kullanılış şekline bakıldığında, doğrusu bence ''hadsiz taraftar'' olan tanımlamadır. yangıncı taraftardan zarar gelmez, hatta zaman zaman kulübe fayda bile sağlar taraftarın içinde bu profilde insanların olması. örneğin, her ne kadar geldiğimiz nokta itibâri ile bugün bunun pek de bir önemi kalmamış olsa da, serdar aziz'in o günkü konjonktürde fener'e çerez parasına verilecek olması, yine bu grubun tepkisi ile önlenmiştir. bunun o gün için önlenmiş olması ise bir nevi kelebek etkisiyle bugün diagne'ye 10 yerine 12 vermemize mâni olmuş olabilir belki; kim bilir
*. bu gözle bakıldığında, aslında hepimiz ara ara biraz yangıncı olmalıyız denilebilir sanki; zira klişe bir söylemle, eleştiri hakkı kutsaldır.
buradaki problem, toplumun geneline hâkim olan hadsiz insanlar sorununun bizim taraftarımızın azımsanamayacak bir kesimine de sirâyet etmiş olması. ''yangıncı taraftar'' ile ''hadsiz taraftar'' arasındaki fark, ''istifâ edin'' demekle ''o koltuklarda oturamazsınız'' demek arasındaki farkla eşdeğer. istifâ talebi, bir taraftarın ya da taraftar grubunun medenî bir hakkıdır. bunu mantıklı bir zaman ve zeminde ifâde ederse ciddiye alınır, etmezse de ''siktir lan oradan'' tepkisi ile karşılaşır; ama boku çıkarılmadığı sürece, totalde zararsızdır. ''o koltuklarda oturamazsınız'' ise öyle değil. evvelâ bu bir tehdit. az daha zorlasan, tck kapsamında suç bile çıkartırsın bu ifâdeden
*. çirkin olduğu kadar saçma da bir laf bu. ne yapacaksın yâni, kulüp binasını basıp koltuğundan mı indireceksin başkanı; darbeci misin sen? ayrıca, sen mi seçtin o adamı ki onu koltuğundan etme yetkisi sende olsun? kulübün liselilerin/lisecilerin elinde oyuncak olması ayrı konu, reelde senin hemen hemen hiçbir söz hakkın yokken boyuna boş tehdit savuracak haddi kendinde bulman ayrı konu.
iftirâ ve hakâret ise çok ayrı bir boyutu işin ve bunun da ''yangıncı taraftar'' tanımlaması ile hiçbir ilgisi yok esâsen. buradaki fark, kıyas götürmez ölçüde daha belirgin zâten. ''bunlar yukarıdan aldıkları emirle başakşehir'i şampiyon yapmaya çalışıyorlar'' şeklindeki bir cümleyi herhangi bir medenî hakla kıyaslamaya çalışmak dahi imkânsız. insanın alay edesi bile gelmez bu cümleyle; buradaki hadsizliğin vehâmeti o derece büyük.
son olarak, bunun bir de ''yüzsüz taraftar'' versiyonu var ki ona da değinmeden olmaz. burada da şu örnek geliyor aklıma... fatih hoca tarafından ifşâlanan duyumcuların hemen hemen tümünün ''kurunun yanında yaş da yandı'' şeklinde bir savunma geliştirerek kendilerine yönelmiş olan okları bertaraf etmeye çalıştıklarını yine bu süreçte hep birlikte gördük. bu zihniyetin taraftara bakan yönünü temsil eden ve şu sıralar sesi kesilen bir grup insan, ''...ama şöyle yapmasaydık bu işler olmazdı'' gibi saçma sapan savunmalarla dün yedikleri hurmaları bir yerlerini tırmalamadan dışkılamaya çalışıyorlar şimdi. bunun tek nedeni de ''dün tükürdüğümü bugün yalamış olmayım'' düşüncesi. yala abicim, yala; zararı yok ki bunun. insanız hepimiz, dünden bugüne ne alengirli konularda dahi fikirlerimiz değişiyor, hepi topu transfer içerikli bir konuda fikrimiz değişmiş olsa ne olur, hatâ yapmış olsak ne olur. ha, ''yüzsüz taraftar'' grubu da tıpkı ''yangıncı taraftar'' grubu gibi zararsız; bir ''hadsiz taraftar'' değil sonuçta. onların zararı bize, bizim psikolojimize
*. ama, en azından kulübe değil!
demem o ki, ''hadsiz taraftar'' ile ''yangıncı taraftar''ı birbirine karıştırarak yangıncı taraftara çok yüklenmeyiniz, hatta bir gün herkesin yangıncı olabileceğini düşünerek seviniz onları; ama hadsiz taraftarın gözünün yaşına bakmayınız, elinize fırsat geçmişken kendilerini dışlanmış hissedecekleri ölçüde yaralayınız onları hakaret içermeyen sözlerinizle
*.