• 3
    daha dün ülkenin cumhurbaşkanı "ülkede 300 bin afgan var, 120 bini kayıtlı" demişken yerden göğe kadar haklı tezahürattır. gerçek sayılarının çok daha fazla olduğuna inanıyorum ancak söylediği doğru bile olsa memlekette 180 bin tane kayıtsız, evinize girip sizi doğrayıp kaçıp gitse bulunamayacak adam var demektir. küçücük çocuklara eş gözüyle bakan, taşlayarak kadın öldüren, medeniyetten gram nasibini almamış ve doğma büyüme savaşın içinde olan ne idüğü belirsiz adamlar memlekete doluşuyorsa bunun düşüncesi bile insanları dehşete düşürmeye yeter. daha biz kendi sapığımızı, katilimizi doğru dürüst cezalandıramazken bu hiçbir kaydı olmayan primatları nasıl durduracaksınız? gizli kapaklı anlaşmalara ve paraya konu oldukları için onlara karşı kendimizi savunsak üstüne bi de biz suçlu çıkarız.

    memlekette demokratik tepkilerin verileceği bütün platformlar susturulmuşken de stadyumdan çıkan sesler çok doğaldır. umarım ilerleyen zamanlarda daha da gür sesle yankılanır.
  • 42
    ülkemde mülteci istemiyordumdan ziyade ülkemde istila istemiyorum demek daha doğru olur. zira mülteci dediğin 2-3k bilemeden 100k falan olur. bizde 13 milyon sığınmacı var. bunun bir istila olduğu çok belli. türk milletinin aklının başına gelmesi için 13 sene geçmesi gerekti maalesef. umarım ülkeyi yönetenler halkın baskısı ile bir aksiyon alır.
  • 4
    her daim atılması gereken slogan. bu sloganı destekleyenler için ırkçılık ithamları gördüğüm en saçma itham. mesela ırk meselesi değil bi kere, bu ülkeye afgan da girmesin, suriyeli de, hırvat da, boşnak da, yasa dışı ve kaçak ise türk kökenli de girmesin. olayın ırkla alakası yok. şuan yaklaşık olarak 10 milyon mülteci olduğu söylenmekte, halk açlıktan kırılıyor, gençler işsiz, eğitim kalitesiz, aciller dolup taşıyor, hastalar yoğun bakım yeri bulamıyor, arabaya 3 kat vergi, telefona 2.5 kat vergi veriyorsun, ömründe yılda 1 ay tatil yapabilen kesim %1. sen ne kendi vatandaşına yaşam kalitesi sunabiliyorsun ne de gelen mülteciye yaşamak dışında katkı sağlayabiliyorsun. bu şartlar altında ülkemde mülteci istemiyorum, sloganı da sonuna kadar destekliyorum. ırkçılıkla alakası yok bu işin, sen önce götüne don giy, sonra millete yardım et, kendi vatandaşına faydası olmayanın kime faydası olacak. (katarlılar hariç)
  • 46
    kesinlikle katıldığım başlık.

    bugün hemen birşey yapmazsak yarına çocuklarımıza bırakacağımız bir vatan kalmayacak. kendi kendine vatanını işgal ettiren bir toplum olarak atalarımız dirilip karşımıza gelse bunun için mi biz canımızı verdik, bunun için mi çektik onca çileyi dese verecek tek bir cevabımız yok.

    artık yeter!!!
  • 9
    son derece haklı slogandır. all refugees welcome diyenler toplanıp, afganistandan eslerini kızlarını bırakıp, burada sahillerde cimlere uzanan tiplerden alıp evlerinde barındırabilirler, bu sayede biz de vergisini verdigimiz hizmetlerden az da olsa faydalanma sansı buluruz. ama eminim bu entelektüellikte sınır tanımayan ve dunya iyisi insanlar bırak evinde bakmayı, suratına bile bakmıyordur.
    konuyu ırkcılıkla baglamak ise tamamen ezikliktir. medeniyette sınır tanımayan avrupa ulkeleri vizesi olan adamı kapıdan donduruyorken, ne oldugu belirsiz adamları, hic bir kontrole tabi olmadan ulkeme gelmesini istememek kadar haklı bir talep olamaz.
  • 37
    saçma sapan yürütülen bir politika sebebiyle bugünlere gelmiştir mülteci sorunu. bu kadar birlik olabilen, dara düşen insana anında destek olan bu millet elbette mültecilere de elinden gelen desteği verirdi. ama öyle bir politika izlendi ki bugünlerde artık maalesef mülteci istemiyoruz durumuna geldi süreç. tabii sadece politika değil suriyelilerin genel tavrı da bu durumda etkili oldu. mersin otogarda çalışan arkadaşlarımın anlattıklarına göre kendilerine verilen yemeği beğenmeyip atanlar varmış, etrafı pislik içinde bırakmışlar. şimdi böyle bir durumda böyle insanlara kimse yardımcı olmak istemez. mersin halkı mesela hali hazırda çok tepkili zira şehri günden güne yaşanmaz hale getirdikleri söyleniyor. kısacası devletin bir an önce mülteci sorununu halletmesi gerekiyor. yoksa günden güne daha kötüye gidecek.
  • 47
    tam tersine istiyoruz. daha çok istiyoruz. hatırladığım kadarıyla necip milletimiz son 13 yıldır verdiği oylarla hep daha çok mülteci istemiştir. son yaptığı seçimle önümüzdeki dört yılda 25-30 milyon daha mülteci istediğini açıkça beyan etmiştir. ben istemiyorum ama bana koyduk mu diyenler baya bir istiyor. keşke sadece onların cebine hayatına ırzına dadansalar!
  • 6
    sürekli pişman olmalarıyla meşhur, eski “yetmez ama evet”çi ılık bir takım liboş dışında herkesin hemfikir olacağı bir slogan. medeni dünya mültecileri ülkesine almak için 15-20 tane diye pazarlık yaparken senin ülken 10 milyonu zorluyorsa ve bunlar daha dün kafa kesilen, kadın taşlanan bir coğrafyadan gelmişse bu sloganla stadları inletmek taraftarın görevidir.

    bu başta bahsettiğimiz ılık liberallerin anlamadığı ve ancak pis foşikler şeklinde yaftalamayı becerebildiği konu ise aslında şudur, bu tepki esasında tek tek o mültecilere yönelik bir tutum değildir, bu bir vakadır ve sorumlusu iktidardır. tepkinin adresi de orasıdır. çünkü sınır güvenliğini sağlayamayan bir devlet yok hükmündedir. buna tepki göstermek de vatandaş olmanın gereğidir.
  • 54
    vatanını milletini bayrağını dilini seven kimse istemiyor sığınmacıları. ama dikkatli olmak, bu işi atatürk diplomasisiyle çözmek gerekiyor.

    ortam çok gergin. bu kansızlardan gelecek bir karşı hamle bize 6-7 eylülü yaşatır. o yüzden sakin kalmak, tepkiyi demokratik yollarla göstermek gerekiyor. neden mi?

    birincisi sen onu savaştan kaçan tırsak sanıyorsun ama adam çocukluğunu boş 7.62 kovanlarıyla oynayarak geçirdi hatta buraya geldiği günden beri yer altı dünyasını ele geçirip gizlice ve tepeden tırnağa silahlandı. sen de bedelli askerlik celbini bekleyedur.

    ikincisi senin ülken ülkenin menfaatlerini hiçe sayan ... * bir güruh tarafından yönetiliyor. bunları buraya toplayanlar, sizce bugünleri öngörmüyorlar mıydı? bu işin temelinde insaniyet olmadığı gayet açıktır. isterseniz iş gücü diyin, isterseniz sosyopolitik dönüşüm iticileri diyin, isterseniz de nefret kalkanı diyin. bu yığın burada bu konumdaysa bunlar istediği için.

    üçüncüsü hukuk var, her daim güçsüze balyozu indiren uluslararası hukuk var. soykırım benzeri iftiralarla uğraşmamak veya ulusal çapta en ufak bir karışıklığı, iç savaş durumunu fırsat bilip soluğu ankara'da alacak bm koalisyon güçleri falan istemiyorsan sakin kalman lazım. çok soğuk bir ihtimal kabul ediyorum ama durumları müdafaa edebilecek ekonomik güce sahip değiliz.

    peki ne yapmalı? gereklilik kipinde söylüyorum ama yapılması gerekenin yapılacağına dair en ufak bir inancım yok. yine de söyleyeyim. şimdi 3 milyondan fazla kayıtlı sığınmacının dışında vatandaşlık verdiklerin ve kaçak şekilde burada bulunanlar olduğunu biliyorsun değil mi? e kardeşim çök kaçakların tepesine, bulduğunu sınırdışı et. kayıtlı sığınmacı veya vatandaş olanların arasında önleyici kolluk araması gibi, suç takibi gibi hukuka uygun faaliyetlerle tehlikeli ya da karanlık olduğunu tespit ettiklerini de etkisizleştir, gücünü kır. hatta şartlar oluşuyorsa vatandaşlıktan çıkart. uğraş yani adamla. en son baktın dünyadan tepkiler geliyor, açıver sınır kapılarını. burada hukuken güvende hissetmeyen adamların kaç tanesi burada kalmak ister? gitmeyenler için de, ülkeleriyle müzakere edip zemin yoklamak gerekiyor. aslında güçlü bir avrupa devletinin de insan hakları adına garantör olacağı bir uluslararası anlaşmayla suriye'ye dönmeleri en doğrusu. ama bunu doğru düzgün uygulamak için başta söylediğim gibi atatürk tipi bir diplomatik zekaya sahip olmanız gerekiyor. o da bizde yok.

    ne yapmamalı? yaşadığım şehirden kokladığım ve gördüğüm tabloyu anlatıyorum. konya'da yaşıyorum ve bugün gün boyunca şehrin merkezi çok gergindi. sayısız tartışmaya, birkaç tane de şiddet olayına tanık oldum. akşam saatlerinde de - bence - provokatör olan bir grup şehrin merkezinde insanları suriyelilere açıkça saldırmaya teşvik eden nidalar atıp, toplu taşımaya binmek için bekleyen kalabalığa "koyun olmayın, artık uyanın" diye bağırarak ve daha sonra tekbir çekerek* yürümeye çalıştılar ve trafik de dahil çevre güvenliğini tehdit ettikleri için polis tarafından durduruldular. şimdi evdeyim, görece sakin bir mahallede yaşamama rağmen birkaç dakika aralıklarla polis sireni duyuyorum. ve ben bunları yazarken merkezin ciddi olarak karıştığı haberi geldi. ihtiyar anne babama, sevgilime evden çıkmama talimatı verdim çünkü ortalık kaos kokuyor, provokasyon kokuyor. (anlattığım olaylardan saatler önce polis uzun namlulu silahlarla merkezdeydi, yani istihbarat almıştı, suriyelilerin yoğun yaşadığı bölgede sokaklar bomboştu. olağan akışta birtakım çelişkiler gördüğüm için provokasyon olarak değerlendiriyorum) çıkacak ulusal çaplı bir karışıklıkta biz zararlı çıkarız. o yüzden hiçbir şekilde lince yol açmamak, galeyana gelmemek gerekiyor. hak etmedikleri için değil, kendi dirliğimiz düzenimiz için. birileri çocukça arınma gecesi düşleri kuruyor olabilir ama ben burada milli mücadelenin ilk belgesi olan havza genelgesinde azınlık eylemlerine karşı bizi haksız duruma düşürecek eylemlerden uzak durmamızı salık veren mustafa kemal zekasını hatırlatmak istiyorum.

    biraz uzun bir yazı oldu ama toplumsal ve çok ciddi bir konu bu. o yüzden uyarmak, kendimce bilinçlendirmek istedim. son olarak okuduğunu anlamakta zorlanma ihtimali bulunan arkadaşlar için ekliyorum:

    türkiye türklerindir ve ne mutlu türküm diyene.
  • 38
    en büyük sorun türk toplumuna uyum sağlayamıyorlar, sağlamak gibi bir amaçları da yok. kendi gelişmemiş kültürlerini yaşamaya devam ediyorlar.
    türkiye’den avrupa, amerika gibi bizden daha gelişmiş ülkelere giden türk vatandaşları, gittikleri ülkeye uyum sağlıyor, kurallarına uyuyor, dilini öğreniyor. bunlar ise bizim toplumumuzu araplaştırmaya çalışıyor. kusura bakmayın ırkçılık değil bu kültür meselesi, türk insanın diğer toplumlardan daha üstün olduğu görüşünü benimsemiş değilim. ama bu adamlar pilavı eliyle yiyen, yalın ayak gezen bir toplum. bunlar bizzat şahit olduğum konular, internetten vs gördüğüm değil.

    insani yardım olarak elimizden geleni yaptık, milyonlarcasına ülkemizi açtık, bizim çocuklarımızın, gençlerimizin rızkını paylaştık. ama artık yeter...
    bayram günlerinde ülkelerine huzur içerisinde gidebiliyor bu insanlar, bu yükü artık ekonomik olarak kaldıramıyoruz, ülkeye geldiklerinden beri tek yaptıkları yiyip, içip üremek. 3-4 kadın, 12-13 çocuk. hastaneler, maddi yardımlar sayıları 5-10 milyon olan bu kişilere yapılacağına benim vatandaşıma yapılsın. konut sektörü patladı, sürekli talep artışı var. ev satın almayı geçtim, artık varoş mahallelerde bile kiralar 7-8 bin tl oldu.
    yeter artık, misafirlik bitti.
    şimdi kendi yaralarımızı sarma zamanımız.
    karşı görüşte olan lütfen kendi evini paylaşsın.
App Store'dan indirin Google Play'den alın