• 178
    her zaman, her haberi " flaş! flaş! flaş! " . . . " olay! olay! olay! " . . . " skandal! " . . . "şok!" gibi, insana, içinden * "annaaaa.. nolmuş len acaba" dedirttiren ve içerği muhtemelen münasip bir organlarından uydurulmuş, manşetler atan insanlardır. hobileri: sağa sola futbolcu transfer etmek, zrıt-pırt t.direköt yollamak, gecekulübü önünde futbolcu görüntülemek, futbolcuların düşen ya da yükselen performaslarını mutlak bir nedene bağlamak, "x" takımında kriz olduğu "y" takımında futbolcuların dövüştüğünü iddia etmek falan filandır. . .fobileri ise tektir: gs, fb ya da bjk'nin, birbirleri aralarındaki maçlar hariç, diğer takımlara yenilme durumlarıdır. çünkü o zaman tirajları düşmektedir efenim. haklılardır yani. hergün yüzlerce "uyduruk" haber yapmaları, ve içlerinden "bir tanesinin" gerçekleşmesi durumunda da "biz demiştik!" tarzı sürmanşetler atmaları da şahsım tarafından olduka yadırganmaktadır. * * yakında şöyle bir haber duyarsak şaşırmamak lazımdır.

    "flaaaaaşşşşş!!!!.... flaaaaşşşşş!!!.... flaaaaşşşş!!!!

    antreman sirasinda . . .

    kewell barosa salak dedi!!!..

    bunu duyan baros cinnet getirdi!!!!

    sabrinin ihbari sonucu olay yerine gelen polis olayda rijkaardin ihmali olduğuna karar verdi!!!

    ve "sen ne biçim t.direktörsün" diyerek, rijkaardi göz altina aldi!!!!..

    suçlu bulunan ve 2 yil yatip çikan rijkaard, tepkiler yüzünden türkiye'de barinamayinca,

    yunanistan'a mülteci olarak giderken, yunan polisi botu batirdi!!!!

    tesadüfen orda olup, sari saçli sevgilisiyle yatta güneşlenen arda, rijaardi boğulmaktan kurtardi!!!!

    bu yaptiği alkiş alan arda, fairplay ödülü almaya gittiğinde,

    e.belözoğluyla tartişmaya başladi..bunu gören bünyamin ardaya kirmizi kart gösterdi!!!!..

    bu olay üzerine tff ,gs'yi küme düşürdü. bunu duyan adnan polat kalp kirizi geçirince..

    adnan sezgin de, galatasaray'in içtüzüğünü feshedip kulüp hayatina son verdi!!!!...

    kendisine "salak" denmesinin şokunu atlatamayan baros'un ise,

    geçirdiği ağir psikolojik travma sonucu kaldirildiği bakirköy ruh ve sinir hastalıkları hastenesindeki tedavisine devam ediliyor!!!!!"

    ____________________________________________

    eğer başka bir perspektiften bakacak olursak, şöyle de olabilir:

    "flaş flaş flaş! glatasaray bugün florya metin oktay tesislerinde, taktik ağırlıklı çalıştı!"

    " olay! olay! olay! fenerbahçe çift kale maç yaptı!"

    "şok! şok! şok! beşiktaş taraftarı :'yeterr!! yıldırım demirören!! yeter!!' diye bağırdı!

    "skandal! arda bu sabah çorbacı'da çorba içerken basıldı!"

    "bomba! kazım'ın çorabı kaçtı!"

    " ilk biz yazmıştık! baros hapşurdu!"

    "biz demiştik! ernst osurdu!"
  • 182
    midem bulanıyor artık. her gün yalan haber üretmelerinden, insanları kandırmalarından, birilerini transfer edip en ufak başarısızlıkta birilerini göndermelerinden. biz galatasaraylılar olarak sabretmeliyiz, teknik ekibe, yönetime, futbolculara hatta taraftarlara. bu yayın organlarına inanan insanlar görüyorum, ekmeklerine yağ sürenleri... güzel günlerin temelleri atıldı galatasaray'da...

    bize de düşen bunu görmek, sabretmek...
  • 184
    arda turan'ın kız arkadaşıyla çekilmiş görüntüleri gibi çok doğal olan şeyler abartılarak günlerce gündemde kalırken fenerbahçeli bazı futbolcuların karıştığı skandal gayet doğal karşılanmıştır.oysa aynı şeyi galatasaraylı futbolcular yapmış olsaydı basın napardı düşünmek bile istemiyorum.galatasaray hakkında hiç bir olay olmamışken hergün onlarca asparagaz haber çıkıyor ve hepsini üzülerek okuyorum.bu kadar çekememezlik niye anlamıyorum...
  • 186
    alioum saidounun bir televizyon programında yaptığı açıklamalardan çok küçük bir bölümünü cımbızlayarak "eto'o fenerbahçe'ye mi geliyor" şeklinde bir başlık yumurtlayan yaratıcı basındır. olay da şu, zamanında transfer iddiaları gündemdeyken saidou sormuş buna türkiye'ye geliyor musun diye, eto'o da demiş ki gelmeyi düşünüyorum ama sonra. bu konuşmadan sonra inter'e transfer oldu zaten adam. ha gelmez mi gelir, ama 35 yaşında gelir.
  • 189
    görevini yapan erk. *

    şimdi basın nedir? türk dil kurumunun açıklamasına göre; gazete, dergi gibi belirli zamanlarda çıkan yazılı yayınların bütünü, matbuat.

    peki basının misyonu nedir? * haber olanlar ve haberdar olmak isteyenler arasında köprü kurmaktır. *

    genelden özele gidelim, türkiye'de basının misyonu nedir ? kısmen objektif haber vermek, kısmen halkı bilinçlendirmek, kısmen halkın yorum kabiliyetini geliştirmek, genellikle manipülasyon ama çoğunlukla tiraj ve kar.

    daha da özele inelim biraz, türk spor basınının görevi nedir? kısmen bilgi vermek, ama çoğunlukla bağlı bulunduğu medya grubunun tirajına katkıda bulunmak. *

    türkiye'de türk spor basınının bir olayı okur kitlesine iletirken mübalağa sanatını kullanmasının nedeni, tirajlarını arttırmak ve dolayısıyla bağlı bulunduğu medyanın kar marjlarını yükseltmektir.

    bunun için elindeki imkanları, kanunlar ve kurallar çerçevesinde *, sonuna kadar kullanır. buna internet de dahil. şimdi medyanın amiral gemisi * ve yanındaki fırkateynleri düşünürsek, bunda ne kadar başarılı olduklarını da görebiliriz. **

    * şimdi bu medya grupları, internet medyasını daha etkili kullanmak için yanlış hatırlamıyorsam iki sene önce, yeni bir atılım yaptılar. günlük gazetelerde yayınlanmayacak, sadece internet üzerinden kitlelere ulaşabilecek yazarları kadrolarına dahil ettiler *. bu yazarların da misyonu, olabilecek en kısa sürede dikkat çekmek, rakip kitleyi kızdıracak, taraftarı olduğu kitleye hoş gelecek yazılar yazmaktı. peki bunun amacı neydi ? tabii ki, internet sitelerinin izlenme oranlarını arttırmak. bu konuda mümkün mertebe homojen dağılıma gittiklerini düşünüyorum. bunlardan birkaç örnek vermek gerekirse;

    meriç tunca, * *
    seycan aksu * *
    fatih kaya * *

    bunlar ilk anda aklıma gelenler, hürriyet yazarları olarak bildiklerim. illa ki başka yayın organlarında da vardır bunlardan. sanırım milliyet ve habertürk'te de var bu blog tipi yazarlardan.

    şimdi bu yazarlar bir yazı yazdığında, taraftarı olduğu kulüp forumlarında, bak ne güzel yazmış diye çıkar, rakip taraftarların olduğu forumlarda haddini bilmeyen yazar olarak çıkar. insanları tartışmaya ve laf sokmaya gark eder. ama sonuçta tiraj yaratır her kulüp taraftarından.

    meriç tunca galatasaray'ı küçük görür fenerbahçe'yi yüceltir, fenerbahçeliler "helal olsun meriç tunca" der "duygularımıza tercüman oluyorsun" der, yazdığı yazıları forumlarında, her türlü platformda paylaşır ve mümkün olduğunca kitlelere yayar. tam tersini düşünürsek, galatasaraylılar da,* "şerefsiz tunca neler yazmış, bu adama haddini bildirelim" diye ortaya çıkar. bu örneği diğer yazarlar için de genişletebiliriz.

    bunun sonucunda ne olur? medya grupları için önemli olan ne galatasaray'dır, ne fenerbahçe, ne beşiktaş. onlar için önemli olan tiraj ve dolayısıyla kardır. ve bu şekilde amaçlarına ulaşırlar. sonuca giden her yol mubahtır.

    bu yazılar çeşitli platformlarda paylaşıldığında, ve bu yazarlar insanlarda farkındalık yarattığında, isimleri ezberlenir, yazdıkları yazılar merak edilir, galatasaraylılar "ulan bu puşt bugün ne yazmış" diye okur, fenerbahçeliler "ulan yine ne laf sokmuş acaba?" diye okur. sonuçta yazdığı yazılarla galatasaray gibi bir kuruma zarar vermese de *, kendi bağlı bulunduğu medya grubunun amacına hizmet etmiştir. internet sitesinin tık sayısına katkıda bulunmuştur.

    çok kısa bir örnek vereyim, yazarlardan bağımsız, fenerbahçe maçından sonra, hürriyet internet, galatasaraylılardan fenerbahçelileri kızdıran fıkra diye bir haber yaptı. bu fıkra, haber değeri taşımasa bile burası da dahil olmak üzere, fenerbahçelilerin forumlarında bile sükse yarattı.linkler paylaşıldı. aradan 3-4 saat geçtikten sonra fenerbahçelilerden galatasaraylılara cevap diye bir haber çıktı ve yine sükse yarattı. peki bu haber değeri taşıyor muydu? kesinlikle hayır, ama bazı yayın organları,* bunu manşetlerinden verdiler. forumlarda tartışıldı, internet siteleri ziyaret edildi.

    bu haberlerden sonra kim kaybetti? galatasaray mı? fenerbahçe mi? ya da bunun sonunda bir kaybeden var mıydı? bence yoktu. *

    peki kazanan kimdi? bu haberler sonucunda tıklanan internet siteleri. çünkü adamların amacı zaten taş atmadan, emek harcamadan bir haber yapıp, iki rakip takım taraftarından nemalanmaktı. sitelerinin ziyaretçi sayılarını yükseltmek, dolayısıyla reklam gelirlerini arttırmaktı.

    * şimdi ben desem size okumayın kardeşim, yazdıklarını buraya getirmeyin, siz de dayanamazsınız. dayansanız da bir işe yaramaz, yine rakip takım taraftarları prim tanır.*** meriç tunca'nın yazdığı her yazı fenerbahçe forumlarına yansır, her nasıl fenerbahçe'yle dalga geçen yazıların buraya getirileceği gibi. biz onlarla dalga geçeriz, onlar bizle dalga geçer. sonuçta medya kazanır.

    boşuna demiyorlar medya için 4. kuvvet diye. * kitleleri yönlendirir, infial yaratır, gerekirse hükümet devirir, gerekirse savaş çıkarır. * biz galatasaraylılar "medya fenerlilerin elinde" deriz, fenerliler de "medyada galatasaray hakimiyeti var" der. * biz de çıkar medyaya küfrederiz, fenerlisi de küfreder, beşiktaşlısı da. sonuç? *

    şimdi güzel bir adım atıldı, milli eğitim bakanlığı ile rtük ortak bir program geliştirdi. ortaokullarda medya okur yazarlığı dersi başlayacak. bunun faydası olur mu ? ya da ne zaman bunun meyvelerini toplarız? yeni nesil bu gibi durumlarda prim tanır mı? dersin müfredatı nedir? ben bu soruların hiçbirine cevap veremem. bekleyelim görelim.

    ha sorarsan ben ne yapıyorum. banane lan! ben radikal okuyup cnbc-e izleyen elit bir taraftarım. * * *

    **
  • 190
    (bkz: #269973) entryde yazanların tamamına katılıyorum. bir de şöyle bir yüzü var necip türk spor basınının.

    www.milliyet.com.tr aşağıdaki haberi videolu olarak girmiştir ve alttaki alıntıyı yazmıştır. bu haberi okuyan ve hiç sisli havada futbol oynamamış birileri buna inanmıştır büyük ihtimalle.
    ancak, kazın ayağı öyle değil. sisli havalarda yukarıdan bakıldığında ve uzak mesafeler için görüş kapanabilir sadece. oysa, sahadaki oyuncular her şeyi net görür. belki çok uzakları göremeyebilirler, görüş mesafesi an az 100 metredir videodaki görüntülere göre.
    neymiş kaleciler her topu içeri almış. yok ya. adamlar nereden vurmuş, çok uzaklardan mı? hayır. e, o zaman niye böyle yanıltıcı haberler yazıyor bunlar. türkiye'de olsa diyeceğim ki, hakemi, federasyonu suçlamak için. sansasyon olmazsa olmaz diye düşünüyorlar. bunun her takıma bir sürü futbolcu transfer etmekten ne farkı var yahu.

    --- alıntı ---

    siste gol yağmuru

    yoğun sis içinde oynanan ve kalecilerin çok zor anlar yaşadığı maçta kaleyi bulan tüm şutlar neredeyse golle sonuçlandı.

    portekiz liginde oynanan nacional-academica maçında sahayı sis basınca maç maçlıktan çıktı. hakem de maçı tatil etmeyince kaleciler gelen şutları içeriye aldı. 4-3 biten maç tartışmalara yol açtı. işte o maçın görüntüleri...

    --- alıntı ---

    http://video.milliyet.com.tr/...u_1_34617.htm?auto=1
  • 197
    en fazla futbol, sadece futbol; daha fazla tiraj, daha fazla rating sloganlarını benimser türk spor (!) basını; bu uğurda en ufak bir vicdan azabı duymadan insanları kandırır kolayca.

    (bkz: x galatasaray'a cok yakin) (bkz: y 'baskanim beni al' dedi)

    yaptıkları haberleri bir galatasaraylı değil, yalnızca bir futbolsever olarak takip ettiğinizde bile kolaylıkla çileden çıkmanızı sağlar türk spor basını.çünkü çoğu zaman fenerbahçe'yi sıkıntılı dönemlerinden kurtarma reaksiyonlarında katalizör görevi görürler.

    (bkz: aziz yıldırım faktörü)

    kalitesi en fazla kahvede maç yorumu yapan amcamın seviyesine çıkabilen objektif görünümlü sinsi kişilik rıdvan dilmen'i 'yılın spor yorumcusu' ödüllerine boğar türk spor basını.

    galatasaray premier lig referanslı lucas neill'i süper lige getirdiğinde (burada vurgulamak istediğim takım değil futbolcu;x takımına gelse de aynı şekilde düşünürdüm) birkaç aklı başında yazar haricinde (bkz: uğur meleke) bir allahın kulu da eline kalem alıp iki satır yazmaz adam hakkında.

    konu saptırma amaçlı gökhan ünal transferi ise neredeyse meclis gündemine gelecek bir hadise olup çıkar.antalya havalimanında adamı taraftar misali ordu halinde karşılayıp devlet adamı muamelesiyle ayaküstü basın toplantısı yaptırırlar.

    'memlekette kim işini düzgün yapıyor ki bu adamlar yapsın?' dedirtir insana türk spor basını.
  • 198
    fenerbahçenin eski bir futbolcusunun* kulüpten ayrıldıktan sonra yaptığı açıklamaları "ikiyüzlü carlos!" manşetiyle duyuran organlara sahiptir. kaldı ki bunların çok daha hafifini eski bir galatasaray futbolcusu söylese yer yerinden oynar kulübün son 15 yıldaki borçları ortaya çıkarılır her başkan ayrı ayrı itin g.tüne sokulurdu afedersin.
    (bkz: milliyet)
App Store'dan indirin Google Play'den alın