• 1851
    içerisinde 657'ye bağlı iş garantim bile olsa son yıllarda hayatımda yaşadığım sağlık sorunlarını falan bir şekilde atlatırsam yakın zamanda kendisinden ayrılmak istediğim, maalesef güzel olan her şeyin bir bir yok olduğu canım ülkem.

    olmuyor atam. bizi bitirdiler, bizi yok ettiler. 20 yıl içinde her şey tamamen yok olacak. ben mesela bu kadar zorlu şeyleri atlatıp, maddi manevi enerji harcayıp iyileştikten (inşallah) sonra yolda giderken sırf biri canı istedi diye katana ile başımın vücudumdan ayrılması ile ölmek istemiyorum. veya ilerde çocuk sahibi olursam kız erkek hiç fark etmez güvenli bir şekilde yetiştirebileceğime hiç inanmıyorum.

    ne yapacağım bilmiyorum ama iyileştikten sonra bir almanca kursuna yazılıp ailemi de yanıma alıp almanya'da pizzacıda çalışırım, daha huzurlu yaşarım, yaşatırım. üzücü olan şu ki bunu yapmak da öyle yazıldığı gibi kolay ve sadece kişiye bağlı değil...

    ne diyeyim ki, allah hepimizin yardımcısı olsun.
  • 1852
    uyuşturulmuş toplumunun her koşula ve gündeme 'buna da şükür - vardır bir bildikleri' şeklinde yaklaşmasının tezahürlerini yaşayan ülkedir.

    milliyetçilik soslu devlet taparlık ve eylem karşıtlığı, ülkeyi yönetenlerin hiçbir eylemine karşı halktan bir tepki almayacaklarını bilmeleri ve buna göre rahatça hareket etmeleri ile neticelendi. bugün ülkücülük, türk milliyetçiliği öcalan'ın meclise gelip konuşmasına öncülük etme cesaretini kendinde bularak bu işin zirvesini yaşattı. ne olacak ki? ne tepki çıkacak? 2025 yılına adım adım girdiğimiz bugünlerde türk milletinin herhangi bir olaya vereceği en büyük ve şiddetli tepki, instagram'da 2 milyon paylaşımlı bir story zinciri oluşturmaktan öte gidemez. aksini düşünen var mı?

    kimse geçmiş günlerin eskimiş hikayeleri ile maval okumaya kalkmasın. yarın terörist başı meclise gelse, ev hapsine ayrılsa ve hatta tamamen hür bırakılsa dahi devlete köle zihniyetli hale getirilen, devletin yürütme organlarına tapma eğiliminde olan bir toplumun cılız sesler çıkartan istisnaları hariç olmak üzere tamamı kendisine verilen hikayeyi özümseyerek devletimin yanındayım modunu açacaktır.

    türkiye insanı uzun bir çalışmanın ürünü olarak bu hale getirildi. yeni türkiye denilen şeyin tam karşılığı işte budur. tepkisiz bir halk, ne yapsa bir şekilde koltuğuna tutunan yöneticiler, 3 günde gece ile gündüz arasında politika değiştirebilen siyasi partiler, sosyal medyada bir kontrol mekanizması dahilinde story paylaşarak kendi vicdanını tatmin etmesine izin verilen bireyler. toplumlar kendilerinin yansıması olarak yönetilir. toplumun hali de bundan öte değildir.
  • 1853
    her halk hak ettiği şekilde yönetilir lafının tezini, kanlı canlı şekilde uygulamalı olarak gösteren ve maalesef sonuçlarını iliklerine kadar yaşayan ve yaşayacak olan insanların içinde bulunduğu dört bir yanı ayrı güzellikte olan vatan toprakları. baştaki kişilere ve oluşumlara laf atmayın hiç, esas laf atacaklarınız gözününüz önünde duruyor iyi bakarsanız. çevrenizde, okulda, iş yerinde hatta ailenizde bile…
  • 1856
    gerçek fetocular dışında herkesin fetocu ilan edildiği, gerçek teröristler dışında herkesin terörist olarak yaftalandığı, gerçek milliyetçiler dışında herkesin milliyetçi olduğu; son 22 yıldır eğitim, sağlık, hukuk gibi ülkenin can damarlarının temeline dinamit yerleştirilen ülke.

    atatürk'ün gösterdiği yoldan şaşılırsa neler olacağını 2016 darbesinde görmüştük ama akıllanmamışlar. ne diyeyim, bunlara 1 kere bile oy vermediğim için içim çok rahat.
  • 1857
    ne kadar büyük ve kudretli bir devlet olduğunu yurtdışına gittiğinizde daha iyi anlıyorsunuz. öyle vizesiz gidilen sırbistan, arnavutluk, bosna falan değil bu ülkeler, bildiğin almanya, fransa ve ingiltere gibi ülkelerden bahsediyorum.

    yanlış insanların elinde heba olması durumu değiştirmez, türkiye şu an avrupa'nın ve orta doğu'nun garantör ülkesidir. türkiye'nin zayıflaması ya da yok olması, şu an hiçbir büyük ülkenin işine gelmez emin olun. nato'nun en güçlü ordusuna sahiptir bi kere. en son savaşı 70 sene önce görmüş, tamamen prosedür icabı var olan ordulara benzemez bu güçlü ordu. 40 yıldır bizzat savaşın içindedir. hatta orta doğu'da israil ile birlikte en fazla savaş tecrübesini geçiren, bu da yetmezmiş pkk ile uğraşan, doğu akdeniz ile uğraşan, suriye ile uğraşan ve tüm bunlar yetmezmiş gibi belki de 40 yıldır içini kemiren cemaat ve darbe ile uğraşmış bir ordudur bu ordu. şu mücadeleyi verebilecek hiçbir ordu yoktur avrupa üzerinde, adım gibi eminim buna.

    ruslardan it gibi korkan batı ülkeleri türkiye'nin yokluğunda direkt ruslarla muhatap olmak zorunda kalacaklar ki zaten en büyük kabusları ruslarla karşı karşıya gelmek çünkü dediğim gibi artık 1940larda değiliz, bu ülkelerin savaş tecrübeleri yok. rusya bile 2 senedir bilfiil ukrayna ile savaşmakta ki elde ettikleri bu savaşa değdi mi sabaha kadar tartışılır.

    bu konulara girmek istemiyorum ama rusya ile ukrayna aynı masaya oturmadığı müddetçe avrupalılar kabuslar görmeye devam edecekler aman savaş sıçrayabilir mi korkusundan dolayı. eğer savaş bir sıçrarsa, bu kez birbirleriyle dalaşmasınlar diye kurulan yapay devletler (lüksemburg, isviçre gibi devletler) bile kurtaramaz sınırlarını.

    2022'de bir kere istanbul'da masaya oturmaya kalktı bu iki devlet, barış sağlanamadı. önümüzdeki dönemlerde yine masaya oturacaklar ve yine türkiye'de oturacaklar, elleri mahkum buna. başka bir devlet yok güvenebilecekleri. daha önce de yazmıştım, bi 10 sene sonra falan bu ülkeyi bambaşka yerlerde göreceğimizi düşünüyorum.

    pkk'yı boşverin. pkk fiilen 2015'de bitti zaten. türk ordusu analarını belledi onların ırak'ta ve suriye'de. önceden derme çatma kurulan karakollara saldırı yapılabilirdi ama artık içimizdeki kemirgenlerden kurtulup kendi savaş malzemelerimizi üretebiliyoruz artık. hadi saldırsınlar 90'lardaki gibi de görelim. daha inlerinden çıkmadan kafaya güdümlü füzeyi yerler. ne olduğunu bile anlamazlar. teknoloji gelişti artık, sosyal medya falan da var. dağdakilerden daha çok tiktok'ta pkk sempatizanı vardır aq. götü yiyen dağa çıksın da görelim. önceden dağa çıkmak tek çareydi ama artık değil. çok da uzatmak istemiyorum bu konuyu.

    öcalan denilen kişi sadece bir simge artık. hiçbir gücü yok. hadi diyelim gücü var, senin elinde adam zaten. yani düşün, örgütün kurucusu, birinci figürü tutsak altında yıllardır. kurtuluş savaşında atatürk'ün yunan ordusu tarafından esir edildiğini düşünün. aynı şey işte. yıllardır aynı terane. bitti abicim pkk. arabistan'a giden emekli topçu bile değil bu örgüt artık.

    eğer ölmezsek 10 sene sonra görürüz neler olacak.
  • 1859
    ortalama bir doğu milletini yöneterek; kara propagandaya maruz kalmasına, anadolu'da halkı tesvik ederken cebine idam celbi sıkıştıranlara, halinden memnun bir şekilde bizi iç anadolu'ya sıkıştıran antlaşmaya imza atanlara rağmen 7 düvele ve iç siyasette isyan çıkaran kürtçülere karşı mücadele verip bu ülkeyi kuran büyük türk yüce mustafa kemal atatürk'ün kurmuş olduğu devlettir. 100 yılı devirmis, yüce atatürk'ün emaneti olan bu kutsal devletin 101. yılında böyle korkunç şeylere şahit olmak, bölünme korkusu yaşamak benim çok zoruma gidiyor. acı gerçek, biz ulu önder'in emanetine sahip çıkamadık. ihvancıların, bebek ve asker katilleriyle bir olup devletin anasını aglatmasina; yüce atamızın kurduğu partinin başındakilerinin ise bu rezilliklere çanak tutmasına ve hatta bu süreci sahiplenip "tohumlarını biz attık" demesine şahit olduk. daha beter neye şahit olacağız dedikten 24 saat bile geçmeden beterin beterine şahit oluyoruz. bunca şey gördükten sonra hala neye şaşırıyoruz o da çok garip. aslında garip değil; insan ne olursa olsun canının cananı bayrağına ve biricik memleketine küsemiyor, müstehak diyemiyor, konduramıyor. allah sonumuzu hayır etsin.
  • 1860
    israil'in güvenliği için abd tarafından finanse edilecek ülkem. şii kuşağı israil'in kuzeyinde denize çıkmış iran'da üretilen roket iha vsr şii koridorundan israil'in sınırına ulaşıyor. israil ve abd bu koridoru kürt devleti ile engellemek istiyor. pkk tasfiye edilecek suriyede bir kürt devleti kurulacak türkiye ile başlangıçta dost planı uygulanacak. akp, chp, mhp ve dem anlaşmış gözüküyor. yapacak pek fazla bir şey yok.

    milli takımımız dolu dizgin ilerliyor çok güzel dünya kupasına kalırız gibi montella liderliginde.
  • 1861
    cumhuriyetinin 100. yılını coşkuyla kutlayıp 101. yılını kutlayamadan boğazımızda düğümlendi.

    maalesef, 22 ekim 2024 tarihi, bu ülkenin en karanlık döneminin miladı olarak tarihe geçmiştir. hiçbir spor müsabakası, ulusal veya uluslararası alanda alınacak hiçbir sportif başarı, 22 ekim 2024 tarihi ile başlayan ihanet sürecini unutturmayı bırak, gündemden bile düşürmeyecektir.

    bu ülkeye ihanet edenlerin o makamlara, milletin oylarıyla geldiğini hatırlatmak isterim. bugün ülkede olan bitene hayret ediyorsak, ihanet içerisinde bulunan siyasi partilerin aldıkları oy oranlarının neden bu kadar yüksek olduğunu düşünmek daha çok uykularımı kaçırıyor.
  • 1862
    büyük bir hainliğe maruz kalan vatanımızdır.

    biliyorum ki sosyal medya hesaplarının adminleri burada bizimle beraberler, kendilerinden dileğim her zor günde olduğu gibi bugün de diğer takım taraftarlarıyla ortak bir açıklama yayınlamaları ve bu hainliğe karşı sağlam bir duruş sergilemeleri. meydanın boş olmadığını, bu ülkenin tüm vatanseverlerinin bu ihanete karşı geldiğini göstermemiz gerekiyor. lütfen bu konuyu ciddiye alalım.
  • 1863
    cumhuriyetinin 101. yılında iflas bayrağını çekmiştir. mustafa kemal atatürk'ün vermiş olduğu nefes her ne kadar son 20 yılı sancılı geçtiyse de 100 yıl yaşamasını sağlamıştır ama içinde bulunduğumuz gün itibariyle tabutuna belki son değil ama ilk çivi çakılmıştır.
    çok değil 10 sene önce meydanlarda idam ipi sallayanlar bugün bölücübaşı için gelsin mecliste konuşsun diyor. bu nasıl bir akıl tutulmasıdır? iktidarı, muhalefeti hep bir elden bir ülkeyi bir rejimi yıkılsın diye yakasından paçasından çekiştiriyor.
    zaten binbir ekonomik, sosyal zorlukla ömür geçiriyoruz. vergi adı altında devlet kazancımızın tamamına çöküyor yetmedi harcayamadığımız paradan bile vergi alınmaya kalkılıyor.
    hastanede bebeklerimiz, sokakta kadınlarımız kızlarımız öldürülüyor, insanlar sırtlarından enselerinden bıçaklanıyor...
    bunun üzerine de bugün siyasi zerzevatın açıklamaları... ne yapılmak isteniyor? sabrımız mı sınanıyor anlamadım?
    hala daha kaybedecek şeylerimiz var belli ki... ama birgün kaybedecek hiçbir şeyimiz kalmayacak, işte o gün korkun bizden.. yumruklarımız, dişlerimiz sıkılı halde bardak doldu taşacak... ama bir taşarsa da...
  • 1864
    bugün iktidarının ortağı tarafından söylenilen sözleri ben söylesem direkt içeri atılırım, isyerinde söylesem işten kovulurum, evde söylesem babamdan dayak yerim, kendi evimde söylesem eşimden fırça yerim, oğlum ileride suratıma tükürür. ama çok rahat bir şekilde ifade edildi. sanırım anayasa yapmak için bir desteğe ihtiyaç vardı ve bu destek de böylelikle sağlanmış olacak. yazıklar olsun. malum iktidar ortağının da ne kadar kaypak bir milliyetçilik güttüğünü herkes anlamıştır umarım. emeği geçenlerin kursağından su bile geçmesin.
  • 1867
    40 yıldır siyasi varlığını terör karşıtı olmakla borçlu olan bir partinin ve onun genel başkanının, bir anda her şeyi unutup apo’ya ciddi ciddi çağrı yaptığına, apo’nun da ciddi ciddi meclise girip konuşma yapacağına inanan yüzbinler var. vallahi de hak edildiğimiz gibi yönetiliyoruz billahi de.

    ali koç’un yarın sabah nevizade gecelerini söylemesi gibi oksimoron bir olay bahçeli’nin yaptığı. neden, ne için yaptı bilmiyorum, nedenini bilemem elbette ama yaptığı çağrının amacı gerçek bir çağrı olmadığı kesin. ya halen aklım hayalim almıyor, buna inanıp kıyamet kopartan kitleye. olum gerçekten siz iyi misiniz ya? adamlar daha 1 hafta önce kredi kartlarından kesinti yapacağız dediler, herkesi bi yoklayıp vazgeçtiler. apo meclise gelecekmiş, vay aq.

    apo’nun yeri bellidir arkadaşlar. gözleri bağlı şekilde uçaktan getirilip indirildiği imralı’dır. değil erdoğan, bütün dünya bir araya gelse, o herif çıkmayacak oradan. it gibi orada ölecek fetö gibi. bi rahat olun.
  • 1868
    ızledigim bir şovdan aklimda kaldigi kadariyla, orwell ve 1984 eseri bir distopya degil, utopyadir bizim icin. gectik biz seni uzgunum orwell.
    ve suan bu distopyanin en en kotu yerindeyiz: hala umudun oldugu, acaba duzelir mi diye icimizden gecen evre.
    yakinda hic umudun kalmadigi gunleri de gorecektir canim ulkem. bence artik o kadar cok kopru gectik ki, kopruden once son cikis falan hicbir anlam ifade etmiyor.
    teroristbasinin serbest birakilmasi konusunda, abimle 2017'de kavga etmistim, cikartacaklar dedim. bu referandumda evet demek tamamen aptallik, gel etme dedim. hain ilan edildim. :)

    ben umudumu kaybedeli cok oldu dostlar. ozellikle genclere baktikca gorebiliyorum bunu.
  • 1869
    22 ekim’den itibaren iç savaş sürecine girmiş olan ülkedir. mustafa kemal’in gençliğe hitabe’sinde bahsettiği ‘bir gün’ bugündür.

    --- alıntı ---
    ey türk istikbalinin evladı!

    işte bu ahval ve şerait içerisinde dahi vazifen, türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

    gazi mustafa kemal atatürk
    20 ekim 1927
    --- alıntı ---
  • 1870
    22.10.2024 tarihinde meclisinde bulunan ve ezici bir azınlıkta kalan (meclis mevcudunun %10'undan az) ve adında milliyetçi ifadesi bulunan bir partinin uzatmalı lideri tarafından ülkenin en büyük teröristinin affedilmesine yönelik çağrı yapılan ülke.

    bu çağrıyı ana muhalefet lideri yapsa; milyonlarca insanı terörist olarak yaftalamaktan utanmayacak insan görünümlü olan bir çok biyolojik oluşum, şimdiden güzellemeye, bu çağrıyı normalleştirmeye çalışıyor. onların bundan sonrasını okumasınlar zira gerek yok, bir durum olursa ben onların sahipleriyle konuşurum. muhatabım ya da dengim onlar değil sahipleri.

    gel gelelim bu çağrının sebeplerine, aslında tek sebep var. anayasa değişikliği. iktidarda bulunan anlayış ve parti, gün ve gün erimekte. eskiden anayasa değişikliğini referanduma götürmek için gerekli olan sayıyı kendileri sağlayabilirken. 2015-2016 yılları sonrası az önce bahsettiğimiz siyasi partiyi iktidarına ortak etmek zorunda kaldı. ancak 2023 yılında yapılan seçimlerden yeterli çoğunluğu gene sağlayamadı ve yeni ortaklar edinmek zorunda kaldılar. ve bu çağrı bunun sonucu.

    burada değerlendirme yapmak gerekirse, son cb seçimlerinin ilk turunda %49 oy alarak toplumsal oranda azınlığa düştüğü iyice belirgin bir hale gelen iktidar cenahı, ülkenin tüm yürütme işlerini kendisinden yaklaşık 4 kat daha az oy alan küçük iktidar ortağına yaptırmakta. bu bile bu iktidarın ne kadar basiretsiz bir yönetim anlayışı olduğunun bir yansıması.

    birde çağrının muhattabı olan siyasi partiye gelecek olursak. tüm seçmenlerinin iradesini ve çektikleri sıkıntıları bir terör örgütü liderinin içerde ya da dışarda olmasına indirgememeleri gerek. tüm bir bölgenin ya da insan topluluğun terörle anılmasının önüne geçmeleri gerekirken, bu hususu daha da derinleştirmeleri kendi toplumlarına ve seçmenlerine zarar veriyor.

    son olarak, ab, almanya, iran vs. gene analizler kasılmış. pek analiz kasılacak durum yok. iktidar bu işi beceremiyor. daha geçenlerde geberip giden fettoş itine ülkeyi teslim ettikleri gibi, açılım süreci gibi pek çok rezalette olduğu gibi kendi çıkarlarına uygun düşen bir hususu, ülke menfaatlerinden ileride tuttuklarına defalarca şahidiz. bu durumda bundan farklı değil. anayasayı değiştirmek için terörist affı yapacaklar. aynı şekilde, sokaklarda gezen 20- 30 adet suç kaydı bulunan katil, gaspçı, tecavüzcü, hırsız, namussuz bir ton yaratığı, uyuşturucu ticaretine eleman lazım diyerek saldıkları ve hatta hiç içeriye almadıkları gibi.

    son olarak ülkenin yeni sloganı çok güzel olmuş; hem kandil dağı, hem domuz bağı. sonumuz hayrolsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın