benim, sadece eşinin ve çocuklarının mutlu olmasını istediği için galatasaray'ın kazanmasını istemekten öte takım tutmayan
*, genel olarak futbolla hiç ilgilenmeyen anneme şunu söyletmiştir bir kaç gün önce: "anlaşılan galatasaray'ı bu işe bulaştırmadan fenerbahçeyi kurtaramayacaklar, dertleri o."
3 gün kadar önce yazacaktım. ntv de bir programda ceza hukukçusu bir profesör çağırmışlar yayına, neler olabilir, neyin cezası nedir konuşuluyor. hukukçu konuşurken ekranı ikiye böldüler, sol tarafta maç fotoğrafları akıyor, sağ tarafta stüdyoda konuşan hukukçu-adı- ve ünvanı. altta konu başlığı olarak alıştığımız gibi "futbolda şike soruşturması" yazıyor. benim dikkatimi çeken şey ise, akan fotografların hemen hepsinde
galatasaray olması. noluyoruz? diye dinledim, değişen bir şey yok, galatasaray'la ilgili bir durum yok ama neredeyse bütün fotograflarda kabak gibi en ön planda galatasaraylı futbolcular var. biraz sonra slayt bitti, ekran birleşti, derken bir 5 dakika sonra tekrar ekran bölündü aynı fotograflar akmaya başladı ve ben bu sefer saydım. evet saydım. 19 maç fotografından 14 ünde galatasaray var.
*sesini kısıp izlerseniz ya da zap yaparken şöyle bir bakıp geçerseniz ve konuyla ilgili pek bir (b)ilginiz de yoksa, zihniniz bunun kabaca şöyle bir fotografını çeker: "futbolda
şike,
galatasaray,
ceza hukuku" ve düşüneceğiniz tek bir şey vardır: galatasaray şike yapmış.
ben bunu düşünmedim, çünkü o renkleri görür görmez durdum ve izledim. ben bunu düşünmedim, ama zap yaparken aniden görünce bilinçaltımın algıladığı mesajdan korktum.
galatasaray'ı bulaştırma çalışmalarını izledim ilk günden beri. çok zavallılar ve acınası bir durumdalar. ama azıcık bile acımıyorum onların bu omurgasız hallerine. sonunda bekledikleri şey oldu ve ellerine bir fırsat geçti. dün ve bugün bütün haber ve spor programlarında "şike soruşturması galatasaray'a da sıçradı", "şike soruşturmasında yeni dalga olarak yorumlanan(!) aramalarda...", "florya'da ve türk telekom arena'da aramalar yapıldı", "denizli'ye teşvik primi verdiği söyleniyor" "polis belgeleri arıyor" gibi ifadeler kullanıldı. öyle bir hava yarattılar ki sanki polis bizim tesisleri bastı, yöneticileri göz altına aldı, evraklara el koyuldu, sonra da bunların 2005-2006 sezonuyla ilgili olduğu açıklandı... fırsat bu fırsat, galatasarayı mümkün olduğunca çok "şike, teşvik primi, soruşturma" kelimeleriyle anıyorlar ki, attıkları çamurun izi kalsın. kapatmadan önce duyduğum son ifade "bülent tulun serbest bırakıldı" oldu. evet, bülent tulun "serbest bırakılmış".
2 gündür çığrından çıkarcasına, türkiyenin en çok izlenen kanalları başta olmak üzere, spor basınının aleni bir şekilde yaptığı şey, çok ciddi bir suçtur ve yaptırımları vardır. bu iş basit dil sürçmelerinden, sonuna "iddia ediliyor, söyleniyor, duyuldu" eklenince sözde hukuki sorumluluğu üzerinden atan ifadelerden öteye geçmiştir.
ve bunların hesabı mahkemelerde sorulmalıdır. büyük kuruluş küçük kuruluş, az ya da çok takip ediliyor demeden, tek tek. tazminatlar ödenene, özürler dilenene kadar... çünkü öyle bir gemi azıya aldılar ki, ne meslek etiği bıraktılar ne de iş ahlakı.
---
alıntı ---
"bu arada şunu söylememe izin verin, hiç kimseyi bağışlamıyorum. onların hepsine rezil bir yaşam, sonra da cehennem ateşi ve dondurucu soğuklar diliyorum, bir de geleceğin iğrenç kuşakları arasında saygın bir ad. bu akşamlık bu kadar."
* ---
alıntı ---