1
maalesef artık kabul etmemiz gereken gerçektir. biz sporu sevmiyoruz, kazanmayı seviyoruz. fanatizmi seviyoruz, bir taraftar grubunu arkamıza alıp sağa sola dayılanmayı seviyoruz.
fair play, organizasyon, alt yapı, liyakat yok bizim spor kültürümüzde. bu yüzden bize uluslararası şampiyonalar veya olimpiyatlar verilmiyor. bu kafayla gidersek daha da verilmeyecek.
en basitinden 20 milyonluk bir şehirde gs, fb ve bjk bile senede kapalı gişe anca 1-2 maç oynuyor ki onlar da derbi zaten. en kıymetli gördüğümüz takımlarımızı bile şöyle 15-20 maç kapalı gişe destekleyemiyoruz. güya bu takımlar bizim sevgilimiz. her milli maçımız olay. siyaset de, gruplaşma de... ne dersen de. insanlar gitmiyor maça.
80 milyonu geçkin bir ülkede herhangi bir futbol veya basketbol maçının full seyirciye oynanması lazım. en büyük salonumuz 15, en büyük stadımız 52 bin kişilik.* dolması lazım buraların. futbol ve basketbol dışındaki branşların ratinglerde en azından ilk 30-40'a girmesi lazım. ama bırak atletizm, su veya salon sporlarını daha futbol veya baskette bile dolduramıyoruz buraları.
vakıfbank dünya şampiyonu olur, 1 akşam haberlerde şöyle bir 30-40 saniye değinilir, sonraki gün yine 300 kişiye oynar maçlarını. fener euroleague şampiyonu olur, gelir evindeki ilk maçını 3 bin kişiye oynar. beşiktaş avrupada grubu lider geçer döner evinde 40 bin kişilik stadının anca % 60-70'ini doldurabilir. şehrin göbeğinde bu stat ve sadece 40 bin kişilik.*
mesele kazanmakta ki o bile yeterli motivasyonu sağlamıyor. e biz en değer verdiğimiz branşlarda kendi takımlarımıza bile % 100 destek olamıyorken bize ne diye dünya kupası veya olimpiyat versinler. izlanda-nijerya maçını kaç kişi izler konya stadında? veya olimpiyat stadındaki bir 1500 metre koşusuna kaç türk gider?
niye versinler abi adamlar bu organizasyonları bize? biz sporu sevmiyoruz ki...
fair play, organizasyon, alt yapı, liyakat yok bizim spor kültürümüzde. bu yüzden bize uluslararası şampiyonalar veya olimpiyatlar verilmiyor. bu kafayla gidersek daha da verilmeyecek.
en basitinden 20 milyonluk bir şehirde gs, fb ve bjk bile senede kapalı gişe anca 1-2 maç oynuyor ki onlar da derbi zaten. en kıymetli gördüğümüz takımlarımızı bile şöyle 15-20 maç kapalı gişe destekleyemiyoruz. güya bu takımlar bizim sevgilimiz. her milli maçımız olay. siyaset de, gruplaşma de... ne dersen de. insanlar gitmiyor maça.
80 milyonu geçkin bir ülkede herhangi bir futbol veya basketbol maçının full seyirciye oynanması lazım. en büyük salonumuz 15, en büyük stadımız 52 bin kişilik.* dolması lazım buraların. futbol ve basketbol dışındaki branşların ratinglerde en azından ilk 30-40'a girmesi lazım. ama bırak atletizm, su veya salon sporlarını daha futbol veya baskette bile dolduramıyoruz buraları.
vakıfbank dünya şampiyonu olur, 1 akşam haberlerde şöyle bir 30-40 saniye değinilir, sonraki gün yine 300 kişiye oynar maçlarını. fener euroleague şampiyonu olur, gelir evindeki ilk maçını 3 bin kişiye oynar. beşiktaş avrupada grubu lider geçer döner evinde 40 bin kişilik stadının anca % 60-70'ini doldurabilir. şehrin göbeğinde bu stat ve sadece 40 bin kişilik.*
mesele kazanmakta ki o bile yeterli motivasyonu sağlamıyor. e biz en değer verdiğimiz branşlarda kendi takımlarımıza bile % 100 destek olamıyorken bize ne diye dünya kupası veya olimpiyat versinler. izlanda-nijerya maçını kaç kişi izler konya stadında? veya olimpiyat stadındaki bir 1500 metre koşusuna kaç türk gider?
niye versinler abi adamlar bu organizasyonları bize? biz sporu sevmiyoruz ki...