculuk olmaz" başlıklı yazıya galatasaraylı dostlarımdan çok sayıda sitem geldiğini de belirteyim. aslında yazmıştım ama bir kez daha altını çizeyim: benim itirazım prekazi'nin eşsiz futbolculuk meziyetlerine değil, maç yayını sırasındaki uzun yorumlarının, "anlatımı" örtmesine. yani konu "kişisel" değil, teknik... prekazi sevgisine gelince, galatasaraylı dostların sayısız eleştiri mesajı gösterdi ki, prekazi'yi futbol tartışma programlarına "galatasaray yorumcusu" olarak katacak program, reytingi garantiler. belli ki sarı-kırmızılı futbolseverler, prekazi'nin yorumlarından son derece hoşnut kalmışlar. prekazi dedim de... monaco'ya attığı o müthiş golden sonra öyle sevinmiş, kendimi öyle bir sarhoşlukla balkona atmıştım ki, arkadaşım gökhan son anda kolumdan tutmasa, beşinci kattan aşağı düşecek ve "galatasaray galibiyetine sevinirken ölen ilk fenerbahçeli" olarak tarihe geçecektim. sanırım bu son cümle, istemeden de olsa kalplerini kırdığım galatasaraylı dostlarımın gönlünü almaya yeter.

    ----alıntı----
App Store'dan indirin Google Play'den alın