resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:83
Uyruk:Türkiye
  • 9526
    son dönemin en başarılı galatasaray başkanıdır. ortaya koyduğu vizyon ve cesur çıkışları ile her zaman hatırlayacağım kişidir kendisi. fatih terim'in ardından roberto mancini ile galatasaray'ı buluşturması çok önemliydi ancak devamını getirecek mali tablonun olmaması büyük şansızlıktı. en büyük yanılgıya ise mancini sonrasında takımı cesare prandelli'ye emanet ettiğinde düştü. aslında o dönem, şenol güneş boştaydı ve mali şartlar düşünüldüğünde, elindeki oyunculardan maksimum verim almayı bilen, bizim ligimizi çok iyi tanıyan şenol hoca çok daha doğru bir tercih olurdu. o dönem ünal aysal, prandelli yerine şenol hoca ile anlaşsaydı, şu an biz ne durumda, rakipler ne durumda olurdu diye düşünmekten kendimi alamıyorum. neticede ünal aysal, benim hep sevgi ve saygıyla hatırlayacağım bir başkanımızdır.
  • 9528
    kendisiyle ilgili kupa beyi abi bundan aylar önce "2014-15'de ünal aysal ayrılmasa bizi şampiyon yapmazlardı. ünal aysal da bunu biliyordu, galatasaray'ın önünü açmak için ayrıldı. hatta kek kalıbında fotoğraf bile bir mesajdı." demişti.

    kendisi bugün bu cümleleri doğrulamıştır. derin gs'nin baş aktörlerinden kupa beyi abiye selam olsun.
  • 9529
    galatasaray taraftarının kendisini beğenmemesine hayretle yaklaştığım eski başkanımız.

    arkadaşlar bilmem farkında mısınız ama tarihin izlediği en iyi 2 kadrodan bir tanesini bu adam kurdu.
    1 tanesi uefa kupasını aldığımız kadroydu ki o kadroyu kurmak zorluk derecesi olarak o kadar zor değildi 2.si kendisinin kurduğu kadro.

    sneijder'ler, muslera'lar, drogba'lar, eboue'ler, melo'lar, selçuk inan'lar, burak yılmaz'lar bu adamların tamamını aynı kadro içinde buluşturmak çok büyük bir başarıdır. kaldı ki kendisinin o dönem hükümet ile farklı düşüncelere sahip olması pek kabul görmemiş ve önünü kesmek için her türlü girişimde bulunulmuştur.

    kendisi zamanında berkin elvan'ın cenazesine galatasaray kulübü çelenk göndermiş,
    twitter yasağını protesto için ısınmaya oyuncular üstünde twitter logolu tshirtlerle çıkmış,
    gezi parkı olayları ile ilgili barışçıl eylemlerdir söylemi bizzat kendisi tarafından dile getirilmiştir. (ki aynı dönemde beşiktaş ve fenerbahçe başkanlarının söylemlerini lütfen okuyun)
    bunun ekabininde mevcut hükümet, yasaya uygun şekilde yapılan sermaye arttırımına 2 kez karşı çıkarak kulübün düze çıkmasının önüne taş koymuş ve yabancı sınırıyla bu taş çok büyük bir kayaya dönüşmüştür.

    hataları var mıdır? kesinlikle evet, ancan fatih terim olayında salt olarak kendisinin suçlu olduğunu düşünmüyorum. hocayı seviyoruz ancak o dönem hoca bize her türlü çirkefliği yapan tüpçü ile anlaşarak maalesef ünal aysal'ı haklı göstermiştir.

    hocanın ardından mancini'yi getirebilme potansiyeli türk futbol tarihinde hiç bir yöneticinin yapabileceği bir şey değildir. mancini city'yi şampiyon yapmış oldukça kariyerli bir hocadır.

    aynı zamanda kendisinin zamanında basketbol kadın ve erkek takımlarımız avrupa şampiyonu olmuş, kadın basketbol takımımız avrupanın 1 numaralı kupasını ezeli rakibimiz fenerbahçe'nin elinden almıştır.

    ''bu ateş üfleyerek sönmez'' isimli türk futbol tarihinin en iyi kulüp bildirisine imza atmış, 17 haziran günü şikeye bulaşmış bir zatın organize ettiği türkiye basketbol ligi final maçına çıkmayarak masaya yumruğunu vurmuş ve asalet mecbur kılar olarak adlandırılan noblesse oblige demiştir.

    seversiniz, sevmezsiniz saygı duyarım ancak kendisinin bu kulübe kattıkları, aldıklarından kat be kat fazladır. mustafa cengiz'in beyefendiliğini, dürüstlüğünü, kulübün borçlarından kurtarmak için gösterdiği olağanüstü çabayı bir kenarı bırakarak söylemem gerekirse (şahsi olarak mustafa başkanı çok severim, kıyas yapmıyorum) ünal aysal galatasaray tarihinin en vizyoner başkanlarından biridir.
  • 9530
    2010'lu ve hatta 2020'li yılların türkiye'si için pek de hoş olmayan bir profile sahip olan eski başkanımız.

    2000'li yılların başında "galatasaray'a yeni bir yönetim modeli vaadediyorum" diye ortamlarda görünmeye başlamıştı. ne olduğunu tam hatırlamadığım ama başkanlığa aday olabilmesi için geçirmesi gereken bir 10 yıllık süre vardı ve onu doldurmaya devam ediyordu o günlerde. özhan canaydın dönemi adı verilen zifiri karanlıkta debeleniyorduk oysa ki o günlerde...

    arada 100. yıl belgesellerine maddi anlamda katkı koymuştu, belgesellerin açılış sahnesinde "ünal aysal'ın büyük galatasaray taraftarına armağanı" ibaresi yer almıştı. türk telekom arena'nın açılışındaki protesto hadisesi sonrası "hepsini tek tek tespit edeceğiz" diyen adnan polat'a genel kurulun cevabı ibra etmeme olunca yapılan seçimi kazanıp başkan olmuştu.

    başkanlığı döneminde futbolda, hatta basketbol hatta ve hatta voleybolda çok büyük profilli kadrolar kuruldu. tarihinin en kötü sezonlarından birini geçiren futbol takımı doğrudan üçüncü fatih terim dönemine geçti. erkek basketbol takımı 23 sene sonra lig şampiyonu oldu, kadınlarda 15 sene sonra lig şampiyonluğu gelirken euroleague kupası fenerbahçe'ye karşı kazanıldı.

    bunların hepsi maliyetli işlerdi. kendi hesabı da galatasaray'ın elindeki gayrımenkul varlıkların projelendirilerek elde edilecek gelirle mali durumu dengelemekti. seçim programında kaba hatlarıyla bu şekilde yer alan ekonomik plana onay veren genel kurul sıra yetki vermeye gelince su koyvermiş, kendisi de 2 kere istediği yetkiyi alamayınca görevi bırakmıştır.

    kupalar gelirken "büyük başkan" diye tempo tutup daha sonra ünal aysal'ı yarı yolda bırakan genel kurul, adamı kaçırttıktan sonra da arkasından "hırsız" ve "galatasaray'ı batırdı" diye teneke çalmıştır. "ünal aysal dönemi borçları" diye ortamlarda bahsedilen meblağların vebali ünal aysal'dan ziyade başkanın en başından beri bahsettiği gayrımenkul konusunda yetkiyi vermeyip kaba tabirle pandik atan genel kurulundur.

    aynı genel kurul zamanında selahattin beyazıt'ı riva'dan aldığı arsadan dolayı "galatasaray'ı kandırıyor" diyerek davulla zurnayla indirip 40 sene sonra riva'dan gelen parayla kulübün götü kurtulunca olayı kendine mal etmeyi başarmıştır...

    ama en başta dediğim gibi, 2010'lu hatta 2020'li yılların türkiye'si için pek de hoş olmayan bir başkan profiline sahipti...

    zengindi, vizyon sahibiydi, profili yüksekti ve en önemlisi mal varlığı yurt dışındaydı...

    sırf bu sebepten gezi parkı olayları sonrasındaki süreçte twitter kapanınca takımı twitter hesabı yazan tshirtlerle ısındırmaya çıkarmak ya da 17 haziran duruşu gibi salvoları çekinmeden yapabiliyordu. bu da bu ülke, bu ülke siyaseti ve bu ülkenin futbol ailesi için hiç hoş olmayan bir özellikti...

    bir yanda 3 temmuz'u yaşayan fenerbahçe, diğer tarafta tesislerin önündeki demir kapıya kadar herşeyi demirören'e ipotek etmiş beşiktaş, diğer tarafta da gaza basıp gitmekte olan ünal aysal ve galatasaray...

    üstüne bir de galatasaray'ın sahip olduğu gayrımenkuller üzerinde siyasi iradenin elde etmek ya da ettirmek istediği bir rant vardı. galatasaray genel kurulunun bu yetkiyi ünal aysal'a vermesiyle ortaya çıkacak proje hem galatasaray'ı ekonomik anlamda bir 20-30 sene ileri atacak, hem de bazı odakların oralardan elde edeceği rantı tatlı bir hayale çevirecekti...

    işte genel kurul biraz kendi geleneği, çokça da bu dış baskıyla gerekli yetkiyi ünal aysal'a vermedi. o yetkinin verilmemesi ekonomik planlarını çalışamaz hale getirdi ve sonunda başkanlığı bıraktı. tabi bırakırken de arkasında kabarık bir tablo bıraktı...

    üçüncü fatih terim döneminin bitişi ise benim futbolu takip ettiğim 20 yılda, bu ülke futbolunda basın-yayın eliyle yapılmış en aşağılık müdahaledir. 2 aya yakın süre boyunca her saat başı bıkmadan usanmadan hem hocaya hem başkana mikrofon tutup bu konuyu soranlar, hocanın demediği şeyleri başkana başkanın demediği şeyleri hocaya üfürenler, televizyonlarda 24 saat bu konuyu eşeleyenler, gazetelerde her gün bıkmadan usanmadan olmayan bir olayı yazanlar...

    azimle sıçan betonu deler hesabı amaçlarına ulaştılar ve sonunda gerçek bir kriz çıkararak hocanın gitmesiyle sonuçlanan olaylar yaşandı...

    hocanın gidişi hem saha içi hem de saha dışında büyük bir darbe vurdu. kamuoyu ikiye bölünürken başkana bol keseden sallamak isteyenlere uygun ortam ve hatta destek sağladı. artan eleştirilere bir de gayrımenkul yetkisinin yine reddedilmesi eklenince başkanlığının üçüncü yılında görevi bıraktı ünal aysal...

    galatasaray genel kurulu da emanetçi iki başkanın ardından dursun aydın özbek'e başkanlık koltuğunu teslim etmiş, ünal aysal'a vermediği yetkileri bu abimize gözü kapalı vermiştir. bu abimiz de birilerinin istediği projelerle ceplerine istedikleri rantı sokturmuş, arada da zaten ekonomik bir sorun yaşayan kulübün elinde avucunda kalanı da çar çur etmiştir.

    eğer mustafa cengiz yönetimi elini taşın altına koyup o dönemde ortaya çıkmasa, görevi aldıktan sonra memleketin her tarafıyla bürokratik açıdan alttan alarak eğilip bükülmese, uefa ile müzakerelerde neredeyse tarih yazmasaydı; bugün 3 büyük arasında en iyi maddi duruma ve özgürlüğe sahip olan galatasaray, ali koç'un cebinden verdiği 60 milyon euro parayla borcu ancak 550 milyon euro seviyesine inmiş fenerbahçe'den daha da beter ve umutsuz bir halde olacaktı.

    bunun müsebbibi de ünal aysal'dan ziyade ona kazık atıp ekonomik programını yarıda bırakan, ona ver(e)mediği yetkiyi 1 yıl geçmeden dursun özbek gibi bir başkana veren genel kurul olacaktı...
  • 9532
    gerçek hayatta fatih terim'den daha zengin tamamen varsayım ile söylüyorum belki daha zeki, bilgili ve vizyonlu da olabilir.

    ancak söz konu galatasaray'a hizmet ise fatih terim 100 tane ünal aysal eder.

    hayatımda gördüğüm en iyi başkan iken efsaneyi göndererek 1 yıl sonra da kendisi abbas oldu.

    fatih hoca büyük balıktır, adamın boğazında kalır.

    tamam fatih terim dört dörtlük demiyorum ama bir şekilde idare edecektin başkan. kendine de bize de yazık ettin.
  • 9533
    yabancı sınırı kendisinin zamanında kaldırılsaydı şu an hedef 27 falan diyorduk. en kötü 5. yıldızı takmıştık. hayata geçirmek istediği projeler bir bir elinden alınınca gitmekten başka çaresi kalmadı. borç içerisinde de bırakmadı kulübü. bi mali tabloları karşılaştıralım allah aşkına. drogba ve sneijder transferleriyle o kadar borç olmaz. üstelik şampiyonlar ligi müdavimi bir takımdık. iki kere gruptan çıktık. birinde çeyrek final oynadık, birinde son 16’da elendik. bi bakıyorum, 2011-12 sezonunda 18 milyon euro harcanmış bonservislere. arda zaten 14 milyon euro’ya gitmişti. drogba ve sneijder transferleriyse şampiyonlar ligi çileğidir. tur atlayamasaydık gelmezlerdi. ezbere konuşmamak lazım yani.

    terim ile takışmasına bir şey diyemiyorum. iki tarafın da suçu vardı bence. üstelik dibine kadar biat kültürünün başgösterdiği bir toplumda verdiği tepkileri benim diyem adam veremez.
  • 9534
    twitter yasaklandiginda takimi #galatasaray baskili tshirtlerle isinmaya cikardi, melo demirorenin elini sikmadigi icin ulkeden gonderilmeye calisilirken olayin ertesi gunu antreman sahasina girip meloyla goruntu verdi, basket takimini final macinda yasanan rezilliklere tepki olarak sahadan cekti, medyadaki yozlasmayi aciga cikartarak galatasaray medyasini kuracagini soyledi. 3 senede 2 kere sampiyon oldu, fatih terim kendini siyasi amaclara masa edince en zor durumda kalan kendisiydi, cok radikal bir kararla gitti manciniyi getirdi(siz begenmediniz ama adam ferguson’i yenip pl’de sampiyon olmustu)-juveli realli gruptan cikti, takim neleri konusurken yabanci siniri vs. ile onu kesildi resmen. telles ve bruma gibi 100 senelik galatasaray’in yapmis oldugu ilk gelecege yatirim transferlerinj yapti(bir de ribery var zaten o da bu klasmanda zirvede). sikeye karsi acik acik konustu, geziyi dis mihraklar dolari cikartmak icin yaptiriyorlar safsatasina prim vermedi. e simdi bi durup bakinca sevilmemesi dogal. evrensel degerlerden ve basarilardan ne kadar uzak olursan o kadar tutuluyorsun bu cografyada.

    kulup tarihinin acik ara en iyi baskanlarindan. zaten sportif olarak da oyle.
  • 9535
    bu girdi sadece ve sadece taraftarın şu anki yönetim hakkında satış yapamıyor, transferde en kötü yönetim düşünceleri için yazılmıştır. kendisinin basarilarina vs herhangi bir yorum getirilmemiştir. bu kısmı en başa taşımak zorunda kaldım çünkü kimse okumuyor. buna ek olarak kendisi dönemi finansal tablolara bakmanız için link, başarı geldi ama malesef finansal olarak gelemedi;
    http://sportif.galatasaray.org/...netim-raporlari.aspx
    buna ek olarak her zaman olduğu gibi kendisi döneminde alınan bazı futbolcular sonraki başkanlar tarafından satılmıştır, bu hep oldu olacak. ama çok söylendiği için ekleyeyim;
    burak 8+ amrabat 3.5+bruma kiralama ile beraber 16.9+telles kiralama ile beraber 7.8+melo 4.2=36.9 sonraki yönetimler satmıştır. bu şekilde transfer zararı 54.23m euroya düşüyor.
    dursun aydın özbek için;
    (bkz: #2976323)

    kendisi döneminde galatasaray futbol takımı imza parası, bonus ve maaşlar hariç olarak bonservise 114m euro harcarken sadece ama sadece 22.87m euro satış yaparak galatasaray tarihinin en maliyetli dönemlerini yaşatmış, bize eksi 91.13m euro transfer bırakmışlardır. ama sorsak en başarılı en networklu en avrupai başkan kendisi, transferde en başarısız ise mustafa cengiz yönetimidir. taraftar biraz google'a baksa öğrenecek de nerede...

    2011-2012 sezonu;
    gidişler 15.83m euro
    gelişler 23.6m euro
    7.77m euro zarar

    2012-2013 sezonu;
    gidişler 2.83m euro
    gelişler 32.05m euro
    29.22m euro zarar

    2013-2014 sezonu;
    gidişler 1.8m euro
    gelişler 44.84m euro
    43.04m euro zarar

    2014-2015 sezonu;
    gidişler 2.41m euro
    gelişler 14m euro
    11.59m euro zarar

    total;
    gidişler 22.87m euro
    gelişler 114m euro
    91.13m euro zarar
  • 9536
    görevde kaldığı dönem içinde efsaneler arasına girmeyi başarmış eski başkanımız.

    ben kendisini beğenmeyenleri bir nebze anlayabiliyorum ancak kendisi dönemini yıkım olarak görenleri bırak anlamayı saygı dahi duymuyorum.

    galatasaray bayan basketbol takımı 2012-2013 sezonunda türkiye kupasını müzesine götürdü.
    galatasaray futbol takımı 2011-2012 sezonunda şampiyon oldu, kupayı kadıköy de kaldırdı.
    galatasaray futbol takımı 2012-2013 sezonunu da şampiyon kapattı.
    galatasaray bu sefer 2013-2014 sezonu başında oynanan süper kupa finalinde yine ezeli rakibi fenerbahçe'yi yenerek kupayı müzesine götürdü.
    galatasaray 2012-2013 sezonunda şampiyonlar ligi'nde büyük bir başarı elde ederek çeyrek finale yükseldi, grupta real madrid ve juventus bulunuyordu.
    galatasaray 2012-2013 sezonu başında oynanan süper kupa finalinde fenerbahçe'yi yenerek kupayı müzesine götürdü.
    galatasaray erkek basketbol takımı uzun yıllar süren basketboldaki şampiyonluk hasretini geçen sene sonlandırdı ki sanırım 25 sene sonra gerçekleşmişti bu olay.
    galatasaray bayan basketbol takımı bu sezon da türkiye kupasını müzesine götürdü.
    galatasaray bayan basketbol takımı avrupa şampiyonu oldu
    galatasaray bayan basketbol takımı rüya gibi geçen sezonu türkiye şampiyonluğu ile taçlandırdı.
    galatasaray erkek basketbol takımı tarihinde ilk kez euroligde çeyrek finale kalmayı başararak büyük bir başarıya imza attı
    galatasaray tekerlekli sandalye basketbol takımı avrupa şampiyonlukarına ambargo koydu

    ve diğer branşlarda yapılan başarılar.

    dünya çapında yapılan transferleri, başarıları vs es geçiyorum.

    şimdi şu kadar oyuncuya para verildi, şu kadara satıldı mantığını kesinlikle anlamıyorum.

    evinize beyaz eşya alacaksınız. diyorsunuz ki az yaksın, çok kaçsın, iyi soğutsun bir buzdolabı alayım. markalar belli imkanlar belli. en optimumunu alırsınız. ancak bazı arkadaşlar diyor ki niye en ucuzunu almıyorsun. en ucuzunu alıp bir ton sorunla uğraşıp, kapağını açıp biz mi üfleyerek soğutalım ?

    çamaşır makinesi alıp biz mi elimizde yıkayalım ?

    sonra aynı arkadaşlar diyor ki bunlara para verdin ama para kazanamadın.

    pardon 5 sene sonra bunları piyasadan daha pahalıya satmalıydık haklısın. telles, bruma transferlerinde ipe götürdünüz insanları size kalsa bunlarda satılmamalıydı.

    hataları var mıdır? tonla. transferden tut, tutuma kadar. mesela ben dursun aydın köstek dönemine destek olmasını hala hazmedemiyorum. kabullenemiyorum.

    ancak kolay kolay kimse kadıköyde kupa kaldıramaz, basketbol takımını sahadan çekemezdi.

    efsanesin başkan. hala yaptıkların konuşuluyorsa efsanesin.

    yapılan saçma transferlerini ve dursun bey'e desteğini unutmuyorum ama.

    iyi ki vardın.
  • 9537
    ünal aysal'ın gelmiş olduğu 2011-2012 sezonunda bir önceki sezonun enkazı kaldırılarak takım baştan aşağı yenilenmişti. dolayısıyla harcamanın yüksek olması çok olağan. bunun yanında kurduğu takımın iskeleti takımı uzun yıllar boyunca taşıdı. muslera hala kalede. selçuk bu sezon bıraktı. selçuk, riera ve necati teknik ekipte. elmander'den de yanılmıyorsam hala scout olarak faydalanıyoruz. ayrıca bruma gibi yüklü oyuncular kendi döneminde alındı ama dursun özbek döneminde satıldı. kendisine eksi, dursun dönemine artı olarak yansıması!?

    2011/2012:
    fernando muslera - €6.75m
    emmanuel eboué - €3.50m
    albert riera - €3.00m
    tomas ujfalusi - €2.00m
    felipe melo - kiralama ücreti: €1.50m
    engin baytar - €1.10m
    necati ates - €250th.
    johan elmander - bonservissiz
    selcuk inan - bonservissiz

    2012-2013:
    nordin amrabat - €8.60m
    wesley sneijder - €7.50m
    burak yilmaz - €7.00m
    hamit altintop - €3.50m
    dany nounkeu - €3.30m
    felipe melo - kiralama ücreti: €1.75m
    umut bulut - kiralama ücreti: €400th.
    didier drogba - bonservissiz

    2013-2014:
    bruma - €13.00m
    aurélien chedjou - €6.30m
    alex telles - €6.15m
    felipe melo - €3.75m
    umut bulut - €2.70m

    şimdi dursun özbek döneminde harcanan paralara, alınan isimlere, kazanılan başarılara bakarsanız aradaki farkı çok daha net anlayabilirsiniz.

    not: gelenler sadece bunlar değil, oldukça başarısız transferler de var. hatta hajroviç gibi bir rezalet de söz konusu (gidişinde yaşananlar). ama bana göre tarihimizin en başarılı dönemlerinden birini yaşadık. mali disiplini de sağlayabilseydi keşke, hanesine yazılan en büyük eksi o.
  • 9539
    fatih hoca ile girdiği ego savaşından galatasaray zararlı çıkmıştır. kendisi de bir o kadar zarar görmüştür. fatih hoca galatasaray'ın parasını tulun gibiler har vurup harman savunmasınlar diye göğsünü siper etmiştir yıllarca. hoca gittikten sonra ise akbabaların galatasaray'ın parasına çökmesini uzaktan seyretmiştir aysal.
    faruk süren'den sonra gelen en başarılı başkan idi ömrünün sonlarına doğru yaptıklarıyla başarılarını törpüledi.

    (bkz: efsaneydi ne efsane olarak kaldı ne de kestane oldu)
  • 9540
    sadece giden ve gelen futbolcular üzerinden değerlendirmek değişik bir kafa olsa gerek.
    o futbolcular armut mu topladı?
    maliyet hanesine oyuncu maliyetleri yazılıyor da gelirler hanesine, reklam, şampiyonluk veya şampiyonlar ligi gelirleri neden yazılmaz?

    adam yöneticiydi. parayı harcadı ve karşılığını da kulübe kazandırdı. salt ekside olsa konuşun ona bir şey diyen yok zaten. ünal bey şimdiki gibi imza törenlerinde koşuşturan bir adam da değildi. o tokluğa ulaşmış, ihtiyacı olmayan bir adamdı.
    herşeyi geçtim, öngörülü davranıp borçları dövizden tl ye çevirmesi bile yeter. mevcut kurla hesaplayınca devasa tutarlara ulaşıyorsunuz.
  • 9542
    keşke sadece satılan alınan hesabı değil de, 2 sene üst üste oynadığımız şampiyonlar ligi gelirlerinin (1 çeyrek final, 1 son 16) 2 kez şampiyon bir kez de 2. olarak tamamladığımız süper lig gelirleri, satılan kombineler, sponsorluk anlaşmaları, futbolcuların yıllık ücretlerini sabitleme gibi şeylerin hesabını da yapsaydık da ak koyun mu kara koyun mu ortaya çıksaydı. bunu hesaplayıp halen kendisine laf ediliyorsa ben bunu 2 şeye bağlıyorum;

    1- temel matematik eksikliği. toplama, çıkarma, çarpma, bölme.

    2- hadi neyse bunu söylemeyeceğim.
  • 9543
    futboldan da futbolcudan da anlamaz ama paradan çok iyi anlardı. bunu da bizzat kendisi defalarca açıklamıştı. o yüzden kurduğu kadro üzerinden övmek biraz saçma. sneijder'in gündemimize gelene kadar adını bile bilmiyordu muhtemelen. kendisinin en büyük günahı bülent tulun gibi bir adama haddinden fazla güveniyordu. futbol ile ilgili konularda da ona danışıyordu. futbol takımı ile ilgili kararlar terim, albayrak, ali dürüst ve bülent tulun ortaklığında alınıyordu. bu kişilerden üçünü gönderip bülent tulun'u tek başına bırakınca birileri zenginleşti, galatasaray fakirleşti ve ortaya tarihin en çöplerle dolu galatasaray kadrolarından biri çıktı. sözleşmeli yabancılarını kiralık gönderip ontivero, hajrovic gibi adamlara, endoğan adili gibi adamlara bonservis gömmek akıl karı değildi. dedim ya en büyük günahı bülent tulun'a çok güvenmesiydi.
  • 9544
    fatih terim sayesinde ve görece ekonomik durumdan (euro kuru) istifade edip hala efsane olarak görülebilen başkan.

    şampiyonlar ligi, loca, şampiyonluk gelirleri olmasına rağmen uefa ile anlaşma yapmak zorunda kalmış, buna uymamış ve dursun özbek döneminde avrupa'dan men edilmek gibi bir rezaletin altına imzasını atmıştır.

    daha euroleague rezaletinden bahsetmedim bile.
  • 9545
    zaten temel felsefesinin mali disiplin olmadığı eski başkanımız. dolayısıyla çok para harcatması üzerinden, bence, değerlendirilmemeli. temel amacı başarılı olmaktı, para harcattı ve başarılı olduğu dönemler oldu * haliyle ilk yıllarında takip ettiği felsefeye göre başarılıdır. sonraki yıllarda para harcatmasına rağmen başarılı olamamıştır. son yıllarında da başarısızdır. en nihayetinde de gitmiştir zaten. aslında bu kadar basit.

    bana göre efsane de değildir. efsane olması için cidden çok farklı şeyler yapması gerekirdi, herkese efsane denmez. belli bir bahar dönemi yaşatsa da daha sonra * kulübün mali olarak zora girmesindeki temel aktörlerden biridir. yine de futbol kulübünün temel amacı başarılı olmaktır, onun döneminde de başarılı olduk. haliyle genele vurursak, görevinde başarılı olarak gördüğüm başkandır. ama efsane demek... bilemedim. efsane statüsünde de değildir. keşke yaptığı yanlışları yapmasaydı da daha uzun süre devam edebilseydik.

    şu anki yönetimin * ise hiç para harcama şansı olmadı ki zaten. adamlar geldi ve 4 yıllık ffp kısıtlaması da geldi * şu durumda da 'adamlar para harcamıyor, ne güzel işte' demek de yanlış; böyle bir şansları yok zaten. zorunlu olarak mali disiplin yolunu tercih ediyorlar biraz da. transfer yapamıyorlar demek de biraz haksızlık oluyor bu bağlamda, para yok * adam satamıyorlar denirse de, önceden ne kadar adam satabiliyorduk ki zaten derim. sadece bu yönetime özgü bir şey de değil açıkçası. kendimi bildim bileli çok ekstrem satışlar yapamıyoruz.

    şu anki yönetim, evet; bence de transferler konusunda bir miktar beceriksizdir ama bu durum sadece onların beceriksizlikleriyle açıklanabilecek bir durum da değil. para olduktan sonra 3 e alamazsın gider 5 e alırsın yine beceriksiz olursun ama en azından transferi bitirirsin * ancak maalesef ffp yüzünden elimiz kolumuz bağlı olduğundan o da olmuyor. bin türlü parametre giriyor araya transferde, her şey her zaman düzgün gitmiyor. hiç olmayacak bir şey oldu; korona çıktı şimdi de misal. oyuncuların bir kısmı belki de virüs nedeniyle ülkelerinden çıkmak istemeyecek. transfer opsiyonları azalacak. bu yönetimin de, eğer bir dönem daha başkanlık yapacaklarsa, kadrosunu güçlendirmesi lazım. özellikle uluslararası transferlerle ilgilenecek biri şart yönetime. boşuna ego savaşına gerek yok, herkes galatasaray'ı düşünmeli. şu anki yönetimin özellikle uluslarası transferler konusunda biraz sınıfta kaldığı görülüyor.
  • 9547
    bitmiş bir galatasaray'ın küllerinden doğmasını sağlamıştır. kurduğu takım 2 kez üst üste şampiyonlar ligi gruplarından çıkıp 4 sene üst üste cl grupları görmüştür. bunun türkiye tarihinde başka bir örneği yok. ekonomik anlamda da doğru politikalar benimsemiştir. yönetimsel anlamda bahsediyorum tabii ki. kur sabitlemesi gibi şeyler...
    yaptığı yanlışlar var tabii ki ama artıları eksilerinden fazladır. fatih hocayı göndermesi, mancini döneminde yaptığı transferler ve 2. dönemindeki kötü yönetim kadrosu hatalarından bazılarıdır. yaptığı olumlu işlerden birisi ise fenerbahçe'nin şike sürecinde verdiği reaksiyondur. bunun yanında galatasaray uzun bir süre sonra neredeyse her kulvarda başarılı olmuştur. ayrıca galatasaray tarihinin en aktif ve etkili başkanlıklarından birini yapmıştır.

    bir de 4. yıldız ile ilgili konuşmak gerek diye düşünüyorum. kendisi gelmeden önce yıldız mücadelesinde gerideydik. gerek kurduğu takım, gerek açıklamaları ve psikolojik hareketleri olsun, karşı takımın yelkenleri suya indirmesini sağlamış ve büyük bir üstünlük kurmuştur. kurduğu takım 4 senede 3 şampiyonluk almıştır. galatasaray 4. yıldızı arkasında bırakmış, bugün 5. yıldız için mücadele ediyorsa kendisinin hakkını yememek gerekir diye düşünüyorum. kadroyu aziz yıldırım gibi maliyetli ve kalitesiz futbolcularla da doldurabilirdi. rakip takımlarla arayı açtık ve indirmemiz gereken son birkaç darbemiz kaldı. ünal aysal başkan seçilmeseydi bugün fenerbahçe'nin yerinde biz olabilirdik. acaba ünal aysal başkan olmasaydı ve ortada projesi olmayan başka bir başkan olsaydı 2. döneminde ağzı yanmış olan hocamız gelecek olan teklife evet der miydi?

    ünal aysal'ı sadece devre arasında yaptığı yanlış transferle değerlendirmek saçmalık. çok sevdiğim fatih terim'de 2. döneminde saçma sapan transferle kulübü büyük bir yükün altına soktu, kimse bunu konuşuyor mu?
    -hayır konuşmuyor.
    sebebi ne?
    -önemli olanın kendisinin bize yaşattığı süreç olması.
    fatih terim'in başarıları galatasaray'ın büyüklüğü konusunda çok önemlidir. bundan dolayı yaptığı hatalar kabul edilebilir görülür. aynı şey ünal aysal için de geçerlidir. hoca bir efsane, ünal aysal ile kıyaslamıyorum yanlış anlaşılmasın. ama sürece baktığımızda ünal aysal'ın gösterdiği performans olumlu bir performanstır. bunu kabul edin ya da etmeyin.

    borç kısmını irdelersek, söylebilirim ki ünal aysal suçsuz değildir. en başta söylediğim gibi, mancini dönemi transferleri takımın alım gücünü düşürmüş, kadro para etmeyen kalitesiz isimlerle şişmiştir ama para edecek futbolcular da vardır ki ilerleyen süreçteki transferlerimiz bu sayede yapılmıştır.
    geldiği takıma ve başarılarına bakıyorum da ne zannediliyor, para harcamadan bunları elde edebileceği mi?
    galatasaray'ın daima borcu vardı ve bu borcu sadece ünal aysal'ın sırtına yüklemek türk futbol iklimini ve özellikle galatasaray'ı hiç takip etmemiş olmayı gerektiriyor. aldığımız avrupa cezası ve ffp belası da dursun özbek beceriksizinin süreci kontrol edebilecek yetkinlikte birisi olmamasından kaynaklı. bu konu daha önce de konuşulmuştu. dursun özbek yanlış hamlelerde bulunmasaydı galatasaray ceza almadan yoluna devam edebilirdi. bunu bizzat ünal aysal'ın da açıkladığını hatırlıyorum. bu arada dursun özbek'e beceriksiz dedim ama kendisinin art niyetli olduğunu düşünüyorum.
    bu yüzden ünal aysal hakkında yapılan galatasaray'ın geleceğini sattı yorumlarını yanlış ve gereksiz buluyorum.
  • 9548
    galatasaray futbol takımının tarihindeki en başarılı ikinci dönemine başkanlık etmiştir.
    basketbolda fenerbahçe ambargosunu kısa süreli de olsa kırmıştır.
    hani bir zamanlar "psikolojik üstünlük" diye bir tabir vardı, aysal öncesi dönemde fener'in elinde olduğu konuşulurdu, doğruydu da, işte bunu tamamen terse çevirerek rakibe travma üstüne travma yaşatmıştır.
    üstelik bunu yaparken sağa sola yaranacağım diye şikeyi görmezden gelmemiş, insani bir halk dayanışması olan gezi parkını desteklemiş, twitter ve wikipedia'nın kapatılmasına yine uygar medeniyetlerde olacağı gibi tepki göstermiştir.

    çok çok çok büyük başkandır, fatih terim'e de sorsanız aralarının hiç bozulmamış olmasını tercih eder bu arada, çünkü galatasaray'ı seven ve avrupai bir kulübe sahip olmak isteyen herkes gibi fatih terim de bu durumun farkındadır diye düşünüyorum.
  • 9549
    kendisi başkan olurken zannedersem teleon programında “küçülerek büyüyemezsiniz, risk alıp büyüyebilirsiniz” gibisinden bir şeyler söylemişti. adamın gelme amacı mali disiplini sağlamak değildi, başarıya alışkın galatasaray taraftarına özlediği başarıları kazandırmaktı. bunda başarılı olmuşsa bence görevini yapmıştır.

    adnan polat yönetiminin çöp kadrosundan bir tek arda üzerinden gelir elde edilip, yakın tarihimizin en dominant oyununu oynadığımız 2011-2012 sezonunun kadrosunu tek bir yaz döneminde kurmak kolay değildir. ha orda da rezalet transferler olmuştu. yiğit gökoğlan, sercan yıldırım gibi. ama genele baktığımızda müthiş bir sezon geçirilmiş, kadıköyde kupa kaldırmak gibi belki bir daha hayatımızda göremeyeceğimiz bir aksiyonu yaşatmıştı.

    2012 2013 sezonunda gideceğimiz şampiyonlar ligine uygun kadro kurmak elzem olmuştu. dany, amrabat, hamit, burak gibi oyuncular alındı. tur atladığımız sezonda drogba ve sneijder geldi. turu geçmeseydik gelmezleri ama artık büyük oynamaya başlamıştık. schalke’yi eleyip çeyrek finale yükseldik. real’e 5 5 diye tempo tuttuk. her yönden unutulmaz bir sezondu. tarihimizin en rahat şampiyonluklarından birini yaşamıştık.

    bir sonraki sezon ise ne olduysa fatih terim ile araları açıldı. yerine mancini geldi. bir sürü rezalet transfere ve otorite eksikliğine rağmen juventuslu realli gruptan çıkmayı başardık. içerde tarihimizin en iyi oyunlarından birini oynarken dışarda pamuk şeker gibi dağılıyorduk. yine de 2. olarak bitirdik ve fenerbahçenin cezası nedeniyle direkt olarak şampiyonlar liginde yer aldık.

    bir de şuna değinmek istiyorum; bu adam zamanında riva ve floryanın haklarını kullanmak istedi, veto yedi. hükümetle zaten arası iyi değildi. yabancı serbestliği istedi, kabul görmedi. eli kolu bağlandı ve gitmek zorunda kaldı. hadi sizin deyiminizle diyelim, kaçtı. keşke herkes böyle kaçsa yahu. cidden.

    bu arada kendisine verilmeyen o haklar dursun özbek’e verildi. ne kadar utanç verici.
  • 9550
    artık rahat bırakılması gereken eski galatasaray başkanı. çünkü yaşı gereği* bir daha galatasaray başkanı olamayacaktır. dolayısıyla kendisinin dönemi geçmişte kalmıştır. durup durup başlığının hortlatılması ve hep aynı şeylerin tartışılmasını artık anlamsız buluyorum. çünkü ünal aysal devri bitmiştir, biteli de yıllar olmuştur.

    ben kendisini her zaman 2011 mayısında, bavulunda kulübe umut ve özgüven getiren, o kurduğu çilekli pasta kıvamındaki* takımla, 2 sene üst üste şampiyonlukla, 2 sene üst üste şampiyonlar ligi gruplarından çıkışımızla hatırlayacağım.

    her zaman derim, ünal aysal bir avrupalı'dan bile daha avrupalı bir insandı. olayları değerlendirme biçimi, eylemleri, söylemleri bu ülkenin 100 yıl ilerisinde bir insandı. aziz yıldırım ve diğer tüm galatasaray karşıtları görev süresi boyunca kendisinin kapasitesinde olmadığı için error vermiş ve rahat rahat at koşturdukları düzen son bulmuştur.

    sermaye arttırımını 105 yıllık türk kulüpleri arasında tarih boyunca uygulayan ilk başkandı. o güne kadar kimsenin düşünmediği bir opsiyondu. dönemin en çarpıcı ve düşman çatlatıcı hareketiydi. rakiplerin ikinci arttırımı nasıl devlet eliyle mızıkçı çocuklar gibi binbir şikayet ve ağlama yoluyla engellettiklerini unutmayınız. sonra bütün özentilikleriyle fb-bjk ikilisi hatta trabzon bile denedi bu sermaye arttırımını.

    önceki entrylerimde de söyledim sadece futbol branşında değil, basketbol, voleybol ve daha bir sürü branş da galatasaray çok başarılı günler geçirdi. kadın basketbol takımı şampiyonlar şampiyonu oldu, erkek basketbol takımı 23 yıl sonra ilk kez şampiyon oldu, euroleague'de çeyrek final oynayıp final-four'a kalabilmek için mücadele etti.

    1998'dan itibaren hiç durmadan zarar eden galatasaray 2012'de 14 yıl aradan sonra ilk kez onun döneminde kar açıkladı.

    mali, idari ve sportif başarının birlikte yürütülmezse, istikrarlı ve sürdürülebilir başarının asla yakalanamayacağını, bu üçünden biri bile doğru işlemezse diğer ikisinin de tökezleyeceğini ve bunun sonucunda da hep geçmişle avunmak zorunda kalınacağının altını çizdi ve bunları kurumsallaştırıp köklü hale getirmekle uğraştı.

    daha neler sayarım da, vaktinizi almak istemiyorum. büyük adamdı ünal aysal. sözde değil, özde vizyon adamıydı. belçikalı kültürünü, iş ahlakını sonuna yaşattı. fenerbahçeliler'in mesela ali koç'dan bekledikleri tek şey onun kendi ünal aysal'ları olmasıydı. ama o bile fos çıktı. türkiye'nin en zengin ailesinin çocuğu olması bile ünal aysal kültürünün yanına yaklaşmasına yetmedi. cidden batılı kültürü özümsemek parayla, zenginlikle olmuyor. bunu hiçbir zaman unutmayın.

    dediğim gibi ünal aysal'ı sadece galatasaray kulübü başkanı olarak görmek çok yüzeysel bir bakış açısının yansıması olur. oysa o gerek iş dünyasında yükselme, gerek iş yönetimi, davranış, konuşma tarzı, üslup, olayları değerlendirme karşısında takındığı akıl ve mantık süzgecinin özgünlüğü gibi açılardan örnek alınması gereken bir insandı.

    o yüzden artık geçmişte kalmış ve yaşı gereği bir daha da asla galatasaray başkanı olamayacak bir insanı tartışmayın. katkılarından dolayı teşekkür edin. o bunu en çok hak eden başkanlardan.
App Store'dan indirin Google Play'den alın