• 2
    ıngiltere premier lig'de pek bahsi gecmeyen topcu tipi.

    turkiye'de herkes 15km kosup, orakla tarlada gunes altinda calistigi icin hep bahsedilir bu futbolcu turunden.

    ne dogru durust rejenerasyon ne de duzgun beslenme ve uyku rutini var cunku turk ligindeki topcularin. sebebi budur. acayip liberal hayatlar yasanan bir ulke olsa gece hayatini da ekleyebilir ama zaten muhafazakar bir ulkede ancak evde kacamak yapiyorlardir.
  • 3
    yorgun futbolcu türkiye’de var da ingiltere’de yok mu? (ya da tüm majör liglerde) bu sorunun cevabı gerçekten merakımı celbediyor.

    ingiltere’deki futbolcuların %80’inin gay olduğunu söyleyen bir ingiliz dizisi vardı. adını şimdi unuttum ama çok komik bir replik vardı dizide. ingiltere’de futbolun erkek oyunu olduğunu (sert ve güçe dayalı) söyleyen eşine kadın şöyle diyordu. “nesi erkek oyunu; kaleye bir gay koy, önündeki dörtlüden üçü de gay. ilerdekilerin dördü de. ne kaldı geriye en fazla iki.:)”

    sevdiğimi söyleyemesem de ahmet kaya’da bir tv programında aynı şeyi ingiliz ordusundaki askerler için söylediğini hatırlıyorum. tabii ki bunlar bir delile dayanmayan kanaatler ama tamamen yanlış demek de kolay değil.

    şunu söylemek istiyorum; başkan mustafa cengiz’in deyimiyle her ay evinde sex partileri yapan donk gibi futbolcuların bulunduğu türkiye’deki futbolcuların yorgunluğu ile, ya profesyonel yaşayan ya da gay olan futbolcuların yorgunluğu kıyaslanamaz. yani türkiye’de hem gece hem de gündüz çalışmaları had safhada. ikisi birden olunca nötrino oluşuyor. (devaran etmesi gereken güç sıfırlanıyor.:)
  • 7
    4 sebebe ayırıyorum.

    1- yanlış antreman

    geçen hafta lig maçı, hafta içi avrupa maçı, hafta sonu lig maçı. takım 1 haftada 3 maç oynamış. bunun üzerine düzgün rejenerasyon antremanı yapılmaz ise. sert antreman üzerine oyunculara ekstra fitness yazılırsa kaslara kaldırılamayacak yük biner. oyuncuların da sahada yürüyemeyecek hali olmaz.

    bunun olduğuna inanmak istemiyorum. taa 2010’ların başından beri oyunculara laktik asit testleri yapılıyor. bunu önder özen’den dinlemiştim.

    kandaki laktik asit seviyesi ile performans ilişiği her oyuncuda farklı oluyor. bazı oyuncularda düşük laktik asit seviyesi performanslarını öne çıkarırken - bu oyuncu tipi genelde atlet diye tabir ettiğimiz patlayıcı gücü yüksek, fuleli oyuncular, bazı oyuncu tiplerinde ise kandaki laktik asit seviyesinin bir tık daha yüksek olması performansı arttırıyor - bu oyuncu tipi de genelde orta sahada koşu mesafesi yüksek olan, anlık patlayıcı kuvvetten ziyade tüm maç belirli bir seviyede tempo yapıp ileri geri sağa sola giden oyuncular.

    değişik oyuncu tiplerine göre maçlardan önce laktik asit testleri yapılıp sonuçlara göre değerler optimum seviyeye çekiliyor.

    milyon dolarlık bir business’da bu basit tekniğin uygulandığını düşünüyorum

    2- yanlış rotasyon

    ilk maddede bahsettiğim teknik ile zaten hangi oyuncu ne kadar performans verebilir anlaşılıyor. bunun üzerine yorgun oyuncuyu sahaya sürünce oyuncu daha da yoruluyor ve allah korusun sakatlıklara davet çıkıyor.

    3- oyuncu kendine bakmıyor.

    milyon dolarlık topçusunuz. elinizin altında her türlü imkan var. diyetisyenin var, masörün var, fizik tedavicin var, var oğlu var.

    idmanından çık, gir masajına. sonra sok kendini bir şok buz banyosuna. çık sonra evine git. diyetisyenin yazdığı beslenmeni yap. uzat ayaklarını takıl evinde. canın istiyosa git fizik tedavine. elektrik, ultrason, açma germe her şey elinin altında.

    bunun yerine idmandan çıkıp istinye park akşam da sunset yapıyosan ronaldo olsan yorulursun.

    4- oyuncu perte çıkmış

    kaslar eskisi kadar yükü kaldırmıyor, kıkırdaklar gevşemiş, eklemler yumuşamış. oyuncunun vücudu ben bitmek üzereyim diye bağırıyor.

    bunu da sezon başı sağlık kontrollerinde veya transfer öncesi sağlık testlerinde çok kolay bir şekilde anlayabiliriz. ona göre gereken aksiyonlar alınır.

    .

    yukarıdaki dört sebepten dördü de direk teknik direktöre ve başkana yazar.

    sonuç olarak yorgun futbolcu diye bir şey olmamalı. kabul edilemez. var ise de sorun tespit edilip gereken önlemler alınmalı.

    -sayın burak başkan’a naçizane tavsiyem aşağıdakiler gibi olabilir.

    1- fatih hoca ile bir araya gelip takımdaki sorunlar nedir? diye sorup cevabına göre bir aksiyon planı oluşturmak

    2- florya’ya “şikayet ve istek kutusu” konulabilir. futbolcu, teknik ekip, çalışanların hepsi takım, tesis veya organizasyonla ilgili tespit ettiği bir sorunu veya görüşlerini kapalı bir zarfta kutu içine atabilir. bu görüşler isimsiz olmalı. daha sonra yönetim bunları inceler. büyük sorunlar için üçüncü parti bir denetim şirketiyle anlaşır. bu şirket gelir takımı habersiz denetler.

    3- teknik direktör, teknik ekip, kondüsyonerler, sağlık ekibi. hepsi bir performans değerlendirmesine tabii tutulur ve gereken şahıs veya şahıslar ile yollar ayrılır.

    sayın elmas eminim ki yorgun futbolcu tipini 4’ten fazla kaleme, sorun çözümünü de 3’ten fazla noktaya ayırabilecek kadar yetenekli ve tecrübelisiniz.

    sizden tek istediğim şu kulübü duygusal olarak değil bir şirketmiş gibi yönetmeniz.
  • 8
    3 gün önce randers maçını gereksiz yere zora soktuktan sonra maçı çevirmek için 60dk varını yoğunu ortaya koyan çevirdikten sonra da türlü laubaliliklerle maçı koparamayıp 90dk efor sarfetmek zorunda kalan takımın futbolcularının 29 ağustos 2021 kasımpaşa galatasaray maçında özellikle de ikinci yarıda gözle görülür şekilde içinde bulunduğu durum.

    özellikle aanholt, boey, berkan ve diagne çok bariz bir şekilde yorgundu. bu adamlar makina değil herhalde üstüste bu kadar yüksek tempoyu kaldıramayacaklar gayet normal. asıl sıkıntı bunu bile bile 2-0 sonrası ilk yarıdaki olumlu oyuna rağmen yapılan laubali tavırlar.
  • 9
    devrede oyuna girmesine rağmen 55. dakikada topu kontrol edemeyen futbolcu için söylenemeyecek tabirdir.

    29 ağustos 2021 kasımpaşa galatasaray maçı özelinde konuşacak olursak kimseden 10 kişi birden 90 dakika depara kalkması beklenmiyordu. 2-0 skoru da almışken oyunu tutmamız bekleniyordu. oyunu tutamayıp üstüne laubali laubali goller yersen ve üstüne bunun sebebi yorgunluktu dersen bu taraftarın zekasıyla alay etmektir. aynı tarihlerde trabzonspor da fenerbahçe de bizimle beraber maç oynadı. hiçbirinde böyle gevşek paslaşmalar ve basit hatalar yüzünden gol yeme durumu olmadı.
  • 10
    milyonlarca insan asgari ücretle ay sonunu getirmek zorunda bırakılırken, 3 kuruş için tabir-i caizse anası ağlıyorken, milyonlarca avro kazandıkları halde asla kabul edilemeyecek olan futbolcu türü. buna itiraz edecek olanlara bir mourinho sözü bırakalım:

    "yorgun? günde 15 saat çalışıp ayda birkaç yüz euro kazanıp evine dönen baba yorgun ve stresli olur. biz değil."
  • 11
    haftada iki maç kaldıramayan topçu tipi.

    spor bilimi ve fizik konusu son 30 senede daha fazla ilerlemişken, şimdinin topçuları hocalari tarafından özellikle türkiye'de yorgun ilan ediliyorlar.

    96-2000 takımımız 4 sene haftada neredeyse 3 maç yapıp bir de milli takımı sırtlıyorlardı.

    suat'ın açıklaması var bazen sadece uçakta uyuyorduk diye.

    noldu da bu yorgunluk kavramı geldi inanması zor.
  • 12
    işini yapmayan çavuşların sürekli sığındığı bir söz. nedense sadio mane, gnabry ne bileyim bi bernardo silva vs. bunların yorulduğunu görelim bir kere de. bir futbolcu haftada iki maç yapmayı kaldıramıyorsa ya futbolcu olacak bir fiziğe sahip değildir. ya antrenman yapmıyordur ya da kendine bakmıyordur. ben kendimi bildim bileli dünyada maç programı böyle ama 30 yıl önce de bu bahane vardı şimdi de var
  • 13
    bahane değil gerçektir.

    96-2000 arası nasıl 3 günde bir maç yapıyorlardı argümanı saçma. çünkü o günden bugüne oyunun temposu yükseldi. en basit ve açık örneği ise 10 numara pozisyonunun üst seviyelerde tedavülden kalkması. 2005 öncesi her üst seviye takımın yetenekli ama az koşan 10 numaraları olurdu. bugün o mevki 8 numaraya evrildi. ya da artık her forvetten pres katkısı bekleniyor 2000 senesi için daha ekstra bir şeydi. oyun eskisi gibi değil. eskisi kadar geniş alanlarda oynanmıyor. bütün oyuncular hareket ederek alan parselliyor.

    bayern münih, man.city, liverpool tarzı takımların oyuncuları neden yorulmuyorlar? çünkü yorulmadıkları için ordalar. en üst seviye futbolcu olmak bir bütün. hem yetenekli, hem taktiksel zekası yüksek hem mental olarak güçlü hem de yoğun tempoyu kaldırabilecek olması gerekiyor. ne bileyim uluslararası firmaların ceo'su olmaktan çok farklı değil. hem iyi eğitimli hem zeki hem işine hakim hem de yoğun çalışma temposunu kaldırabilen adamlar oluyor onlar. o pozisyonda görev almak bir bütün çünkü. bir tanesi eksik olunca seviye düşüyor. o yüzden galatasaray seviyesinde oraya göre dalgalanmalar olur. galatasaray seviyesinin bir altı mesela sivasspor geçen sezon 20-21 sezonunda avrupa liginde oynadı ilk yarıyı berbat geçirdi. bu sezon sivas 21-22'de ön elemede elendiler 12. hafta oldu hala toparlanamadılar bir alt seviye takımlarda bizden de daha keskin yaşanıyor. çünkü sezon başı oynadığı 3-4 yüksek yoğunluklu maç yüzünden adamlar 2-3 ay zor kendine geliyor. oranın parası da ona göre az. adam haftada 1 oynayacak seviyede biri zaten. daha üst seviye olamamasının sebeblerinden biri de bu.
  • 14
    mourinho'nun mourinho olduğu dönemde şov amacıyla söylediği bir söz nedeniyle varlığına inanılmayan futbolcu. futbolcular yorulurlar, bu gerçeği kabullenmek gerekiyor. bunun genetik istisnaları var yok değil ama biz genel için konuşuyoruz. eskiden sezonluk maç sayısı daha azdı, maçlar daha temposuzdu. eskiler bazen bu gerçeği gözardı ederek katılmıyorlar bu teze ama milli takım üzerinden örnek vereyim. eskiden yugoslavya ile maç yapardın. şimdi o yugoslavyadan ayrılan ülkelerin hepsini büyük turnuvaya alayım desen 2 grubu kapatacak kadar takım var. bundan 3-4 sene önce yanlış hatırlamıyorsam dele alli konuşmuştu. vücudumun artık kısıtlanmaya başladığını hissediyorum, istediğim her şeyi yapamıyorum tarzı bir şey söyleyerke sezonda 60-70 maç oynamanın kendisini hem fiziksel hem de mental olarak ne kadar yıprattığından bahsetmişti. insanlar tabi daha yaşın geç bu yaşta bunun için ağlanır mı diye linçlediler.

    bir diğer husus oyunun oynandığı zemin, kötü zemin oyuncuyu ekstra yorar. kendimizden örnek vereyim; iş yerinden halı sahaya gidiyoruz. gittiğimiz sahalardan birinin fiziki şartları muhteşem ancak zemini şöyle uzaktan bakınca çok iyi gözükmesine rağmen ayak basa basa sertleşmiş. orada ne zaman oynasak 1-2 kişinin adele elinde kalıyor, soğutucu sprey kokusu eşliğinde oynuyoruz. benim mesela şuan sağ arka adelem acıyor. o sahada ne zaman oynacak bi kas grubum mutlaka 1 hafta acıyor. türkiye'de stad zeminlerinin bile durumu ortadayken antreman tesislerinin zeminleri ne halde siz hayal edin. bu zeminlerde oynayan topçuları 3 günde bir maç var neyine yoruluyorlar diye linçlemek de çok doğru gelmiyor bana.
  • 15
    böyle bir şey yok. inşaat amelesi 35 derece sıcakta 3 ay aralıksız çalışıyor. biz hepimiz her gün işe gidip geliyoruz. ama milyonlarca euro kazanan adamlar 3 günde 1 bir buçuk saat top oynayınca yoruluyormuş. geçen seneden beri tatil yapmamışlar. e benim de yıllık iznim 14 gün. ben yazın 1 hafta tatil yaparsam kendimi şanslı hissediyorum. üstelik ben sikko bir apartman dairesinde yan komşunun osurmasını bile duyarak akşam yemeğimi yerken bu futbolcu paşalarım tripleks havuzlu villalarında barbekülerle besleniyor. futbolcunun yorulması nedir ya? 3 güne 1 maç yapmak seni yoruyorsa yallah sivasspor'da oyna haftada 1 top oynarsın. o da mı yordu seni git asgari ücretle iş bul.
App Store'dan indirin Google Play'den alın