resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:83
Uyruk:Türkiye
  • 3254
    alper potuk'u almadığı için eleştirilen başkanımız. 22 yaşında daha tam kapasitesiyle oynamayan sadece gelecek vaadeden bir oyuncuya 6-7 milyon euro vermek oldukça mantıksızdı zaten. türk futbolcular 25'ine gelmeden tam kapasiteye ulaşamıyor. selçuk inan bile 25-26'dan sonra parladı.

    şunu artık kabul etmeliyiz, biz mario götze gibi draxler gibi oyunculara sahip olamayız ülke olarak. adamlar 18-19 yaşında üst düzey futbol oynuyor. alper potuk ne yapmış da 6.2 milyon euro artı 2 oyuncu ediyor.

    ikincisi erken seçim kararı almısı eleştiriliyor. bence oldukça mantıklı bir hamle. seneye zaten seçim olacaktı ve o seçim beklenseydi belki karşısına daha güçlü adaylar çıkacaktı ya da misyonunu tamamladığını düşünüp çekilecekti. ama şimdi gireceği seçim de çok daha güçlü bir yönetimle başkan olarak devam edecektir ve 3 yıl daha başımızda olacaktır.

    burak yılmaz hakkında basında satılacağı yönünde iddialar çıktı. 50 milyon euro veren çıkarsa satması gerekir. aksi takdir de burak yılmaz bu sezon bize zaten 30-40 milyon euro kazandırdı şampiyonlar liginde attığı gollerle. arda'yı göndermesi büyük hataydı. burak'ı yollayacağını zannetmiyorum.
  • 3267
    son günlerde yönetiminden ayrılmasını istediği kişiler ve o kişilerin adamları tarafından gerek sosyal medya, gerek yazılı ve görsel medya'da sürekli eleştiriye maruz kalan başkanımız. bu adamı yaptığı icraatlar yönünden beğenmeyebilirsin, kafan uyuşmuyor olabilir ama 2 yıl önce her anlamda dibe vurmuş bir spor kulübünü ayağa kaldırdı ve herkesin buna saygı duyması gerekiyor. futbol takımında elbette ki fatih terim'in emeği çok fazla, ama şunu da unutmamak gerekir ki; fatih terim ünal aysal'ın yönetimine güvenerek geldi. yani ünal aysal olmasaydı ya da güçsüz bir yönetim, fatih terim'de geri gelmezdi. nitekim adnan polat istediğinde gelmemişti. neden? çünkü hocada biliyordu, o yönetim ile başarının gelmeyeceğini.

    spor yöneticiliğine olan acemiliği ile verdiği demeçler *, insanlara her yöneticinin katı olmadığını, her şeyi saklamayan, hem medyayı hem de taraftarı açıkça bilgilendirilebileceğini gösterdi. en azından 2 sezondur her branşta içimiz rahat ise, mali durum çok çok iyi olmasa da kendisinin çok başarılı bir iş adamı ve ekonomi dehası olduğunu bilmemiz nedeniyle içimiz rahat. ben son yıllarda böylesine güven veren bir başkan görmedim. yukarıda da yazdım, ilk dönemlerde acemiliğinden kaynaklanan hataları oldu. yanlış söylemlerde bulundu * ama bunların hiç birisini bilerek yaptığını düşünüyorum. afedersiniz ama bu adam salak mı ki, futbol takımı bu kadar iyi giderken o takımın hocasını göndererek kendi ayağına sıksın?

    belli ki, yıllardır süregelen sistemi değiştirmek istiyor. o da biliyor ki, bu sistem ile dünya'nın en büyük 10 kulübü içerisine girilmez. öyle sen şunu dedin, ben bunu dedim, şunu ben yaptım gibi şeylerle kaybedilen zaman bize zarar veriyor. baştan aşşağı kurumsallaşan, herkesin görevinin belli olduğu bir sistem kurmak hedefi başkanın. en azından her şeyi uzaktan izleyen bir taraftar olarak ben böyle görüyorum. klasik kafada olan bazı yöneticiler de haliyle yabancılık çekiyor, kırılıyorlar, alınıyorlar. hemen küsüyorlar. oysa onlar da bu sisteme entegre olsalar, kendi ayağımıza sıkmasak şöyle. ya arkadaş, 100 yılı aşkın bir kulüpsün, başarıların olmuş, ama istikrar sağlayamamışsın. neden? hep bu sistem yüzünden. her gelen bir şey yapmaya çalışmış, birileri beğenmiş, birileri beğenmemiş ve sonunda bölünmüş, yıllarını kaybetmiş bir galatasaray ortaya çıkmış.

    bunun böyle olduğu belliyken; başkan çıkıyor bir açıklama yapıyor, bir yönetici tam tersi bir açıklama yapıyor aynı gün içerisinde. nasıl kurumsal bir yapıdasın sen o zaman? fikir ayrılıkları olur, ama dışarıya medya olarak tek bir açıklama verilir. bakıyorsun, semih haznedaroğlu 2 yıldan beri saçma sapan açıklamalar yapıyor. yok şike konusunda fenerbahçe'ye destek olunmalıymış, yok eboue bu takıma yakışmıyormuş, yok stadı beşiktaş ile paylaşmalıymışız vs. ya arkadaş, camia tüm bu söylediklerine karşı, yönetim karşı açıklamalar yapıyor ama yönetici bir adam tam zıttı şeyler söylüyor. akıl alır gibi değil!

    bir transfer oluyor, o transfer ile ilgilenen yönetici hemen kendini pazarlıyor. zamanında haldun üstünel, şimdi bülent tulun gibi. yerli transferlerde de ali dürüst ve abdurrahim albayrak gibi. ben hiç bir dünya kulübünde ya da dünya kulübü olma hedefinde olan bir takımın yöneticilerinin böyle böbürlene böbürlene medyanın karşısına çıkıp ''bu transferi ben bitirdim'' dediğini duymadım, okumadım. bizimkiler, oyuncunun yanından ayrılmıyor nerdeyse. * ya senin görevin bu zaten kurumsal yapı içerisinde. eleştirenlere bakıyoruz, neden seçim kararı almış, neden kaosa sürüklemek mi istiyor falan mı diyorlar. eyyamcı diyenleri bile duydum, okudum başkana.

    kafam basmıyor benim. ali dürüst giderse, fatih terim gidermiş. abdurrahim albayrak giderse takımdaki arkadaşlık bozulurmuş, yerli transferlerde zorlanırmışız falan filan. bir adam gidiyor diye, fatih terim'de ben bırakıyorum diyecek birisi mi? eğer öyle ise; fatih terim galatasaraylı mı yoksa ali dürüst sporlu mu derler. bir adamın varlığı ile milyonlarca taraftarın sevgilisi ve kulüpte kalmasını istediği insan çekip gidecek mi? yapmayın. misal, abdurrahim albayrak olmazsa, koca galatasaray takımı dağılacakmış gibi ifadeler dolaşıyor. semih haznedaroğlu desen ayrı bir olay. yönetimin içerisinden medya'ya haber sızdıranlar mı desen. bunun gibi milyon tane. işte tüm bunlar, başkanın da dediği gibi 15 yönetici olmasından kaynaklanıyor. bu kadar çok insanın olması bir yarar sağlamıyor. belli kemik bir kaç yönetici ile bu iş gayet iyi yürür. geri kalan işler için ise, profesyoneller görevlendirilmeli.

    sonuç olarak, alacağı her kararın tek bir çıkarı olmadan galatasaray'ı seven bir galatasaray taraftarı olarak arkasındayım başkanın. yıllardır köhne ve eskimiş sistemler ile kulübü yönetmek isteyenlere karşıyım. dünya artık bir köy. insanların bu dünyadaki gelişmeleri göremeyecek kadar kör olması inanılır gibi değil. kurumsallaşamazsan, tek ve güçlü bir yapın olmaz ise bu piyasa da sana ekmek yok. ha sizler, 10 yılda bir gelen başarılar ile yetiniyorsanız bilemem. ben bir taraftar olarak; gelişen, büyüyen, adını tüm dünyaya duyuran, markalaşmış, her branşta adından söz ettiren, özellikle avrupa'da başarılar kazanan, mali yapısı güçlü bir galatasaray istiyorum. bunu da şu aşamada gerçekleştirecek tek kişi ünal aysal. galatasaray'a ihanet etmediği sürece, başkana karşı olan herkesin de karşısındayım. bu başkanı küstürmek, göndermek için uğraşan herkes net bir şekilde galatasaray düşmanıdır. galatasaray'ın büyümesini istemiyordur. ya kendisinin bir çıkarı bozuluyordur, ya da cidden galatasaraylı değildir.

    bilmiyorum, buraları okuyor ya da birilerine okutup kendisine iletilmesini sağlıyor mu ama; diyeceğim tek bir şey var başkan. sakın bırakma, mücadeleye devam.
  • 3270
    --- alıntı ---

    ünal aysal akıllı adam hem de çok akıllı. daha 2 gün önce fatih terim'in yemeğinde ünal aysal'a güzellemeler yapan faruk süren dahil bugün herkes ama herkes seçim kararını eleştiriyor, tüm lise teakkuzda ise ünal aysal doğru iş yapmış. kimsenin beklemediği şekilde, erken hamle yapmış ve belkide kendisine yönelecek bir silahı önceden sezip ekarte etmiş gibi görünüyor. kendisine karşı planlanan darbeye, alttan alta oyanlara, her konuşulanı basına sızdıranlara karşı asıl darbeyi kendisi gerçekleştirmiş gibi görünüyor. en komik olan kısmı albayrak ile devam etmeyecek dendiğinde adam gelmiş buraya fatih terim yalnız kalacak diye yorum yapıyor yahu bu kadar mı uzaksın tuttuğun takımdan asıl fatih terim albayrak dan rahatsız olan ve istemeyen!

    kısacası ünal aysal zamanında inan kıraç güdümünde bir yönetimle iktidara geldi. başarılı oldu ve şu an herkes galatasaray'a başkan olmak istiyor çünkü biliniyorki artık başkan olmak kolaylaştı, ekonomi tıkırında, takım tıkırında. başkan da inan kıraç'ın değil, kendi listesiyle devam etmek istedi. bu cepheler bir biriyle savaşacak veya ünal aysal'a karşı ittifak yapacaklardı işte bu noktada ünal aysal erken davranıp tüm cepheleri dağıttı.

    büyük savaş var örneği alper potuk transferine bakalım. galatasaray anlaşıyor, oyuncu tamam diyor sonra bir anda fenerbahçe devreye giriyor deniyor ama atlanan bir ayrıntı var. halil ünal telefonla ali dürüst'ü arıyor ancak ulaşamıyor. telefon sürekli kapalı olduğu için muhattabımız dahi yok denilerek fenerbahçe'ye evet deniyor. ali dürüst yeni yönetimde olamayacağını öğrendikten sonra bu transfere acaba taş mı koydu? ünal aysal'a bu şekilde zarar mı vermek istedi? amaç galatasaray sevgisi mi yoksa koltuk sevgisi mi? hepsi böyle albayrak yönetime girecekse para yardımı yapar, otobüs yollar eğer yönetimde değilse verdiğini de geri alır. medya da size şirin görünmek için her şeyi yaparlar siz de gerçek yüzlerini öyle sanıp aldanırsınız.

    şu an galatasaray'ın profesyonelleşip, şahısların değil de kurumsal ve modern bir yapıya bürünmesi ile inan kıraç, ali dürüst, albayrak vs.. vs.. onca ismin istediği zaman gelip işlerine ve egolarına balans ayarı çekebileceği bir kulüp olarak kalması arasında bir savaş veriliyor. desteğiniz kimden yana olacaksa işte dün akşam izlediğiniz kupa finalinde bir gün bulunabilme ihtimalinizde ona göre gelişecek!

    --- alıntı ---

    http://eksisozluk.com/entry/34097517
  • 3273
    seçim kararı alarak riskli bir işe girmiştir. dıştan göründüğü kadarıyla her şey yolunda. içeride neler donuyor tam bilmiyoruz. ama bildiğimiz bir şey varsa şu ana kadar bu adamın yanıldığını pek görmedik. her zaman dediği gibi profesyonelleşme adı altında adeta karınca gibi çalışan bir yönetim kurulu kuracak gibi. önünde iki seçenek var. birincisi bu seçimler istediği gitmeyecek ve bir kaos ortamına dönecek. ikincisi ise galatasaray'a bir sistem kurup isimleri önemsizleştirecek. umarım ikinci seçenek olur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın