resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:83
Uyruk:Türkiye
  • 7263
    1. ergen ağzı falan denmiş, neyse ben bi şey demiyorum ona da, şişkinlikle ilgili laf edilememiş tabi. haklı.

    2. koskoca galatasaray 20 milyon euro yüzünden batmaz tabi. ama senin kadrondaki oyuncuların tek maliyeti verdiğin bonservis değil. bu nasıl anlaşılamıyor gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum. bi şirket yönetirken 20 kişinin yapacağı iş için 50 kişin varsa zarar edersin kardeşim, bu kadar da basit bu olay yahu. 50 kişiye ortalama 1 milyon versen yılda 50 milyon eder lan. en fazla ne kadar kar edebiliyorsun zaten. sen bunların üstüne bi de bonservise 20 milyon verip üstüne birazcık daha maaş eklersen zaten darboğazda olan kulübü içinden çıkılmaz hale sokarsın tabi amk.

    tabi burda 20 milyonu üç tane yıldıza verirsin mesela, getirirsin adamları, şampiyon olursun, geliri gideri dengelersin, batmazsın. ama bizimki bi s.ke yaramayacak adamlara 20 milyonu bayılırken, takımdaki şişkinliğe hayvani sözleşmeler yapmaya devam etti. bugün küfrettiğiniz o şımarık yerli sevicilik o dönemde başladı işte. selçuk'a burak'a o dönemde muhtaç edildik biz. fatih terim gittikten sonra. bugün bunun için de fatih terim'e küfrediyorsunuz ya hani.

    bu arada bütün bu dengesiz hesapları yürütmesinin tek sebebi fatih terim sonrası çaresizliğidir. görüyorsunuz siz de bunu, ama itiraf edemiyorsunuz fatih terim'in anlamsız hareketleri yüzünden. başarısız olacağını anlayınca her şeyin kendi başarısı olduğunu ispat etmek için çırpınmaya başlamış, çırpındıkça da batmıştır.

    neyse amk kime laf anlatıyorum ya.
  • 7265
    hala aynı noktadalar yarabbim.

    ne güzel yazmışlar transferleri. bak birader, bak güzel kardeşim, bana gelenleri söyleme sadece. kilit bir kelime grubundan bahsediyorum canım kardeşim, yüz kere mi yazayım?: "oyuncu göndermeden"

    gidenlerle beraber bi dengesini kur bunun ondan sonra konuşalım canım kardeşim benim. gidenleri de say, takımda kaç futbolcu varmış onu bi say bana güzel kardeşim nolur.

    ben sana dünyanın en basit şirket yönetim kuralından bahsediyorum: optimum eleman sayısı. eleman sayın olması gerekenin 2 katıysa zarar edersin. kadronda 0 oyuncu varsa 25 tane alman gerekiyordur, alırsın. ama kadronda 44-45 oyuncun varsa 6 7 tane adam almadan önce bunların 20'sinden bi zahmet kurtulman gerekir. ya nasıl anlayamıyorsunuz abicim nasıl lan nasıl? sinirlerim bozuldu gülüyorum yeminle.
  • 7269
    ooh geldi "abiniz" de tam oldu.

    ben yukarıya yazdım güzel kardeşim bak, fatih terim'in anlamsız hareketleri diye. anlamsız davranıyor, mal gibi davranıyor, daha yazayım mı?

    hamzaoğlu da derhal istifa etmeli, hatta mümkünse başganıyla beraber çeksin gitsin, mümkünse umut'la sabri'yi de götürsün, bu da tamam.

    şimdi siz de fatih terim nefretini bi kenara bırakıp yazabilirseniz 44-45 tane oyuncunun üstüne "oyuncu göndermeden" 20 milyon harcamanın hesabını, ben de aydınlanayım sevgili elitist kardeşlerim.
  • 9021
    taraftar kendisine şunu diyor: bi düş yakamızdan artık.

    yaptığı açıklamaların hangisi doğru amk? açık açık soruyorum lan, antrenmandayken kovmadı mı hocayı? bi daha görüşmemişmiş de televizyonda görmüşmüş, 24 saat süre verdim deyip antrenmanda kovmadı mı amk? fatih terim kendi gitti demeye getiriyor. yemezler de yiyenlerin olması manidar.

    fatih hoca gittikten sonra naptı ayrıca bu über başkan hele bi onu da anlatın. olm detaylara, politika gibi saçma sapan teorilere boğulmadan bi yukardan bakın. büyük şirket sahipleri genelde bunu yapar, bi tepeden genel duruma bakar, sonra detaya inip inceler durumu, böylece problemi daha sağlıklı çözer.

    ünal aysal 1. sene, fatih terim var, takım şampiyon.
    ünal aysal 2. sene, fatih terim var, takım şampiyon, takım şampiyonlar liginde çeyrek finalde, sadece şampiyonlar liginden 44m euro para gelmiş.
    ünal aysal 3. sene, fatih terim sezon başı gönderildi, mancini geldi, 20m euroya yakın bonservis parası çöp oyunculara verildi, oyuncu satışı yok, takım şampiyon olamadı, takım gruplardan çıktı.
    ünal aysal 4. sene, prandelli, basketbol şubesi maaş ödeyemedi, basketbolcular alacaklar dolayısıyla kaçtı, takım rezalet.

    ünal aysal out.

    gerçekten şu 4 seneye bi baktıktan sonra, bizimle taşşak mı geçiyosunuz arkadaşım?
  • 9115
    galatasaray'ın dursun özbek gibi izansızların eline düşmesindeki en büyük pay sahiplerinden. mancini döneminde devre arasında aldığı futbolcular ve takımdaki şişkinliği yönetememesi sonucu a2 takımını yıldızlar takımı yapmıştı. a2'deki adamlar milyon euro'lar alıyordu. üstelik yeni aldığı adamlar da ontivero gibi, koray günter gibi vasıfsızlardı. futbolcu alacaklarıyla öyle bir borç batağına soktu ki kulübü, basketbolcuların maaşını ödeyemez hale gelmiştik.

    kulübü o hale getirip de topukları bi tarafına vura vura kaçıp gittikten sonra tabii ki aklı başında kimse galatasaray başkanlığına aday olmadı. duygun yarsuvat'lar, dursun özbek'ler bu sayede gelip kulübün iki gram kalmış iliğini kemirmeyi başardılar.
  • 9120
    gerçekler acıdır.

    hadi baştan bir kez daha hatırlayalım neler yapmış.

    ilk iki senesinde çok başarılı olduğunu ben de kabul ediyorum. kulüp 8.likten şampiyonlar ligi çeyrek finaline uzandı.

    ünal aysal ilk geldiğinde yapılan transferler: muslera, eboue, riera, sercan yıldırım, ujfalusi, melo, engin baytar, ceyhun gülselam, selçuk inan, johan elmander.

    yıldızlar karması, helal olsun.

    toplam maliyet: 18.77 milyon euro.

    sonrasında başarısız transferler var. hala fatih terim dönemindeyiz bu arada, buna da kabul.

    sonrasında 2012-2013 devre arası, sneijder ve drogba geliyor. sonraki yaz döneminde bruma alınıyor.

    ------

    mancini dönemi devre arası transferleri: telles, hajrovic, salih dursun, koray günter, oğuzhan kayar, ontivero, veysel sarı, umut gündoğan, burdisso.

    toplam maliyet: 19 milyon euro.

    ------

    şimdi bu duruma bakınca, bana ünal aysal başarılı başkan diyebiliyor musunuz? zira kendisinin transferleri de durumun içine aldığımızda mali olarak başarılı olduğu tek dönem fatih terim dönemi. drogba için, sneijder için dileniyorsunuz ünal aysal'a da, o drogba, sneijder, bruma'yı nasıl alıyor biliyor musunuz? fatih terim'in getirdiği başarıyla alıyor.

    daha açık söyleyeyim, bak şöyle alıyor:

    http://www.uefa.com/...1975297_DOWNLOAD.pdf

    http://www.uefa.com/...2119544_DOWNLOAD.pdf

    bunlar sadece şampiyonlar ligi market pool. fatih hoca takımı şampiyon yaptığı için galatasaray şampiyonlar liginden iki yılda 45 milyon euro para aldı. 45 milyon euro.

    daha galatasaray tarihinde ilk kez o kadar yüksek meblağları görmüş stat gelirlerine, localara, kombinelere girmedik. daha şampiyonluk gelirlerine girmedik. yayıncı kuruluş gelirlerine girmedik.

    neden sadece şampiyonlar ligini söylüyorum. çünkü bu parayı türkiye'de alabilen başka bir kulüp yoktu ünal aysal döneminde.

    galatasaray şampiyonlar ligi'ne tek başına katılmıştı ve bu parayı, 45 milyon euro'yu tek başına aldı.

    peki ne oldu sonrasında?

    ünal aysal egosuna yenik düştü. her şey harika giderken, bu gelirleri birkaç yıl daha aldığımızda, o mancini döneminde saydığım oyuncuların maliyetinin altına girmediğimizde kulüp belki şu an tüm borçlarını bitirmiş, yıldız futbolcularla donanmış, amatör branşlarına çağ atlatmış bir kulüp olabilecekken, ünal başganın egosu sebebiyle fatih terim'den olduk.

    sonrasında ünal aysal'ın serbest düşüşünü izlediniz. mancini fatih terim'in kurduğu kadroyla şampiyonlar ligi gruplarından çıktı. devre arasında kendi yaptırdığı transferlerden sonra gelenden geçenden 4 yemeye başladık. getirdiği adamlar arasında tek işe yarar adam alex telles çıktı, onu da hala beğenen var beğenmeyen var. bu sırada ünal aysal a2 takımındaki eboue'ye milyonlarca euro borç biriktirmekle meşguldü. sezon sonu mancini gitti, sezon başı prandelli geldi. olmadı o gitti hamza hamzaoğlu geldi. basketbolcularımız alacakları ödenmediği için topluca takımı terkettiler. ünal aysal çıkış yolu olmadığını gördüğünde, "galatasaray taraftarının istediği olacak" sözüne rağmen kaçtı.

    o günden sonra duygun yarsuvat gibi aziz sevici bir başkanla sınandık önce, sonra dursun özbek geldi. sonra fatih hoca'nın eli değince her şey biraz daha sütliman olmaya başladı.

    daha çok anlatırım, çok şey var ama gerek yok. gerçekten gerek yok.

    bana göre ünal aysal, galatasaray'ın en efsane başkanı olabilecekken, egosu uğruna gelmiş geçmiş en sıkıntılı başkan olmuştur. yeri gözümde dursun özbek'ten dahi daha aşağıdadır, o derece.
  • 9179
    kendisini tarık çamdal transferi üzerinden falan eleştirmek komiktir, orası ayrı.

    kendisinin fatih terim ile birlikte yaptıkları, gerçek bir türk futbol tarihi ütopyasıdır. bir sezon önce 8. olmuş, psikolojik olarak bitmiş bir takımı ve taraftarı alıp göklere çıkarmıştır. muslera, elmander, melo, ujfa, eboue gibi isimler o dönemin transferleridir. kulübün ilk geldiğinde yer aldığı mali açmazdan çıkmasında büyük katkısı olmuştur. bunlar gerçekten başarılması zor işler.

    fakat sonrasında yaptığı hayati hatalar, bugünün mimarıdır maalesef. ne kadar ilk zamanındaki başarılarına meftun olsak da, bunu itiraf edebilmemiz gerekiyor.

    fatih terim'le ipleri koparmak istemesi bir ego sonucudur. bunu çok konuştuk, çok yazdık, evet, hocanın da hataları oldu fakat ilk döneminde tasfiye ettiği yöneticiler, fatih terim'in yerine hoca bakmalar, bülent tulun'lar falan yapılmaması gereken hareketler. sonrasında tek adam olma isteğiyle candan erçetin'i falan aldı yönetime.

    fatih terim gittikten sonra takımı toparlanamaz bir hale getirdi. mancini'yi getirdi, bunu hata sayamam. zira mancini ismini duyduğunuzda başarılı bir hoca getirdiğini düşünüyorsunuz. fakat mancini'nin unutulmaz bir devre arası transferler fiyaskosu var ki, şu entry'de mevcut:

    http://gss.gs/1708912

    arada yaşananlara değinmeyeceğim. başarısızlık, prandelli falan geçiyorum bunları. en son basketbolcularımız maaşları ödenmediği gerekçesiyle toptan takımı terketti.

    adamın fatih terim gittikten sonra yaptıklarını adnan polat'ın, duygun yarsuvat'ın, hele ki dursun özbek'in yaptığını bir düşünün. nasıl tepki verirdiniz acaba...

    bugünkü maddi açmazın içinde olmamızda mustafa cengiz'in söylediği gibi her yönetimin payı vardır. ama kimse kusura bakmasın, en büyük pay ünal aysal'ındır. ünal aysal kulübü bırakıp gittikten sonra başkan adayı bulamadı koca galatasaray farkında mısınız? o enkazı kimse devralmak istemedi çünkü. duygun yarsuvat'ı getirdik idare etsin diye.

    sonrasında da onun öğrencisi dursun özbek geldi. ünal aysal'ın bıraktığı enkazı biraz daha derine itmek için.
  • 9389
    dikkat ederseniz övüldüğü o muhteşem zamanlar hep fatih terim dönemidir. fatih terim'i göndermeyi başardıktan sonra yaşadığı serbest düşüş, devre arasında mancini'ye kurduğu 19 milyon euro'luk çöplük, o çöplüğü haklı çıkarmak için kurduğu yıldızlar karması a2 takımı (evet a2 takımında eboue falan vardı...), alacakları ödenmediği için kaçan basketbolcular falan hiç hatırlanmaz.

    büyük başgan.
  • 9473
    mancini'yi getirip şampiyonlar ligi'ni zorlama vizyonunu şu şekilde devam ettirmiştir ayrıca; hajrovic, ontivero, burdisso gibi 8-10 futbolcuya toplam 19 milyon euro devre arası harcaması yapmıştır, mancini'yi getirip şampiyonlar ligi'ni zorlayamayınca prandelli'yi getirip -herhalde uefayı zorlayalım diye düşünerek- devam etmiş, o da olmayınca belki eski günlerime dönerim, öğrencisini getireyim diyerek hamza hamzaoğlu'nu getirmiştir.

    çok vizyonludur.

    edit: pardon, duygun yarsuvat getirmişti hamza hocayı. prandelli'ye kadar olan kısmı aynı kalıyor tabii.
  • 9476
    şu şike sürecinde nasıl dik durduğunu biri bana anlatırsa sevineceğim başkan. türkiye'nin en büyük kulübüsün, bir önceki sezonu ligin orta sıralarında bitirmişsin, rakibin diye görülen kulüp şike yapmış, rakibin diye görülen ikinci kulüp de şike yapmış.

    kanunlar, yürütmeler açık, bu kulüplerin direkt olarak küme düşürülmesi gerekiyor, tartışmasının bile olmaması gerekiyor. sonra bir bakıyoruz, bu ikinci şike yapan kulübün başkanı federasyon başkanı oluyor, kanunlar değiştiriliyor, yayıncı kuruluş baskısıyla süper final diye bir ucube uygulama yapılıyor, ama bu türkiye'nin en büyük kulübünü yöneten arkadaş başarılı.

    niye başarılı, resmi siteden birkaç açıklama yaptı diye. aksiyon var mı, kanunlar uygulanmış mı, federasyonla konuşulmuş mu, olmadı fifa'ya, cas'a haksız rekabet başvuruları yapılmış mı? yok. ne yapılmış? "bu ateş üfleyerek sönmez" denilmiş, "kontrolünü yitirmiş zat" denilmiş, bu kadar. edebiyat parçalanmış yani.

    sonra türkiye dinamiğini bilmediğinden gitti. he ondan gitti evet.

    edit: bir ekleme yapayım başarısını ölçmeniz için. eğer biz 12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçı'nı kaybetseydik, fenerbahçe şampiyon oluyordu. ligi 9 puan önde bitirmemize rağmen. anlayabiliyor musun? bir önceki sezon şike yaptığı kanıtlanan ve şampiyonluğu buna rağmen tescillenen bu kulüp, ertesi sezon hiçbir şey yokmuş gibi süper final saçmalığı falan filan ve güle oynaya şampiyonluğunu ilan ediyordu lan. buna izin veren bir kulüp başkanı nasıl başarılı sayılabiliyor bu süreçte aklım almıyor.
  • 9494
    şimdi ben, ciddi anlamda ünal aysal'dan nefret ediyorum. hep bu minvalde entrylerimi gördünüz bugüne kadar.

    ama aslında işin aslı çok basit, ne ünal aysal haklıydı ne fatih terim. zira bu karakterler özel karakterler. öyle özel sektör profesyonelliğinde iş yönetemezsiniz bu adamlarla.

    mesela türkiye'nin en başarılı reklamcılarından biri serdar erener'dir. herkes bu adamla çalışmak ister, ama dışardan bakınca adamın giyim tarzının falan profesyonel modellemelere uymadığını görürsünüz. bu durumda bir patron rahatlıkla çıkıp, serdar erener gömlek giymeden toplantıya gelmiş, bu ne rahatlık deyip kovabilir adamı. haklı mı? değil abi işte. o adam özel bir adam, o adamla çalışacaksan bazı durumlara katlanacaksın.

    şimdi ünal aysal - fatih terim olayında gücün bulunduğu yeri tersine döndürelim. eğer işten çıkarma gücü fatih terim'de olsaydı, hoca da ünal aysal'ı kovardı, ve o da hata yapmış olurdu.

    çünkü aslında fatih terim de, ünal aysal da özel karakterler. yakalanmışken kaçırılmayacak fırsatlar. güç ünal aysal'ın elinde olduğu için o kovdu fatih terim'i. ve bana kalırsa galatasaray'ın minimum 10 yılını çöpe attı.

    ben kendisini bu yüzden sevemiyorum. tersi olsa fatih terim'i sevemezdim.
  • 9502
    mustafa cengiz kendisinin yanında çölde vahadır.

    galatasaray başkanlarıyla ilgili bildiğim bir şey varsa, o da yönettiği dönem bittiğinde başkanlık seçimindeki aday sayısı o başkanın kulübü ne durumda bıraktığını anlatır.

    ünal aysal gittiğinde galatasaray başkan adayı bulamamış, duygun yarsuvat gibi bir adamı idare etsin diye başkan seçmiştir.

    bugün ise liseliler kulübü kayyuma devrettirmeye çalışmakta, arkadan 7 tane başkan adayının geldiği söylenmekte.
  • 9631
    mali olarak kötü değil, berbat yönetti. ama o berbat yönetimin ana sebebi dümenini kaybetmesiydi, o dümenin adı da fatih terim'di.

    kulübü mali olarak düzlüğe çıkarabilecek hamleler yapıyordu, her şey çok iyiydi. fakat fatih terim'i gönderdikten sonra "başarı fatih terim'in değil, benim" diyebilmek için, saçma sapan transfer hamleleri yaptı. milyon eurolar alan adamları a2 kadrosuna gönderip, bir devre arasında mancini'ye onteviro'lardan, hajrovic'lerden oluşan 19 milyon euro'luk kadro kurdu.

    eğer o 19 milyon euro'yu harcarken oyuncu satabilseydi mali olarak başarılı olurdu. hem getirdiği adamlar başarısız oldu, hem de kulübün maaş yükü inanılmaz seviyelere çıktı.

    bu sürecin sonunda da hatırlarsanız, basketbol takımının tamamı maaşları ödenmediği için sözleşmelerini feshetti.

    gören gözler için inanılmaz dersler var bu hikayede. mali olarak iyi yönetmenin en önemli yolu yaptığın hamlelerin başarılı olmasıdır. fatih terim'i şimdi göndersen, o gün mancini'nin eboue'yi kadro dışı bıraktığı gibi, gelen hoca donk'u falan kadro dışı bırakacak. sonra yığınla transfer yapılacak, sonra yine çöküş.
  • 9839
    yaptığı iş iyiydi, çok iyiydi. ilk dönemi 96-2000 dönemi dışında galatasaray'da en özlediğim dönem hatta. bir önceki sezon kümede kal galatasaray tezahüratları arasında bam üçlüsüyle boğuşan galatasaray'ı alıp 2 sene sonra şampiyonlar ligi çeyrek finalinde real madrid'in dizlerini titreten galatasaray'a dönüştüren iki kişiden biriydi.

    fakat yaptığı iş bi yandan da çok riskli bi iş. başına doğru adamı getirmediğinde, özellikle bizimki gibi eleştirinin ölümcül olduğu, sabrın neredeyse hiç olmadığı coğrafyalarda ve galatasaray gibi sıfırı tüketmiş bi camiada, başarısız olduğun anda altına girdiğin maliyet seni batıracak noktaya gelebilirdi.

    avrupai bakabilen bi adam ünal aysal, bu yüzden böyle düşündü, böyle yaptı zaten fatih terim sonrası döneminde. mesela fatih terim'i gönderdikten sonra mancini'yi takımın başına getirdiği yer ispanya, ingiltere falan olsaydı muhtemelen çok daha başarılı olurdu. çünkü ünal aysal'ın düşünce yapısı tam olarak, kaliteli bi şey ortaya çıkarmak istiyorsan yatırımdan kaçmayacaksın şeklinde. sneijder mi abicim en alınabilir orta saha, getir, bakma maliyetine çünkü kaliteli iş ortaya çıkarırsan o maliyeti katlarsın zaten.

    mantıklı.

    ama o kaliteli işin ortaya çıkması lazım.

    ve burada, yukarıda kullandığım çok önemli bir söz öbeği devreye giriyor: "`bizimki gibi eleştirinin ölümcül olduğu, sabrın neredeyse hiç olmadığı coğrafyalarda`..."

    bu coğrafya zor abicim işte. zor yani, insanı zor, inanışı zor, sabırsız... kendi kültürünü yanlış tanıyan ve asıl kültürüne değer vermeyen bir coğrafya burası. ulan kendi kurtarıcısına, atatürk'e bile galiz küfürler eden milyonlarca, bakın milyonlarca diyorum insan barındıran bi ülke burası. salieri kompleksini dibine kadar yaşayan insanlarız hepimiz.

    o yüzden, böyle riskli bi proje yapacaksan, başında doğru adam olacak. bu adam illa ki fatih terim olmak zorunda değil tabii ki, öyle bi şey söylemiyorum, günün sonunda fatih terim bi insan, allah gecinden versin bi yerde aramızdan ayrılacak falan. sadece kabul etmek lazım gelir ki bu işi en iyi kotarmış, başarabilen, kavga edebilen falan insan fatih terim yani. okan buruk falan diyemiyorum mesela, görmedik daha. sergen bi ara olacak gibi oldu ama sonra itirazın, laf ebeliğinin bokunu çıkardı, olmayacak yerde hak aramaya kalktı, samimiyetini kaybetti.

    bunların en başarılısı fatih terim'di, evet. bence ünal aysal'ın hatası da, bu kadar avrupai düşünerek gerçekleşmiş oldu. "ligi tanıyan hoca, ülkeyi tanıyan hoca" diyoruz ya. işte ünal aysal da "ligi, ülkeyi tanıyan başkan" olamadı. olsaydı başka çözümler bulurdu, yolları ayırmazdı, ve şu an çok başka şeyler konuşuyor olabilirdik.

    olan galatasaray'ıma oldu. çok yazık oldu.
  • 10033
    kimse kusura bakmasın ama bugünlerin mimarıdır. popülist konuşma ve aksiyonlar çok güzel döneminde, ama ne bu konuşmaların, ne de bu aksiyonların bir sonucu olmuştur.

    yıldırım demirören şike sezonu sonrası, üstelik başkanı olduğu takım da şike yapmış olmasına rağmen kendisinin döneminde federasyon başkanı olmuş, buna engel olamamıştır. bugün federasyondaki kirli yapılanmanın mimarı o federasyondur.

    basketbol takımını sahadan çekmiş ama bunun devamını uluslararası kuruluşlarda getirmediği için fenerbahçe güle oynaya şampiyon olmuş, ertesi sezon da hiçbir şey olmamış gibi takımımız sahaya çıkmıştır. takım trafikte kalıp maça geç kalsa ve sahaya çıkmasa aynı sonucu alırdık zaten.

    kendi yönetiminde lobi faaliyeti oluşturabilecek ali dürüst, abdürrahim albayrak gibi güçlü isimleri sırf fatih terim nefreti sebebiyle tasfiye etmiş, yerlerine candan erçetin gibi isimleri getirmiştir.

    ama çok güzel konuşuyordu, hakkını vermek lazım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın