1
fatih terim'in italya macerasindan sonra gorulen olgu. ulke icinde basarili olan teknik adamlar'in hicbiri avrupa'da takim calistir(a)miyor. ote yandan dogu'ya acilan teknik adamlar oldu, mustafa denizli'nin iran'da, senol gunes'in guney kore'de, bulent uygun'un katarda calismasi gibi ornekler mevcut. ancak avrupa'ya giden turk bir teknik direktor fatih terim'den sonra olmadi. tayfun korkut bundesliga'da calisti ama kendisi zaten almanya dogumlu.
sebeblerine gelirsek yabanci dil eksikligi ve turkiye'de daha rahat ortamda calismak istemeleri ilk aklima gelen sebebler.
umarim yeni nesil teknik adamlar ile bu konuda degisiklik gormeye baslariz.
2
dandik türk ligindeki başarıların avrupa'da değer görmemesi ve türk teknik direktörlerin başarısızlıklarına rağmen rahatça iş bulması kaynaklı gerçekleşen durum. fatih terim'i avrupaya uefa kupası, milan'a ise italya performansı taşıdı. kalan hiçbir teknik direktör böyle bir performans göstermedi. milli takım başarıları da kulüp başarısı kadar değer görmediğinden şenol güneş sadece kore'de popüler olabildi. işin özü budur. türk teknik adamı kendini geliştirmeyi düşünen bir vizyonda değildir. çoğu bir takıma kapak atıp transferden komisyon alma derdindedir. bir transfer dönemi geçirebilmek yeterli olur çoğuna.
düşünün ki azıcık kendini geliştiren abdullah avcı'nın da vizyonu türkiye sınırları içerisinde kalmış. avrupa ligi deplasmanına gitmeyen, avrupa'da yedek çıkıp elenmeye çalışan bir vizyon.
allahtan yeni nesil hocalarda vizyon olarak ciddi ilerleme var. özellikle nuri gibi oyuncu olarak dortmund, madrid görmüş; okan gibi uefa kupası peşine inter görmüş kişilerin futbol vizyonu daha ileri seviyede. hocalıgı hakkında çok bilgim yok, maçlarını da izlemedim ancak emre b'de de böyle bir altyapı söz konusu. artık bu yüzden dandik eski hocalar yer alamamaya başladı bizim kulüplerde bile.
3
süper lig'de oynanan futbolun insanları daha iyi olmaya itmemesinin temel sebeplerden biri olduğunu düşünüyorum. bu sefer de süper lig'de oynanan futbolun kalitesini zaten türk teknik direktörler belirliyor diyeceksiniz, evet. dolayısıyla yumurta mı tavuktan çıkar, tavuk mu yumurtadan gibi bir şey. anadolu kulüplerinin montella gibi başarı hikayelerine ihtiyacı var ki yabancı hoca nüfusu türk teknik direktörleri tehdit etmeye başlasın. aslında bakınca yabancı oyun sayısı kuralının türk futbolcuları tembelleştirmesi ile benzer bir durum.
hatta şöyle bir bağlam da yapılabilir belki, zorlama mı oluyor bilmiyorum. malum, türk futbol altyapısı hem tesisleri itibariyle, hem de eğitim kalitesi itibariyle avrupa'ya kıyasla epey sıkıntılı. yabancı oyuncu sayısı gibi bir kural da olduğu için süper lig'deki kadro kalitelerini türk futbolcular ve bu kural bence aşağı çekiyor. kuralın olmadığı ideal bir süper lig'de getirilen yabancı futbolcuların türk teknik direktörleri daha iyi olmaya veya gerçekleştiremedikleri potansiyellerini de gerçekleştirmelerine daha iyi bir ortam sağlayacaktır. döndük dolaştık gene yabancı oyuncu sayısı kuralına geldik, ne mene bir kural.
5
avrupa'da başarı kazanamamış hiçbir isme yurt dışından kayda değer bir teklif gelmez.
fatih terim dışında avrupa'da başarılı olabilmiş son hoca 1980'lerin sonunda mustafa denizli.
potansiyelli hocalara gelebilecek olan teklifler de iyi bir takımın b takımı veya alt yapı hocalığı olur.
türkiye'de de kendini yetiştirmek/geliştirmek için düzenini bozacak çapta hoca henüz yok.
o yüzden bunu 20 sene önce avrupa'nın en iyi ligi'nde yapabilmiş olan fatih terim'in fiorentina'da yaptığı ve orada yaptığı ile de italya'nın en iyi birkaç takımından biri olan ac milan'a gitmesi çok büyük iştir.
6
büyük çoğunluğu skor odaklı oyun oynattıkları ve tamamen kapanıp atarsam bir tane atarım mantığında oldukları için gerçekleşen durum.
7
eski türk futbolcuları neden gidemiyorsa aynı sebepten gidemeyen bu hocalar.
hepsi kendisini star zannediyor, üst lig dışında takım yönetmek istemiyor. e elin oğlu da seni alt ligde veya alt takımlarda görmeden veya avrupa'da başarı elde etmeden bizdeki gibi getirip takımın başına koymaz.
cesaretin varsa gideceksin alt liglerden başlayacaksın. kendini kanıtlayacaksın. ondan sonra üst ligde takım çalıştırırsın.
8
türk futbolunun ve teknik direktörlerinin kendilerine has bir oyun ekolü olmamasındadır. türk teknik direktörlerinin çoğu daha popüler ülkelerin oyun sistemlerinden etkilenip takımlarına bunu oynatmaya çalışıyorlar. fatih hoca bile guardiola'nın sistemine meyletmeye başladı son bir iki senedir.
bunun yanında istikrarlı bir şekilde çalışan ve ses getirecek başarıları olan bir teknik direktör de yok ülkemizde. bu da başka bir etken.
son olarak da türk hocaların network sıkıntısı var. yukarıda sayılan eksiklikleri en iyi kapatacak şey iyi bir networktür. ancak fatih hoca hariç bu şartı tam anlamıyla sağlayan hocamız yok. bölgesel ünü olan hocalarımız var. mustafa denizli'nin iran ve şenol güneş'in güney kore durumu buna örnek.
9
sevilla’nın kapısında yattığı fakat beşiktaş’ı tercih eden abdullah avcı’yı unutmayalım. yerseniz tabi.
11
farklılığa cesaretleri olmaması ve korkaklıkları sebebiyle yaşanmaktadır. ne güzel fatih terim zamanında bir yol açmış. seversiniz sevmezsiniz. iyi veya kötü ama sonuçta size bir örnek sunmuş bu konuda. keşke birazcık dil çalışmaya özen gösterip, vizyonlarını yükseltip bir de az olsun benim olsun kafasından çıkarak cesaretli olup şu yurt dışı işini denese teknik direktörlerimiz. üzücü bir durum.